BIST 9.722
DOLAR 32,52
EURO 34,95
ALTIN 2.425,77
HABER /  GÜNCEL

Meclis Başkanı Çiçek’in onur sınavı!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan İnternethaber’e çok özel açıklamalar...

Abone ol

Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER

ANKARA- Yemin etmeme, boykot krizi, artan terör, özerklik ilanı, şike operasyonu, kadın cinayetleri, Meclis TV'ye getirilen sınırlama, ekonomik kriz uyarıları...

Türkiye kavurucu yaz sıcağının yanı sıra son bir aydır da bu saydığımız gündem maddelerinin sıcaklığını yaşıyor.

Böylesi gergin bir ortamda ana muhalefet partisi CHP'nin kapısını çaldık. Genel başkan olduğundan bu yana sadece geçen hafta bir tam günü evde geçirebildiğini söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu yine yoğun bir çalışma temposu içinde bulduk.

Bir tarafta yoğun ziyaretçi trafiği, diğer tarafta masada biriken dosyaların arasında Kılıçdaroğlu son günlerin öne çıkan gündem maddeleriyle ilgili sorularımızı yanıtladı.

Türkiye'nin totaliter bir yönetime doğru gittiğini savunan CHP lideri Başbakan Erdoğan'a yüklendi, Meclis TV yayınlarına getirilen kısıtlamada sesinin çıkmadığını söylediği Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i "CHP'nin duyduğu güvenin sarsılmaması için" onurlu davranmaya çağırdı.

Kılıçdaroğlu'nun eleştirilerinden, "Kazara CHP'de 4 kişi farklı konuşsa bugün kıyamet kopmuştu" dediği birbirinden farklı açıklamalar yapan ekonominin başındaki kilit isimler de payını aldı.

Yemin etmeme boykotuyla ilgili, "Bütün dünyaya anlattık bir AKP'ye anlatamadık" diyen Kılıçdaroğlu tuttuğu takım Fenerbahçe için de taraftarlarına imalı bir çağrıda bulundu:

"Takımlarının yöneticilerine sahip çıksınlar. Fenerbahçelilerin hem bu olayı daha yakından izlemeleri hem de kulüpleri üzerinden bir oyun oynanıyorsa o oyunu da yakından izlemeleri gerekiyor. Ona izin vermemeleri gerekiyor."

İşte Kılıçdaroğlu'nun İnternethaber okurları için sorularımıza verdiği yanıtlar:

TERÖR SİLAHLA ÇÖZÜLEMEDİ



-Terörle mücadelede polise daha etkin rol verileceği kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Terörle mücadele bir uzmanlık alanı, uzmanlık işidir. Sadece güvenlik güçlerinin eline silah alıp karşısındakini öldürmesi ile sonlanan değil arkası gelen bir olay. Bu işin güvenlik boyutu polisle çözülecekse bu işi çözmesi gereken iktidarın buna karar vermesi gerek. İktidar ben bunu polisle çözmek istiyorum derse polisle çözer. Ama bugüne kadar bizim gördüğümüz olgu şu: Terör olgusu silahla çözülemedi. Hangi arayışlarla AKP bu noktaya geldi, bunu henüz kimse bilmiyor.

- Polis devleti olduk yorumlarına ne diyorsunuz?
Polis devleti demek belki farklı bir algılama yaratabilir. Türkiye süratli bir totaliter rejime doğru gidiyor. Tek adam yönetimine doğru gidiyor. Her şeye bir adam karar veriyor

ÇİÇEK'E GÜVENİMİZİN SARSILMAMASI İÇİN...

