BIST 9.091
DOLAR 32,37
EURO 34,99
ALTIN 2.325,79
HABER /  GÜNCEL

Patronların söylediği 10 yalan

Patronlar ne söyler, ne kasteder?

Abone ol

“Yaşamınızı bir şirkette ay sonunu bekleyen modern zaman kölelerinden biri olarak mı geçiriyorsunuz? Kışın dondurucu soğuğunda, yazın çöl sıcağında kimler için çalışıyorsunuz? En güzel yıllarınızı havasız, iç karartıcı ofislerde tükettikten sonra sizden geriye ne kalacak?” Fransız yazar, araştırmacı, psikanalist Corinne Maier bu soruları kendine sorduktan sonra yaşamının kökten değiştirmeye karar vermiş. Bu aşamada kaleme aldığı “” yalnızca Fransa’da değil, Avrupa’nın neredeyse tüm ülkelerinde, hatta ABD’de milyonlarca okura ulaşan bir tembellik manifestosu…

Orta kademe yöneticilerine 10 emir

Maier kitabında, “İşte bir şirketin orta kademe yöneticiden bekledikleri; bu beklentiler önemlidir ve sık sık birbiriyle çelişir. Bunları yerine getirmenin en iyi yolu düşünmemektir; ağır bir sorumluluk…” diyor ve şirketin bu on emrinin yazılı olduğu levhaları kırmak için alternatif bir duruş öneriyor. İş orta kademe yöneticilerine 10 emir ve Maier’e göre aslında ne anlama geldikleri…


1- İş bir nimet, çalışmak ayrıcalıktır. Bir işin mi var? Şansına şükret, pek çok insan bu şanstan yoksun

Maier: Ücretlilik köleliğin modern yüzüdür. Şirketin insanın kendini geliştirdiği bir yer olmadığını hatırlayın, öyle olsaydı bilirdik. Siz ay sonunda ücretinizi almak için çalışıyorsunuz, şirketlerde sık sık söylendiği gibi, “hepsi bu”.

2- Şirkete verdiğin zamanın hesabını tutma. Güvenli bir işe girmenin ve işini kaybetmemenin koşulu budur

Maier: Sistemi değiştirmeye çalışmak anlamsızdır, sisteme karşı çıkmak onu güçlendirip direncini artırır. Kuşkusuz, anarşik davranışlarda bulunabilir, işyerinize telefon edip hasta olduğunuz söyleyebilir ya da “İşten çalın çünkü iş sizden çalıyor” sloganını benimseyebilirsiniz. Bu her zaman hoştur, ama isyan 1970’lerin düzen muhaliflerinin yöntemiydi ve bunların ne olduklarını gördük (hepsi patron oldu).

3- Şirket senden çok şey bekler; ama bunun karşılığında sana hiçbir şey borçlu değildir. Düzen budur; “acımasız piyasa yasaları” böyle işler. Başka seçeneğin yoktur, zira gelecek, sosyal hayat, kendini gerçekleştirme, iş dışı yaşam diye bir şey yoktur.

Maier: Yaptığınız iş esas olarak hiçbir şeye yaramaz ve her an sokaktan geçen ilk salak yerinizi alabilir. O halde, olabildiğince az çalışın ve “kendinizi satmak” ve “etrafınızda bir koza örmek” için biraz zaman harcayın (gene de çok fazla değil). Böylece yeniden yapılanmaya gidilmesi halinde, sizi destekleyenler çıkar ve dokunulmaz (ve dokunulmamış) olursunuz.

4- Oyunu kurallarına göre oyna. Şirkette herkes eşittir, bu nedenle sadece en iyiler başarır. Mevcut kurallar, en yetkili kişiler olan tepedekiler tarafından belirlenmiştir. Sana gelince, başarılı olmazsan bunun nedeni zarların hileli olması değil, senin bu başarıyı hak etmiyor olmandır. O halde başarısız olursan sadece kendine kız.

Maier: Hakkınızda hüküm verirken, işinizi nasıl yaptığınıza değil, sunulan modele uysalca uyma kapasitenize bakılacaktır. Ne kadar çok jargon kullanırsanız, o kadar işin içinde olduğunuza inanılacaktır.

