BIST 10.793
DOLAR 32,22
EURO 34,85
ALTIN 2.415,43
HABER /  DÜNYA

İsrail Lübnanı birleştirdi

Lübnanlı muhalif lider Mişel Aun, saldırıların ülkesini daha da birleştirdiğini söyledi.

Abone ol

Lübnanlı muhalif lider Mişel Aun, İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarının öç almak amacını taşıdığını söyledi. Aun, Türkiye'nin konuyla ilgili tutumu hakkında da ''Türkiye doğru tavrı ortaya koydu. Ateşkes çağrısında ısrarlı olmasını istiyoruz'' dedi.

Hristiyan Ulusal Özgürlük Akımının lideri Aun, İsrail'in Lübnan saldırısının onuncu gününde A.A muhabirine yaptığı açıklamada, ''İsrail'in saldırılarının askeri amaçlı değil, sivil halktan öç alma amacını taşıdığını'' belirtti. 15 yıl Fransa'da sürgünde yaşadıktan sonra Lübnan'a dönen ve Hristiyan nüfusun önemli siyasetçisi konumuna yükselen General Aun, ''Hizbullah'ın saldırısının askeri amaçlı olduğunu, yalnızca iki askeri esir almak üzere düzenlendiğini'' kaydetti.

''Bunun karşılığı, daha güçlü olsa bile askeri bir saldırı olması gerekirdi'' diyen Aun, ''ancak İsrail'in tüm Lübnan'ın altyapısına, sivillere saldırdığını, ambulansları, sivilleri ve savunma birimlerini vurduğunu'' ifade etti. Aun, ''Dolayısıyla İsrail'in saldırısı bir intikam saldırısı olarak karşımıza çıktı. Böyle olunca da Lübnanlıların Hizbullah'a daha fazla sempati duymasına ve aralarında birilik beraberlik duygusunun ortaya çıkmasına neden oldu'' diye konuştu.

''İsrail'in saldırılarının ana hedefinin Lübnan'daki mevcut durumu değiştirmek olduğunu'' belirten Aun, ''İsrail, Lübnan üzerinden Ortadoğu'da değişiklik istiyor. Çünkü saldırı şekli ve biçimi bunu gösteriyor. Lübnan'da istikrar istemiyor'' dedi. ''İsrail ile Hizbullah arasındaki savaşın her iki ülkeyi de tükettiğini'' ifade eden Aun, ''Lübnan'ın ekonomik olarak zarar görürken İsrail'in zararının daha büyük olduğunu'' söyledi.

Aun, şunları belirtti: ''Bu günler İsrail'in turizm mevsimi. Lübnan'ın turizm mevsiminden daha önemli. Dolayısıyla İsrail'in turizmi Lübnan'dan 10 kez daha fazla durdu. Biz ateşkesin ilan edilmesini ve savaşın durmasını istiyoruz. Ateşkes öncesinde bazı konular üzerinde anlaşabiliriz. Mesela esir değişimi. İsrail'de iki Lübnanlı esir var. Hizbullah'ta iki İsrailli esir var. Ateşkesin ön şartı esir değişimidir. Diğer maddeler üzerinde sonradan uzlaşma sağlanabilir.''

''İsrail'in esir değişimini reddettiğini ve İran ile Suriye'yi de meselenin içine çekmeye çalıştığını'' anlatan Aun, ''Ama ne İran savaşa girdi ne de Suriye. İsrail, Hizbullah'ın elinde İran silahı olduğunu ileri sürüyor. Olsa bile bu, İran savaşa taraf demek değildir. Hizbullah'ın elinde İsrail silahı olsa savaş İsrail-İsrail savaşı mı olacak?'' dedi.

''İsrail'in Hizbullah'ı yok etmek istediğini'' söyleyen Aun, ''Bu çok uç bir istek. İsrail Hizbullah'ı yok edemez. Bu konuda tecrübesi de var. 1993 ve 1996'da bunu denedi. Bugünkü üçüncü girişimi. Dünya medyası Hizbullah'ı bir terör grubu gibi göstermeye çalışıyor. Hizbullah silahlı bir terör grubu değildir. Lübnan'da direniş hareketidir. Lübnan halkının yüzde 22'sini temsil eder. Öyleyse meseleyi bu kadar basitleştirerek, bir halkı yok edeceğim denemez. Çünkü halk yok edilemez'' diye konuştu.

''Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunun da önemli olduğunu'' ifade eden Aun, ''Hizbullah'tan silahların alınması ifadesini kullanmıyorum. Çekincem var bu ifadeye. Çünkü direnişin silahı alınmaz. Silahı alınan direniş darağacına gider. Dolayısıyla Hizbullah'ın silahını bırakmasını gerektirecek ortam oluşturulmalıdır. Bunun için güçlü bir devlet oluşturulmalıdır. Bu konu bizim kendi aramızdaki görüşmelerde gündemimizdeydi ama İsrail saldırısı aniden gelince her şey kaldı'' dedi.

''Hizbullah'ın usta bir savaşçı örgütü olduğunu'' belirten Aun, ''örgütün, düzenli ordudan daha uzun soluklu olduğunu'' kaydetti. Aun, ''Aslında İsrail'e sormak gerekir; Daha ne kadar her iki tarafı da tüketen bu savaşı sürdürebilir? Hizbullah'ın nefesi İsrail'in nefesinden daha uzundur. Ancak Arap ülkelerinin Hizbullah'ı kınaması bizim için sürpriz oldu. İsrail de bu kınamayı fırsat bilerek Lübnan'a hiçbir kural olmadan saldırdı. Halbuki savaşta uyulması gereken kurallar vardır. Geçen 9 gün Arap ülkelerinin tavrını derhal değiştirmesi gerektiğini gösteriyor'' diye konuştu. Mişel Aun, Türkiye'nin konuyla ilgili tutumu konusunda da ''Türkiye doğru bir tavır ortaya koydu. Bu bizim için iyi bir durum. Türkiye'den daha fazlasını beklemeyiz. Ateşkes çağrısında ısrarcı olmasını istiyoruz'' dedi.