BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  SAĞLIK

Sağlıklı yaşamın anahtarları

Sağlıklı bir yaşam sürmenin anahtarı, yaşam biçiminde yapılacak küçük değişikliklerde saklı.

Abone ol

Uzmanlar, daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmenin anahtarının, yaşam biçiminde yapılacak küçük değişikliklerde saklı olduğunu belirterek, kalp hastalıklarından korunma yollarını sıraladı.

Prof. Dr. Bingür Sönmez, kalp hastalıklarına karşı korunma yollarını anlattı. Dr. Sönmez, kalp hastalıklarına karşı mücadeleyi 3 ana grupta topladı. Sağlıklı bir yaşam sürmek isteyen kalp hastalarının yakınlarına büyük görevler düştüğünü ifade eden Prof. Dr. Sönmez, kalp hastalıklarından korunma yollarını anlattı.

Kalp sağlığı için en kolay yollardan birinin sağlıklı yiyeceklerin tüketilmesi olduğunu vurgulayan Dr. Sönmez, kolestrolü gerekli seviyeye düşürmek ve kalp hastalıklarından korunmak için tereyağı, iç yağı gibi hayvansal kaynaklı yağlardan uzak durulması konusunda uyarılarda bulundu. Dr. Sönmez, "Zeytinyağı, ayçiçek, mısırözü, soya gibi bitkisel yağları tercih edin. Kırmızı eti mümkün olduğunca yemeyin.

Et tercihleriniz balık, hindi, tavuk olsun. Son zamanlarda devekuşu eti de artık piyasada mevcuttur ve önerilmektedir. Beslenmenizde, fasulye, mercimek, bezelye gibi kolesterolsüz protein kaynaklarına yer verin. Yağsız veya az yağlı, süt ve süt ürünleri tüketin. Konsantre süt, karaciğer, işkembe gibi sakatatlardan, sosis, sucuk, salam gibi gıdalardan uzak durun" diye konuştu.

Sebze ve meyvelerin, hem lif hem de vitamin ve mineral kaynakları açısından çok zengin besinler olduğunu, düşük kalorili olan sebze ve meyveler ayrıca kalp hastalıklarına karşı koruyucu maddeler içeridiğini belirten Sönmez, "Bu nedenle mümkünse günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmeye özen gösterin. Beslenmenizde beyaz un yerine işlenmemiş buğday unu (kepekli) tercih edin. Örneğin seçimleriniz kepekli makarna, kepekli pirinç olabilir.

Porsiyonlarınızın dengeli olmasına dikkat edin. Diyet-sağlıklı beslenmeye çocuk yaşlarda başlanması gerektiğini unutmayın. Köfte-pilavdan başka yemek yemeyen çocuklarınıza bamya, fasulye, salata, meyve yemesini öğretin. Çocuklarınızı fast food-hamburgerden uzak tutun. Unutmayın, 60 yaşında kalp hastası olduktan sonra diyet yapmak kalp ağrısını geçirmez" dedi.

BEL ÖLÇÜNÜZE DİKKAT EDİN VE MENOPOZU GECİKTİRİN

Yağların karın çevresinde toplanmasının özellikle kalp-damar hastalığı riskini arttırdığını ve bel çevresinin kadınlarda 88, erkeklerde 102 santimi geçmemesi gerektiğini unutulması gerektiğine değinen Sönmez, "Fazla kilolarınızdan kurtulmaya çalışın. Bunun için öğün aralarında atıştırmalara, hızlı yemek yemeğe son verin. Yavaş ve istikrarlı kilo vermenin daha sağlıklı ve kalıcı olduğunu unutmayın. Kilo kaybı sağlıklı bir yaşam için ilk adımdır.

Kilo vermek; kan basıncını, kan şekerini, kan yağlarını ve erken ölüm riskini azaltır" şeklinde konuştu.
"Östrojen hormonu kadınları damar sertliğine karşı korur. Ancak menopozla birlikte östrojen hormonu ortadan kalktığı için kadınlarda anormal bir damar sertliği süreci başlar" şeklinde konuşan Dr. Sönmez sözlerine şöyle devam etti:
"Bu nedenle kadın hastalıkları uzmanlarının menopozu geciktirmek için tedavi uygulaması gerekmektedir. Her ne kadar bu hormonun meme kanseri riskini arttırdığına ilişkin tartışmalar olsa da, yapılan çalışmalar bu ihtimalin küçük olduğunu gösteriyor. İstatistiklere göre kanser olma riski ile koroner kalp hastalığı riski karşılaştırıldığında, kanser riski çok düşüktür.

