BIST 10.233
DOLAR 32,39
EURO 34,76
ALTIN 2.394,99
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan'dan yeni anayasa çağrısı: 85 milyonun tamamının sahipleneceği bir metni sunmamız gerekiyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan "85 milyonun tamamının sahipleneceği ve 'İşte benim anayasam' diyerek baş tacı edeceği bir metni, artık milletin takdirine sunmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Abone ol

 Yargıtay Başkanlığında 2023-2024 Adli Yıl Açılış Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan"2011'den beri bir hayalimiz var. Bu hayal, Türkiye'yi darbe Anayasasından kurtararak yarını kucaklayan, Türkiye Yüzyılına yakışır anayasaya kavuşturmaktır." dedi. 

Erdoğan, deprem bölgesinde vatandaşlara sunulan adalet hizmetlerinin hızlı ve etkin yürütülmesi için çalışmaların sürdüğünü belirterek, bakanlar ve ilgili birimler aracılığıyla bölgedeki durumu günbegün takip ettiklerini kaydetti.

Depremin hayatın farklı alanlarında açtığı yaraları bir an önce sarmanın, gündemlerinin ilk sırasında yer aldığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Depremden bu yana bölgede oluşan iş yükünü karşılamak üzere 131 yeni mahkeme kuruldu. Sahadaki duruma göre 189 yeni mahkemenin kurulma işlemleri devam ediyor. Kurulan bu mahkemeler hem adli hem idari yargıda davaların daha hızlı karara bağlanmasını sağlayacaktır. Aynı şekilde, her alanda şartlar neyi gerektiriyorsa, afetzedelerimiz neye ihtiyaç duyuyorsa, onu yapmaktan geri durmayacağız. Asrın felaketinin üstesinden, dayanışma ve işbirliği içinde gelerek Türkiye Yüzyılı'nı inşa yolculuğumuzu fasılasız bir şekilde sürdüreceğiz. Rabb'im, ülkemizi her türlü afet ve musibetten muhafaza eylesin diyorum."

Bu seneki adli yıl açılışının, Cumhuriyetin 100'üncü yaşına ulaşmanın gururunun yaşandığı bir dönemde gerçekleştirildiğine işaret eden Erdoğan, 2 ay sonra bu topraklarda kurulan son devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl dönümünün hep birlikte coşkuyla kutlanacağını söyledi.

Tarihin bu önemli eşiğine hızla yaklaşırken iki hususa büyük önem verdiklerine değinen Erdoğan, "İlki, bizlere semalarını ezanlarımız ve bayraklarımızın süslediği, üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan bırakan kahramanların aziz hatıralarına sahip çıkmaktır. Geçtiğimiz hafta, 25 Ağustos'ta Ahlat'ta, ertesi gün Malazgirt'te, ardından 30 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediğimiz törenlerde bu konudaki hassasiyetimizi gösterdik. İkincisi, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma hedefine doğru yürürken, bugün nerede olduğumuzun kapsamlı ve objektif bir değerlendirmesini yapmaktır." diye konuştu.

 "Kazanımlarımızı koruyacak ve eksikleri telafi edeceğiz"

Erdoğan, siyasetten hukuka, ekonomiden sosyal ve beşeri hayata kadar her alanda böyle bir muhasebeye yönelmek gerektiğini bildirerek, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

"Cumhuriyetimizi korumayı ve yüceltmeyi ancak tarihin kantarına çıkarak, doğrusu ve yanlışıyla, eksiği ve fazlasıyla kendimizi tartarak başarabiliriz. Coğrafyamızdaki devletler silsilemizin son temsilcisi Cumhuriyetimizin ikinci asrını Türkiye Yüzyılı'na dönüştürmenin yolu hamasetten değil hatalarımızdan ders çıkarıp, başarılarımızdan ilham almaktan geçiyor. Bu anlayışla, hiçbir komplekse kapılmadan, cesaretle sorunlarımızın üzerine gidecek, kazanımlarımızı koruyacak ve eksikleri telafi edeceğiz. Sadece belirtilerle, tezahürlerle, şekli unsurlarla uğraşmayacağız, daha ziyade meselenin özüne odaklanacak, teşhisi doğru yapacak ve tüm meselelerimize kalıcı çözümler bulacağız. Hedeflerimize giderken ihtiyacımız olan dinamizme kavuşmak için daha cesur, daha net, eleştirel yönü daha ağır basan sorular sorarak, yolumuza devam edeceğiz."

