BIST 9.882
DOLAR 32,46
EURO 34,84
ALTIN 2.447,50

İbo-Şıvan düetini gölgede bırakan bir fotoğraf karesi

Efendim düne kadar ayağımıza çağırdığımız Barzani'ye Tayyip Erdoğan kırmızı hali sermiş. Kim çağırmış Barzani'yi? Nereye çağırmış? İstanbul'da mı ağırlamış, Ankara'da mı?

İbrahim Tatlıses - Şıvan Perwer düeti güzeldi. Ancak beni en çok o fotoğraf karesi etkiledi. Başbakan Erdoğan'la Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in elele olan fotoğrafı...

"Düet"ten de öte bir güzellik!


*

Oluyormuş demek ki!

Osman Baydemir'in koltuğunda oturduğu belediye binasına girmekte bir beis yokmuş.  Erdoğan Kürtçe- Türkçe dövizlerle karşılandı diye kıyamet kopmadı. 

Bir fotoğraf karesi yetti her şeye...

Birkaç ay önce daha...

70 milyon Türkiye'nin Başbakan'ı Tayyip Erdoğan o binadan içeri girmiyordu. İktidarın hiçbir nimetinden istifade edemeyen Osman Baydemir, kısasa kısas, Erdoğan'ı karşılamıyordu, Diyarbakır ziyaretlerinde.

Yok sayılan bir belediye...

Yok sayılan bir Başbakan...


* 

Yakından yaşayanlar o günün tadını çıkardı...

Biz uzaktakiler fotoğrafı hala okuyabilmiş değiliz.

Erdoğan'ın "Kürdistan" deyişine takılıyoruz.

Takılmayın!

Bir biz kabul etmedik "Kürdistan"ın varlığını... Barzani'nin yükselişini, ülkesinde önemli biri olduğunu bir biz kabullenemedik.  Türk insanına kucak açan bir ülke Kürdistan. Türklere karşı hoşgörülü, saygılı ve sıcak insanları var Kürdistan'ın...

Türkiye gibi bir ülke!

Barzani de, o ülkenin lideri...

*


Efendim düne kadar ayağımıza çağırdığımız Barzani'ye Tayyip Erdoğan kırmızı hali sermiş. Kim çağırmış Barzani'yi? Nereye çağırmış? İstanbul'da mı ağırlamış, Ankara'da mı?

Hayır...

Eşref Bitlis Paşa, 1992 yılında Barzani ile Talabani'ye Şırnak'ta ev sahipliği yapıyor. 

Kendi başına değil!

Turgut Özal'ın talimatıyla... 

"Kürt sorunu"nun çözümü için 8 sayfalık bir mektup yazmıştı Özal'a rahmetli... Çözüm önerileri sunuyordu... Çok geçmedi, Bitlis Paşa'nın bindiği helikopter düşürüldü. "Kaza" dedikleri düpedüz suikastti... Ve bu suikast "Kürt sorunu"nun çözümüne vurulan en büyük darbe oldu.

Zira Özal'ın da ömrü uzun olmadı bu uğurda.


*

 
Ne acı değil mi?

Eşref Paşa'yı referans alıyoruz bugün.

Vücudunu bombayla parçaladığımız Eşref Paşa...


*

Diyorlar ki:

"Başbakan ateşle oynuyor!"


O ateş yıllardır evimize düştü, çocuklarımızı yok etti!

Onca can... Onca vatan evladı...

Yetmedi mi?

İki el kavuştu Diyarbakır'da... Meydan okuyan iki el, Allah'ın selamını birbirine çok gören iki el... Birleşen ve birleştiren iki el... Barışın, kardeşliğin elçisi iki el... İnadı bitiren iki el... Öfkeyi sonlandıran iki el...  Gülmeyi, güldürmeyi hatırlatan iki el...

O iki el yumruk olsun istiyorlar....

"Çözüm süreci" nihai hedefe ulaşıyor diye, vücuduna ateş düşenler, Erdoğan'ın ateşle oynadığını söyleyerek, birleşen o iki eli ayırmak istiyor yeniden. Düşmanlık tohumları ekerek, iki elin yumruk olmasını istiyorlar. 

Neydi o şarkının nakaratı... 

"İmkansız imkansız" mıydı?