BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Davutoğlu'ndan Erdoğan'a yolsuzluk cevabı: Var mısın yüzleşelim

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gelecek Partisi lideri Davutoğlu'nu hedef alan açıklamalarının ardından Davutoğlu, "Bekle Erdoğan, bekle! Hak ettiğin cevabı bu akşam alacaksın" demişti. Davutoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı videolu paylaşımında "Bana kullandığın 'yolsuzluk' ifadesi için seni yüzleşmeye davet ediyorum. Yüzleşelim var mısın?" dedi.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu'nu hedef almış ve "Bizden üniversite istediler. Bunların vakfına üniversite tahsisi yaptık. Kendisi ne zaman başbakanlık koltuğuna oturdu, o tahsis yapılan yeri bilabedel vakfına mülk edindi. Türkiye’de bunun başka örneği yok. Bilabedel mülk edinme hakkı bizim vakıf yasalarına göre yok ama bunlar yaptı. Bunu milletimize anlat bakalım. Nasıl izah edeceksiniz." ifadelerini kullanmıştı. Erdoğan'a cevap veren Davutoğlu sosyal medya hesabından "Bekle Erdoğan, bekle! Hak ettiğin cevabı bu akşam alacaksın" demişti.

Davutoğlu'ndan videolu cevap

Davutoğlu, sosyal medya hesabı Twitter'dan videolu bir paylaşımda bulunarak Erdoğan'a cevap verdi. Davutoğlu, "Bana kullandığın 'yolsuzluk' ifadesi için seni yüzleşmeye davet ediyorum. Yüzleşelim var mısın?" ifadelerini kullandı

Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle;

Sayın Erdoğan bugün yaptığın AK Parti grup konuşmasında promter dışına çıkarak yine bilinç altını dışarı vurdun. Şehir Üniversitesi bağlamındaki yaptığın bütün ithamları yarın saat 15.00'te arkadaşlarımla birlikte cevaplandıracağım. Ama şahsen bana yönelik olarak kullandığın 'yolsuzluk' ifadesi için seni ciddi bir yüzleşmeye davet ediyorum. Küçük bir yüzükle başlattığı yolculuğu büyük servetlerle sürdüren, kendi bakanlığına dezenfektan satan bakanı teşekkürle uğurlayan, devlet adını aldığı hediyelerin hiçbirini beyan etmeyen, kamu parasıyla yapılan yatırımlara, yollara, sokaklara, barajlara, stadyumlara, üniversiteler adını yazdıran, akrabaları, yakın çevresindeki herkesi siyaseten iktidar olduğu dönemde zengin eden sen, uluslararası mahkemelerde mal varlıkları dosyası ve diğer ekonomik suçlarla ilgili ismi geçen sen, hayatı boyu emeği dışında hiçbir şey yememiş olan, ikinci bir maaşı kabul etmemiş olan, başbakanlıkta hanesine gelen her lokmanın bedelini makbuzla ödemiş olan, devlet adını aldığı en küçük hediyeyi dahi beyan etmiş olan ve ulusal ve uluslararası bütün çevrelerde temiz siyasetin sözcüsü olarak bilinen beni yolsuzlukla itham ettin. Öyle mi?

Davutoğlu, "Bana kullandığın 'yolsuzluk' ifadesi için seni yüzleşmeye davet ediyorum. Yüzleşelim var mısın?"

"8 Aralık'ta bugüne kadar neden sustun?"

