BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Taraftarı isyanda, Arsenal Fener’i elemek zorunda

Arsenal bugün Fenerbahçe'yle karşılaşıyor ama Arsenal taraftarlarında huzursuzluk hakim. Sezonun ilk maçında yenilgiye uğrayan ve iyi transferler yapmamakla eleştirilen takım için maç kritik önemde. BBC Türkçe editörü Murat Nişancıoğlu, Arsenal'i yazdı.

Abone ol

Şampiyonlar Ligi son eleme turunda Fenerbahçe karşısında oynayacağı iki maç, Arsenal için bu sezonu tanımlayacak bir öneme bürünmüş durumda.

Arsenal taraftarları arasında ciddi bir huzursuzluk var. Transfer sezonunda istenilen hedeflere ulaşılamaması bir yana, şu ana kadar ciddi bir tek transferin bile yapılamamış olması, bunun ardından sezonun ilk maçında Aston Villa karşısında kendi sahasında alınan 3 – 1 lik yenilgi ve daha şimdiden birbiri ardına gelen sakatlıklarla kadronun istenen derinliğe sahip olmadığının ortaya çıkması taraftarların isyan bayrağını açmasına neden oldu.

17 yıldır takımın başında olan menajer Arsene Wenger’in otoritesinin en yoğun biçimde sorgulandığı bir sırada, Arsenal şimdi Fenerbahçe ile iki kritik önemde maçın birincisi için bu akşam Şükrü Saraçoğlu’nda sahaya çıkıyor.

Halbuki geçtiğimiz sezon göreceli olarak olumlu bir şekilde sona ermişti. Arsenal son 10 maçında yenilmemiş, bu maçlarda 26 puan toplayarak ilk dörde girmiş ve Şampiyonlar Ligi vizesi almıştı.

Bunun ardından kulübün CEO’su Ivan Gazidis, transfer döneminin başında yaptığı açıklamada, Arsenal’in artık yeni stadyumunu inşa etmesi ardından tasarruf yapmak zorunda kaldığı yılların sona erdiğini ve mali açıdan güçlü bir döneme girildiğini açıklamıştı.

Arsenal artık transfer piyasasında en zengin kulüplerle rekabet edebilecek bir güce sahipti ve bunu yapacağı transferlerde gösterecekti.

Fakat bu açıklamanın ardından gelen haftalarda bu beklentiler boşa çıktı. Bütün transfer girişimleri, şu ana kadar, başarısızlıkla sonuçlanmış durumda.

Arsene Wenger 'cimri'

Arsenal’de transferler hakkında nihai karar Arsene Wenger’in elinde. Taraftarlarda giderek güçlenen kanı, Wenger’in günümüz transfer piyasası gerçeklerini kabul etmediği ve çok cimri davrandığı yönünde.

Wenger geçmişte, özellikle Fransa’da olmak üzere, uluslararası alanda sahip olduğu futbol bilgisini ve ilişkilerini çok iyi kullanmış ve birçok yıldızı, daha Avrupa kulüplerinin radarına girmeden Arsenal’e kazandırmıştı.

Thierry Henry, Patrick Vieira, Emanuel Petit, Marc Overmars, Gilberto, Robert Pires bunlardan bazıları.

Yine gelecek vaadeden futbolcuları çok genç yaşlarda Arsenal’e bağlamayı ve alt yapıdan başlayarak yetiştirmeyi başarmıştı. Cesc Fabregas, Robin Van Persie, Theo Walcott, Alex Oxlade Chamberlain gibi.

Fakat şimdi Avrupa’nın bütün belli başlı kulüpleri aynı şeyi yapıyor. Ayrıca, Chelsea, Manchester City, Paris Saint Germain, Monaco gibi milyarder patronlar tarafından satın alınan kulüpler transfer dönemlerinde neredeyse sınırsız para harcayabiliyorlar.

Tabii, Manchester United, Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih gibi çok köklü ve güçlü finansman kaynaklarına sahip kulüpleri de bunlara eklemek lazım.