- Örneğin?
Meclis başkanını kim seçecek bir kişi belirliyor. Cumhurbaşkanı kim olacak bir kişi belirliyor. Valiyi belirleyen de bir kişi. Meclis başkanının görevlerine müdahale ediliyor, "Televizyonlarla ilgili böyle olacak" diyor. Normalde onurlu bir Meclis Başkanı, "Bir dakika Sayın Başbakan, sizin yeriniz ayrı benim yerim ayrı. Parlamentonun başında ben varım, parlamentoyla ilgili kararları ben veririm" der. Biz bunu duymadık ama bekliyoruz. Sayın Çiçek'e olan güvenimizin sarsılmaması için bunu bekliyoruz. Parlamentonun saygınlığını koruyacak en baştaki kişi o olmalı.

SAĞDUYU DEMEÇLERİ SORUNU ÇÖZMÜYOR

- Son terör saldırıları sonrası sokaklar gerildi. En son Zeytinburnu'nda yaşananlar var. Ne yapmalı?
Tehlikeli bir gelişme. Bütün siyasetçilere düşen görev itidali yurt çapında egemen kılmaktır. Hiç kimseyi ötekileştirmeyelim. Kimseyle kavga etmeyelim. Tam tersine bir çatışma kültürünü geliştirir, bir çatışma ortamı yaratırsak bu her şeyden önce hepimize zarar verir.

- Sokağın karışmasının arkasında siyasilerin sorumluluğu yok mu?
Hayır. Demeçlere bakın hepsi sağduyuya yönelik demeçler. Ama bu demeçleri vermek terörü bitiriyor mu, hayır. Bu demeçler binlerce kez verildi. Sorun siyaset kurumunun terörü sonlandırma noktasında üzerine düşen görevi yapmamasıdır. Olayı sadece güvenlik penceresinden görüp 'ben bu olayı böyle çözeceğim" derseniz çözemiyorsunuz. 35 yıldır çözemediniz. Çözülmedi. Balıkesir'de bir şehit annesi söyledi bana, "Bu olayı sonlandırın. Çocuklarımız şehit olmasın diye. Ne yaparsanız yapın çözün" dedi.

MECLİS'TE AKİL ADAMLAR KURULU

- Hükümet muhalefetin kapısını çalacaktı, Meclis'in açılışına da zaman var. Acil olarak ne yapılmalı?

Çok şey var. Hükümet bu konuda üzerine düşeni yapmalı, ama yapmıyor. Bu sorunun çözümü için somut öneriler getiren belki de tek parti CHP'dir. Meclis'te bir Akil Adamlar Kurulu oluşturulmalı. "Bu olayı nasıl çözeriz" diye insanlar bir masada oturmalı, tartışmalı. Sadece Meclis'teki milletvekilleri, siyasi partiler değil, parlamento dışı siyasi partiler, Sivil Toplum Örgütleri, bu konuda çaba harcayan akademisyenler, rapor hazırlamış bilim insanları dinlenmeli. Biz bunu en baştan beri söylüyoruz, yapıldı mı, hayır. Sorun da buradan çıkıyor. Bizden çözüm istiyorlar. İktidar çözüm üretemiyor. Bizim dediğimizi de yapmıyorlar ve gelip duvara çarpıyorlar.

ETNİK TEMELLİ ÖZERKLİK TOPLUMU BÖLER

- BDP çözüm için özerklik önerisi getirdi, hatta parçası olduğu DTK özerklik ilan etti. Siz de özerklik demiştiniz?
Ben etnik bölgesel anlamda özerliğe karşıyım. Partimiz de karşı. Etnik ve bölgesel anlamda bir özerklik toplumu ayrıştırır, böler. Siyasetçinin görevi toplumu ayrıştırmak değil kaynaştırmak, entegre etmektir. O nedenle özerklik çağrısını doğru bulmuyorum. Yapılan özerklik çağrısı ile Avrupa özerklik şartı farklı. AKP bunu geçmişte karıştırmıştı. İkisi farklı şeyler. Bölgesel, etnik anlamda bir özerklik çağrısı doğru değildir. Biz üniter devleti savunuyoruz. Beraber aynı coğrafyada hiç kimseyi ötekileştirmeden barış içinde yaşamak istiyoruz. Sorunları oturup konuşalım.

