BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  POLİTİKA

Gül 'Kırmızı Kitap'ın şifrelerini verdi

Abdullah Gül, devletin yol haritasını çizen ve 'Kırmızı Kitap' olarak bilinen Siyaset Belgesi'yle ilgili neler söyledi?

Abone ol

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, devletin yol haritasını çizen ve 'Kırmızı Kitap' olarak bilinen Siyaset Belgesi'yle ilgili ilk kez konuştu: "Vatandaşın bir bölümünü düşman gören anlayış artık yok. O eski anlayış bugün değişti"

Gül, bugün Kraliçe'nin elinden ödül alacağı Chatham House'taki konferansta, Türkiye'nin jeopolitik imkanlarını doğru biçimde kullandığını açıkladı. Gül, Yeni Osmanlıcılığın ya da Osmanlıcılığın bugünkü dünyada karşılığı olmadığını da söyledi.

Vatan gazetesinin haberine göre, Abdullah Gül, Londra'daki temaslarını sürdürüyor. Dün İngiltere Başbakanı David Cameron ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Gül ardından Londra'da bulunan Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House'da, konferans verdi.

Gül konuşmasının ardından katılımcıların sorularını şöyle yanıtladı:

GERÇEKLER FARKLI: "Türkiye'nin mevcut dış politikasıyla Osmanlıcılığın diriltilmeye çalışıldığı" yönündeki soruya karşılık şüpheler yersiz. Bunu sağda solda gazetelerde görüyorum. Bölgeyle ilişki doğal, bütün bölgenin sorumluluğunu taşıyoruz. Hala bir sorun olduğunda gelirler İstanbul'daki arşivlere bakarlar. Yeni Osmanlıcılık gerçekçi değil. Geçmişle gurur duyuyoruz ama gerçekler farklı. Bu İngiltere için de geçerli.

SAYGIN İLİŞKİ: Artık herkesin farklı devleti var, aramızda saygın bir ilişki bulunuyor. Dayanışma içindeyiz. İstikrar ve güven. Ekonomik işbirliği refahı artıracak. Biz serbest ticaret anlaşmalarını uzak ülkelerle de imzalıloruz. Komşuyla ticaret önemli. Komşularla ticaret yapamazsanız, başkalarıyla nasıl yaparsınız.. Tarihimizle gurur duyuyoruz. Acı tatlı günler yaşadık, çok acılar da çektik. Hepsi tarih oldu. Biz gerçekçiyiz. Yeni bir oluşum söz konusu değil.

BATI İÇİN DAHA İYİ: Türkiye bölgenin istikrarına ve güvenliğine çok önem veriyor. Ekonomik, demokratik ve siyasi olarak güçlü bir Türkiye, Avrupa için, bütün müttefiklerimiz için iyi midir, kötü müdür, bunu herkes kendine samimi bir şekilde sormalı. Herhalde iyidir çünkü, her şeyden önce Türkiye demokrasiye, insan haklarına saygıya, serbest piyasa ekonomisine inanan ve bununla ilgili standartlarını yükselten bir ülke.

BİZ DE KAYGILIYIZ: (Cezaevindeki gazetecilerle ilgili soru üzerine) Türkiye çok köklü reformlar yaptı. Ama biz mükemmel bir haldeyiz demiyorum. Bizim de bazı noksanlıklarımız var. Daha yapacak işlerimiz var açıkçası. Bunu bir özgüven içerisinde söylerim. Daha yapacak işlerimiz var, daha alacağımız mesafeler var. Ama Türkiye çok büyük bir mesafe aldı. Bunu da ihmal etmememiz gerekiyor. Türkiye'de son günlerde söylediğiniz gibi maalesef bazı gazetecilerle ilgili bazı davalar açıldı. Bunlar tabii bizi de kaygılandırıyor, bununla ilgili görüşlerimi Türkiye'de açıklamıştım ve Adalet Bakanımızla da bunları paylaştım. Bir kanun değişikliği yoluna gidilecek.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL: Karşılaştığımız bu sıkıntılar herhangi bir ifade özgürlüğü, herhangi bir fikrin beyanı, herhangi bir şekilde en ekstrem düşüncelerinizi, aykırı düşüncelerinizi yazma ya da ifade etmeyle ilgili değil. Bugün Türkiye'de herkes ne düşündüğünü, en aykırı fikir olabilir, benim hiç hoşlanmadığım bir konu olabilir, bunları açıkça yazabilir, anlatabilir, bunlarla ilgili konuşma yapabilir, konferanslar yapılabilir."

İSRAİL İLE İLİŞKİLER: Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerde bugünkü durum Türkiye'nin kararı ve arzusuyla olmadı. Bu noktaya uluslararası sularda bir insani yardım konvoyuna İsrail ordusunun saldırması ve orada 9 kişiyi öldürmesiyle gelindi. Bu da tabii ki uluslararası hukukun bir meselesidir. Uluslararası hukuka göre yapılması gereken şeyler vardır. İsrail hükümeti tabii ki bunu değerlendirecektir. Eğer Türkiye ile olan ilişkilerine, geçmişte Türkiye'nin İsrail'e verdiği öneme bir değer biçiyorsa gereğini yapacaktır. Bu gereğini yapmak herhangi bir şekilde taviz vermek değil, hukukun gereğini yapmaktan bahsediyorum. İlişkilerimizin geleceği doğrusu tamamen İsrail'in tavrına bağlı.