BIST 10.677
DOLAR 32,24
EURO 34,97
ALTIN 2.442,43
HABER /  MEDYA

28 Şubat medyanın mı ürünü?

28 Şubat sürecinde dönemin İçişleri müsteşarı Ünüsan yaşanılan o süreci anlatıyor

Abone ol

Postmodern darbe' olarak isimlendirilen 28 Şubat'la ilgili her gün yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Son açıklama dönemin İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan'dan geldi. Refahyol hükümetinde askerlerle irtibat kuran kilit isimlerden biri olan Ünüsan, 28 Şubat'ın asıl müsebbibinin asker değil, medya ve sivil toplum örgütleri olduğunu savunuyor.

Eski Müsteşar, “Ülkeyi darbe havasına medya soktu.” ifadesini kullanıyor. Ünüsan'a göre ülkedeki güven ortamı bazılarının hesabını bozuyor. Bu sebeple iktidarla askerin karşı karşıya gelmesini körüklüyorlar. Ünüsan, Refahyol'un yıkılmasından sonra irtica ile mücadele kılıfı altında büyük yolsuzluklara imza atıldığını görünce generallere şöyle demiş: “İktidarı öyle birine teslim ettiniz ki hem işi aldılar hem malı götürdüler.” Eski Müsteşar, “Refahyol hükümeti yıkılmasa Türkiye ekonomisi çoktan düzlüğe çıkmış olurdu.” iddiasında bulunuyor. 28 Şubat’tan sonra hortumlanan birçok banka batmış, devlet milyarlarca dolar zarara uğramıştı.

Ünüsan, 8 Ağustos 1996-28 Temmuz 1997 tarihleri arasında İçişleri Bakanlığı müsteşarlığı yaptı. Kadir Sarmusak olayında İçişleri Bakanı Meral Akşener’e kızan komutanlar görüşlerini Ünüsan vasıtasıyla iletti. Bir komutanın Ünüsan’a Akşener hakkında, “Söyle o kadına, ileri geri konuşmasın. Gelirsek yağlı kazığa oturturuz.” demesi tartışmalara yol açmıştı.

Hiçbir dönemde irtica tehdidinin olmadığını anlatan Ünüsan, 28 Şubat sürecindeki ‘yaygaraları’ şöyle yorumluyor: “Ben Refah Partisi’ni hiç desteklemedim. Ama o dönemde ekonomi toparlanıyordu. Gelenler rezil etti. Başbakanlık Takip Kurulu kuruldu. Sorarım size bu ülkede bilinmeyen bir şeyin olması mümkün mü? Neyi takip ettireceksin? Kurban derileri bile irtica kavramının içindeydi. Camide dümbelek çalan Aczimendilere de irtica dediler. Aslında onları muhafaza etmek lazım. Hokkabazlık etmek istiyorsa bize ne?”

Ünüsan’a göre, sürecin asıl müsebbibi demokrasiye sahip çıkmayan siyasi partiler ve medya. Parti liderlerinin, iktidarın asker zoruyla düşürülmesi için çaba sarf ettiğini savunan Ünüsan, şöyle devam ediyor: “Liderler, askerlere ‘İrtica ile mücadele, hükümeti yıkıp yıkmamak bizim işimiz. MGK ile bu işlerin dalgalandırılmasına karşıyız.’ diyemedi.

Basın, iktidar ve askerin karşı karşıya gelmesini körüklüyor. Aydınım diye geçinenler, ‘Asker daha neyi bekliyor?’ diye söze başlıyor.” Komutanlarla yakın ilişkisi olduğunu vurgulayan Ünüsan, askerlerin darbeyi düşünmediklerine yüzde yüz emin olduğunu söylüyor. Ancak medyanın bilinçli olarak ülkeyi darbe havasına soktuğunu kaydediyor. Ünüsan, şöyle konuşuyor: “İktidarı, irtica ile mücadele edeceğiz diye kaptılar. Ben bunu komutanlara da söyledim: İktidarı öyle birine verdiniz ki, hem işi aldılar, hem yapmadılar, hem de malı götürdüler.”

Ünüsan, 28 Şubat 1997’de gerçekleştirilen tarihi MGK toplantısının ertesinde Ankara’daki Çıkrıkçılar Yokuşu’nda bir kafeteryaya oturup türban takanları izlemiş. İzlenimlerini şöyle anlatıyor: “Bizim yaşadığımız muhitte türbanlı yoktu. Öğlen vakti oturdum gözledim. Ve şunu anladım: Türban modernliğe bir adım. Nesil değiştikçe bunlar da kendi içinde modernleşiyor. Bunlar korkulacak şey değil. Bunları zaten kanunla engelleyemezsiniz. Ben o süreçte yetkililere söyledim. Kapanmayı önlemenin birinci yolu açılmayı önlemektir. TV’lere çıkarmayın göbeğini bacağını açanları. Eşi türbanlı olan arkadaşlarım var. Eşleri birinci sınıf Atatürkçü.”

Refahyol’dan sonra kurulan hükümeti Türkbank ihalesi bitirdi

24 Aralık 1995’teki seçimlerde, hiçbir parti tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edemedi. 96 yılı, hükümet kurmaya yönelik nabız yoklamaları ile başladı. ‘Asker ve mesaj’ kavramları süreç öncesi ilk defa bu sırada medyaya yansıdı. ANAP lideri Mesut Yılmaz’ın RP ile koalisyon kurmaktan son anda vazgeçmesi askerlerin Mustafa Kalemli aracılığıyla mesaj göndermesine bağlandı.

Ardından Çiller ve Yılmaz ortak bir hükümete imza attı. 3 Mart 96’da zoraki kurulan Anayol kısa bir süre sonra yıkıldı. Refahyol, 8 Temmuz 1996’da güvenoyu aldı. Ancak henüz bir ay dolmadan irtica haberleri medyaya yansıdı. Süreç boyunca da devam etti. Genelkurmay’ın ışıklarının takip edildiği yönündeki haberler; köşeyazılarında verilen darbe tarihleri Refahyol’da yeni arayışlara yol açtı. Plana göre Erbakan ve Çiller yer değiştirecekti. Çoğunluk sağlandığı için Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in görevi Çiller’e vermesine kesin gözüyle bakılıyordu. Koalisyon, 18 Haziran 97’de sona erdi. Ancak, beklenen olmadı. Görev ANAP lideri Yılmaz’a verildi. DSP lideri Ecevit hükümete başbakan yardımcısı olarak girdi. CHP 49 vekiliyle destekledi. DTP de hükümete girdi. Anasol-D hükümetinin sonunu ise Türkbank ihalesindeki iddialar hazırladı.

Kaynak:www.zaman.com.tr