BIST 9.717
DOLAR 32,53
EURO 34,93
ALTIN 2.439,83
HABER /  GÜNCEL

Avrupa'nın borçlularına İzlanda örneği

BBC muhabiri Justin Rowlatt, iflas getiren krizin ardından yabancı borçları ödemeyeceğini açıklayan İzlanda'nın Euro Bölgesi borçlularına örnek teşkil edip etmediğini sorguluyor.

Abone ol

İzlanda ekonomisi çöküşü yaşayalı üç yıl oluyor. Ülke toparlanma rayına girerken, bazıları bu düzelmede, Euro Bölgesi'ndeki borç krizinin çözümü için ipuçları buluyorlar.

İzlanda’yı bugün ziyaret edenler, krizin pençesinde bir ülke izlenimiyle karşılaşmıyorlar.

Buradaki ilk günümde, başkent Reykjavik’in dükkânlar ve butiklerle dolu ana alışveriş caddesinde parlak güneş altında mağazalar, kafeler ve restoranlar doluydu.

Reykjavik gerçekten de, refah içindeki diğer Kuzey Avrupa kentlerine benziyordu.

Hâlbuki İzlanda aslında 2008 yılındaki krizden en çok zarar gören ülke olmuştu.

“Kesin sesinizi”

Mevcut yeniden yapılandırma ve toparlanmanın, Avrupa'nın borç krizi yaşayan ülkelerine örnek teşkil edebileceğinin düşünülmesinin nedeni de burada, krizin ağırlığına rağmen alternatif bir yol izlemiş olmasında yatıyor.

İzlanda’nın borçları o kadar yüksekti ki, önlerinde pek fazla bir seçenek yoktu.

Kısıtlı imkânlar içinde radikal bir strateji izlemeyi seçip bankaların alacaklılarına "kesin sesinizi" dediler.

Aralarında İngiltere ve Hollanda'dan yatırımcıların da paralarının olduğu sekiz milyar dolarlık yabancı borçlar silindi.

Stratejilerini toparlanma yolu iflastan geçiyor diye adlandırdılar.

İzlanda'nın cumhurbaşkanı bu stratejinin işlediğine kesin kani olmuş durumda.

Grimsson, borçlu Avrpa ülkeleri de İzlanda'yı izlesin mesajını veriyor

Cumhurbaşknıa Olafur Ragnar Grimsson'la görüştüğümde, kendisinden bir dizi etkileyici ekonomik istatistiğe göndermede bulunduğunu gördüm.

Bana İzlanda ekonomisinin nasıl olup da birçok diğer Avrupa ülkesinden daha hızlı büyüdüğünü ve daha az kamu açığı verdiğini anlattı.

Halkın iradesi, finans kurumlarının iradesine karşı

Ülkede işsizlik de azalıyor. Üstelik uluslararası piyasalardan uygun borçlanma koşullarıyla bir milyar dolar bulabilmiş durumdalar.

Fakat İzlanda'nın ekonomi stratejisi bankacılık sektörünü düzenlemekten çok daha derin. Strateji aynı zamanda halkın iradesinin finansal kurumların üzerinde olduğunun gösterilmesini de içeriyor.

Avrupa'da halkın demokratik iradesiyle finansal piyasaların çıkarları arasında bir mücadele var" dedi bana Grimsson, antik masasının başında öne eğilerek.

İzlanda Cumhurbaşkanı Avrupa'nın demokrasiyle bir ilgisi olmadığını ve Avrupa projesinin bir anlama gelmediğini de söylüyor.

Ülke, kredi derecelendirme kuruluşlarının ve başka bazı kurumların "felaket geliyor" uyarılarına kulak asmamış. İşler buna rağmen iyi gidiyor gibi görünüyor.

Bunları anlatırken verdiği mesaj açık: Diğer ülkeler de İzlanda örneğini takip etmeliler.

“Ülke hâlâ iflas halinde”

Fakat İzlanda’nın elinde Avrupa'da borç batağına saplanmakta olan euro bölgesi ülkelerinde olmayan bir silah var. Euro'ya dâhil değil, kendi para biri kronayı kullanıyor. Kriz döneminde bankalar çöküğünde, para birimi de bu çöküşü izledi.

Reykjavik’te alışverişin bu kadar yoğun olmasının nedeni, fiyatların birçok turist için neredeyse yarı yarıya azalmış olması.

Reykjavik, dünyanın en pahalı kentlerinden biriyken, şimdilerde, fiyatlar sadece biraz yüksek.

Fakat beni cumhurbaşkanlığı konutundan otele doğru getiren taksi şoförü, Gunnar, kronanın düşüşünün İzlandalıları ne kadar zor bir durumda bıraktığını anlattı.

Ülkeye neredeyse her şey dışarıdan ithal edildiğinden, para biriminin değeri düşünce beraberinde insanların alım gücünü de düşürmüş. Aynı zamanda, ülkeye getirilen arabalardan, inşaat malzemelerine ve gıdalara kadar her şeyin fiyatı olağanüstü yükselmiş.

Borçlular Deneği adlı bir dernek kuran Guomundur Andri Skulason geleceğe Gunnar'dan daha umutlu bakıyor.

Merkez bankası rakamlarına göre 25 bin ev sahibinin ödenmemiş taksitleri olduğunu söylüyor.

Ev kredileri ve diğer borçlar, İzlanda'nın bankacılık sektörünün eski halinden sonra oluşturduğu yeni sektörün elindeki en büyük varlıklar.

Skulason'a göre, İzlandalılar bu borçları hiçbir zaman ödeyemeyeceklerini fark ettiklerinde, taksitleri ödemeyi hepten durduracaklar ve asıl kriz ondan sonra gelecek.

"İzlanda'nın sorunlarını aştığı söylemine inanmayın. Ülke ve bankaları hâlâ iflas halinde" diyor.