BIST 10.141
DOLAR 34,88
EURO 36,76
ALTIN 3.041,92
HABER /  POLİTİKA

Scholz'un 'İsrail'in kendini savunma hakkı var' açıklamasına Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan net cevap

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile ortak basın toplantısı düzenledi. Scholz, soykırımcı İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği katliamları görmezden gelerek 'İsrail'in kendini savunma hakkı var' değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan ise Scholz'un bu açıklamasının ardından "50 bini aşkın insanın öldürüldüğü bir katliam söz konusu. 50 bin insanın öldürülmesi, herhalde "F-35'lerle iyi vurdunuz" dedirtmez, "Siz nereye gidiyorsunuz?" dedirtir" şeklinde konuştu.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Almanya Başbakanı Scholz'u kabul etti. İkili görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Filistin ve Lübnan'daki katliamlar devam ettikçe bölgemizin ve ötesinin huzur bulması mümkün değildir. 50 bini aşkın şu anda insan bölgede öldürülmüş vaziyette. Vicdan ve basiret sahibi tüm siyasi aktörlerin artık inisiyatif almasını İsrail'in saldırgan politikalarına dur demesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Orta Doğu'daki gelişmelere değinen Scholz ise, Gazze'de binlerce sivilin katledilmesini görmezden gelerek, "İsrail kendini savunma hakkına sahip. Uluslararası hukuka uymak zorunda tabi ki Almanya'nın Dışişleri politikası uzun yıllardır bu şekilde. Biz her zaman insani yardım için çaba harcadık Gazze'ye ama bu yeterli değildi. İkili bir devlet çözümü olmalı. Hem Filistin hem de İsrail için" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Scholz'un bu açıklamasının ardından "50 bini aşkın insanın öldürüldüğü bir katliam söz konusu. 50 bin insanın öldürülmesi, herhalde "F-35'lerle iyi vurdunuz" dedirtmez, "Siz nereye gidiyorsunuz?" dedirtir" şeklinde konuştu.

İsrail'e silah sevkiyatını savunmuştu

Scholz geçtiğimiz günlerde, Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB)-Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlamıştı. Burada yaptığı konuşmada Scholz, "Benim için İsrail'i desteklemenin aynı zamanda örneğin askeri malzeme ya da silah tedarik ederek İsrail'in savunma kapasitesini tekrar tekrar güvence altına almamız gerektiği anlamına geldiği de açıktır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde;

Bu sene malumunuz ülkelerimiz arasındaki dostluk antlaşmasının 100'üncü yıl dönümünü kutluyoruz. Değerli dostum Cumhurbaşkanı Steinmeier de bu sene nisan ayında Türkiye'yi ziyaret etmişti. Bugün de Sayın Şansölye'yi ve kıymetli heyetini ülkemizde ağırlamanın memnuniyetini yaşıyoruz. 

NATO müttefikimiz Almanya ile iki büyük devlet arasında olabilecek her alanda yoğun ilişkilere sahibiz. Son dönemde ülkelerimiz arasında gerçekleşen üst düzeyli ziyaretler bu durumun açık tezahürüdür. Bu ilişkilerin lokomotifi beşeri bağlarımız ve ortak menfaatlerimizdir. Almanya'da nüfusu 3,5 milyonu geçen Türk toplumu yaşıyor. Her yıl ülkemizi 6 milyonun aşkın Alman turist ziyaret ediyor. Tabii biz bu sayının daha da artmasını temenni ediyoruz. 

İkili ticarette hedef 60 milyar dolar

Tabii biz bu sayının daha da artmasını temenni ediyoruz. Bugünkü görüşmelerimizi bu zengin gündem üzerine inşa ettik. Ülkelerimiz arasındaki ilişkileri tüm boyutlarıyla kapsamlı şekilde ele aldık. İkili ticaretimiz 50 milyar dolara ulaştı. Hedefimiz ise 60 milyar dolara ulaşmak. Bu hedefi gerçekleştirmek için gayretlerimizi artırmış bulunuyoruz.

Şansölye Scholz'la üzerinde durduğumuz önemli konu başlıklarından biri de savunma sanayii alanındaki işbirliğimizdi. Savunma sanayii ürünlerinin tedariki bağlamında geçmişte yaşanan bazı sıkıntıları artık geride bırakarak işbirliğimizi geliştirmeyi arzu ediyoruz. Bu konuda değerli dostum Scholz'un gayretlerini takdirle karşıladığımızı bugün bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Görüşmelerimizin gündeminde Almanya'daki Türk toplumu da tabiatıyla yer aldı. İslam düşmanı ve yabancı karşıtı aşırı sağcı akımlar Avrupa'da yükseliyor. Birçok ülkede iktidar ortağı olacak güce ulaşan akımlar bilhassa yurt dışında yaşayan kardeşlerimizi de tedirgin ediyor. Alman hükümetinin izlediği birleştirici tutum üzerinde özellikle durduk. Almanya'nın kamu güvenliği bakımından da ciddi tehdit teşkil eden PKK ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak mücadelenin önemini ve birlikte terörle mücadele kararlılığına ulaştık. Bu alanda somut adımlar atılmasına dair beklentimizi Sayın Şansölye ile bir kez daha paylaştım. 

