BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  POLİTİKA

Erdoğandan Anayasa mesajı

Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında Anayasa ve egemenlik üzerine konuştu.

Abone ol

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kimse kalkıp da kendine ayrı bir güç vehmetmesin. Çünkü bu milletin her bir ferdi cumhurun ta kendisidir. Onlar demokratik, laik, sosyal hukuk devletini nasıl savunacağını, nasıl koruyacağını gayet iyi bilir. Onun için de birilerinden özellikle ders almaya ihtiyacı yoktur'' dedi.

İktidara geldiklerinde Merkez Bankası'nın kasasında 20 milyar dolar bulunduğunu, bunun 15-16 milyar dolarının işçi dövizi, bir miktarının IMF'ye olan borç olduğunu ifade eden Erdoğan, kasada sadece 1-1.5 milyar dolar bulunduğunu kaydetti.

Erdoğan, şimdi ise Merkez Bankası'nın IMF'ye olan borcunu ödediğini, kasadaki paranın 58 milyar doları aştığını belirti. Başbakan Erdoğan, bağımsız bir Merkez Bankası'nın böyle olacağını,artık para basan bir Merkez Bankası'nın olmadığını kaydederek, azim ve kararlılıkla bu durumu yakaladıklarını söyledi. Erdoğan, hedeflerinin 2012'de kişi başına milli gelirde 10 bin doları, toplam milli gelirde ise 2015'te 750 milyar doları yakalamak olduğunu bildirdi.

''NASIL GÖTÜRÜRÜZÜN HESABINI YAPTILAR''

Bu rakamlara Türkiye'nin ulaşacağını, çünkü buna inandıklarını kaydeden Erdoğan, ''Buna inanmayanlarda var. Niye? Onlar hiç bir zamanbüyük hedeflerin, hayallerin sahibi olmadı. Onlar hep nasıl götürürüz ya da birilerine hortumları nasıl bağlarızın hesabını yaptılar. Bu iktidarın böyle bir sorunu yok. Bu iktidarın tek sorunu... Birey nasıl daha onurlu hale gelecek, millet olarak nasıl daha güçlü hale geleceğiz, dünya ülkeleri arasında ilk 10 ülke arasına nasıl gireceğiz?...'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, bu ülkenin dertlerini, sıkıntısını, çilesini sabırla, sükunetle göğüsleyen milletin gün yüzü görmesini ve yüzünden tebessümün eksik olmamasını istediklerini dile getirerek, bu anlayış, ruh ve heyecanla 3.5 yıldır Türkiye'nin olmazlarını olura çevirmek için ''uğraşıp didindiklerini'' söyledi.

''NEDİR O DEĞİŞİM?''

Yolculuklarının ısrarla devam ettiğinin bilindiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti: ''AK Parti hükümeti, Cumhuriyet tarihinin ileride sessiz devrimleri olarak anılacak çok önemli kazanımlarına imza atan bir hükümettir. Burada icraatlardan değil, Türkiye'yi geleceğin zirvelerine taşıyacağına tüm kalbimle inandığım bir kavramdan, değişimden söz etmek istiyorum. Nedir o değişim? Anayasamızda devletin görev ve amacı olarak ifade edildiği şekliyle, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri
kaldırmaya, insanımızın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır. Cumhuriyeti ve demokrasiyi birlikte kurmaktır. Hürriyetçi demokrasi ve hukuk düzeninin dışına çıkmamaktır. Laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olarak tanımlanan cumhuriyetimize, birinin lehine diğerinden fedakarlık yapılabileceğini aklınızdan geçirmeden sahip çıkmaktır.

Bunu iddia etme durumuna gelenler varsa, bunlar bir defa Anayasa ile ters düşmektedirler. O değişim, ayaklarımızı bu zemine sağlam basarak geri çevirmemek, zamanın ruhuna ayak uydurmaktır. İnsanı siyasetin odağı kabul eden, devleti de insanın hizmetinde gören bir anlayışın yürürlükte olmasıdır. Adaletin bu toplumun her ferdine aynı sıcaklık, ilgi ve hakkaniyet içerisinde dağıtılması, hak ve özgürlüklere asla ipotek konulmamasıdır. Gelir adaleti ve fırsat eşitliğinin hiç bir mazeretin ardına sığınılmadan sağlanmasıdır. İmparatorluklar kurmuş bir milletin kendini yönetecek akıl ve olgunluktan yoksun olduğunu düşünmemektir. Hiçbir zümre ve sınıfın, bu ülkeyi herkesten daha fazla sevme hakkına sahip olduğunu kabul etmemektir. Ülkeyi ve devleti Türk milletinin ortak değeri saymaktır. Kimse kalkıp da kendine burada ayrı bir güç vehmetmesin. Çünkü bu milletin her bir ferdi cumhurun ta kendisidir. Dolayısıyla onlar demokratik, laik, sosyal hukuk devletini nasıl savunacağını, nasıl koruyacağını gayet iyi bilir. Onun için de birilerinden özellikle ders almaya ihtiyacı yoktur.

