BIST 10.083
DOLAR 32,42
EURO 34,83
ALTIN 2.443,62
HABER /  GÜNCEL

Fuhuş çetesinden 'Münevver' tehdidi!

Fuhuş çetesinden harp akademisindeki kızlara, 'sonunuz Münevver gibi olur' tehdidi geldi!

Abone ol

Sanık İbrahim Sezer'de ele geçen belgelerde, 'Deniz Harp Okulları kızları nasıl ikna edilebilir?' başlıklı çalışmada, kız öğrencilerin fuhuşa nasıl sürükleneceğinin ayrıntılarına yer veriliyor.

İstenileni yapmayan öğrencilerin nazikçe tehdit edilebileceği ve bunun nasıl yapılacağına dair örnekler sıralanıyor. Fuhuşa karşı çıkan öğrencilere, başı kesilerek öldürülen Münevver Karabulut'un akıbeti hatırlatılıyor:

"Ters çıkan olursa, 'biz çok güçlüyüz, sen bizi ne zannettin, seni konuşturmayız, seni de Münevver Karabulut gibi bir çöpte bavulun içinde kafası kesik biçimde bulurlar' denilebilir." Metnin devamında kız öğrencilerin fuhuşta kullanılması için kendilerine şu telkinlerde bulunmaları tavsiye ediliyor:

"Ben de bu yollardan geçtim, güzel yerlere gelmek ve rahat görev yapmak istiyorsanız kadınlığınızı kullanmalısınız. Bu şekilde hiçbir zaman okuldan atılmayacak, sınıfta kalmayacak ve Harp Okulu'nu rahat bir şekilde tamamlayacaksınız"

"APARTMAN BOŞLUĞUNDA ÖLÜ BULUNAN SİNEM'İN ÖLÜMÜYLE İLGİLİ PAKSOY KARDEŞLER YARGILANIYOR"
DETAYLI BİLGİ DİĞER SAYFADA...
TIKLAYIN...

[PAGE]


Paksoy Holding'in veliahtlarından Mahmut Emre Paksoy'un evinin olduğu apartmanın havalandırma boşluğunda Nazlı Sinem Erköseoğlu'nun (24) cesedinin bulunmasıyla ilgili Mahmut Emre ile Can Paksoy kardeşlerin yargılanmasına başlandı.
Mahmut ve Can Paksoy kardeşler suçsuz olduklarını belirterek, beraatlerini istediler. Duruşmada ölen Sinem Erköseoğlu'nun kardeşi Aslı Evin Erköseoğlu'nunda aralarında bulunduğu 6 kişi tanık sıfatıyla dinlendi. Paksoy kardeşlerin tutuklama talebini reddeden mahkeme heyeti, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya "kasten adam öldürme" suçundan haklarında müebbet hapis cezası istenen tutuksuz sanıklar Can Paksoy, ağabeyi Mahmut Emre Paksoy katıldı. Duruşmaya ayrıca havalandırma boşluğunda cesedi bulunan Nazlı Sinem Erköseoğlunun annesi, babası ve yakınlarda hazır bulundu.

CAN PAKSOY OLAY GECESİNİ ANLATTI

Duruşmaya ilk kez ifade veren Can Paksoy olay gecesini anlattı. Olay gecesinden bir gün önce Amerika'dan döndüğünü söyleyen Can Paksoy, "Türkiye ve Amerika arasındaki saat farkından ve uykusuzluktan dolayı yorgundum. O akşam kuzenimin davet etmesi üzerine Ulus 29 adlı kulübe gittik. Oturup içki içtim. Bir süre sonra sigara içmek için sigara bölümüne giderken biri beni kolumdan tuttu. "Sen Aydın'ın arkadaşı mısın" diye sordu. Ben de "Aydın benim kuzenim olur" dedim. Bana, 1 yıl önce kuzenim Aydın aracılığıyla bir doğum gününde tanıştığımızı söyledi. Ben de masaya davet ettim. Bana masada, bir düğünden geldiğini ve orada çok alkol aldığını söyledi. Amerika'da yaşadığını, Türkiye'ye dönmek zorunda kaldığını, Türkiye'de istediği gibi bir iş bulamadığını ve Türkiye'deki hayata alışamadığını anlattı." diye konuştu.

SİNEM'İ, AĞABEYİM EMRE PAKSOY'UN EVİNE DAVET ETTİM

Paksoy, o gece Sinem ile dans ettiklerini anlatarak, "Sohbet ettik, içkinin de etkisiyle bir miktar yakışlaştık. Ulus 29 adlı kulüpten birlikte çıktıktan sonra Sinem'e "Şimdi ne yapalım" diye sordum. Sinem de, "Sen nasıl istersen" şeklinde cevap verdi. Bu konuşmadan sonra Sinem'i ağabeyim Emre Paksoy'un evine davet ettim. Sinem'de bu teklifi kabul etti." dedi

BİRAZ YAKINLAŞTIK

Sanık Paksoy, "Ağabeyimin evine geldik. Otomatiğe bastım, ağabeyim kapıyı açtı. Dairenin kapısını açan ağabeyim odasından içeri girdiğini gördüm. Sinemle birlikte benim kaldığım odaya gittik. Yatağa uzandık. Sohbet etik. Biraz yakınlaştık" dedi. Paksoy, sabah annesiyle birlikte Adana'ya gidecekleri için, annesinin telefonla aradığını, bunun üzerine sabah uyandığını, Sinem'i yanında görmeyince biraz etrafa bakındığını, bulamayınca ise "Herhalde dışarıya kahvaltılık bir şeyler almak için gitti. Biraz sonra gelir" diye düşündüğünü söyledi.

DÜN GECE EVE GETİRDİĞİM KIZI GÖRDÜN MÜ?

Paksoy, tekrar uyuya kaldığını, bu kez annesinin bina kapısının önüne gelerek zile basmasıyla uyandığını belirtti. Kapıya açmak için kalktığında ise ağabey Emre Paksoy'un da uyanıp daire kapısına doğru yöneldiğini belirten Paksoy, bunun üzerine ağabey Paksoy'a "Dün gece eve getirdiğim kızı gördün mü?" şeklinde sorduğunu, ağabey Paksoy'un ise "Seni bir gecede terk mi etti" karşılığını verdiğini ifade etti.

KIZIN EŞYALARI VE PARALARI BURADA GELİNCE VERİRSİN

Paksoy, bunun üzerine kızı evin içinde aramaya başladıklarını söyleyerek,"Evin her yerini aradık. Pencerelerden baktık, hatta havalandırma boşluğuna bile baktık. Sinem'i bulamadık. Daha sonra annem ile birlikte havalanına doğru yola çıktık. Daireden çıkarken ağabeyim Paksoy'a "Kızın eşyaları ve paraları burada. Gelince verirsin dedim" dedi. Paksoy, havaalanına vardıklarında ise ağabeyi Paksoy'un kendisini telefonla arayıp olayı bildirdiğini, kendisinin ise geri döndüğünü söyledi. Paksoy, olayla bir ilişkisinin olmadığını, tahliyesini istediğini ve aileye başsağlığı dilediğini söyledi.

AĞABEY PAKSOY: OLAYLA BİR İLGİM YOK, SUÇSUZUM

Ağabey Mahmut Emre Paksoy,"olay gecesi kız arkadaşımla dışarıda yemek yedim, 2 kadeh şarap içtim eve geldim. Dişlerimi fırçaladım. Yattım." dedi. Gece 04.00'da ev telefonun çaldığını söyleyen Paksoy, şunları söyledi: "Ev telefonuna cevap vermedim, kendi telefonuma baktım. Kardeşim Can'ın beni 4 ya da 5 kez aradığını gördüm. Kardeşim aşağıdayım. Kapıyı aç' dedi. Dairenin kapısına geldim. Kameradan kardeşim Cem ile bir bayanın yukarı çıktıklarını gördüm. Dairenin kapısını açık bırakıp uyumaya devam ettim. Sabah zil sesiyle uyandım. Kardeşim, "Can annemdir" dedi. Ben de gayri ihtiyari kapıya yöneldim. Kapıda zincirin takılı olduğunu gördüm. Ben normalde zinciri takmazdım. O nedenle gayri ihtiyari çıkardım. Dönerken kardeşimle karşılaştım. 'Kız senin odanda mı?' diye sorması üzerine, 'Benim odamda ne arasın ne alaka' dedim. Bunun üzerine kardeşimle evi aradık. Kızın olmadığını gördük. Kardeşim evden çıkarken kız döndüğünde eşyalarımı vermemi istedi."

