BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  BİLİM - TEKNOLOJİ

Türkiye, fosil yakıtlara alternatif yeşil hidrojende önemli potansiyele sahip!

Prof. Dr. İbrahim Dinçer: Karbon çağı sona erdi. İçine girdiğimiz süreç hidrojen çağı ve bizim bu eksende doğru hamlelerle ilerlememiz, üretim, depolama, taşıma, pazara ulaştırma ve kullanım seçeneklerini geliştirmemiz, bu teknolojilere sahip olmamız gerekiyor.

Abone ol

Ontario Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Dinçer, enerjide dünyanın içinde bulunduğu dönemin hidrojen çağı olduğunu belirterek, Türkiye'nin dünyadaki yıllık üretimden daha fazla yeşil hidrojen üretme potansiyeli barındırdığını kaydetti.

Sera gazı etkisi oluşturarak küresel ısınmaya neden olan fosil yakıtlar yerine güneş, rüzgar, biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması iklim kriziyle mücadelede önem taşırken alternatif enerji kaynakları arasında yer alan yeşil hidrojenle ilgili çalışmalar son yıllarda hız kazandı.

Prof. Dr. İbrahim Dinçer, AA muhabirine, yeşil hidrojen üretimi açısından Türkiye'nin önünde büyük fırsat bulunduğunu, hızlı hareket ederek bunu katma değere dönüştürmesi ve dünyanın yeşil hidrojen rafinerisi haline gelmesi gerektiğini söyledi.

Dünyada yenilenebilir enerji eksenli hızlı bir dönüşüm ve yaptırım sistematiği kurulduğunu belirten Dinçer, "Etiketleme sistemlerinde karbon ayak izine bakılacak, eğer dünya ticaretinin bir parçası olacaksanız fosil kaynaklı yakıtları değiştirmek zorundayız. Bu çerçevede fosil kaynaklı ürünler bir müddet daha devam edecek, yaptırımlar işin içine girdiğinde fosil yakıtların fiyatı artacak, karbon vergileri gelecek." dedi.

Dinçer, Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynakları açısından deniz yoluyla elde edilecek enerji imkanlarıyla büyük bir avantaja sahip olduğunu ifade ederek, yenilenebilir kaynaklara sahiplik anlamında Türkiye'yi dünyanın en şanslı 5 ülkesinden biri olarak nitelendirdi.

Hidrojen enerjisinin, ancak yenilenebilir kaynaklarla üretildiğinde yeşil hidrojen enerjisi olabileceğinin altını çizen Dinçer, şöyle devam etti:

"Karbon çağı sona erdi. İçine girdiğimiz süreç hidrojen çağı ve bizim bu eksende doğru hamlelerle ilerlememiz, üretim, depolama, taşıma, pazara ulaştırma ve kullanım seçeneklerini geliştirmemiz, bu teknolojilere sahip olmamız gerekiyor. Türkiye'nin yeşil hidrojen üretim potansiyeliyle ilgili yaptığımız çalışmada çıkan sonuç, yıllık 614,2 milyon ton üretim. Dünyada 2023 yılı ağustos ayı itibarıyla üretilen hidrojen 118,1 milyon ton ama bunun sadece yüzde 5'i yenilenebilir enerjiden üretilen yeşil hidrojen."

Üretim maliyetleri

Hidrojenin, suyun ayrıştırılmasıyla elde edildiğini, yeşil hidrojende öne çıkan ticari yöntemin ise elektroliz olduğunu aktaran Dinçer, elektro kimyasal bir reaksiyon olan bu yöntemde elektriğe ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.

