BIST 10.269
DOLAR 32,24
EURO 34,83
ALTIN 2.430,51
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Orhan Pamuk BBCde

BBC "Benim Adım Kırmızı"yı radyo oyunu haline getirdi.

Abone ol

BBC 4 radyosu, Türkiye’de yapılamayanı İngiltere’de başardı: Kanal, Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk’un “” adlı romanını “My Name is Red” adıyla radyo oyunu haline getirdi. John Dryden’ın yönettiği oyunun ilk bölümü 3 ve 9 Ağustos tarihlerinde yayınlandı; ikinci bölümüyse bu akşam ve 16 Ağustos tarihlerinde yayınlanacak.

Oyunu www.bbc.co.uk/programmes/b00ct583 internet adresinden dinlemek mümkün.

Aralarında Barış Pirhasan, Ece Dizdar, Engin Cezzar, Barış Çakmak ve Demet Tuncer’in de bulunduğu, Türkiye’den 18 sanatçı tarafından seslendirilen oyunun tamamı İstanbul’da kaydedildi. Kitabın uyarlamasını yapan yazar Ayeesha Menon daha önce de Necip Mahfuz’un “Kahire Üçlemesi”nden yaptığı uyarlamayla 2007’de Sony Radyo Ödülü’nü kazandı.
Yönetmen John Dryden ise daha önce Margaret Atwood’un “Handmaid’s Tale”, Charles Dickens’ın “Bleak House” ve Vikram Seth’in “A Suitable Boy” romanlarından uyarlamaları BBC için yönetti. Sony Radyo Ödülleri’nde altın madalyası bulunan Dryden’la “Benim Adım Kırmızı”nın uyarlanma ve çekim süreci üzerine sohbet ettik. Dryden, oyunla ilgili genel olarak olumlu tepkiler aldıklarını söylüyor...


Bugüne kadar Atwood ve Dickens gibi yazarların eserlerinden uyarlanan oyunları yönettiniz; “Benim Adım Kırmızı”yı yönetmeye nasıl karar verdiniz?
BBC’deki “The Classical Serial” adlı uyarlamalar serisi için çalışıyorum. Bu seride, Thackeray ve Dickens’ın de aralarında olduğu pek çok 19. yy İngiliz yazarından uyarlamalar yayınlandı. Bense daha modern romanlar bulmak istiyordum. Pamuk’un kitabını bu yüzden BBC’ye önerdim:
Kitabı hem modern bir eser hem de bir klasik olarak değerlendirmek mümkün. Çünkü yüzlerce yıl sonra da insanların okumak isteyeceği bir kitap bence.

‘Bunu mutlaka okumalısın’
Pamuk’u ilk ne zaman okudunuz, Nobel Ödülü almasından önce mi, sonra mı?
Oldukça önce. “Benim Adım Kırmızı” yı 2001’de okudum. İlginç bir tesadüftü: Yeni Zelanda’da çekimdeydim. Elimde Hintli bir yazarın romanını gören arkadaşım, “Bunu mutlaka okumalısın” diyerek “Benim Adım Kırmızı”yı da diğer elime tutuşturdu. Bir eser gerçekten iyi olduğu zaman, kulaktan kulağa ne kadar hızlı yayılıyor değil mi? Ardından Pamuk’un “Kar” romanını da severek okudum.

Peki özellikle “Benim Adım Kırmızı”yı seçmenizin nedeni ne?
Bu kitap da Pamuk’un çoğu romanı gibi fikirler üzerine kurulu. Bunu diğerlerinden ayıransa sanat hakkında olması. Sanat elbette öncelikle görsel bir mecra; ama Pamuk sanatın sadece görmekle ilgili olmadığını, aslen fikirlerle ilgili olduğunu mükemmel bir biçimde gösteriyor. Romandaki körlük konusu çok çarpıcı:
Sanatçının kendini kör etmesi, körlüğün sanatçıya tanrısal bir görüş bahşetmesi ve sanatçının görmeden resim yapması gibi temaları okurken, aklımın içinde bir ses bana sürekli “Radyo, radyo...” diye bağırıp durdu !

Oyun İngilizce, ancak Türk sanatçılarla çalışmışsınız. Bunun nedeni nedir?
İlginç bir soru; aslında BBC’nin internet sitesinde de bu konuda bir tartışma yürüyor. Oyun yabancı bir ülkede geçiyorsa, mantığa uygun olan, bunu İngiliz oyuncularla, aksansız sahnelemektir aslında. Örneğin Almanya’da geçen bir oyunda böyle yaptık. Fakat Türkiye gibi kültürü ve dini oldukça farklı bir ülke için bu işe yaramıyor.
Bir İngiliz aktörün kalkıp İslam’dan, Doğu’nun resim geleneğinden bahsetmesi kulağa hoş gelmiyor. Mısır’da, Necip Mahfuz’un “Kahire Üçlemesi”nden hareketle gerçekleştirdiğimiz bir uyarlamada da Mısırlı aktörlerle çalıştık. Söz konusu kültüre ait insanların performansı oyunun daha sahici olmasını sağlıyor.

Bu nedenle mi İstanbul’da kayıt yaptınız?

Radyo oyunlarını stüdyoda değil, gerçek mekanlarda kaydetme yaklaşımını izliyoruz. Aktörleri stüdyoya kapattığınız zaman sonuç yapay oluyor; oysa rahatça dolanıp, hareket ettikleri zaman performans çok daha gerçek bir hal alıyor.
Bu nedenle çekimleri Saint Benoit Lisesi’nin bahçesinde ve Galata’daki bir evde gerçekleştirdik. Bu arada, Türk aktörlerle temasa geçme noktasında da Londra’daki Arcola Tiyatro Kumpanyası’nın başında bulunan Mehmet Ergen bize çok destek oldu.

Pamuk, kitaplarının sinemaya uyarlanmasına pek sıcak bakmıyor. Radyo oyunu için onu ikna etmek güç oldu mu?
Başta kolay olmadı; ama ardından kendisi bize çok yardım etti. Pamuk, senaryoyu sahnelenmeden önce okudu. Bir yazarın uyarlamalara karşı tetikte olmasını anlıyorum; çünkü oyun senaryosu ciddi değişiklikler getirir.
Dramın çatışma ve anlatıya ihtiyacı vardır, oysa elimizdeki fikirler üzerine kurulu bir kitaptı. Bu nedenle dram uyarlamasında eserin dengeleri bir miktar bozulur. Ama sonuçta Pamuk bunun gereğini kavradı ve sanırım sonuçtan oldukça memnun kaldı.