FACEBOOKTAN SİNEM'İN PROFİLİNİ ARADIM

Paksoy, kardeşi Can gittikten sonra kahve yaptığını anlatarak, "Biraz oturduktan sonra kardeşimin odasına gittim. Sinem'in eşyalarına ve çantasına baktım. Sinem'in adını ilk kez kredi kartına bakarak öğrendim." şekline konuştu. Sinem'in telefonuna baktığını söyleyen Paksoy, şunları kaydetti: "Telefonuna baktım. Kapalıydı. Bütün eşyalarının burada olması ve kendisinin ortada olmaması kafama takıldı. Facebooktan adını soyadını aradım ama profilini bulamadım. Mesaj atacaktım, "Gel eşyalarını al" diye. Eşyalarının alması için yazacaktım. Onun ardından kapının arkasında zincir aklıma geldi. Düşmüş olabileceğini düşündüm. Havalandırma boşluğuna baktı. Elbise ve zemin aynı renkteydi. Saçından fark ettim. 2-3 kez baktım. Kardeşimi aradım. Kızın kendini aşağı atıp intihar ettiğini, eve geri dönmesini söyledim." Paksoy, olayla ilgisinin olmadığını, tahliyesini talep ettiğini, ailenin acısını anladığını, onlara başsağlığı dilediğini ifade etti.

PIRLANTA GİBİ ÇOCUKLAR, AMA BEN GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMASINI İSTİYORUM

Erköseoğlu'nun annesi Ferah Kural da sanıklardan şikayetçi olduğunu belirterek, "Kızım ilk defa hiç tanımadığı bir eve gitti. Bu olaya anlam veremiyorum. Ben eşimle yıllardır ayrı yaşıyorum. Kızımın işle alakalı herhangi bir sorunu yoktu. Pırlanta gibi çocuklar, ama ben gerçeğin ortaya çıkmasını istiyorum. Şikayetçiyim." dedi. Baba Ergün Erköseoğlu ise kızıyla herhangi bir sorunlarını olmadığın belirterek, "Kızım ölmeden 1 gün önce evlendim. Kızım beni arayarak tebrik etti ve mutluluklar diledi. Eşimi de tebrik etti. Kızımın İntihar etmesi için hiç bir sebep yok" şeklinde konuştu. Daha sonra tanık olarak dinlenen Paksoy kardeşlerin kuzeni Aydın Ali Aras, Sinem ile aralarında duygusal bir ilişki olduğunu, bir süre sonra Sinem ile uyuşamadıklar için ayrıldıklarını belirtti. Kendisinin Sinem'den ayrılmak istemesine rağmen, Sinem'in bunu kabul etmediğini anlatan Aras, Sinem'in devamlı kendisini aradığını söyledi. Aras, Emre ve Can'ın, Sinem ile olan ilişkisinden haberdar olmadığını, Sinem ile 2009 yılında tanıştıklarını söyledi. Paksoy kardeşlerin tutuklanma talebini reddeden mahkeme heyeti, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

İDDİANAME

Boston Üniversitesi mezunu 24 yaşındaki Nazlı SinemErköseoğlu'nun 26 Eylül 2010'da, Gümüşsuyu'ndaki apartmanın havalandırma boşluğunda ölü bulundu. Soruşturma başlatan savcılık, Mahmut Emre Paksoy ile Can Paksoy'un 'kasten adam öldürmek' suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılmaları istemiyle iddianame hazırladı. İki kardeş soruşturma aşamasında 23 gün kaldıkları cezaevinden, itiraz üzerine tahliye edilmişti.

"ASTSUBAYLAR VE EŞLERİ ÖLÜMDEN DÖNDÜ"
BAŞLIKLI HABER DİĞER SAYFADA...
TIKLAYIN...

[PAGE]

Muğla'da, yağmur nedeniyle kayganlaşan yolda kontrolden çıkarak beton elektrik direğine çarpan otomobildeki iki astsubay ile eşleri araçta sıkışarak yaralandı.

Dün saat 19.00 sıralarında meydana gelen kazada, Muğla Üniversitesi Jandarma Karakolu Komutanı Astsubay Başçavuş Kemal Akçadağ (37) yönetimindeki 48 DK 303 plakalı otomobil, Uğur Mumcu Bulvarı'nda, yağmurun kayganlaştırdığı yolda kontrolden çıktı. Savrulan otomobil, refüjdeki beton elektrik direğine çarptı. Kazada, otomobili kullanan Akçadağ, yanındaki eşi Sibel Akçadağ (33), Muğla İl Jandarma Komutanlığı'nda görevli arkadaşı Astubay Başçavuş Muzaffer Güldoğdu (38) ve eşi Yasemin Güldoğdu (32) sıkışarak yaralandı.