Beraber de bulunduk. Hangi süreçlerden geçtiğimizi sen de bütün milletimiz de biliyor ve şahit. Madem böyle bir yolsuzluk söz konusuydu sayın Erdoğan neden Cumhurbaşkanı iken bizi uyarmadın? Neden ben başbakanlıktan Mayıs 2016'da ayrıldıktan sonra bekledin, bekledin, bekledin de tam da Gelecek Partisi'ni kurmadan bir hafta önce 7 Aralık 2019'da beni yoksuzlukla itham ettin? Ertesi gün de ben çağrıda bulundum, başta ben olmak üzere bütün yaşayan başbakanların, cumhurbaşkanlarının ilgili bakanların mal varlıkları araştırılsın dedim 8 Aralık'ta. 8 Aralık'ta bu çağrıdan bugüne kadar sustun da şimdi niye konuştun Sayın Erdoğan? Devlet zaafeti göstermişsin, derhal işlem başlatmalıydın. Kamu malına uzanan el benim elim olsa bile kesmeliydin Sayın Erdoğan ben olsam keserdim. Bekledin çünkü meselelere siyasi rant açısından baktın.

"Yüzleşelim var mısın"

Şimdi sana üç çağrıda bulunuyorum. Bir; istediğin gazetecileri al pelikancılar da dahil. İstediğin kanalda senin damadının kardeşinin sahip olduğu kanalda dahil, açık oturuma çıkalım. Sen promter kullan, ben böyle yalın kılıç çıkacağım. Senin ayarladığın gazeteciler sana hazırlanmış sorular sorsunlar, bana ne isterlerse sorsunlar ama yüzleşelim var mısın?

"İzah edilemeyen varlıkları şehitlere, yetimlere, engellilere, mazlumlara harcayalım"

İki; 8 Aralık 2019'da yaptığım çağrıyı tekrar yapıyorum. Benden başlamak üzere bütün yaşayan başbakanlar, cumhurbaşkanları ile ilgili bakanlarla ilgili ve birinci derece yakınları ile ilgili bir araştırma soruşturma komisyonu kurun. Kimin izah edemediği bir mal varlığı varsa bunu Hazine'de bir fonda tutalım ve şehitlere, yetimlere, engellilere, mazlumlara harcayalım. Var mısın?

Eğer sen bunda yoksan üçüncü teklifim ise sadece sana değil, Meclis'te bulunan herkese. Önümüzdeki altılı masa zirvesinde bunu gündeme getireceğim ve bütün liderlerden bu konuda derhal girişimde bulunmaları ricasında bulunacağım. Hem araştırma-soruşturma komisyonu kurulmalı ve önce benden ve birinci derece akrabalarımdan başlamalı. Sonra sizden ve yaşayan bütün başbakanlar, cumhurbaşkanları ve ekonomiyle ilgili bütün bakanlar ve birinci derece akrabaları da soruşturma komisyonunda mal varlıkları incelensin teklifinde bulunacağım ve onu takip edeceğim.

Niye susuyorsunuz?

Buradan bütün bu gelişmeleri takip eden, sessizce takip eden, sesini yükseltmekten korkan muhafazakar kesimlere de sesleniyorum: Sizin çocuklarınızın bir kısmı da o üniversitede okudu. Hepiniz üniversiteyi vaktinde övdünüz niye susuyorsunuz? Bugün siyaset yapıyorsak emin olunuz hem bu ülke ve milletimizin geleceği için ama en çok da bir gün alnı secde görenler, bu ülkeye geldiklerinde temiz siyaset yapılır diye ömrünü veren, terini döken, dua edenlerin onurunu ve sizin onurunuzu kurtarmak için yapıyorum.

"Ben Serok Ahmet diyene de 'Yörük Ahmet' diyene de minnet  duyarım"

Unutmadan Sayın Erdoğan, Bahçeli'ye benzeyen dilinizde bana 'Serok Ahmet' diye hitapta bulundunuz. Bahçeli'ye verdiğim cevabı sana da vereyim 'ser sera ser çava.' Ben Serok Ahmet diyene de 'Yörük Ahmet' diyene de minnet duyar ve hepsinin selamını alır ve onunla gurur duyarım. Seni de Diyarbakırlı gençlere havale ediyorum onlar sana gereken dersi verirler. Bahçeli diliyle 'Serok' unvanıyla alay edene gereken dersi önümüzdeki seçimde onlar sana verecekler. 14 Mayıs seçim tarihimizde hayırlı olsun. O gün 'yeter söz milletindir' diyeceğiz.