BÜTÜN DÜNYAYA ANLATTIK AKP'YE ANLATAMADIK

HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]

BÜTÜN DÜNYAYA ANLATTIK AKP'YE ANLATAMADIK

-BDP'nin Meclis dışında kalması biraz da bu tartışmaları alevlendirmedi mi? Siz çözdünüz ama tutuklu vekillerin tahliye krizi sürüyor.
Meclis dışında kalmaları doğru değil. Biz şunu söylüyoruz. Yargı siyasi otoritenin emrinde ve görevini yapmıyor. BM Medeni Sivil Haklar Sözleşmesi, İnsan Hakları Sözleşmesini 'gereğini yapacağız' diye imzalamışız. Anayasal engel olduğu için iç hukuka yansıtamayınca Anayasa'nın 90. Maddesini "Uluslararası anlaşma iç hukukla çelişirse uluslararası anlaşma geçerli olur" diye değiştirmişiz. Bunlara yargıçlar uyuyor mu, hayır. Yargıçların bu yasaları, Anayasayı göz ardı etmeden uygulaması gerek. Ama uygulamıyorsa o yargıç siyasi otoritenin isteğini yerine getiriyor demektir. Onun için sorun CHP, MHP, AKP'nin sorunu değil hukukun üstünlüğü, demokrasi sorunudur. Biz bunu bütün dünyaya anlattık ama AKP'ye anlatamadık.

YEMİN KRİZİ AK PARTİ'NİN OYLARINI ARTTIRDI MI?

-Bu arada yemin etmeme kararı sonrası yapılan araştırmaya göre bu karar CHP'nin oylarını düşürmüş, AK Parti oy arttırmış...
Bizim bir anketimiz olmadı ama okuduk. Eğer düşüş varsa sorun bizde. Burada bir demokrasi sorunu var ve biz onu iyi anlatamadık demektir. Dünyanın hangi demokrasisine giderseniz gidin halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerinin parlamentoya gelip kamu görevi yapması yasanın gereğidir. Eğer gelmiyorsa orada demokrasi sorunu vardır. Biz bunu dünyaya anlattık. Ama demek ki kendi halkımıza da anlatamadık. O zaman sorun bizde.

-Ne yapacaksınız o zaman?
Anlatmaya devam edeceğiz. Hukukun üstünlüğünü isteyeceğiz. Hukuk hepimiz için her zaman ihtiyaç. Sokakta yürürken de hukuka ihtiyacımız, var evimizde yatarken de. Pikniğe giderken de hukuka ihtiyacımız var, lokantada yemek yerken de. Çünkü biz birisinin özel isteği ile onun güvencesi altında olmak istemiyoruz. Biz hukuk devleti çatısı altında özgüvenle bu ülkede yaşamak, korkusuzca sesimizi duyurmak, özgürce istediğimiz gazeteyi okumak istiyoruz. Bunu hukuk sağlar. O insanlara bu ülkenin insanları 'parlamentoya gir yemin et, haklarımı koru' diye oy verdi. İki kişi 'ben sana izin vermeyeceğim', 'bırak halkı, halkın oyunu çöp sepetine atabilirim' diyor... Bu yanlışı anlatmaya devam edeceğiz.

ÇIKAMAYABİLİRLER DEDİM AMA...

-Ama siz daha önce 'seçilseler bile çıkamayabilirler' demişsiniz. Sonrasında tahliye edilmediklerinde yemin etmemeniz tartışma konusu oldu.
"Çıkmazlarsa yargının kararına saygı duyarız" demiştim. Doğru bugün de saygılıyız yargı kararına. Ama yargı kararına saygı göstermek yargı kararını eleştirmemeyi gerektirmez. Ben bu kararın yanlışlığını dünyaya anlatıyor ve dünya bunu kabul ediyorsa demek ki ben burada haklıyım. Yine bir protokol imzalandı. O metinde 'uluslararası anlaşmaların Anayasanın gereği yapılmalı' deniliyor ve bunun altında Türkiye'nin en büyük iki partisinin imzaları varsa, bu da bizim haklı olduğumuzu gösteriyor.

