BIST 10.265
DOLAR 32,34
EURO 34,83
ALTIN 2.380,25
HABER /  MEDYA

Türkiyenin 11 Eylülü mü?

Danıştay'a düzenlenen saldırıya en ilginç tanım Hürriyet'in tepe ismi Ertuğrul Özkök'ten geldi.

Abone ol

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök Danıştay'a düzenlenen silahlı saldırıya benzetmesini yaptı.

Yazı: Ertuğrul Özkök
Kaynak: www.hurriyet.com.tr

-BU yazıyı yazdığım sırada bu menfur cinayetin tüm gerçekleri aydınlanmış değildi.

Önümüzdeki bilgiler bir fanatiğin türban kararını protesto için bu cinayeti işlediğini gösteriyordu.

Ama hükümete yakın kaynaklar, bu işin altından "ulusalcı" bir komplonun çıkabileceği yorumunu yapıyordu.

Hatta katilin Sedat Peker ve Veli Küçük’le ilişkisinin bulunduğu istihbaratı veriliyordu.

Ama bu fısıltılar yazımın asıl mesajını etkilemiyor.

* * *

İçinde vicdan olan insanlar, şu ölümcül çetelenin farkında.

Bugüne kadar...

Evet bugüne kadar bu ülkede kimse "dinci" olduğu için öldürülmedi.

Ama "dinsiz" diye öldürülen veya kendine "dinci" diyen insanlar tarafından katledilen çok insanımız var.

Bu ülkede kimse "oruç tutuyor" diye rahatsız edilmedi, saldırıya uğramadı, öldürülmedi.

Ama Anadolu’nun şu veya bu kasabasında "oruç tutmuyor" diye saldırıya uğramak neredeyse sıradan polis olayı haline geldi.

Bu ülkede "Neden namaz kılıyorsun" diye kimse kimsenin yakasına yapışmadı.

Ama Anadolu’nun şu veya bu kasabasında, şehrinde namaz kılmayan insanlara en azından yan gözle bakıldığını biliyoruz.

Bu ülkenin sokaklarında hiçbir kızı, kadını "Neden türban takıyorsun" diyen fanatiklerin tacizine, saldırısına uğramadı.

Ama mini etek giyen kızları o kadar rahat olamadı. Bırakın sokaktaki fanatiği, meczubu, kendini bilmez bazı polislerden mini etek giyiyor diye dayak yiyen kızlarımızla ilgili haberleri hep birlikte okuduk.

Bu ülkede hiçbir insan "Müslüman din adamı" olduğu için öldürülmedi.

Ama "Hıristiyan" bir din adamı hem de mabedinin içinde katledildi.

* * *

Evet, önümüzde böyle bir bilanço var.

Ve bu fanatizm çetelesinin son maddesi de dün yazıldı.

Bugüne kadar hiçbir hákim veya savcı, dindarların lehine karar verdi diye cinayete kurban gitmedi.

Ama Danıştay’ın türbanla ilgili kararını veren beş üyesi, toptan katliam saldırısına uğradı.

Bu çetele karşısında tarafsız kalmamız mümkün mü?

"Ne yapalım bu ülke insanının yüzde 99’u Müslüman" deyip hafifletici bir neden arayabilir miyiz?

Bu ülkenin bir dini fanatizm sorunu var.

O nedenle hiçbirimiz inanç meselesini siyasi menfaat için kaşımamalıyız.

Yine o nedenle, 30 yıl önce başımıza musallat olan "Bana milliyetçiler adam öldürüyor dedirtemezsiniz" musibetini, bugün "inanç" versiyonu ile tedavüle sokmamamız gerekir.

Çünkü onlar da cinayet işlerler.

Hem de sizi böyle tekzip edercesine işlerler.

* * *

Türk yargısı dün çok ağır, o kadar da tehlikeli bir saldırıya uğramıştır.

Adını da bütün açıklığı ile koymamız lazım.

Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin "11 Eylül"üdür.

Rejimin temel direklerinden biri olan yargı tam kalbinden vurulmuştur.

Bu hepimize karşı yapılmış bir saldırıdır.

Hepimizin bundan çıkarması gereken dersler var.

Bu ülkede din üzerinden siyaset yapmak çok, ama çok tehlikelidir.

Bu ülkede dinin sembollerini seçim flaması haline getirmek, kimseye yarar sağlamaz.

* * *

Artık hepimiz şu noktada birleşmeliyiz.

İnanç, hepimizin inancıdır.

Laik rejim de hepimize gereklidir.

Bu sembolleri kaşımanın zararını çok açık biçimde görüyoruz.

"Bunun türbanla ne alakası var" demeyin.

Dini semboller kaşındıkça, onun kullananların işi kolaylaşıyor.

İster dini amaçla yapılsın ister başka emellere hizmet etsin, sonunda bu bahaneyi üreten tek etken, "dinin siyaset alanına sokulmasıdır".

Bundan kurtulmak ve hem dini fanatizme, hem de başka derin menfaatlere karşı ortak bir demokratik mücadele zemini oluşturmak istiyorsak bunun tek şartı bellidir:

"Dini semboller üzerinden ucuz siyaset yapmaktan vazgeçmek..."

Dünün tek dersi budur...