BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Talihsiz annenin son satırları

Tüp bebek üçüzlerini doğurup hayata veda eden Ender Zeybekoğlu'ndan geriyi üç çocuk ve bir veda mektubu kaldı. Talihsiz annenin son satırları şöyle:

Abone ol

Üçüzlerini doğururken geçirdiği kanama sonucu komaya giren Ender anne 50 gün sonra ardında bu veda satırlarını bıraktı....

Türkiye'nin konuştuğu, tüp bebek üçüzlerini doğurup hayata veda eden mühendis anne Ender Zeybekoğlu'nun evindeyiz. Onun göremediği Eyüp, Eray ve Emre bebeklerin evinde...

BİR NÂZIM'IN ŞİİRİ KALDI
Günlüğü önümüzde. Solunum cihazına bağlıyken meramını notlar yazarak anlatabildiği kağıt parçaları da. Ve bir de defterine geçirdiği Nâzım'ın Hayata Dair şiiri...

BİR DE VASİYET SATIRLARI
Günlüğün son sayfasında zorlukla yazabildiği, annesine, kayınvalidesine, görümcesine ve tabii eşi Oktay'a bırakılmış vasiyet satırları var: "Çocuklarım size emanet..."

Annenin acı vedası

Tüp bebek yöntemiyle üçüz doğurduktan sonra 50 gün can çekişen Ender Hanım hasta yatağında yazdığı günlüklerinde "Kuzucuklarıma iyi bakın" diye vasiyet etti.

Diyelim ki hastayız. Hem de ağır.Yani hiç kalkmamak ihtimali de var mermer masadan. Mümkün değilse de duymamak biraz erken gitmenin kederini. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşanacak." Bir anne birkaç gün önce doğurduğu üç nur topu gibi erkek bebeğini görmek için hasta yatağında beklerken günlüğüne bu dizeleri yazıyordu, Nazım Hikmet'in "Hayata Dair" adlı şiirinden. Bu günlüğü yazmaya başladığında yoğun bakımdaydı makine mühendisi Ender Zeybekoğlu (32). Eray, Eyüp ve Emre'yi doğururken vücudunda kanama başlamıştı. Kanama durmayınca da onu acılar içinde son yolculuğuna çıkacağı yoğun bakıma almışlardı. O da belki kendine nefes veren makinelerin sesini daha az duymak, belki de arkasında son bir anı bırakmak istedi. Hem göremediği bebekleri, hem de eşi için bir günlük tuttu. 5'inci kez denediği tüp bebek yöntemi ile sonunda bebek sahibi olduğu halde bebeklerini bir kez bile kollarına alamayan talihsiz kadın 50 gün yoğun bakımda savaş verdi. Ancak bu korkunç günlerin sadece 20 günü günlüklerinde yer aldı. Geriye kalan 30 günü genç kadın komada geçirdi.

SON VASİYET
Yazabildiği sayfalara kimi gün "Canım ailem. Annemler, babamlar ve teyzem. Bugün kendimi daha iyi hissediyorum" diyerek, kimi gün ise acılarını anlatarak başladı. 20'nci güne geldiğinde artık bilinci kapanmak üzereydi. Belki bunun farkına varmış olacak ki "Emre, Eray ve Eyüp için nefes alıyorum. Çocuklarım sizlere emanet" diye başlayan satırları karaladı. Ender Hanım'ın bir küçük notu da görümcesi Jülide Başarıcı içindi; "Kuzucuklarıma iyi bak, onları kimseye muhtaç etme ablacığım..."
Talihsiz kadının durumu giderek ağırlaştı. 8 yıllık eşi ve meslektaşı Oktay Zeybekoğlu, onu İstanbul'da Amerikan Hastanesi'ne kaldırdı. Burada üst üste sekiz kez ameliyat oldu. Her ameliyattan sonra başka bir organı kanıyordu. 3 Mayıs 2005 ise Ender Hanım'ın 32yıllık yaşamının son günü oldu.
ANNE OLMAK İSTİYORDU
Bu erken vedanın ardından dün Zeybekoğlu ailesinin evinde acı vardı. Eşi Oktay Zeybekoğlu, "Ender için anne olmak hayatta en fazla istediği şeydi" diye anlattı bebek tutkularını. Doktorları Aret Kamar'in hamile haberini verdiği gün oturup birlikte ağladıklarını söyledi. Oktay Bey, eşinin hamilelik sürecini şöyle anlattı; "Beşinci ayda bir kanama geçirdiği için hamileliğinin büyük bölümünü yatarak geçirmek zorunda kaldı. Çeşitli ilaçlar aldı. Ancak 28 Şubat'ta tahlillerde bir gariplik vardı, vücudu giderek şişiyordu, doğumun 14 Mart'ta yapılmasına doktor karar verdi. Ender 13 Mart'ta aniden fenalaştı, doktora telefon ettik 'bu durum artık benden çıktı Pamukkale Üniversitesi'ne kaldırın dedi'" Hellp sendromunun adını da ilk kez o zaman duydular. Bebeklerinin alınmasından iki gün sonra genç annenin kalbi durdu, elektro şokla hayata döndürüldü. Yoğun bakımda kan verilen ve bilinci yerine gelen Ender Hanım bir defter isteyerek notlar yazmaya başladı. Genç kadının hayatı boyunca istediği minik bebekleri için büyük bir yaşam savaşı verdiğini anlatan gözü yaşlı eşi, "Artık bebeklerimin hem annesiyim, hem babasıyım" diyor. Eşinin bıraktığı notları okuyup, bir gün bunları bebekleri ile paylaşacağını anlatıyor. Hayatında ilk kez duyduğu bir hastalık olan 'hellp sendromu' nedeniyle gencecik eşini toprağa vermek zorunda kaldığını anlatan Zeybekoğlu, "Ben onun öldüğüne bir türlü inanamıyorum" diyor. Zeybekoğlu riskten kendilerini haberdar etmeyen, gerekli müdahalede bulunmayan doktorları Aret Kamar'e de dava açmaya hazırlanıyor.

HAMİLELER DİKKAT
Elinde eşinin günlüğü, kucağında bebekleri ile göz yaşı döken Oktay Zeybekoğlu, "yaşadığımız o kadar büyük bir acı ki tüm anne adaylarını dikkatli olmaya çağırıyorum. Özellikle de ben şimdi yedizlerin annesi için üzülüyorum. Bizim içimiz yandı, onlar riskleri öğrenip tedbirlerini alsınlar" diyor.

HABER: ESRA TÜZÜN
KAYNAK: