BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,83
ALTIN 2.507,47
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan'dan CHP'ye sert eleştiri: Nereden baksan tutarsızlık

AK Parti Konya İl Başkanlığı tarafından düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP'yi eleştirerek, "Hem, 'Cumhuriyetle yaşıtız' diyeceksiniz, hem de şehitlerimizin yakınlarını kapı dışarı edenlerin avukatlığını yapacaksınız. Hem 'demokrasi' diyeceksiniz, hem de demokrasiye suikast düzenleyenlere arka çıkacaksınız. Bunun adı, merhum Ahmet Kaya'nın ifadesiyle, 'Nereden baksan tutarsızlık'tır" ifadelerini kullandı.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Konya İl Başkanlığı tarafından düzenlenen törende konuştu.

Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın sancılı günler yaşadığına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Terörden ekonomiye, dış politikadan iç siyasete, savunmadan enerjiye kadar tarihimizin en kritik meseleleriyle yüzleşiyoruz. Gündemimizde olan konular, milletimizin sadece bugününe değil gelecek bir asrına damga vuracak mahiyettedir. Suriye ve Doğu Akdeniz'de yaşanan hadiseler bile ülkemiz için adeta bir beka meselesidir. Türkiye'nin bu meselelerin hiçbirini tribünden seyretme lüksü yoktur. Sahada varlık gösterilmeden masada olunmayacağını bilhassa Suriye konusunda yaşayarak gördük."

Suriye'de 8 yılı geride bırakan iç savaşta yaklaşık bir milyon masum insanın hayatını kaybettiğini, yarısı Türkiye'ye olmak üzere 7 milyon Suriyelinin başka ülkelere göç etmek zorunda kaldığını dile getiren Erdoğan, "Konya gibi özellikle İslam medeniyetinin sembol şehirlerinden Halep, Esed rejiminin varil bombaları altında koca bir enkaza dönüştü. Şayet Türkiye'nin çabaları, gayretleri olmasaydı emin olun Suriye'de katledilen masumların sayısı iki, üç katına çıkardı" ifadelerini kullandı.

"Milletimizin çok daha dikkatli olması şarttır"

Türkiye'nin Suriyeli mazlumlara kapısını açarak insanlığın vicdanı olduğunu, tüm dünyaya merhamet ve insanlık dersi verdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Provokasyonların arttığı bu günlerde milletimizin çok daha dikkatli olması şarttır. Aynı şekilde Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarımızı yapmasaydık güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun oluşumunu engellemekte zorlanırdık. Biraz gecikmeyle de bu iki harekatla karanlık emellere ağır darbeler indirdik. Böylece ülkemizin ve vatandaşlarımızın güvenliğini temin noktasında çok önemli başarılara imza attık. Şimdi gündemimizde Fırat'ın doğusu var, Fırat'ın doğusundaki terör yuvalarını da temizlemekte kararlıyız. Suriye'de bu adımları atarken diğer komşumuz Irak'ta da Pençe Harekatı'yla teröristlerin inlerini başlarına geçiriyoruz. Hem Suriye hem de Irak sahasındaki askeri varlığımız arttıkça PKK'nın ülkemizdeki eylem kapasitesi de azalıyor. Örgütten kaçanların ve teslim olanların sayısında da çok büyük artış var. Sınırlarımız içinde güvenlik birimlerimiz 365 gün, 12 ay, 24 saat kesintisiz operasyon halindeler. Silahlı ve silahsız insansız hava araçlarımız teröristlere nefes aldırmıyor." 

Erdoğan, terörle mücadelede kalıcı başarının ancak terörün beslenme kaynaklarının kesilmesiyle mümkün olacağını dile getirdi.

Terörün kökünü kurutmak için bölücü örgüte mali, ekonomik ve lojistik destek sağlayan siyasi uzantılarıyla da mücadele etmelerinin şart olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Belediyelerin imkanları vatandaşa hizmet için vardır. Belediye başkanlığı terör örgütüne piyonluk değil şehre ve millete hizmet makamıdır. Hiç kimse sandıktan çıkan iradeyi terör baronlarına peşkeş çekemez. Demokrasi hukuk çeşmesinden beslenir, hukukun olmadığı, kanunların alenen çiğnendiği bir yerde demokrasiden de millet iradesinden de bahsedilemez. Açık söylüyorum, hiçbir medeni devlet kamu kaynaklarının teröristlere kullandırılmasına müsamaha göstermez, hiçbir devlet belediye kadrolarının militanlarla doldurulmasına sessiz kalmaz, hiçbir devlet belediyenin teröristlerin arka bahçesi haline dönüşmesini eli kolu bağlı bir şekilde izlemez. Van, Mardin, Diyarbakır büyükşehir belediye başkanlıklarına yapılan vekil görevlendirmelerinin sebebi işte budur. Devlet kanunlar çerçevesinde milletin hakkını, hukukunu korumak, demokrasiye yönelik tehditleri bertaraf etmek için son derece meşru bir adım atmıştır."