"Türkmen soydaşlarımıza da kapımız açık"

Suriye'den ilk etapta bize 4 milyon civarında mülteci geldi. Şuanda da 3 buçuk milyon civarında Suriyeli mülteci ülkemizde. Şuan itibariyle ülkemize gelen Suriyeli mülteciler konusunda kapımız hep açıktır, hep açık olacaktır. Lübnan'dan da gelenler olursa biz onlara da kapımızı açık tuttuk. Bu Türkmen soydaşlarımızı da bizler aynen içeriye alırız. Kapımız onlara açık. 

İnsanlık dramı devam ediyor

Bölgesel ve küresel meselelerde de fikir alışverişinde bulunduk. Almanya'nın Avrupa Birliği içindeki anahtar rolünden hareketle birlikle ilişkilerimize dair görüş ve beklentilerimizi değerli dostuma aktardım. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisi diyaloğu başta olmak üzere Avrupa Birliği'nin atacağı adımların hepimizin menfaatine olduğunu vurguladım. İsrail'in Gazze ile işgal altındaki Filistin topraklarında uyguladığı soykırım ve Lübnan'daki saldırıları ele aldığımız bir diğer önemli başlıktı.

Bölgede yaşanan insanlık dramı maalesef devam ediyor. Daha önce de defalarca ifade ettiğim üzere acilen kalıcı ateşkesin sağlanması insani yardımların ulaştırılması ve İsrail üzerindeki gerekli baskının oluşturulması için uluslararası toplum olarak elimizde elinden geleni yapmamız şart. Filistin ve Lübnan'daki katliamlar devam ettikçe bölgemizin ve ötesinin huzur bulması mümkün değildir. 50 bini aşkın şu anda insan bölgede öldürülmüş vaziyette. Vicdan ve basiret sahibi tüm siyasi aktörlerin artık inisiyatif almasını İsrail'in saldırgan politikalarına dur demesini bekliyoruz.

Türkiye olarak ilk günden beri ortaya koyduğumuz vicdanlı duruşu bundan sonra da devam ettireceğiz. 

"Lahey'e müracaat eden ülkelerden birisi de biziz"

50 bin insanın öldürüldüğü bir katliam söz konusu ve bu katliamda da ne yazık ki çocuk, kadın, yaşlı demeden bu insanlar öldürülmüştür. Bütün bu insanların öldürülmesi konusunda başta Güney Afrika olmak üzere Lahey Adalet Divanı'na onların müracaatıyla başlayan süreci biz de dahil olmak üzere birçok dünya ülkesi Lahey Adalet Divanı'na bu müracaatı onlarda tazelemiştir, zenginleştirmiştir. Bu ülkelerden bir tanesi de biziz.

"50 bin insanın öldürülmesi, 'F-35'lerle iyi vurdunuz' dedirtmez"

Çünkü 50 bin insanın öldürülmesi 100 bine aşkın insanın yaralı halde olması herhalde F-35'lerle iyi vurdunuz, iyi yaptınız dedirtmez. Bunlara siz nereye gidiyorsunuz dedirtir. O zaman bu adalet divanı niye kurulmuştur? Bu adalet divanına müracaat etmek niyedir?

"Batı zil takıp oynuyor"

Batı, zil takıp oynuyor. ABD'nin tavrı 7 Ekim'den beri belli. İsrail'in silah, teçhizat alması onlar için zor değil. Ve İsrail böyle, bölgede katliamı sürdürüyor. Biz Türkiye olarak ne yaparız diye bunlara bakıyoruz ve bölgeye insani yardımlarımızı aktarıyoruz.

Dün İsrail Dışişleri Bakanı'nın şahsımla ilgili yaptığı açıklamayı da bir takip ederseniz onu şöyle bir öğrenirseniz herhalde niçin Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'na İsrail Dışişleri Bakanı bu şekilde saldırdı veya saldırıyor. Bunun hesabını sorusunu siz de sorarsınız. Ben de sizlerden bunu bekliyorum. 

İslam düşmanlığının başını PKK ve FETÖ çekiyor

Almanya'da İslam düşmanlığı yaygın bir şekilde devam ederken bunların da başını PKK ve FETÖ çekiyor. 

Bu konuda da bugün değerli dostumla Şansölye ile bizim bu terör örgütlerine karşı ortak bir tavır takınmak suretiyle ortak bir mücadeleyi de sürdürelim kararını birlikte verdik ve bu terörle mücadeleyi Almanya'da birlikte sürdüreceğiz. Gerek Dışişleri Bakanım gerek İstihbarat örgütümüz muhataplarıyla birlikte burada dayanışma içinde olacaklar ve dayanışma halinde de bu mücadeleyi inşallah sürdürecekler.