Yemeğe gittikleri öğrenilen iki astsubay ile eşleri, itfaiye ekiplerinin bir saatlik çabası sonucu sıkıştıkları yerden kurtarıldı. Hurdaya dönen otomobilden en son çıkartılan ve sağ ayak bileği ve kaburgalarında kırık olduğu belirlenen Yasemin Güldoğdu'ya kurtarma çalışmaları sırasında 112 Acil Servis ekipleri tarafından serum bağlandı.

Kazayı haber alarak gelen Aydın Bölge Jandarma Komutanı Tuğgenaral Arif Çetin ve Muğla İl Jandarma Komutanı Albay Fevzi Kurşun ile iki astsubayın arakadaşları da kurtarma çalışmalarını izledi. Komutanlar yaralı astsubaylar ile eşlerine moral vermeye çalıştı.

Yaralılar, Muğla Devlet Hastanesi'nde tedaviye alındı. Hayati tehlikeleri bulunmadığı öğrenilen yaralıların bir gün gözlem altında tutulduktan sonra taburcu edileceği belirtildi.

"TEMİZLİK YAPARKEN KATLEDİLDİLER"
BAŞLIKLI HABER DİĞER SAYFADA...
TIKLAYIN...

[PAGE]

Adapazarı Kent Meydanı'nda bulunan havuzun temizlik çalışmasında sudaki binlerce sazan kırmızı renkli İsrail sazanı cinsi balık, havuz suyunun boşaltılarak kovalarla Çark Deresi'ne bırakılırken telef oldu.

Derenin bulunduğu giderdeki pervaneye kapılıp parçalanan balıklar Çark Deresi'nin zemini kaplarken, belediye görevlileri ile çevredekiler arasında tartışma çıktı.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri şehir merkezinde bulunan Kent Park'taki büyük havuzda bahar öncesinde temizlik yapmak istedi. Ancak, havuzda bulunan sazan türündeki balıkların havuzun boşaltılması nedeniyle buradan alınması sorun oldu. Park ve Bahceler Müdürlüğü görevliler ellerinde kova ve balık filesi ile suyu boşaltılan havuzda can çekişen onbinlerce balığı kovalarla toplayıp yaklaşık 50 metre ileride bulunan Çark Deresi'ne bırakmak istedi. Ancak, ekiplerin çabasına rağmen suların tamamen boşaltılması nedeniyle balıkların büyük bölümü havuzda öldü. Kovalarla dereye boşaltılan balıklar da dereye pervaneye kapılarak parçalandı. Ölü balıklar Çark Deresi'nin zeminini kaplarken bazı kişiler bu duruma tepki gösterdi.

Belediye ekiplerinin balık kurtarma operasyonu sırasında içerisinde su olmayan kovalarla balıkları götürdüklerini ööne süren bazı kişiler "Balıkları resmen katettiler" diyerek görevlilerle tartıştı.

"BOŞANMAK İSTEYEN EŞE 5 KURŞUN"
BAŞLIKLI HABER DİĞER SAYFADA...
TIKLAYIN...

[PAGE]

Türkiye, boşanma aşamasında yaşanan eş cinayetlerinin şokunda. Daha Ayşe Paşalı ve Arzu Yıldırım'ın yankıları sürerken dün benzer bir olay Üsküdar'da yaşandı.

4 çocuk annesi Arzu Odabaş (43), ayrı yaşadığı eşi Mustafa Odabaş (50) tarafından sokak ortasında 5 kurşunla öldürüldü. Çiftin 4 yıl önce şiddetli geçimsizlik nedeniyle mahkemeye başvurduğu ve o tarihten beri ayrı yaşadıkları öğrenildi. İstanbul Çengelköy Gümüşsuyu Caddesi üzerinde dün sabah 07.40 sularında meydana gelen olayda Arzu Odabaş, ayrı yaşadığı eşinin kurşunlarına hedef oldu.

Göğsüne 5 kurşun isabet eden Odabaş, kaldırıldığı Özel Erdem Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Olay sonrası kaçan Mustafa Odabaş, kısa sürede yakalandı. Çiftin, çocukların velayeti yüzünden sürekli tartıştığı ve boşanma davasının da bu yüzden uzadığı belirtildi. Çiftin aynı nedenle cinayet sabahı sokak ortasında tartıştığı, bunun üzerine Mustafa Odabaş'ın 9 mm'lik silahını çıkararak Arzu Odabaş'ı vurduğu düşünülüyor.