BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

IŞİD'le mücadele: 'ABD, Orta Doğu'ya geri döndü'

ABD, Ağustos ayından bu yana IŞİD'in Irak ve Suriye'deki mevzilerine hava saldırısı düzenliyor. ABD'nin Irak'tan askerini çekmesinin ardından tekrar bölgeye askeri müdahalede bulunması dış politika tercihlerini de sorgulatıyor. Rengin Arslan'ın haberi.

Abone ol

ABD, Ağustos ayından bu yana Irak'ta ve daha sonra Suriye'deki Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) hedeflerine yönelik hava saldırıları yapıyor.

Ülkenin devlet başkanı Barack Obama'nın ve ülkenin gündeminde önce Suriye ve sonra Irak'ta hızla yayılan örgüte karşı mücadele üst sıralarda yer alıyor.

Örgüt yayımladığı kafa kesme görüntüleri ve uyguladığı cezalandırma yöntemleriyle onun gibi düşünmeyenleri dehşete düşürürken, ABD'nin IŞİD'e karşı mücadele için attığı yeni adımlar ve politika değişikliği gölgede kaldı. Oysa, örgütle savaşmanın en etkili yöntemin hangisi olacağı tartışılırken belki de gözden kaçan ve analistlerin üzerinde hem fikir olduğu bir şey var: ABD Orta Doğu'ya geri dönüyor.

2009 yılında oturduğu başkanlık koltuğunu dış politikada kısmen Irak'taki savaşı bitireceği vaadine borçlu olan Obama, 2011'de verdiği sözü tutmuş ve aynı yılın Ağustos ayında son Amerikan askeri de Irak'tan çıkmıştı. Aradan geçen üç yılda Obama, Arap Baharı gibi Orta Doğu'nun içine girdiği çalkantılarda aktif bir tutum almaktan kaçındı.

Şimdi ise hava saldırıları ile dönüyor ancak bunu ne ABD'nin Orta Doğu'daki daha önceki angajmanlarına benzetmek ne de istekli olduğunu söylemek mümkün.

İsteksiz savaşçı

Washington Institute'tan siyasal ilişkiler uzmanı Soner Çağaptay, "ABD, adını koymasa bile Orta Doğu'ya döndü çoktan. Aslında bu enteresan. Çünkü Bush döneminden farklı olarak böyle terörle mücadele gibi büyük bir adı olan bir savaş yok ama fiiliyatta Orta Doğu'ya dönmüş durumda. Müttefikleriyle hava harekatlarına girişiyor. Askerleri Irak'a geri döndü" diyor.

ABD, Ağustos ayından bu yana Irak ve Suriye'de IŞİD'e karşı mücadele kapsamında yüzlerce hava saldırısı düzenledi. Obama yönetimi ayrıca ilk aşamada 1500 askeri danışmanın Irak'a gitmesinin ardından ise geçen hafta 1600 ek personelin göndermeye karar verdi.

Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi ise 2011 yılından itibaren "Orta Doğu'daki angajmanını çok düşürdüğünü" söylediği Obama yönetiminin isteksizliğine dikkat çekiyor:

"ABD Ortadoğu'ya geri dönmemek için elinden gelini yapıyor. 2011 öncesi Orta Doğu koşullarına dönmemek için elinden geleni yapıyor. Ama kaçınılmaz olarak müdahil olmak zorunda gelişmelere. Çünkü müdahil olmama maliyeti ve bedeli ağır olabilir" diyor.

Pirinççi Irak'ın dağılma tehlikesine hiç bu kadar yaklaşmadığını ve ABD'nin Irak'taki çıkarlarını savunmak için elinden geleni yapacağını da söylüyor.

"Eğer ABD buraya müdahil olmazsa Irak bağlamında çok ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacak. Kaldı ki ABD'nin 11 Eylül'den sonra gütmüş olduğu terörizmle ve radikal gruplarla küresel mücadele düşünülecek olursa, Orta Doğu, şu anda hiç olmadığı kadar radikal grupların tehdidine açık" diyor.

'ABD'nin doğru adım atması çok zor'

Sekiz yıl boyunca Amerikan ordusunda çeşitli görevler alan ve aynı zamanda 2004 yılında ABD'nin Felluce'ye yönelik saldırılarında görev yapmış olan eski piyade Elliot Ackerman ile İstanbul'da konuşuyoruz. Ackerman aynı zamanda Afganistan'da özel harekatlara katılmış ve Afgan askerlerini eğitmiş bir asker.