BU ÜLKEDE UZLAŞMA KÜLTÜRÜ VAR

- Bu Meclis Anayasa yapacağı için belki de diğer Meclislerden daha önemli. Ama yemin krizi, boykot derken çabuk yıprandı. Bu ortamda yeni Anayasa umudunuz var mı?
Ben umutsuz bir insan değilim. Bütün sorun şu. Siz insanınızı, ülkenizi seviyor musunuz, ülkenizin ve insanların sorunu varsa çözmeye niyetli misiniz? Olaya böyle bakacağız. Çözüm yöntemi önemlidir. Kırarak dökerek, insanları kutuplaştırarak değil bir araya getirerek sorunları çözersiniz. Demokrasinin olmazsa olmazlarından biri uzlaşma kültürüdür. Uzlaşma Komisyonu daha önce yapıldı. Ecevit hükümeti döneminde Anayasa'nın 60'a yakın maddesi uzlaşmayla değişti.

- AK Parti 9 kişilik heyetle çalışmaya başladı. AK Parti kendi anayasasını hazırlayıp dayatır gibi bir kaygınız var mı?
Kendi çalışmalarını yaparlar. Biz neden böyle bir çalışma yapıyorsunuz demeyiz. Biz de madde değil ilkeler bazında bir çalışma yaptık ve seçim öncesi kamuoyu ile paylaştık. İzleyeceğiz.

HÜKÜMET NASİHAT YERİ DEĞİLDİR!

- Arka arkaya ekonomik kriz uyarıları geliyor. Parti olarak sizin tespitleriniz nedir?
Manzara hoş değil. Ekonomi iyi yönetilmiyor. Seçim öncesi de sonrası da uyardık. Ama biz 'kriz geliyor' demedik. AKP, 'Bak CHP felaket tellallığı yapıyor der' diye özellikle yapmadık. Biz demedik ama onlar dayanamadılar ve söylediler. 'Aman ha! Para harcamayın, kriz geliyor' dediler. Soru bir. Hükümet nasihat yeri değil, çözüm yeridir. Çözüm için ne yapıyorlar. Vatandaşa 'para harcama' diyorlar. Yarın kriz çıktığında, 'Ben sana demedim mi, harcadın cezanı çek' diyecek. Bir hükümet bunu diyemez. Hükümet nasihat vermez, önlem alır.

KAZARA CHP'DEN 4 KİŞİ FARKLI KONUŞSA...

- Birbirinden farklı açıklamalar geldi. Kafalar biraz karışık mı?
Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Zafer Çağlayan, Tayyip Erdoğan başka başka konuşuyor. Kazara CHP'de 4 kişi farklı konuşsa bugün kıyamet kopmuştu. Biri 'kriz gelecek harcama yapmayın', öbürü 'faiz lobisi var', diğeri 'faizi düşüreceğiz', bir başkası 'faizi yükseltmek gerek' diyor. Bir başkası da merkez bankasından şikayet ediyor. Sorun ülke iyi yönetilmiyor, ekonomi iyi yönetilmiyor. Benim korkum fatura yine vatandaşa çıkacak. Seçim öncesi 'CHP gelirse kriz olur, faizler yükselir, şu olur, bu olur' diyorlardı. AKP geldi kendi söyledikleri tamamen çıktı.

BAKAN KONUŞMASA KRİZ HABERİ YAPILMAZDI

-Dünyanın etkisi nasıl engellenebilir?
Bizimki farklı. Bizim finans kurumlarında sorun yok, üretmeme sorunu var. Bunu da Ecevit hükümetine borçluyuz. Onlarda ise finans kurumlarında sorun var.
Dış ticaretten sorumlu bakan sürekli ihracattan bahseder, ama bir Allah'ın kulu da çıkıp, 'Sayın bakan şu ithalat ne oluyor, cari açık nedir?' diye sormuyor. Gazetelerin ekonomi sayfaları methiyelerle dolu. Krizin k'sı bile yok. Ali Babacan konuşmasa o da yazılmayacaktı.