5- Uysal ve esnek ol. Konsensus her şeyin başında gelir; toplu olarak hata yapmak tek başına haklı çıkmaktan daha iyidir. Önemli olan hep birlikte ilerlemektir; tutulan istikametin ve kullanılan araçların önemi yoktur. Uyumsuz bir fikir beyan etmeye cüret eden herkes, ortak menfaatlere karşı gelmekten suçlu durumuna düşecektir.

Maier: Hangi nedenle olursa olsun sorumlu bir pozisyonu asla kabul etmeyin. Yoksa ek birkaç kuruş, (yani leblebi çekirdek parası) dışında hiçbir karşılık almadan daha çok çalışmaya mecbur kalırsınız.

6- Yaptığın işe fazla inanma, bu gereksizdir, hatta verimliliği düşürür. Kendilerine verilen görevleri ciddiye alanlar, teker çomak sokan tipler, hatta sistemi tehlikeye atan fanatiklerdir.

Maier: Büyük şirketlerde en gereksiz işleri seçin: danışmanlık, uzmanlık, araştırma, geliştirme. Bir iş ne kadar gereksizse, “şirketin zenginlik üretimine katkı”nızı ölçmek o kadar zorlaşır. Operasyonel (“sahada”) görevlerden vebadan kaçar gibi kaçın. En iyisi “kızağa çekilme”yi hedeflemektir; üretken olmayan, çoğunlukla “bölümler arası” bu işler hiçbir sonuç doğurmadığı gibi, her türlü hiyerarşik baskıdan uzaktır. Uzun lafın kısası, kaytarmak için idealdir.

7- Şirket dünyasını sorgulamadan kabul et. Birlikte çalıştığın insanların çoğu beyaz, Fransız, orta sınıf, heteroseksüel, üst kademelerdeyse erkektir. Bunda şaşılacak hiçbir şey yoktur; yabancılar Fransızlardan daha eğitimsiz ve vasıfsızdır, gay’lerin diğerlerinden daha fazla entegrasyon problemi vardır, kadınların işlerine ayıracak vakitleri erkeklerden daha azdır vs. Benden sonra tekrarla.

Maier: Bir kez kenara çekildikten sonra, bir şeyleri değiştirmekten özellikle kaçının; işten ilk çıkarılanlar en çok göz önünde olanlardır.

8- Şunları inançla tekrarla: şirketlerin küreselleşmesi zorunludur, şirketlerin esnekliğe ihtiyacı vardır; vasıfsız elemanların işsizliği kalıcıdır, şu anki emeklilik sistemi toplum için çok ağır bir yüktür. Bitirdiğinde baştan başla ve söylediklerinden hiçbir kuşkun kalmayana kadar tekrarla.

Maier: Küçük işaretlerden (giysilerdeki ayrıntılar, farklı espriler, sıcak tebessümler) sistemden kuşkulanan ve ne kadar absürd olduğunu fark eden benzerlerinizi teşhis etmeyi öğrenin.

9- Yönetimin amentü duasını öğren: gelecek, bir tedarikçi ağıyla çalışan ekip ya da proje temelinde örgütlenmiş, müşteriyi tatmine yönelik, esnek şirketlerindir. “Belirsizliklerden” oluşan “karmaşık” bir ortamda “dalgaların üzerinde sörf yapma”nın tek yolu budur. Buna inanmıyorsan yarın çalışmak için işe gelmene gerek yok.

Maier: Şirkete geçici personel (kısa dönemli sözleşmeler, free-lance’ler vs) aldığınızda onlara dostça davranın; şirkette sadece onların “gerçekten” çalıştığını asla unutmayın.

10- Şu kelimeleri kullanmaktan kaçın: yapılar, işlevler, kariyer, idare, planlar, hedefler, hiyerarşi, statü. Bunlar modası geçmiş laflardır. Elbette büyük bir şirkette çalışıyorsan bütün bunlar var olmaya ve yukarıdaki emirle çelişmeye devam eder; bu da işleri epeyce karıştırır. Ama bu işin içinden çıkmak sana kalmıştır, yoksa sana neden para ödeniyor sanıyorsun?

Maier: Kendinize, şirketin destekleyip teşvik ettiği bu gülünç ideolojinin, komünist sistemin resmi dogma statüsüne yükselttiği diyalektik materyalizmden daha “doğru” olmadığını söyleyin. Bir gün bunun da sonu gelecek ve bu sistem de yıkılacak. Stalin sonunda hep ölümün galip geldiğini söylerdi. Bütün mesele bunun ne zaman olacağını bilmek…