Ona ABD'nin bundan üç yıl önce çıktığı ve belki de işgal edilen ülke dışında işgal eden ülkeler açısından da ağır bedelleri olan Irak'taki yeni görünümü nasıl değerlendirdiğini soruyorum. Bir dizi stratejik hata yapıldığını düşündüğünü söylüyor:

"Obama, bir seri 'bir şey yapmamız gerek, yapalım yapmayalım' kararsızlığı yaşadı, yaşıyor. IŞİD gelip Irak'ta şehirleri almaya başladığında artık bir şey yapmamız gerek dediler. Ama bu bir süreç. Bir şey yapması gerektiğini anladı ama şu ana kadar o kadar çok yanlış adım atıldı ki artık doğru bir adım atmak çok zor."

'Baştan kotarılmış bir strateji yok'

Analistlere aynı zamanda ABD'nin bir stratejisinin olup olmadığını sorduğumda, Çağaptay, "Amerika'nın Irak ve Suriye stratejisi evrilerek büyüyor. En başta sadece Irak'taki IŞİD varlığına karşıydı ve hiç kara askeri içermiyordu. Sonra bir miktar kara askeri içermeye başladı. Sonra Irak'taki ve Suriye'deki IŞİD varlığına karşı olmaya başladı. Henüz bu evrilmenin de sonuna gelmedik" diyor.

Çağaptay, ayrıca bugünkü durumun "Bush yönetiminde olduğu gibi baştan kotarılmış büyük bir strateji" olmadan ilerlediğini vurguluyor.

Fakat öyle görülüyor ki uygulayacağı yöntemlerin farklı olma ihtimali olsa da Obama bugüne kadarki politikalarını gözden geçirmeye ve daha sağlam bir strateji oluşturmaya karar verdi. CNN International'da de yer alan bir habere göre geçen hafta, ulusal güvenlik ekibi yeni bir strateji oluşturmak için biri Obama'nın başkanlığında olmak üzere dört toplantı yapıldı ve Suriye stratejisi gözden geçirildi. Irak'taki IŞİD tehdidin artmasının ardından ABD'ye yöneltilen eleştirilerden biri de Suriye ile ilgili güçlü bir planının olmamasıydı.

Pirinççi Obama yönetiminin bu yeni arayışının önemine dikkat çekiyor.

Bundan sonra ne olacak?

ABD'nin bu yılın başında görevinden istifa eden Suriye Büyükelçisi Robert Ford'un düşünce kuruluşu Middle East Institute'un internet sitesinde yazdığı yazıda "Mezapotamya topraklarında 1919 sonrası sınırlara yönelik en büyük tehdit" olarak nitelediği IŞİD ile mücadelesi Orta Doğu dengelerini nasıl değiştirecek?

Çağaptay Türkiye açısından, politikanın 2003 yılında başlayan Irak'ın işgaliyle aynı çerçevede kalacağını, Türkiye'nin IŞİD'e karşı operasyonlarda yer almayacağını ama lojistik destek vereceğini düşünüyor.

Pirinççi ise ABD'nin şu anda hava saldırılarıyla "yarayı iyileştirmediğini ancak pansuman yaptığını" söylüyor.

Bundan sonrası için ise şu yorumu yapıyor: "ABD IŞİD'in bölgedeki etkinliği azaltsa bile, Musul IŞİD'in elinden kurtarılsa bile yarın öbür gün Şii ve Sünni gruplar arasındaki gerginlikler, ki hali hazırda bölgede var bu, yeni IŞİD'lerin doğmasına neden olacak" diyor. ABD'nin daha etkin, savaşçı kara gücü göndermesini ise ancak ABD'nin çok yakın müttefikleri Suudi Arabistan ve İsrail'in "güvenliğine çok yakın ve kaçınılmaz bir tehlike olduğu zaman belki girebilir" diyor.

Elliot Ackerman ise, Vietnam örneğini hatırlatıyor ve ABD'nin IŞİD ile sadece Irak'ta savaşmasının yeterli sonucu yaratmayacağını söylüyor: "Suriye Irak'ın yanı başında IŞİD için bir sığınak aslında. Ve o sığınak orada dururken Irak'ta yaptıklarınız tek başına işe yaramaz."

Geçen haftaki seçimlerde Senato ve Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu rakibi Cumhuriyetçilere kaptıran ve koltuğundaki son iki yılını geride "iyi hatıralar" bırakarak geçirmek isteyen Obama'nın önündeki seçenekler sınırsız olsa da, birinin diğerinden daha kolay olduğunu söylemek zor görünüyor.