"Hal böyleyken atılan adım karşısında bölücü örgütün uzantılarından daha fazla CHP'nin rahatsız olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

"CHP teşkilatları, koro halinde bize ve görevlendirilen belediye başkan vekillerimize saldırıyor. Lafa gelince mangalda kül bırakmaz, 'Biz Atatürk'ün kurduğu partiyiz' derler. Hem 'Cumhuriyetle yaşıtız' diyeceksiniz hem de şehit yakınlarımızı kapı dışarı edenlerin avukatlığını yapacaksınız. Hem demokrasi diyeceksiniz hem de demokrasiye suikast düzenleyenlere destek çıkacaksınız. Hem vatanperverlik iddiasında bulunacaksınız hem de çukur eylemlerinde askere, polise kurşun sıkanların, Kürt kardeşlerimin hayatını zindana çevirenlerin yanında saf tutacaksınız. Bunun adı merhum Ahmet Kaya'nın ifadesiyle, 'Nereden baksan tutarsızlık'tır. Elbette milletimiz bu süreçte kimin nerede durduğunu gayet iyi biliyor. Milletimiz CHP'nin, CHP'li yetkililerin, CHP'li belediye başkanlarının tutarsızlıklarını derin hafızasına not ediyor. Vatandaşlarımız CHP'nin terörle mücadele diye, hukuk diye, demokrasi diye bir dertlerinin olmadığını çok yakından görüyor."

"Biz milletin emanetini sırtında taşıyan bir partiyiz"

"Kardeşlerim, biz CHP gibi esen rüzgara göre şekil alan, ilkesiz, tutarsız, ruhsuz bir parti olamayız" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Biz, başka partiler gibi, 'Bana değmeyen yılan bin yaşasın' da diyemeyiz. Biz, milletin emanetini sırtında taşıyan bir partiyiz. Biz, dertliyiz, derdi olan, davası olan, prensipleri olan bir partiyiz. Biz, gece gündüz demeden Türkiye'nin meseleleriyle, Türk milletinin dertleriyle dertlenen bir partiyiz. Biz, Diyarbakırlı Hacire ananın derdiyle hemhal olan, Aylan bebek gibi Suriyeli masumların acısını yüreğinde hisseden bir kadroyuz. Bunun için PKK tarafından evlatları dağa kaçırılan Diyarbakırlı anaların feryadını duymazdan gelemeyiz. Suriyeli mazlumlara sırtımızı dönemeyiz. Biz, ilk kıblemiz Kudüs'ü, üstüne türküler yaktığımız Yemen'i, yüzyıllarca himayemiz altında bulunan Libya'yı kaderine terk edemeyiz. Biz, milli meselelerde dahi Rumlar'ın ağzıyla siyaset yapanlardan olamayız."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Doğu Akdeniz'de Amerika var, İngiliz var, Fransız var, Katar var, sadece Türkiye yok" dediğini hatırlatan Erdoğan, "Hale bak, gözü var görmüyor. Devasa bizim orada Yavuz'umuzu görmüyor. Barbaros Hayrettin'i görmüyor. 4 tane gemi, 2'si sondaj, 2'si sismik araştırma gemisi. Hepsi orada ve devasa üzerlerinde ay yıldızlı bayrağımız var. Bunu da görmüyor" diye konuştu.

Erdoğan, Batı'nın Türkiye'yi, "Gemilerinizi çekin" diye tehdit ettiğini dile getirerek, buna karşılık Türkiye'nin fırkateynlerini, uçaklarını, SİHA'larını, İHA'larını bölgeye göndererek, "Biz şu anda bize ayrılan bütün bu alanlarda araştırmalarımızı yapmaya devam edeceğiz" dediğini aktardı.

Doğu Akdeniz'de tüm Kıbrıs'ın haklarının olduğunun altını çizen Erdoğan, "Bizim de haklarımız var, güneyin de var ama biz, Türkiye olarak garantör bir ülkeyiz orada bulunma hakkına sahibiz. Aynı şekilde Yunanistan garantör ülke, aynı şekilde İngilizler, aynı şekilde Avrupa Birliği... Ama kimse bize 'Niye oradasınız' deme hakkına sahip değildir. İşte oradayız" dedi.

"Zaferden değil, seferden sorumluyuz"

Erdoğan, 18 yıl boyunca değerlerden, ilkelerden taviz vermediklerini, millete ve memlekete hizmet aşkının zayıflamasına müsade etmediklerini vurgulayarak, birçok kez sınandıklarını, tehdit edildiklerini, partilerinin kapatılmakla karşı karşıya kaldığını, içeriden ve dışarıdan saldırılara maruz kaldılarını ancak 'Dicle'nin, Fırat'ın doğusunda kuzuları çakallara yedirmediklerini' söyledi.

"Kardeşlerim unutmayın, biz zaferden değil, seferden sorumluyuz" diyerek davalarını bugünlere kadar getirdiklerini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Elbette 18 yıllık bu uzun, ince ve meşakkatli yolculukta nefesi yetmeyenler, nefesi kesilenler çıktı. Bu yolculukta hırslarının ve kibirlerinin kurbanı olanlar çıktı. Bu yolculukta böbürlenenler, gururlananlar, başarıyı kendinden menkul görenler oldu, dava adamı olmanın gerektirdiği sabrı ve adanmışlığı gösteremeyenler, sahada çalışmak varken bir kenara çekilip fildişi kulelerinde ahkam kesenler oldu. Bu yolculukta makamlarını kaybedince nefislerine yenik düşenler çıktı. Biz, zaferin ve kaderin tek sahibinin Allah olduğuna inanarak yolumuza sizlerle beraber devam ettik, devam ediyoruz."