Yine Anayasal ifadesiyle; hiç bir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamamaktır. Herkesi din, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ve mezhebine bakmaksızın kanun önünde eşit görmektir. Komşusu açken tok yatmamak, sosyal yaralara, insani ihtiyaçlara duyarsız kalmamaktır. Türkiye'nin yüzüne ve değişimine güvenmektir. İçeride ve dışarda tek bir meselemizin bile çözümsüzlüğüne mahkum olmadığına inanmaktır. Bilgili olmak, cesur olmak, donanımlı olmak ve yeniliklere açık olmaktır. O değişime ve Türkiye'ye sonuna kadar inanmaktır.''

''DEĞİŞİM YOLUNDA ÖNEMLİ MESAFELER ALDIK''

Başbakan Erdoğan, bu değişimi hayata geçirmek için burada  olduklarını ve Türkiye'ye inandıklarını kaydederek, Türkiye'nin, milletin verdiği aziz emaneti taşıma görevini üstlendikleri günden bugüne kadar değişim yolunda çok önemli mesafeler aldıklarını bildirdi.

Bu sürecin bitmediğini, aşacakları çok engellerin olduğunu ifade eden Erdoğan, zaman içinde kaçınılmaz olarak hatalar yaptıklarını, yanlışlara düştüklerini, bunun da olabileceğini söyledi. Milletin huzuru adına kendilerinden fedakarlık yaparak, bazı gereklilikleri yerine getirmenin gerektiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye'nin rotasını aydınlıklardan geri çevirmemek, milletimizin dikkatini dağıtmamak, çatışarak ülkenin gelecek hedeflerini tehlikeye düşürmemek için, konuşmak gereken yer de susmayıtercih ettiğimiz de olmuştur. Bunların siyasi bir vebali olacaksa bu millet için o vebali üstlenmeye de hazırdır. Yeter ki Türkiye çıktığı medeniyet yolculuğundan geriye düşmesin. Yeter ki çocuklarımızın gözlerine hazan bulutları çökmesin. Sadece sesi gür çıktığı için konuşanlar bu milletin bahtını yeniden karartmasın. Yaşayanlar görecek ki, bugün üstü örtülmeye çalışılan kimi gerçekler, Türkiye'nin gelecek
10, 20 ve 30 yılında millet tarafından hep bir ağızdan söylenecektir.

O günlerin Türkiyesinde Cumhuriyet'i korumak için demokrasiyi azaltmak değil, Cumhuriyet'i ve demokrasiyi birlikte korumak gerektiğini herkes hakkıyla kavramış olacaktır. O Türkiye'de hiç kimse kürsülere çıkıp, bu millete ne yapmalrı gerektiğini dayatmayacak; O Türkiye'de inandığı devlet için tek bir insanımızın gönlüne keder düşmeyecektir. O Türkiye'de devlet millet için varolacak, milletin hizmetinde olacaktır, egemenlik kayıtsız şartsız milletin olacaktır. Duvarda değil, milletin kendisinde olacaktır. Hiç kimse konjonktürel gerekçelere dayanarak, aslında birbirinin tamamlayıcısı olan Anayasal ilkeleri, ötekilerin üstünde ve daha önemli saymayacak. Anayasamızda tarif edildiği şekliyle demokrasi, laik, sosyal hukuk devleti olmanın ruhu da gayet iyi anlaşılmış olacaktır.''

Bu arada, Endonezya'nın Ace bölgesinden gelen, tsunamide anne ve babalarını kaybeden çocuklar, Başbakan Erdoğan'a bir buket çiçek ile Erdoğan'ın deprem bölgesini ziyareti sırasında çekilmiş fotoğrafını verdi.

Başbakan Erdoğan da çocuklara içinde çeşitli hediyelerin bulunduğu birer paket verdi.