BIST 10.983
DOLAR 42,52
EURO 49,59
ALTIN 5.782,71
HABER /  GÜNCEL

Sudan krizindeki aktörlerin çıkar hesapları barışın önünde engel olarak duruyor

Washington’un Sudan’da hem barışı hem de insani girişimleri ile geçici bir ateşkes anlaşması girişimleri devam ederken , iç savaşın en kötü dönemini yaşayan Sudan’a komşu bölge ülkelerinin işi yokuşa sürme vebir çıkar elde etme gayreti barış girişimlerine bir engel oluşturuyor.

Abone ol

Gazze’de Hamas sonrasına yönelik girişilen düzenlemeler ve Kızıldeniz’de Husilerin tehditlerinin bertaraf edilmesi çabalarına rağmen bölgede hakimiyeti artırma çabaları perde arkasından devam ediyor. Uzmanlar, bölgesel şiddetin sonlandırılması için Tel Aviv’den Moskova’ya, Washington’dan Pekin’e kadar uzanan gerilim hattının düşürülmesi ve diyalog ortamının sürdürülmesi gerekiyor.

Öte yandan, Mısır ile Hartum arasındaki ilişkiler, Sudan iç savaşı bağlamında karmaşık bölgesel ittifakların bir örneğini teşkil ediyor. Kahire, Port Sudan’daki General Abdülfettah el-Burhan hükümetine açık bir siyasi ve medya desteği verirken, bu hükümetin kurumları içindeki radiklal İslamcı akımların yükselen rolüne dair beyan edilmiş çekincelerini koruyor. Bu tutum, gözlemciler arasında, söz konusu desteğin iki ülke arasında ihtilaflı olan Halaib Üçgeni’ne ilişkin bir “anlaşmaya” mı dayandığı sorusunu gündeme getiriyor.

Nisan 2025’te, Mısır Genel İstihbarat Teşkilatı Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Port Sudan’da Burhan ile bir araya geldi. Ziyaret, iki ülke arasındaki koordinasyonun derinliğini teyit ediyordu. Reşad, Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin Burhan’a “istikrarın yeniden tesisi ve Sudan’ın selameti ile birliğini koruyacak şekilde savaşı bitirmek için ortak çalışma yolları”nı ele alan sözlü bir mesajını iletti. Burhan ise kamuoyu önünde “ülkesine destek vermedeki Kahire’nin rolünü” övdü ve ikili ilişkilerin geliştirilmesinin önemini vurguladı.

Kahire, bu diplomatik rolün, savaşın başlangıcından beri benimsediği sabit tutumun bir uzantısı olduğunu söylüyor. Bu tutum, Temmuz 2023’te “Sudan’ın Komşu Ülkeleri Zirvesi”ni ve akabinde “Sudanlı Siyasi Güçler Konferansı”nı düzenleyerek, bir geçiş yol haritası oluşturma çabalarına tercüme edilmişti.

Çifte saikler:

Buna karşılık, bazı gözlemciler, Mısır’ın Burhan hükümetine verdiği desteğin ardında karmaşık stratejik hesapların bulunduğunu düşünüyor. Kahire’nin bu sayede başta Sudan’ı stratejik bir zayıflık içinde tutarak ona hakim olmayı, ihtilaflı sınır bölgelerini kendi lehine çekmeyi ve Nil Nehri sularındaki Sudan payının bir kısmını almayı hedeflediği; ayrıca Mısır’da 2014’te olduğu gibi darbeyle iktidara gelen askerî bir rejimi desteklediği ileri sürülüyor.

Önce diplomasi:

Burhan’ın desteğe ihtiyaç duymasına rağmen, diplomatik kaynaklar ve analistler, Mısır’dan doğrudan askerî yardım talep ettiğini ihtimal dışı görüyor. Zira doğrudan müdahale, ağır bölgesel sonuçlar doğurabilir ve Sudan’ı bir vekâlet savaşının sahasına dönüştürebilir. Bunun yerine Burhan’ın, ordusuna yönelik Amerikan ve BM suçlamaları arasında—sivillere karşı işlenen ve savaş suçları ile insanlığa karşı suçlar düzeyine yükseldiği iddia edilen ihlaller—siyasi, medya ve diplomatik desteği kazanmaya odaklandığı anlaşılıyor.

Halaib, Kahire’nin sadakatini kazanmak için Burhan’ın “havucu” muydu?

Resmî Mısır açıklamaları askerî tarafgirliği reddedip arabuluculuğu benimsediğini vurguluyor. Büyükelçi Rakha Hasan, “Kahire herhangi bir tarafa meyletmiyor” demişti. Halaib Üçgeni üzerindeki anlaşmazlık sömürge dönemine uzanıyor. Bölge, 1990’lardan beri fiilen Mısır tarafından yönetilirken, Sudan egemenlik talebini sürdürüyor. Nitekim birkaç ay önce Burhan’ın, Kızıldeniz kıyısında yer alan ve Sudanlı kabilelerin yaşadığı bu stratejik üçgenden resmen feragat eden bir imzayı attığı belirtiliyor.

Bu “anlaşma”, bölgesel ilişkilerin çıkar hesaplarına dayalı doğasını gündeme taşıyor. Kahire, su ve stratejik çıkarlarını güvence altına almak ve sınırlarının nispi istikrarını sağlamak için, çekinceleri bulunsa da Sudan’da tek bir tarafla (Burhan) muhatap olmayı tercih ediyor gibi görünüyor.

Bu hızla gelişen süreçler karşısında geleceğin seyri, sahadaki gelişmelere ve uluslararası ile bölgesel aktörlerin, son derece iç içe geçmiş ve karmaşık Sudan krizine bir çıkış yolu bulma kabiliyetine bağlı kalmayı sürdürüyor.