BIST 9.717
DOLAR 32,52
EURO 34,96
ALTIN 2.437,45
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

Sıra bekleyen çarşaflı kadınları çekip paylaşan doktora hakaret davasında karar çıktı

Anadolu Ajansı
Anadolu Ajansı

İSTANBUL'da bir hastanede görevli doktor P.T.'nin, sosyal medya hesabından çarşaflı 3 kadının fotoğrafını paylaşarak "Söyleyecek bir şey bulamıyorum" şeklinde yazdığı iddia edilen paylaşımını alarak kendi sosyal medya hesabından paylaştıkları ve doktora hakaret ettikleri iddia edilen 2 sanık beraat etti.

Abone ol

İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, şikayetçi Pınar Türkoğlu ile tutuksuz sanıklar Erdem Özveren, Muhsin Şenol ve taraf avukatları katıldı.

Kimlik tespitinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi personeli olduğunu beyan eden sanık Özveren savunmasında, suçlamayı kabul etmediğini ve bu durumu trajikomik bulduğunu dile getirerek, müştekinin, 3 çarşaflı kadının tedavi için sıra beklerken izinsizce fotoğraflarını çekip hakaretvari bir şekilde sosyal medyada paylaştığını savundu.

Bu durumu duyurma hakkında sahip olduğunu kaydeden Özveren, "Paylaştığım veriler basitçe ulaşılabilecek verilerdir. Üniversitenin sitesinde vardır. 'Yaratık' ifadesini kullandığıma dair bir bilgi yok. Kullanmış olsam dahi yaratık sözcüğünün Türk Dil Kurumu sözlüğündeki anlamı, 'Allahu Teala'nın yaratmış olduğu yaratıklardır.' şeklindedir. Hakaret kapsamına girmez." dedi.

Gazeteci olduğunu beyan eden sanık Muhsin Şenol, sosyal medya hesabının kendisine ait olduğunu ancak dava konusu paylaşımları kendisinin yapmadığını, sadece Twitter hesabından haber paylaştığını ve suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Pınar Türkoğlu ise sanıklardan şikayetçi olduğunu ifade etti.

"Olayı medyada paylaşıldıktan sonra öğrendik, çok üzüldüm"

Duruşmada, Türkoğlu tarafından paylaşıldığı iddia edilen fotoğraftaki 2 çarşaflı kadın ve kadınlardan birinin oğlu tanık olarak dinlenildi.

Tanık Selfinaz Saral, "Biz hastaneye muayene için gitmiştik, 5-6 saat orada kaldık. Sıramızı bekliyorduk. Olaydan haberimiz yokken bu durum yaşandı. Biz onun hastası da olabilirdik. Olayı medyada paylaşıldıktan sonra öğrendik, çok üzüldüm. Hem dinim açısından hem de şahsi değerlerim açısından çocuklarıma dahi fotoğraf çektirmezdim." dedi.

Tanık Gönül Polat, "Biz dişçiye gittik. Sade yaşayan insanlarız. Sıramız geldi. Hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Muayene olduk, çıktık. Aylar sonra olaydan haberimiz oldu. Bizim için 'Yobazlar hastanemizi bastı.' dediler. Bu olaydan dolayı panik atak hastası oldum." diye konuştu.

Selfinaz Saral'ın oğlu olan tanık Furkan Saral, "Annemi diş hastanesine götürdüm. Muayene sırası beklerken tespih çekerken böyle bir olay yaşandı. Ben yan taraftaydım. Hipokrat yemini eden bir hanımefendinin itici bir tavırla paylaştığı anneme ait fotoğraflar ve ifadeler ağrımıza gidiyor. Annem ve ben bu vatanın öz evlatlarıyız." ifadelerini kullandı.

Davayı karara bağlayan mahkeme, somut delil bulunmaması, atılı suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması ve suçun unsurlarının oluşmaması gerekçeleriyle sanıkların beraatine hükmetti.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Pınar Türkoğlu'nun Instagram hesabı üzerinden hakaret içerikli paylaşım yapıldığı yönündeki şikayeti üzerine soruşturma başlatıldığı bildirilmişti.

Araştırmalar neticesinde söz konusu paylaşımların Erdem Özveren ve Muhsin Şenol’un yaptığının belirlendiği aktarılan iddianamede, Özveren'in şikayetçinin kurum kimlik bilgilerini yayınlayıp görevden uzaklaştırılması için çalışacağını beyan ederek, "Sağlık Bakanlığı bu yaratık hakkında soruşturma başlatmalıdır." şeklinde paylaşımda bulunduğu anlatılmıştı.

İddianamede, sanık Şenol’un "İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde sıra bekleyen çarşaflı hastaların gizlice resmini çekip sosyal medya hesabından paylaşan bu ahlaksız doktorun yaptığı cezasız kalmamalı, özgür diye dem vuran bu aşağılık güruh Allah’ın emirlerini yerine getiren insanlardan o kadar rahatsız oluyorlar ki kinlerini ve nefretlerini hakaret ederek kusuyorlar." paylaşımını yaptığı belirtilmişti.

İddianamede, sanık Şenol'un "kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret” suçundan 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya, sanık Özveren'in ise "kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve yayma" ve "kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret" suçundan 3 yıl 2 aydan 6 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.