BIST 10.056
DOLAR 32,25
EURO 34,81
ALTIN 2.422,13
HABER /  POLİTİKA

Özgür Özel isim vermeden Kılıçdaroğlu'nu hedef aldı: 39 rakamını duyduk inanamadık

CHP Grup Başkanı ve CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel, CHP'nin Millet İttifakı ortaklarına 39 milletvekili verilmesine ilişkin açıklamalarda bulundu. Özel, "Ben listeyi gördüm pazar günü. 39 rakamını duyduk inanamadık. Hatta ben Ankara’da Sadullah Ergin’in ismini gördüm, ‘İnşallah isim-soyisim benzerliğidir’ " dedi.

Abone ol

CHP Genel Başkanlığı’na aday olduğunu açıklayan Grup Başkanı Özgür Özel, bugün FOX TV’de İlker Karagöz’ün sorularını yanıtladı.

Özel, genel başkan olması durumunda izleyeceği yol haritasını, "Biz kazanırsak CHP'yi olması gerektiği gibi 6 ok ilkelerine bağlı, Atatürkçü, bunların tarihi haklılıklarını gören, günün şartlarına göre aşındırmadan genişleten bir çerçevede kendi reçetemizi koyacağız" sözleriyle anlattı.

"Artık bahane üretme vakti değil"

Özel, “CHP’nin genel başkanı olursanız Erdoğan’ı yenebilecek misiniz” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Şüphesiz. Ona inandığımız, inanmak zorunda olduğumuz için, hep tarif ettiğim başımızın üzerinde görünmez bir yüzde 25’lik cam tavan var. Bu yüzden 25’i çok iyi okumak lazım. Bu kadar güç bir dönemde, yüzde 25 oyla bir partinin arkasında duran seçmen kitlesinin ne kadar o partiye önem atfettiğini gösteriyor. Sorumluluk büyük. Ancak 4 kişiden 1’inin oyunu alıp 3’ünün oyunu almadığımız durumda, bu partinin oturup bir düşünmesi lazım çünkü yeni bir yüzyıla girdik. 20 yıl geçti, ülkeyi yöneten iktidarın Türkiye’ye ne yaptığı ortada. Bir yıl önce yüzde 60 ile Erdoğan kaybediyordu. Böylesi bir dönemde bu seçimi kaybetmememiz gerekiyordu. Yanlışlar yapmamamız gerekiyordu. Artık bizim bahane üretmeye hakkımız yok. Tedbir almamız gerekiyordu. Hatalardan ders almamız gerekiyor.”

"Gerekirse Türkiye'nin bütün siyaseti CHP'nin çizdiği hattın etrafında konumlanacak"

“CHP’nin en önemli hatası neydi” sorusu üzerine Özel, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kendi olmamak. Türkiye’yi bir ittifak siyasetine mecbur kılan bir rejimle karşı karşıyayız. Bu partiyi Türkiye’nin en iyi yönetilen kurumu haline getirip ondan sonra bu yapısal sorunlara çare arayacağız. Hata şuradaydı: ‘Ben nerede durayım, bunu yanıma çekeyim, bunun karşısında olayım’ gibi CHP’yi CHP yapan değerlerle değil de bir ittifak mecburiyetiyle CHP, kendi kimliğini savunur halden başka bir yere savruldu. Ben elimden geldiğince Meclis’te bütün arkadaşlarımızla birlikte önemli bir mücadele verdiğimizi düşünüyoruz. Ben sürekli CHP’nin kendi kimliğini savunması gerektiğini, ittifak yapmanın başkalaşım olmaması gerektiğini hep söyledim. CHP, kendi köklerini bilmeli. Ve CHP kimin için var olduğunu bilmeli. Herkes için bir parti olmaz. Parti toplumun bir kısmını temsil eder. Ya emekten yanasındır ya değilsindir. Bu yüzden CHP’nin kendini var eden sol sosyal demokrat kriterleri görmesi lazım. Özgürlükçüyseniz özgürlükçü olacaksınız. Birilerinin peşine takılma veya ‘ben böyle dersem yanlış mı anlaşılır’ ,böyle bir siyaseti takip etmemek lazım. CHP durduğu yerde duracak, gerekirse Türkiye’nin bütün siyaseti CHP’nin çizdiği hattın etrafında konumlanacak.

