BIST 10.159
DOLAR 32,23
EURO 35,18
ALTIN 2.483,93
HABER /  GÜNCEL

Alerji astımı körüklüyor

Kent yaşamı, alerjik hastalıkların görülme oranını artırıyor. Bunda çevre kirliliğinin etkisi var..

Abone ol

Bahar aylarında şiddetlenen, halk arasında 'saman nezlesi' olarak adlandırılan alerjik rinit; sinüs enfeksiyonları, kulakta sıvı birikimi ile ortaya çıkan işitme azalmaları ve burun poliplerine neden olabiliyor. Bu kişilerde alerjisi olmayan kişilere oranla astım gelişme riski 4 kez daha fazla.

Bahar aylarında şiddetlenen alerjik rinit (saman nezlesi) hakkında bilgi veren Türkiye Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Suat Turgut, 19. yüzyılda hastalık ilk olarak tanımlandığında yanlış bir isimlendirme ile 'saman nezlesi' denildiğini ifade etti. Daha sonra hastalığın polenlerle ilgili olduğunun belirlendiğini kaydeden Turgut, "Ancak 'saman nezlesi' terimi kullanılmaya devam edilmiştir. Polenler dışında besin maddeleri (çilek, fındık, yumurta, balık gibi), ev tozu, hayvan tüyleri veya mesleki ortamda karşılaşılan maddeler de alerji yapabilir. Alerjik rinit ya da saman nezlesi burun içi örtüsünün hapşırma ve akıntıyla birlikte şişmesi durumudur" açıklamasında bulundu.

Herhangi bir yaşta başlayabilen hastalığın genellikle genç yaşta (1-20 yaş) ortaya çıktığını vurgulayan Doç.Dr. Suat Turgut, "Çoğunlukla ailede aynı hastalık mevcuttur. Anne ya da babada alerji varsa yüzde 29, her ikisinde de alerji varsa yüzde 47 oranında çocukta alerji görülecektir. Diğer alerjik hastalıkların (egzema, astım ve alerjik konjuktivit-göz nezlesi-) görülmesi olasılığı fazladır" dedi. Alerjik rinitin ağır bir hastalık olmamasına rağmen kişiyi son derece rahatsız edebileceğinin altını çizen Turgut, rahatsızlığın uykuyu, yemek yeme ve yaşam şeklini olumsuz etkileyerek okul ve işgücü kaybına yol açtığını belirtti.

KENT YAŞAMI ALERJİK RAHATSIZLIKLARI TETİKLİYOR

Kent yaşamı alerjik hastalıkların görülme oranını arttırıyor. Bunda çevre kirliliğinin rol oynadığı düşünülmekte. Turgut'un verdiği bilgiye göre; alerjik riniti olan kişilerde sinüs enfeksiyonları, kulakta sıvı birikimi ile ortaya çıkan işitme azalmaları ve burun polipleri görülebilir. Ayrıca bu kişilerin alerjisi olmayan kişilere oranla astım gelişme riski 4 kez daha fazla. Alerjiye yol açan diğer bir madde ise 'mold' denen küfler. Ekmeği küflendiren, meyvelerin bozulmasına yol açan moldlar aynı zamanda kuru yapraklarda, çayırlarda, samanda, tohumlarda, diğer bitkilerde ve toprakta bulunuyor. Soğuğa dirençli olduklarından alerji sezonu uzun oluyor ve karın toprağı kapattığı dönemler dışında spor'ları havada bulunuyor. Moldlar, ev içindeki bitkiler ve topraklarda da yaşıyor. Bodrum katları ve çamaşır odaları gibi nemli yerlerin yanı sıra, peynirde ve mayalanmış içkilerde de bulunuyor. Moldlardan korunmak için ev bitkilerinin sayısını azaltmak gerekiyor.

Alerjik rinitin belirtilerini burun tıkanıklığı, hapşırma nöbetleri, sulu burun akıntısı, burun ve gözlerde kaşıntı (aynı zamanda konjuktivit), damakta ve gırtlakta kaşıntı, öksürük ve baş ağrısı şeklinde sıralayan Doç.Dr. Turgut, "Alerjiye yol açan polenlerin kaynağı çeşitli otlar ve ağaçlardır. Polenler havadan burun, göz ve boğazımıza yapışarak birikirler. İlkbaharda polenlerin kaynağı genellikle ağaçlar, yaz ve sonbaharda ise genellikle çayır otlarıdır" dedi.