Cumhuriyetin 100'üncü yılının, milleti ve devletiyle kendilerine bu fırsatı sunduğunu kaydeden Erdoğan, milletin bu muhasebeyi kendi içinde yürüttüğüne inandığını dile getirdi.

Devletin her kurumunun da kendi iç muhasebesini yapabilecek ufka, vizyona ve birikime sahip olduğunu belirten Erdoğan, bu durumun, tüm organları ve paydaşlarıyla yargı camiası için de geçerli olduğunu söyledi.

 "Güven veren ve erişilebilir adalet sistemi için pek çok reforma imza attık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlık tarihi kadar eski olan adalet arayışının birer tezahürü olarak hukuk sisteminde yerini alan hiçbir metin, kanun ve kurumun layüsel ve yapıcı eleştirilerden azade olmadığını vurguladı.

Yargı camiasının, yeni adli yılı diğer hususlarla birlikte böylesi bir arayış ve değerlendirmenin vesilesi haline getireceğini ümit ettiğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hukuk devleti hepimizin ortak hedefi ve kırmızı çizgisidir. Adalet hizmetlerinde kaliteyi yükselterek ve yargıya olan güveni artırarak, toplumdan gelen serzenişlerin önüne geçmek hepimizin görevidir. Hiçbir vatandaşımız adliye kapısının adalet kapısı olduğundan şüpheye kapılmamalıdır, orada hakkını huzuru kalple aramalıdır. Bunun için hukukun üstünlüğü ilkesinden asla taviz veremeyiz. Hizmetkarı olmakla şeref duyduğumuz necip milletimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek, ancak bu şekilde mümkündür. Hükümet olarak, adalet sisteminin işleyişinde yaşanan aksaklıkların giderilmesi için sunulan teklifleri daima hayırhahlıkla değerlendirdik.

Güven veren ve erişilebilir bir adalet sisteminin tesisi için Anayasadan yasalara, kurumsal işleyişten personel yapısına ve özlük haklarına kadar pek çok reforma imza attık. Her yıl yeni yargı paketleriyle bu reform sürecini kesintisiz sürdürüyoruz. Yasama organımız da bu süreçte üzerine düşeni yaparak bize destek veriyor. Adaletin tecellisini kolaylaştırmak amacıyla bundan sonra da sizlerle daha yakın işbirliği içinde çalışacak, ortak akılla hukuk devletini güçlendireceğiz."

"Davaların sonuçlanma süresi daha da kısalacak"

Erdoğan, ülkede içtihat birliğinin sağlanması, kararların tutarlı olması ve kanun önünde eşitliğin temininin yargının sorumluluğunda olduğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:

"Bu amaçla önümüzdeki dönemde, ilk derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay da dahil olmak üzere yargı kurumlarının çalışma usullerinde ihtiyaç duyulan reformları yapacağız. Bize göre yargıdaki en büyük altyapı reformu olan UYAP'a, sesli ve görüntülü bilişim sisteminden hukuk yargılamalarına ve e-duruşma imkanına kadar pek çok yenilik ekledik. UYAP sistemini yapay zeka destekli şekilde geliştirme çalışmalarımız ise devam ediyor. Dijital Dönüşüm Ofisimiz ile TÜBİTAK işbirliğinde yürüyen projemizin hizmete girmesiyle davaların sonuçlanma süresi daha da kısalacak.