Araştırmalara göre, Amerika'da her yıl 250.000 kadın koroner kalp hastalığından yaşamını kaybediyor. Meme kanserinden ölenlerin sayısı ise 45.000 civarındadır. Kısacası koroner kalp hastalığında risk daha büyük. Ayrıca östrojen tedavisi sırasında 6 ayda bir mamografi çektirerek östrojen hormonu takviyesinin olumsuz etkilerine karşı önlem alınabilir".

SPOR KALP KRİZİNDEN KORUYOR

Tembellik (sedanter hayat) ve aşırı stresten uzak durulaması uyarısında bulunan Dr. Sönmez, "Düzenli egzersiz kalp hastalıkları ve kalp krizinden sizi korur. Kalbinizi, kemiklerinizi ve kaslarınızı güçlendirir. Ancak 35 yaşından sonra yoğun efor gerektiren bir spora başlayacaksanız, gizli kalp hastalığı riskine karşı mutlaka iyi bir kalp kontrolünden geçin. Egzersizin en ideali uzun yürüyüşlerdir. Kandaki kötü kolesterolünüzün yakılması için 5 kilometreyi 45 dakikada tempolu şekilde yürüyün. Egzersizler sırasında ara vermeyin, kesintili yaptığınız yürüyüşün kalp sağlığınıza olumlu bir katkısı olmaz. Efor sırasında göğüs ağrısı, halsizlik, kramp, nefes darlığı gibi şikayetlerle karşılaşırsanız egzersize derhal ara verin" ifadesini kullandı.

İş ve meslek konusunda hiçbir zaman beceri ve olanaklarınızı zorlanmaması gerektiğine değinen ve özellikle aile şirketlerinde kalp krizi sorunuyla sık karşılaşılabileceğinin altını çizen Dr. Sönmez, "Zengin ailelerin çocukları yurt dışında çok iyi eğitim alırlar ve genç yaşta şirketin üst düzeyde yönetimine getirilirler. Ancak mesleki deneyimi olmadığı için bu kişi kendisini sürekli ailesine kanıtlama çabası içinean. Diyet-sağlıklı beslenm girer ve stres altında kendisini zorlar. En nihayetinde de omuzlarına yüklenen ağır sorumluluk bu kişinin önce ülser, sonra kolit olmasına, en son da kalp krizi geçirmesine neden olur. Bunun toplumumuzda çok örneği vardır.Bu nedenle çocuklarınıza hazır olmadıkları sorumlulukları vermeyin" diye konuştu.

AİLEDE KALP HASTASI VARSA DİKKAT

Dr. Sönmez, ailelerinin geçmişinde kalp hastası olan, şişman, diyabet veya yüksek tansiyon hastası olan, sigara kullananların ve 30 değil de 40 yaşında olan şahısların yaptırması gereken testleri şöyle sıraladı:
"Total kolesterol, HDL (iyi huylu kolesterol), LDL (kötü huylu kolesterol), tigliserid ve kan şekeri. Kan yağları dışında düzenli olarak yüksek tansiyonunuzu ölçtürün. Koroner kalp hastalığından korunmak için hekim tavsiyesiyle birinci guruptakiler 30, ikinci guruptakiler 40 yaşından sonra günde 100 mg aspirin almalıdır".

Hastalığı olan kişilerin aileleriyle veya çevreleryle ilgili sorunlarını bir Liyezon Psikiyatri uzmanı ile görüşülmesi tavsiyesinde bulunan Dr. Sönmez, "Liyezon Psikiyatri uzmanı, organik bir hastalığın (kalp hastalıpınızın) psikolojiniz üzerinde yaptığı bozuklukları inceler. Kendinizle, yaşamla, ailenizle, eşinizle, dostlarınızla barışık olun. Çok çabuk karar veren, hızlı hızlı konuşan, merdivenleri birkaç basamak birden çıkmaya çalışan, sabırsız biriyseniz (A tipi kişilik) yavaşlayın. A tipi kişilikte kandaki adrenalin seviyesi çok yükselir, bu da spazma neden olur. Riskinizi azaltmak için daha yumuşak, sakin hareket eden, huzurlu biri olmaya özen gösterin" ifadesini kullandı.

"Kalbiniz için alkol yararlıdır demiyoruz, fakat eğer içki içecekseniz tercihiniz yararlı kolesterolü yükselttiği bilinen kırmızı şaraptan yana olsun (günde bir su bardağı)" diyen Dr. Sönmez, "Fakat kırmızı şarap içmiyorsanız içinde kalbi koruyucu maddeler içeren üzümü çekirdekleriyle birlikte yiyebilirsiniz. Üzüm çekirdeği toz ve kapsül olarak satılmaktadır" uyarısında bulundu.

