BIST 10.095
DOLAR 32,38
EURO 34,75
ALTIN 2.410,21
HABER /  GÜNCEL

Erkek olmak zor zanaat

Erkeğin kadına yönelik öfkesinin ve baskısının nedenleri

Abone ol

Prof. Dr. Üstün Dökmen’in Küçük Şeyler adlı kitap dizisinin dördüncüsü olan , isyerlerimizde ve evlerimizde sergilediğimiz baskıcı tavırların, gerek baskıya uğrayanların, gerekse baskı yapanların özgürlüklerini nasıl kısıtladığını anlatmakta, görünen ve görünmeyen esaretlerin tarihten günümüze nasıl bir seyir izlediğini tartışmaktadır.

Bu çerçevede, ailede ve işyerlerinde kişi onuruna sygı, eşitlikçi tavır, eşitlikçi tavrın zıddı olan “baskıcı/tahakküm edici” tavır, baskıcı tavrın ortaya çıkma şekilleri, zararları, nedenleri ve baskıcı tavırdan kurtulmanın yolları ele alınıyor.

Esaret, kölelik, tarih sayfalarında kalmamıştır, şu ya da bu kılığa bürünmüş halde günümüz dünyasında da ortaya çıkmaktadır. Yaklaşık bir yüzyıl önce çocuk işçilerin günde on sekiz saat çalıştırılmaları veya günümüzde bazı firmaların mesai saatleri içinde kasiyerlerine, bazı anababaların ise sınavda çocuklarına tuvalete gitmesinler diye felçli hastaların bezlerinden bağlamalarını tavsiye etmeleri – gerçekleşmese bile böyle bir şeyin telaffuz ediliyor olması dahi – adı açıkça konmamış bir tür köleleştirme, esaret altında tutma tarzı olabilir.

İster “köleleştirme ” ister “bağımlı kılma” diyelim, adı her ne olursa olsun, ailelerdeki ve iş yerlerindeki bu tür baskıcı tavırlar, yaşam alanlarımızı bir esirler evi’ne çevirmektedir.

Kitapta evlerimizi, işyerlerimizi esirler evine çevirmenin toplumsal ve psikolojik boyutları üzerinde duruluyor ve özellikle insanların birbirine yönelik baskıcı ve öfkeli tavırlarına ilişkin psikanalitik açıklamalara yer veriliyor. Bu bağlamda, kadınların ve erkeklerin birbirlerine eşit kabul edilmelerinin gerekliliği ve bunun nasıl sağlanabileceği dile getiriliyor.

Şu an bir esirler evinde misiniz, bir eşitler evindemi? sorusunu sorarak başlayan kitap,
-Esirler Evi
-Esirler Evinden Eşitler Evine
-Eşitler Evi
-Tarihte Kölelik
-Kulluk
-Kölelikten Kulluğa, Kulluktan Kurtuluşa
-Kölelik Türleri
-Bağımlılık-Bağlılık: Nişanda Kurdele Kesmenin Anlamı
-Başkalarını Kendisi Gibi Düşünmeye Zorlamak
-Kadını Köleleştirme
-Erkek- Kadın Eşitliği
-Erkeğe Abartılı Değer Verme
-Erkeğin Kadına Yönelik Öfkesinin ve Baskısının Nedenleri
-Kadının Kadına Baskısı
, bölümlerinden oluşuyor.

Kitaptan inciler

Köle/Kul Farkı
Kölelik toplumsal bir statüdür, kul olmak ise daha çok algılanan bir gerçekliktir. Kimisi kendini kul olarak algılar veya birileri tarafından kul olarak algılanır. Bir insanın kul olduğunu gösteren somut bir nesne veya belge yoktur. Ancak kölenin köle olduğunu gösteren resmi kayıtlar, elinde ve boynunda zincirler bulunur.

Köle, zorunlu olarak, kayıtsız şartsız hayat boyu emir altında tutulan kişidir. Kul ise kendi iradesiyle, kendi seçimiyle emir altına girmiş kişidir.

Nişanda Kurdele Kesmenin Anlamı
Ülkemizdeki evliliklerde görülen en yaygın sorun, çiftlerin, evlilik öncesinde ve sonrasında, kendi ana babalarıyla olan bağımlı ilişkilerini halledememeleridir. Geçmişlerine bağımlı, geçmişlerinde bağımlı ilişkiler kurmuş çiftler, bugün eşleriyle sağlıklı bir bağlılık geliştiremiyorlar, demokratik aile ortamını, eşitler evini oluşturamıyorlar; birbirlerine doğrudan veya dolaylı baskı yapıyor, evlerini esirler evine çeviriyorlar.