"Ankara’da Sadullah Ergin’in ismini gördüm, ‘inşallah isim-soyisim benzerliğidir’ dedim”

Özel, “Danışmanlara neden karşı çıktınız” sorusuna şu yanıtı verdi.

“Danışman meselesi, temelden itiraz ettiğim bir mesele. Partinin seçilmiş kurullarına, kişilerine saygılı olmak; atanmışlarla değil, seçilmişlerle yol almak lazım. Partinin başının derde girdiği konulara bakın, hiçbirisinde partinin seçilmiş organlarının onayı yoktur. Ben buna kayıt dışı siyaset diyorum. Esas sorunlardan bir tanesi de şu: Ölçme-değerlendirmeye kıymet vermek gerekir. İttifak, müzakereye dayanırsa bu iş en sonunda kurban pazarlığına döner. İttifak görüşmelerini Sayın Genel Başkanımız ve Sayın Oğuz Kaan Salıcı yürüttü. Bir partiye verilen 10 milletvekilinin toplamda verileceğini düşünüyorduk. Biz yüzde 25’in üzerinde oy alacakken hep birlikte yüzde 25 aldık. Çünkü sıralarımızı öyle yerlere yerleştirildiler ki… Örneğin Manisa’da 4 ya da 5 milletvekili çıkaracağız, 4. sırada da bir CHP’li olacakken oraya son gece bir DEVA Partili geldi. Bunun yarattığı kırgınlıkla gelebilecek oylar da gelmedi. Balıkesir’e Bursalı aday gitti. 39 rakamını duyduk, inanamadık. Hatta ben Ankara’da Sadullah Ergin’in ismini gördüm, ‘İnşallah isim-soyisim benzerliğidir’ dedim.

"Muhalefetin sorunu: İttifak siyasetinden dolayı siyasetsizleşme”

Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in seçimin kaybedilmesinin gerekçeleriyle ilgili yaptığı açıklamalara ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Hem Sayın Akşener hem Erdem doğru söylüyor. 50+1 sistemi, koalisyonları bitirecek deniyordu, dedim ki ‘Öyle değil.’ Bu sistem gelirse seçimlerin ertesi günü bir sonraki koalisyon konuşulmaya başlanır demiştim. Hepimiz siyasi arenada müstakil koşucularız. Doğru olan ittifak siyasetini seçim günü bırakmak. Benim iş birliği formülüm şu: Herkes olduğu gibi, kendisi gibi, bütün partiler kendi kimlikleri ve renkleriyle çıkıp yolunu yürümesi lazım. İhtiyaç varsa, bu sistemde tek başına kazanamıyorsan oturursun ve adil, kuralları belli bir ittifak protokolü yaparsın. Meral Hanım’ın söylediği de siyasetin bir gereğidir. Herkes olduğu gibi kendini halka arz etmelidir. Siyasetsiz bir siyaset çıkıyor. Bugün muhalefetin sorunu, ittifak siyasetinden dolayı siyasetsizleşme. Bir başkasını hoş tutmak için yapacağı eleştiriyi yapmama, alacağı pozisyonu almamaktır. Biz kazanırsak CHP’yi olması gerektiği gibi altı ok ilkelerine bağlı, Atatürkçü, kurucu değerlere saygılı ve bunları olgusal gerçekliğiyle sahiplenen, günün şartlarına göre aşındırmadan genişleten bir çizgide bu ülkenin önüne kendi reçetemizi koyacağız.”

"CHP de şerbet içmemiştir”

Özel, “Millet İttifakı’nın adayı yanlış mıydı” sorusu üzerine “Bu büyük bir haksızlık olur. Bir kere 6 partinin birlikte olduğu bir süreç yaşandı. Liderler birbirleriyle görüştüler, birbirleriyle konuştular, bir karar verdiler” dedi.

