BIST 9.645
DOLAR 32,55
EURO 34,91
ALTIN 2.429,27
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan Berlin’den neden erken ayrıldı? Libya'da kazandık mı Murat Yetkin yazdı

Gazeteci Murat Yetkin 55 maddelik Libya Barış Planı'nı "Türkiye açısından siyasi riski yüksek bir hamlenin büyük oranda sonuç getirdiği söylenebilir" sözleriyle değelendirdi. Erdoğan'ın yemeğe katılmadan ayrılması ise Sisi ile aynı masada oturmamak olarak yorumlandı.

Abone ol

Almanya'nın başkenti Berlin'de, 12 ülke lideri ve beş uluslararası kuruluş başkanını bir araya getiren Libya zirvesi sonuçlandı.

Sonuç bildirgesini imzalayan ülke ve uluslararası kuruluşlar, Libya'daki gerilimin azaltılması, tansiyonun düşürülmesi ve kalıcı ateşkes için çabalarını yoğunlaştırma sözü verdi.

Çatışmalarda kullanılan top bataryaları ya da hava araçlarının da geri çekilmesi çağrısı yapılıyor ve "Çatışma içerisindeki tarafların ya da onlara destek verenlerin Libya topraklarında ve hava sahasındaki tüm askeri hareketliliklerini sonlandırması" çağrısı metinde yer alıyor. Ateşkesin gözetimi için ise Birleşmiş Milletler'in teknik komisyonlar oluşturacağı ifade ediliyor.

Erdoğan neden erken ayrıldı?

Yetkinreport’un sorularını yanıtlayan yetkili, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Berlin Konferansından neden planlanandan iki saat önce ayrıldığı yolundaki soruyu, “Hiçbir sorun yok. Sadece yemeğe kalmadık. Dışişleri Bakanımız [Mevlüt Çavuşoğlu] sonuna kadar oradaydı” şeklinde yanıtladı. Yetkili Cumhurbaşkanının yemeğe kalmama nedenini “yoğun programı” olarak izah etti. Ancak Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah El Sisi, ya da onun desteklediği Libya’daki isyancı güçlerin komutanı Halife Hafter ile aynı masaya oturmak istememesine mi bağlı olduğu yolundaki soruya, “Hafter liderlerin olduğu hiçbir yerde olmadı” yanıtını vermekle yetindi.

Peki Türkiye ne kazandı ne kaybetti? Merak edilen soruya Murat Yetkin, Yetkinreport sitesindeki yazısında böyle değerlendirdi:

Asker gönderme şimdilik rafta

"Görülebileceği gibi, aslında hiçbir ülke istediğini tam olarak alamadı ancak Libya’nın geleceği üzerine söz söyleyecek ülkeler tescil edilmiş, deyim yerindeyse masa kurulmuş oldu.
Berlin mutabakatı sonrasında hükümetin 2 Ocak’ta Meclis’ten alınan yetkiye dayanarak Libya’ya asker gönderme ihtimali daha da azaldı. Hafter’in askeri çözümde ısrar edip başkent Trablus’u ele geçirme çabalarını durdurmak uluslararası taahhüt altına girmiş oldu. Ancak bunlar sonuç vermezse, yetki yine de Erdoğan’ın elinde olacak.

Türkiye’nin Berlin’de taahhüt altına girdiği konulardan birisi de dış müdahalelere karşı olmak idi. Bu tabii Türkiye gibi bütün katılımcıları bağlaması gereken bir madde. Konferans sürerken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Erdoğan’a Suriye’den Libya’ya militan gidişine izin vermemesini söylediği basınla paylaşıldı. Öte yandan Fransız paralı askerlerinin de (tıpkı Rus paralı askerler gibi) Hafter saflarında savaştığı da uluslararası medyaya yansımış vaziyette. Berlin mutabakatı, katılımcı ülkelerin birbirlerini suçlamak yerine iğneyi kendilerine batırmalarını sağlayacak mı? Bunu zaman gösterecek, ancak Türkiye açısından siyasi riski yüksek bir hamlenin büyük oranda sonuç getirdiği söylenebilir."