Böyle bir futbol dünyasında, Arsenal modeli olarak bilinen, sürdürülebilir, kendi öz kaynaklarına dayalı olan, aynı zamanda Avrupa’nın büyükleri arasına girmeyi başaran bir projeyi hayata geçirmek çok daha zor ve çok fazla sabır istiyor.

Sekiz yıldır bir tek kupa kazanamayan Arsenal taraftarında ise bu sabır artık tükenmiş durumda.

Tribünler gergin

Üstelik, yeni sponsorluk anlaşmalarının da yardımıyla ve taraftarların Avrupa ve belki dünyadaki en pahalı maç biletlerini alarak takımlarını desteklemek zorunda kaldıkları bir sırada, kulübün kasasında 150 milyon sterlinin durduğu ortaya çıkmışken…

Hafta sonundaki Aston Villa maçında tribünlerdeki atmosfer giderek gerginleşti.

Biri yanımda, diğeri arkamda oturan emeklilik yaşındaki iki taraftar neredeyse boğaz boğaza birbirlerine giriyordu. Zor ayırdık. Birkaç sıra aşağıda bazı taraftarlar daha sezonun ilk maçında ‘Wenger istifa’ pankartı açtılar. Diğer taraftarların sert tepkisiyle indirmek zorunda kaldılar.

Arsenal bu akşamki maça böyle gergin bir atmosferde çıkıyor ve Arsene Wenger’in de vurguladığı gibi bu olumsuz atmosferi biran önce ortadan kaldırmak zorundalar.

Birkaç noktaya dikkat çekmek gerekir. Arsenal Şampiyonlar Ligi’nde bundan önceki sekiz sezonda beş kez eleme grubu maçı oynadı ve bunların tümünde rakiplerini elemeyi başardı. Yani bu tür maçlarda tecrübesi olan bir takım.

İlk maçı deplasmanda, kendi taraftarlarından uzakta oynaması, Fenerbahçe taraftarlarının büyük coşkusuna rağmen belki de bir avantaj. Arsenal taraftarının tedirginliği futbolculara fazla sirayet etmeyecektir. Arsenal’in deplasman taraftarı ise futboldan daha iyi anlar ve futbolculara olan sadakati daha kuvvetlidir.

Arsenal yine de güçlü

Bütün sakatlık krizine rağmen Arsenal bu akşamki maça yine de güçlü bir takım ile çıkacak ve büyük bir olasılıkla 1-3-2-4 sistemiyle oynayacak.

Yokluğu en fazla hissedilecek futbolcu geri dörtlünün önünde orta sahayı kontrol eden Mikel Arteta. Onun görevini bu akşam Aaron Ramsey ve Jack Wilshire üstlenecek.

Aslında her ikisi de hücuma yönelik oynamayı seven genç futbolcular. Bu akşam savunmayı gözeten disiplini korumaları Arsenal için çok önemli olacak.

İleride tek başına oynayacak Olivier Giroud’nun hemen arkasında, süratle hücuma kalkabilecek üç oyuncudan biri sağ kanatta Theo Walcott olacak. Walcott süratiyle Fenerbahçe için en büyük tehlike olabilir.

Diğer orta saha oyuncuları ise Santi Cazorla, Tomas Rosicky ve Lukacs Podolski’den ikisi olacak.

Belki dikkat edilmesi gereken bir nokta da Arsenal’in maçlarına yavaş başlaması, ama 70. dakikadan itibaren temposunu yükseltebilmesi. Bu, maçın başında Fenerbahçe’ye bir avantaj sağlayabilir, fakat Konya maçı düşünüldüğünde, son 20 dakika da Fener için tehlikeli olabilir.

Arsene Wenger dün İstanbul’da ”Futbolda önemli olan stada gidip iyi bir futbol maçı seyretmektir” diye konuştu, “Diğer herşey gazeteler için iyidir ama gerçek futbol değildir. Gerçek futbol sahadaki oyunun kalitesidir.”

Bu gece böyle bir maç izlemek için Şükrü Saracoğlu’na gitmeyi dört gözle bekliyorum.