ALERJİ, BİR ÇEŞİT SAVUNMA MEKANİZMASI

Bir bitkiye veya hayvana ait alerjen madde vücuda girdiğinde bu istilayı önlemek için bağışıklık sisteminin bir reaksiyon gösterdiğini bildiren Doç.Dr. Suat Turgut, "Normal şartlar altında bu, yararlı ve doğal bir korumadır. Ancak bazı kişilerde bu reaksiyon aşırı boyutlarda olmaktadır. Bu kişiler alerjik olarak tanımlanmaktadır. Alerjen maddeler vücudu antikor yapmak üzere uyarırlar. Bunlar daha sonra allerjen maddelerle birleşip bazı kimyasal maddeler salgılatırlar. Bu maddeler arasında en iyi bilineni histamindir. Bu kimyasal maddeler burun içi örtüsünün şişmesine, kaşıntıya ve aşırı miktarda salgı oluşmasına neden olur" açıklamasında bulundu. Doç.Dr. Turgut, alerji düşünülen durumlarda tanıyı kesinleştirmek için bazı testlerin zorunlu olduğunu kaydederek, yapılan testlerle ilgili şu bilgileri verdi:

"Bu testler 4 gruba ayrılır: Serolojik (kan) tetkik, prick-test (derideki spesifik antikorların gösterilmesi), burun sekresyonunun kimyasal analizi ve burun içine allerjen maddelerle yapılan uyarı testi"
Alerji tanısı doğrulandıktan sonra uygun tedavinin başlatılması gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Suat Turgut, 4 ayrı başlık altında toplanabilen tedavi yöntemlerini allerjen uyaranlarla temasın kesilmesi, ilaç tedavisi, hiposensibilizasyon (aşı tedavisi), cerrahi şeklinde sıraladı. Alerji tedavisinde birçok ilaçtan yararlanıldığını kaydeden Doç.Dr. Suat Turgut, bunlar arasında antihistaminikler, dekonjestanlar, kromolin ve kortizonlu ilaçlar bulunduğunu ifade etti. Turgut'un verdiği bilgiye göre, bu ilaçlar tek tek veya kombine olarak kullanılabilir. İlaç tedavisinin özelliği çok çabuk etki göstermesi. Burun içerisine uygulanarak kullanılan kortizonlu spreylerin yan etkileri son derece az. Ancak bu ilaçların etki gösterecek en düşük dozda ve düzenli olarak kullanılması yararlı oluyor.

İLAÇ TEDAVİSİNİN YETERLİ OLMADIĞI DURUMDA AŞI

Aşı; çevre kontrolü ve ilaç tedavisine rağmen şikayetlerin 2 yıldan fazla devam etmesi durumunda önerilen tedavi şekli. Bu tedavinin özelliği, hastaların da temel isteği olan gerçek anlamda iyileşmeyi sunabilmesi. Bu yöntemle bağışıklık sisteminin tepki mekanizmasının değiştirilmeye çalışıldığını söyleyen Doç.Dr. Suat Turgut, "Etkisi yavaş görülür ve sadece aşıda kullanılan maddelere karşı iyileşme elde edilir. Uygulama, allerjen maddelerin belirli miktarda vücuda verilmesi ile yapılır. İşlem uzman gözetiminde yapılır. Tedavi 3-5 yıl süreyle uygulanır. İlk 3 yıl içinde yeterli iyileşme görülmezse tedavi sona erdirilir" açıklamasını yaptı.

Cerrahi tedavinin ise daha çok aşırı büyümüş burun etlerinin veya poliplerin tedavisine yönelik olduğunu belirten Doç.Dr. Suat Turgut, bu yöntemlerin tek tek veya kombine olarak kullanılabileceğini, en etkili tedavi yöntemi uygulansa bile eğer allerjen maddelerle yoğun olarak karşılaşılıyorsa başarı şansının az olacağını kaydediyor. Doç.Dr. Suat Turgut, her ne kadar allerjen maddelerden tam olarak kaçınmak mümkün olmasa da alınabilecek bazı önlemleri şöyle sıraladı;
"Çimleri keserken veya ev temizliği yaparken polen maskesi takılmalı. Isıtma ve havalandırma sistemlerindeki filtreleri aylık olarak değiştirilmeli, hava temizleme aygıtı kullanmalı. Polenlerin yoğun olduğu dönemlerde sokağa daha az çıkmalı ve pencereleri kapalı tutmalı. Evde bulunan bitki ve hayvanları uzaklaştırmalı. Kuş tüyü yastıklar, yün battaniye ve örtüler pamuk veya sentetik olanlarla değiştirilmeli. Şilteler plastik kılıf içine konulmalı. Yatağın baş tarafı yükseltilebilir (burun bölgesine kan göllenmesi, dolayısıyla burun içi dokuların şişmesi engellenir). Genel sağlık kurallarına uyulmalı (egzersiz yapmalı, sigara bırakılmalı, kirli havalı yerlerden uzak durulmalı, dengeli beslenmeli). Kış aylarında uygun nemlendirici kullanılabilir. Ancak nemlendirici ayarı yüzde 40 nem oranının üzerine çıkarılmamalı. Nemlendirici içinde moldların üremesine engel olunmalı. Bu nedenle sık sık temizlenmeleri gerekiyor."