Ayrıca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanı, Kamu Denetçiliği Kurumunun ihdası, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun teşkili, devlet güvenlik mahkemeleri ile özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, askeri yargının lağvedilerek yargıdaki çift başlılığa son verilmesi, vergi suçları, bilişim suçları, finansal suçlar, sendikal uyuşmazlıklar gibi birçok alanda ihtisas mahkemeleri kurulması, asılsız ihbar ve şikayetler nedeniyle oluşabilecek zararı engellemek üzere bireylerin lekelenmeme hakkının güçlendirilmesi, uyuşmazlıkların çözümünde arabuluculuk ve uzlaştırma yöntemlerinin yaygınlaştırılması... Hülasaten, vatandaşlarımızın talepleri ve günün ihtiyaçları doğrultusunda yargıya dair her alanda devrim niteliğinde pek çok adım attık."

 "Hukuk eğitiminin kalitesini yükseltmemiz, iyi hukukçular yetiştirmemiz gerekiyor"

Hakim ve savcı yardımcılığı müessesesiyle adalet teşkilatının insan kaynağının çok daha vasıflı yetişmesini hedeflediklerini, bu önemli yeniliği bu yılın sonunda yapmayı planladıkları sınavla hayata geçireceklerini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Usta çırak ilişkisi esasına dayanan hakim ve savcı yardımcılığı müessesesinin hukuk camiamıza önemli katkısı olacağına inanıyorum. Şüphesiz adaletin kalitesi ile hukuk eğitimi arasında yakın bağ vardır. Önümüzdeki dönemde diğer çalışmalar yanında hukuk eğitiminin kalitesini yükseltmemiz ve iyi hukukçular yetiştirmemiz de gerekiyor. Avukatların mahkeme faaliyetlerine katkısının da artırılmasında fayda görüyoruz. Kademeli şekilde belli davalar için avukat tutma zorunluluğu getirilmesi gibi birtakım yeni uygulamalar üzerinde hep birlikte çalışabiliriz. Mülkün temeli olan adaletin, sosyal barışın, refahın, istikrarın, kalkınma ve büyümenin de itici gücü olduğunu biliyoruz. Türkiye Yüzyılı'nı, sadece ekonomik, siyasi, askeri ve diplomatik değil, 'adaletin de yüzyılı' yapmak için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz."

Her 5 yılda bir millete hesap veren bir siyasetçinin, sokağın ve sandığın sesine kulak tıkamasının düşünülemeyeceğini belirten Erdoğan, "Bize oy versin ya da vermesin, toplumumuzun farklı kesimleriyle sürekli temas halindeyiz. Vatandaşlarımızdan gelen talepler ve eleştiriler çerçevesinde politikalarımıza yön veriyoruz." diye konuştu.

Erdoğan, son dönemde, vatandaşların yargı süreçleri ve kararlarıyla ilgili kanaatlerini manipüle etmeye yönelik algı kampanyalarının arttığını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yargıtaydan istinafa ve ilk derece mahkemelerine varıncaya kadar milletimizin yargıdan beklentisi, 'adil kararın makul sürede verilmesidir. Adalet ise ancak mahkeme salonlarında tecelli eder. Sokağa, televizyon ekranlarına ve sosyal medya mecralarına taşınan adalet, hukuka olan güveni zedeler ve zamanla yok eder. Eline mikrofonu veya klavyeyi alan birilerinin, mahkeme kararlarını kendi arzuları ve ideolojik aidiyetlerine göre eğip bükerek yorumlaması hatta daha da ileri giderek hüküm vermesi doğru değildir.

Bu tür şımarık hezeyanlar hem adalet sistemine hem de sistemin fedakar mensuplarına karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır, saygısızlıktır. Günümüzde sayıları giderek artan 'sosyal medya mahkemelerini' toplumumuzun birliği, dirliği, huzuru ve iç barışı açısından büyük bir tehdit ve tehlike kaynağı olarak görüyoruz."