Nişanda kurdele kesmenin görünen anlamı, nişanlılığın başladığı şeklindedir. Bunun birde görünmeyen anlamı var bence ikinci anlam şu: “Ey gençler, artık nişanlısınız, birbirinize bağlandınız. Birbirinize bağlı olun ama bağımlı olmayın. Şu andan itibaren birliktesiniz ancak her an birlikte olmanız da gerekmiyor. Aranızdaki bağ bağımlılığa dönüşmesin.”

Erkeğin Kadına Yönelik Öfkesinin ve Baskısının Nedenleri
Erkeğin kadına yönelik öfkesinin nedenlerini 7 başlık altında toplayalım.
1- Model Alma
Çocuklar çevrelerindeki insanları, önce taklit eder., daha sonra da gördüklerini içselleştirip kendilerine ait davranışlar haline getirirler. Erkek çocuklar saldırganlığı, özellikle kadına yönelik saldırganlığı babalarından öğrenir. Bunun nedeni , toplumun saldırganlık konusunda erkeğe izin vermesi, kadına ise vermemesidir.
2 – Eski Senaryolar(Unutulmuş Nöbetçiler)
Zihinlerde bulunan, yürürlükten kalkmış bazı eski senaryolar, erkeklerin kadınlara yönelik öfkelerinin ve baskılarının temelini oluşturabilir. Çocukken, babasının ev halkına, özellikle annesine yönelik öfkeli, baskıcı tavrını görmüş bir erkek, bir zamanlar babasına ait olan bu senaryoyu, şimdi bir ihtimal dahilinde kendi evinde uygulayacaktır.
3- İthal Senaryolar
Eğer bugün sizin eşinize, nişanlınıza veya sevgilinize kızdığınız şeylere, bir zamanlar anneniz veya babanız kızıyorduysa, siz büyük ihtimalle, size ve bugünkü evinize ait olmayan bir ithal senaryo kullanıyorsunuz. Ayrıca bir de işyerlerindeki öfkelerimiz var. Eğer bir amirseniz, bugün sizin kızdığınız bu davranışlara, bir zamanlar değer verdiğiniz, kendinize model aldığınız bir amiriniz de kızarmıydı? İthal senaryolar, eşlerimize öfkemizi körükler, evlerimizi esirler evine çevirir.
4- Beklenti Yoğunluğu(Erkek olmak zor zanaat)
Erkeğe abartılı değer veren toplumumuz, erkek çocuğa “Aslan oğlum, paşa oğlum” diyen analarımızın toplumu, aynı zamanda erkekten yüksek beklenti içindedir. Toplum erkeğin sırtını ciddi bir biçimde sıvazlar ama sıvazladığı bu sırta daha sonra ciddi yükler yükleyecektir.
Eğer erkekseniz; mümkün olan en yüksek geliri siz kazanmalısınız, Eğer erkekseniz; en iyi espriyi siz yapmalısınız,
Eğer erkekseniz; tavlada daima yenmelisiniz, Eğer erkekseniz; trafikte asla sollanmamalısınız,
Eğer erkekseniz; dövüşten kaçmamalısınız,
Eğer erkekseniz; üzerinde Light yazan içecekler içmemelisiniz,
Eğer erkekseniz; kendinizi sürekli güçlü ve erkek gibi hissetmeniz gerekmektedir. Kısacası, erkek olmak zor iştir.
5- Bastırılmış Korkular
Erkeklerin, tanışmadıkları birtakım korkularından ötürü, kontrol edemedikleri öfkeli davranışlar sergilemeleri de işlevsel olmayan bir durumdur. Bu sorunu gidermek için, öncelikle bastırdığımız birtakım korkularımızla tanışmamızda yarar vardır.
6- Bağımlı Kılan Anneden Rövanşı Alma
Erkeklerin ileri yaşlarda annelerine öfkelenmeleri, aslında hem kendilerine bir zamanlar kadınsılığı vermiş, hem de bağımlı kılarak gelişmelerini engellemiş olan anneyi yenerek ondan rövanşı alma anlamını taşıyabilir.
7- Baskın Babadan Rövanşı Alma
Bir görüşe göre, başlangıçta anneyi yenme ve ondan bağımsız olma isteği, giderek herkesi, bu arada babayı da yenme isteğine dönüşüyor olabilir.