BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Siz siz olun yazarlara dokunmayın!

Gazeteci ve yazarların çoğu, sık sık tartışmalara girmekte ve hatta tehditler dahi almakta. İşte buradan yola çıkan Başar, yazar takımının ne kadar kinci olduğunu yazdı.

Abone ol Akşam yazarı Kürşat Başar, bugünkü köşesine yazarlara ayırdı. Başar, bazı uyarılarda bulundu. İlk uyarı oldu.

Yazı : Kürşat Başar
Kaynak :


Bir keresinde yazmıştım, yazar milletiyle uğraşmaya gelmez. O sıralarda çalıştığım gazetenin patronuyla yayın yönetmeni bu yazımdan biraz alınmışlardı. Ama ben gerçeği söyledim.

Son birkaç gündür Arda Uskan'ın, Ercan Arıklı'yı anlattığı kitabıyla ilgili çıkan yazıları görünce yeniden aklıma geldi.

Aslına bakarsanız yalnız devlet yöneticileri değil, gazete patronları, yöneticileri de yazarların ne gibi tehlikeler taşıdığının farkında değil gibi görünüyor.

Bu yazar milletini işter atabilirsiniz, yazısını yasaklayabilirsiniz fakat günün birinde aklına esip yazacağı bir kitaba karşı elinizden hiçbir şey gelmez.

Hele ki bu yazar, kitapları okunan ve merak edilen biriyse...

Kitap bu, yüzyıllar boyu ortadan kalkmıyor. Bugün diyelim, Rus romancılar hakkında yazılmış bir anı kitabını okurken adamın doğru mu yalan mı yazdığını kim sorar, kim merak eder?

Tarihte pek çok ünlü isim, kendilerinin değil, başkalarının gözünden bize anlatıldığı şekliyle hatırlanır.

Bir yazar dostumuz vardı, romanlarında kendi arkadaşlarını, çevresini biraz değiştirerek konu edinir, eğer romanı yazarken çok kızdığı biri varsa romanda feci bir tip olarak hemen yerini alırdı. Bu nedenle de romanları yayınlanacağı sıralarda kendisini tanıyanlar arasında ciddi bir gerilim olur, acaba beni nasıl yazdı, benden nasıl sözetti diye herkes heyecanla beklerdi.

Şimdi bir de anılar var.

İnsan bir yazarın kaleme aldığı anıların içinde nasıl yer alacağını bilemez. O yazara yaptıklarının bedelini yıllar sonra nasıl ödeyeceğini de...

Kitap dediğiniz öyle bir şey ki, siz öldükten sonra torunlarınız bile bunları okuyup inanabilir. Ne de olsa yazılmış, basılmış, ciltlenmiş, satılmış, kitaplıklarda yerini almış bir eser.

Bütün hayatınız boyunca kendinize çizmeye çalıştığınız imaj, bir yazara yaptığınız hata nedeniyle perişan olabilir.

Bu, öyle, gazete ilavesinde birinin hakkında iki satır dedikodu yazmaya benzemez. Gazeteler kaybolur gider ama kitaplar ilelebet kalır.

Bugün birtakım önemli yerlerde bulunduğu için kendisini her şeyi yapabilecek kudrette görenler, kısa süre sonra o yerleri kaybedip tam evinde rahat, huzur içinde emeklilik yaşayacağı sırada nasıl bir kitapta, nasıl bir insan olarak yer alacaklarını bilemezler.

Ben örneğin, benimle uğraşan bazı arkadaşları ve yaptıkları haberleri filan görünce hayretler içinde kalıyorum. Cesur insanlar. Geleceği düşünmüyorlar. Yarın öbürgün canım sıkılıp roman yazacağıma kendilerinden de sözedeceğim bir anı kitabına başlamayacağımı nereden biliyorlar acaba? Herhalde iyi niyetime güveniyorlar diye düşünüyorum.

Ama yazarların bazıları gerçekten de marizdir. Bırakın kendisine bir kötülük yapmayı, elinizden gelen bütün iyilikleri yapsanız da hakkınızda ne düşüneceğini bilemezsiniz. Sonra insan eline kalemi alıp geçmişi hatırlamaya başladığında hafızasının nasıl şekilleneceği de pek belli olmaz değil mi? Yazar bu, şuurlu bir insan olsa yazar olmaz zaten.

Benden söylemesi...