"Yargı mensuplarına taammüden itibar suikastı düzenlemenin vebali çok ağırdır"

Erdoğan, bir toplumu bölmek ve kamplara ayırmanın en etkili yollarından birinin, adalet sistemine olan inancı zayıflatmak olduğuna işaret ederek adalet sistemine inancı zayıflamış bir toplumun, devletine ve kurumlarına güveninin de örseleneceğini bildirdi.

Böyle bir fitnenin oluşmasının, yalnızca millet ve memleket düşmanlarını sevindireceğine, onların işine yarayacağına, Türkiye'ye ise kaybettireceğine dikkati çeken Erdoğan, ister siyasetçi ister medya mensubu isterse sıradan bir vatandaş olsun, hiç kimsenin ülkeye bu kötülüğü yapmaya hakkı olmadığını dile getirdi.

"Aynı şekilde oy veya rant kaygısıyla yargı kurumlarına duyulan güveni aşındırmanın, daha vahimi yargı mensuplarına taammüden itibar suikastı düzenlemenin vebali çok ağırdır." diyen Erdoğan, üstelik bunu yapanların hem "gündem" ihtiyaçlarını yargı üzerinden karşılamaya çalıştığını hem de yargının siyasallaşmasından bahsettiğini belirtti.

Erdoğan, nereden bakılırsa bakılsın, büyük bir tutarsızlıkla karşı karşıya olunduğunu, milletin de kendileri gibi bu çelişkileri gördüğüne, kararını buna göre verdiğine, tercihlerini buna göre yaptığına inandığını kaydetti.

"Yargıya olan güveni artırmanın yolu, hakim ve savcıları tehdit etmekten, baskın yapar gibi kurumların kapılarına dayanmaktan değil, hak ve hakkaniyet çerçevesinde yapıcı tespit ve tekliflerde bulunmaktan geçer." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, "Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar." sözünü hatırlatarak hangi konumda olursa olsun herkesin, adaletle ilgili meselelere bu zaviyeden yaklaşmasını ve hassasiyetle davranmasını istedi.

 "Milletimizin her bir ferdini bu sürece katkı vermeye davet ediyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi hayatlarının her döneminde dile getirdikleri, hükümet teklifi olarak da 2011'den beri her seçimde milletin önüne koydukları bir hayalleri olduğunu vurgulayarak "Bu hayal, Türkiye'yi darbe Anayasası ayıbından kurtararak yeni, sivil, dili ve içeriğiyle bugünü ve yarını kucaklayan, Türkiye Yüzyılı'na yakışır bir anayasaya kavuşturmaktır. Darbe Anayasası'nın gölgesinde Türkiye Yüzyılı'nı konuşmayı, ülkemiz ve demokrasimiz için zül addediyoruz." dedi.

İstiklal ve istikbali için bu kadar ağır bedeller ödemiş milletin yeni bir anayasayı, anasının ak sütü gibi hak ettiğine inancını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milletimize vaadimiz olan birinci sınıf demokrasi, birinci sınıf ekonomi ve birinci sınıf özgürlüklerin tamamlayıcısı, birinci sınıf anayasa olacaktır. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, böyle bir anayasayla daha güçlenecektir. Bunun için 85 milyonun tamamının sahipleneceği ve 'İşte benim anayasam' diyerek baş tacı edeceği bir metni, artık milletin takdirine sunmamız gerekiyor.

Buradan, siyasi partilerimizi, yüksek mahkemelerimizi, üniversitelerimizi, devlet kurumlarımızı, barolarımızı, meslek kuruluşlarımızı, sivil toplum örgütlerimizi ve milletimizin her bir ferdini bu sürece katkı vermeye davet ediyorum. Meclis'in açılışıyla birlikte Türk demokrasisini yeni bir anayasaya kavuşturmak için girişimlerimizi tekrar başlatacağız. Yargı kurumlarımızın temsilcileri olarak sizlerden de bu sürece hazırlıklı olmanızı, destek vermenizi özellikle bekliyorum."