KALBİNİZ YORGUNSA DİKKAT EDİN

Kalbi yorgun olanlara uyarılarda bulunan Dr. Bingür Sönmez, uyarılarını şu şekilde sıraladı:
"Sigara içmeyin, sigara içilen ortamda bile bulunmayın. Düzenli olarak bir kardiyoloji uzmanının kontrolünde olun. Tedaviniz ilaç, balon-stent veya ameliyat olabilir, hepsinin olumlu, olumsuz yanlarını, uzun dönem sonuçlarını doktorunuzla tartışın. Abartılmış fizik aktivitelerden kaçının, bir kardiyak rehabilitasyon programına başlayın. Seks konusunda sevgilinizi değil eşinizi, otel odasını değil evinizi tercih edin. Seksin kalbe herhangi bir zararı yok. Ancak koroner kalp veya kapak hastasıysanız ya da kalp yetmezliğiniz varsa seks yapmanızda bir sakınca olabilir. Bu nedenle gerekli önlemleri aldıktan sonra seks yapmalısınız. Kalbinize iyi gelen seks değil aşık olmaktır, yani sevmektir.

Aşık olunca mutluluk hormonu olan endorfin salgılanır. Bu hormon adrenalinin aksine kalbe iyi gelir. Önce eşinize ve çocuklarınıza, sonra mesleğinize, sonra ülkenize aşık olun. Kalbinize iyi gelecektir. Birçok kez konuşulduğu gibi haftada şu kadar seks yapmak kalbe iyi gelir şeklinde tavsiyeler sakıncalıdır. Devamlı kullanmanız gereken ilaçlarınızı ihmal etmeyin, özellikle yüksek tansiyon ilaçlarınızın yedeğini bulundurun".

Kan yağlarının 3 ayda bir an. Diyet-sağlıklı beslenmkontrol ettirilerek tahlil raporunda yazan normal sınırının altında tutulması gerektiğini belirten Dr. Sönmez, "By-pass ameliyatı olmuşsanız her yıl bir efor testi, 5 yıl sonra bir kontrol anjiyosu yaptırın. Bu, hem yapılan by-pass'ları hem de diğer damarlarınızın durumunu gösterrcektir. Kan yağlarınızı kontrol için diyetin yetmediği durumlarda mutlaka ilaç kullanın. Bu ilaçların bazı yan etkileri olabilir ama bir kardiyolog kontrolünde uygulanması sorunu çözer, Aile ve sosyal yaşamınızı bir kez daha gözden geçirip hayatınızdaki olumsuzlukları en aza indirin."

HASTA OLAN KİŞİLER ÇEVRELERİNİ SUÇLAMAMALI

Hasta olanların hastalıkları için ailelerini ve çevrelerini suçlamaması gerektiğinin altını çizen Dr. Bingür Sönmez, "Kalp hastaları genellikle 3 aşamalı bir süreçten geçer. Özellikle gençler hasta olduklarını öğrendiklerinde bunu reddetme eğilimindedir. Bir süre sonra göğüslerine gelen ağrılar onlara hastalıklarını kabul ettirir. Hastaların 2'nci döneminde ciddi bir suçlama dönemi başlar. Önce eş, akrabalar sonra patron, meslek, ülke hastalıktan sorumlu tutulur. Bunun ardından suçlama bir anda kendisine döner:"Ben iyi bir insan değilim, kendime iyi bakamadım ve Tanrı beni cezalandırdı."

Hastalığın 3'üncü döneminde hasta tedavi edilir, iyi bir stent ya da by-pass yapılır. Ama buna rağmen depresyon dönemi başlar. Hastada "Yarım adam oldum, tamamen iyileşebilecek miyim?" gibi kaygılar olur. Bu durumda bir liyezon psikiyatri uzmanından yardım almak uygun olur. Hiçbir zaman yakınınızı (eşinizi-babanızı) hasta olduğu için suçlamayın" dedi.

Ayrıca hasta olan kişilere çeşitli uyarılarda bulunan Dr. Sönmez, "Tetkik ve tedavinin her aşamasında onu destekleyin, teşvik edin" dedi. Sönmez, "Hastalığın oluşmasında kendinizi de hatalı buluyorsanız, bunu abartılı şekilde telafi etme telaşına girmeyin. Onun hastalığını hep aklınızda tutun, fakat ona unutturmaya çalışın. Cinsel konularda olabilecek yetersizlik veya isteksizliklerde anlayışlı davranın. Diyetin bir aile programı olması gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.

Eşinizin ilaçlarını ve kontrol günlerini yakından takip etmenizin ona yaşama sarılma ve güven duygusu vereceğini unutmayın. Bu hastalığın ekip çalışmasıyla, yani eş, çocuk, kardeş, yakın arkadaşla daha kolay yenileceğine inanın. Eşinize yardımcı olmak için sizde sigara içmeyin ve sağlıklı beslenin. Hastanızla iyi bir iletişim kuramıyorsanız bir liyezon psikiyatri uzmanından yardım isteyin" diye konuştu.