Meral Akşener’in “Zehir içtim sustum” sözünün anımsatılması üzerine Özel, şöyle konuştu:

“CHP de şerbet içmemiştir. Geçmişte aramızda bir hukuk vardı öyle ya da böyle, kazansak kazanacaktık ve birlikte yönetecektik. Kaybetmeyi de bilmek lazım. Bazı şeyler, partilerin siyasetçilerini, onların kırgınlıklarını kızgınlıklarını aşar. Ne aşar, milletin talebi aşar. Tutup da kendi elimizdeki belediyeleri Tayyip Erdoğan’a verelim de yine İstanbul’un üzerinde pata pata helikopterle gezip kupon arazileri Araplara mı satsın? Aklımızı başımıza eninde sonunda alacağız. Gelecekteki ittifak olanaklarını zora sokacak, aşındıracak sert söylemlerden hep kaçındık, kaçınmamız lazım.

...Özeleştiri olmalı, kendi içimizde tartışmalıyız ama iki partinin birbirine acımasızca vurduğu bir ortam, doğru bir ortam değildir. Bu sürecin biraz daha özeleştiriye yönelik, partilerin kendi hatalarını, kendi içlerinde tartıştıkları ve yapısal önerilerini ileriye koydukları bir süreç. Yoksa hepimiz, geçmişte ittifak ortaklarımızla yaptıklarıyla, söylemleriyle ilgili eleştirilerde bulunabiliriz ama bunu beş ay sonra da karşımızda bulabiliriz.”

"Harekete geçmemize sebep olan şey, duygusal kopuştur”

Özel, “Seçmende yaşanan nedir gözlediğiniz, değişim dediğiniz nedir, neyi değiştireceksiniz” sorusu için şöyle konuştu:

“Harekete geçmemize sebep olan şey, seçmendeki duygusal kopuştur. Giden, şah damarında cumhuriyeti, CHP’yi hisseden ve bu seçimin kaybına emin olun benden daha çok üzülen milyonlar var. Ve bunlar karanlıkta kaybolup gidiyor. Bizim derhal bu sessizce giden kırgın seçmene ulaşmamız ve onun siyasetten umudunu kesmememiz lazım. Yoksa bu şu sonucu doğuracak: CHP’den ümidini kesecek, bırakın CHP’den ümidini kesmeyi siyasetten, siyasi partilerden umudunu kesecek. Bütün otoriter popülist liderlerin, diktatörlerin de çok hoşuna gider. Sandıktan umudunu kesti mi o sandığa gitmez, katılım oranları düşer, diktatöre oy verenler, popülist lidere oy verenler yerinde durur ve o aslında oylarını artırmadığı halde yüzdesel olarak artar ve meşruiyetini artırır. Esas felaket orada başlar. Ben bu yüzden hem bu duygusal kopuşla meşgulüm hem de o 4 kişiden 1’inin oyunu alıyoruz ya oyunu alamadığımız 3 kişiyle meşgulüm. CHP’nin bundan sonra seçim kaybetmemesi, ikincilikle yetinmemesi, mağlubiyete kelime oyunlarıyla mazeret aramaması için kendi öz kimliğiyle tepesindeki yüzde 25’lik cam tavanı tuzla buz edip sol sosyal demokrat kimliğiyle ne yapabileceğini göstermek için iddia koydum. Biz CHP’nin bundan sonraki sürecini şöyle tarif ediyoruz: Halk, gerçek bir halkçı-sosyal demokrat partinin, gerçekten kendisi için siyaset yapanların neler yapabileceğini bir görmeli. Dünyadaki iyi örneklere bakıyoruz, büyüyen sol partileri inceliyoruz, zayıflayan sol partilerin hatalarına bakıyoruz, CHP tarihinde sıçramaları ve düşüşleri doğru analiz ediyoruz ve bunun üzerine kendimizi halka doğru anlatacak, onun taleplerini doğru anlayacak, doğru çözüm önerilerini koyacak genç, dinamik, yeni yüzlerle seçmenin bize bakmasını sağlamanın peşindeyiz.”