BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  DÜNYA

Suriye için ’caydırıcılık’ şart

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye krizine ilişkin, "Şu anda dahi yapılacak arabuluculukta ’caydırıcılık’ önem taşıyor. Eğer uluslara...

Abone ol

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye krizine ilişkin, "Şu anda dahi yapılacak arabuluculukta ’caydırıcılık’ önem taşıyor. Eğer uluslararası toplum Beşar Esad’ın kimyasal silah kullanması karşısında caydırıcı bir konum sergileyemezse aslında barışçıl çabaların önü tıkanır ama caydırıcı bir atmosfer oluştuğunda bir tür arabuluculuk imkanı da başlar" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja ile ortak basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Davutoğlu, ’Suriye’de yaşanan krize’ ilişkin, "Suriye krizi konusunda da en başından itibaren barışçıl yöntemleri deneyen yegane ülke Türkiye olmuştur. Daha uluslararası hiçbir girişim yokken herkes Birleşmiş Milletler içinde dahil, bir krize çözüm bulma çabası söz konusu değilken biz önce ikili angajmanla Suriye rejimini ikna ederek, muhalefetle bir araya getirerek yaklaşık bir yıl çaba sarf ettik. Aslında ondan öncede yıllarca Suriye rejimini barışçıl bir şekilde muhalefete imkan tanıması yönünde 10 yıl çalıştık. Bir yılda, kriz başladıktan sonra gösteriler sürerken arabuluculuk çerçevesinde birçok girişimimiz oldu" dedi.

"İRADE ÇOK ÖNEMLİ"
Arabulucuk girişimlerinde ’iradenin’ çok önemli olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, bir tarafın iradesi barışa ulaşmak ya da karşı tarafa oturmak değilde karşı tarafı yok etmek, tasviye etmek olduğu zaman girişimlerde fayda sağlanamıyor. Maalesef Esad rejiminin bütün hedefi, muhtemel bütün muhalefeti tasviye etmek, yok etmek sonra da belki kozmetik olarak bazı adımlar atılır mı onu düşünmek yönünde bir yol takip etti" diye konuştu.
"Şu anda dahi yapılacak arabuluculukta ’caydırıcılık’ önem taşıyor" diye devam eden Davutoğlu, "Eğer uluslararası toplum Beşar Esad’ın kimyasal silah kullanması karşısında caydırıcı bir konum sergileyemezse aslında barışçıl çabaların önü tıkanır ama caydırıcı bir atmosfer oluştuğunda bir tür arabuluculuk imkanı da başlar. Uluslararası toplumdan gelen baskın olmamış olsaydı bu son kimyasal silahların tasviyesine dönük anlaşma bile olmazdı. Bugün de arabuluculuk konusunda eğer teşebbüsler olacaksa önce insanlık suçu mahiyetindeki bütün eylemlerin durdurulması, sonra insani koridorların açılması lazım" ifadelerini kullandı.
(İHA)