FENERBAHÇELİLERE 'YÖNETİCİLERE SAHİP ÇIKIN' ÇAĞRISI

- Siz de Fenerlisiniz. Bir tarafta 'futbol temizleniyor' diye bakılıyor, diğer tarafta, 'Başka amaçlar' var diyenler var. Siz bu Şike Operasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bütün Fenerbahçelilere şunu söyleyeyim. Kendi takımlarının yöneticilerine sahip çıksınlar. Elbetteki yöneticiler derken bir yöneticiyi kastetmiyorum. Fenerbahçe'de yönetici konumunda çok kişi var, yönetici olacak çok kişi var. Ama orada en azından Fenerbahçelilerin hem bu olayı daha yakından izlemeleri hem de kulüpleri üzerinden bir oyun oynanıyorsa o oyunu da yakından izlemeleri gerekiyor. Ona izin vermemeleri gerekiyor.

- Sizce bir oyun var mı?
Fenerbahçe üzerinde eğer bir oyun oynanıyorsa buna izin vermemeleri gerekiyor Fenerbahçelilerin. Ben bunu söylüyorum sadece. Bu yeter.

TÜZÜK SÖZÜNÜ YERİNE GETİRECEĞİM

- Seçim sonrası MYK'da revizyon beklentisi var. Tüzük kurultayı hazırlıkları başladı mı?
Çalışıyoruz. İllerden görüşler geliyor. Tüzükle ilgili Atilla Sav çalışıyor. Metin Feyzioğlu'ndan rica ettim, o bir çalışma yapıyor.

FEYZİOĞLU GENEL BAŞKAN NEDEN OLMASIN!

- Sayın Feyzioğlu'nun ismi muhaliflerin genel başkan adayı olarak geçiyordu...

Neden olmasın?
Sağolsun bir çalışma yapıyor. MYK'dan gönüllü olarak da çalışmaya katılan arkadaşlarımız oldu. Ana iskelet çıktıktan sonra illere gönderip görüş alacağız. Ekim ayında muhtemel bir tartışacağım metin çıkar. Tüzük sözünü kesinlikle yeri getireceğim.

SANATÇI AYKIRI DURUŞ SERGİLEMEZSE SANATÇI OLMAZ

- Biraz da özel yaşam. Yoğun tempolu çalışma içinde nasıl dinleniyorsunuz. Sizi çok dinlendiren bir müzik var mı?
Müzik dinliyorum. Bazen böyle hafif bir caz müziği de oluyor.

- Aynur'u hiç dinlediniz mi? Caz festivalinde çıktı, gördüğü tepki çok tartışıldı...
Şener Şen'in filmindeki türküsünü dinledim, gerçekten duygulu bir türküydü. Toplumun şunu kabul etmesi gerek. Dünyanın her tarafında sanatçıyı sanatçı yapan aykırı duruşudur. Sanatın sanatçının özünde eleştirmek vardır. O nedenle ki bazen yazdığı şiir romanla ağır bedeller de ödemişlerdir. Aylarca, yıllarca hapis yatanlar oldu. Toplumuzun olgunlaşması lazım. Sanatçı farklıdır, ona özen göstermeliyiz, toplum olarak el üstünde tutmalıyız.

14 AYDIR İLK KEZ TAM GÜN EVDE KALDI

- Seçim sonrası tatile çıkacağınızı söylediniz. Hatta sessiz bir yere gitmek istiyorum demiştiniz...
Genel başkan olduktan sonra sadece geçen Pazar evde bir tam gün kaldım. Tatile çıkacağım. Sessiz sakin bir yer buldum. Yeri gizli. Gelecek hafta eşimle birlikte çıkacağız. Ayırdığım kitaplar var, kısa bir süre tatil yapıp orada okuyacağım.