Dinçer, yeşil hidrojen üretim maliyetleri hakkında şu bilgileri paylaştı:

"Ne kadar enerji kullanarak ne kadar hidrojen elde ettiğimiz önemli. Ortalama 7,6-8 kilogram sudan 45-50 kilovat saat elektrik kullanarak 1 kilogram hidrojen üretiyoruz. Rüzgar enerjisinin kilovat saati 2,5-3 dolar sent, güneş enerjisinin kilovat saati 2 dolar sente inmiş durumda. Buna göre 1 kilogram hidrojenin sadece yenilenebilir enerji (güneş ve rüzgar özelinde) elektrolizör bazında kullanılan enerji maliyetleri 2-3 dolar seviyelerinde olmasına rağmen, yeşil hidrojenin şu anda dünyada dolum istasyonlarındaki kilogram satış fiyatı 10-20 dolar seviyelerindedir. Bununla ilgili en önemli anlaşmalardan birini Almanya, Avustralya ile yaptı ve anlaşmaya göre 50 milyar dolar karşılığında 2030'a kadar 5 milyon ton hidrojen alacak."

Hidrojen enerjisinin yakıt, enerji taşıyıcısı ve ham madde şeklinde kullanım olmak üzere 3 işlevi bulunduğuna ve ilerleyen süreçte ham madde özelliğinin ön plana çıkacağına değinen Dinçer, "Neyle sentezleyeceğinize bağlı olarak kullanımı alanı olacak. Yeşil hidrojeni biyokütle kaynaklı karbonla sentezleyerek kullanabilirsiniz yani petrol bazlı her şeyi üretebiliriz. Önümüzdeki süreçte zaten birçok kimyasal, sanayi ürünü, yakıt tamamen hidrojen eksenli olacak." diye konuştu.

"Önemli olan yeşil elektriği üretip kullanmaktır"

Aynı zamanda Hidrojen Teknolojileri Derneği Başkanı, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Enerji Çalışma Grubu Yürütücüsü ve Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) Yürütme Kurulu Üyesi olan Dinçer, birçok Avrupa ülkesinin 2025 sonrasında dizel ve benzinli araçlara müsaade etmeyeceğini hatırlattı.

Dinçer, bu araçlara alternatif elektrikli araçlarla ilgili ise şu eleştirilerde bulundu:

"Bataryalı elektrikli araç kullanmak benzinliye göre çok mu çevre dostu? Eğer elektriğinizi doğalgaz ve kömür santrallerinden elde edip batarya esaslı elektrikli araç kullanıyorsanız bunları ömür çevriminde yüzde 10-15 oranında azaltmak mümkün. Bu oran çevre dostu olması için yeterli değil, egzozundan emisyon çıkmıyor ama ömür çevrim analizine baktığınız zaman elektriği üretmek için kullandığını fosil kaynaklar zaten bu emisyonları oluşturuyor. Burada önemli olan yeşil elektriği üretip kullanmaktır."

Türkiye’nin TOGG ile büyük bir başarı hikayesine imza attığını, bunu ivedilikle bir adım öteye taşıyıp hidrojenli elektrikli araç yaparak birçok ülkenin önüne geçmesi gerektiğini dile getiren Dinçer, bunun için hidrojenle çalışan yakıt hücresinin devreye alınması tavsiyesinde bulundu.

Hidrojen çiftlikleri

Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynakları konusundaki avantajlarından yola çıkarak "hidrojen çiftlikleri" kurulması üzerine çalışmalar yaptıklarından bahseden Dinçer, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Hidrojen çiftliklerinde temel felsefe şu: Kaynak olarak yenilenebilir enerji seçeneklerini kullandığımız yeşil hidrojen üreteceğiz ve bunlar burada depolanıp sonrasında kullanım yerine ulaştırılacak. Bu çiftliklerde hidrojenin ana kaynağı su olacak. Burada su kaynakları olarak deniz ve atık suları kullanmak mümkün. Atık sulardan hidrojen elde edilebiliyor ve su arıtılmış oluyor. Hidrojen ekosisteminde bir tarafta suyu hidrojen ve oksijen olarak ayrıştırıyorsunuz, ondan sonra kullanıcı ayağında temiz suya dönüştürüyoruz. İnsanlar bunun su kaynaklarını bitireceğini düşünüyor, günün sonunda yakıt hücrelerinde çıkan su direkt içilebilir kalitede oluyor. Hidrojen ekosisteminde su kaybolmuyor."