BIST 10.320
DOLAR 32,25
EURO 35,15
ALTIN 2.467,39
HABER /  MEDYA

Özkökten SIRADIŞI SORU

Hz. Muhammed'in yüzü açık bir minyatürünü gören Ertuğrul Özkök ezberi bozan bir soru sordu.

Abone ol

Hürrriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ten tartışılan bir öneri: Hazreti Muhammed"i görebilseydik  İran'da bir müzede sergilenen H. Muhammed'in yüzü açık miniyatürünü gören Özkök yeni bir tartışma başlattı.

Yazı: Ertuğrul Özkök
Kaynak: www.hurriyet.com.tr  

-GEÇEN sonbaharda Yalçın Doğan, Tahran"dan aradı.Heyecanlı bir sesle konuşuyordu.

Tahran"da bir müzeye gitmiş

Orada Hazreti Muhammed"in yüzü açık bir minyatürünü görmüş.

Ama öyle bildiğimiz minyatürlerden değil.

Sebati Karakurt fotoğraflarını çekmiş.

Yalçın Doğan"ın dönüşünde o fotoğraflara baktık.

Bugüne kadar Hazreti Muhammed"in bu kadar güzel bir tasvirini görmemiştim.

İnce yüzlü, çok güzel bir erkek tasvir edilmişti.

Sakalları bugün bazı ticani kılıklı adamlarınki gibi değildi.

İnce bir sakalı vardı.

O tasvire bakarken içimde şöyle bir tartışma başladı.

O tasvir Tahran"da bir müzede hálá duruyor.

Acaba Hazreti Muhammed"in böyle güzel tasvirlerini görebilseydik ne olurdu?

* * *

Geçen hafta Karen Armstrong"un, Hazreti Muhammed"le ilgili "Muhammad: A Biography of the Prophet" adlı kitabını ikinci defa okuyordum.

Orada, birinci okuyuşumda gözümden kaçmış çok ilginç bir ayrıntı dikkatimi çekti.

Hazreti Muhammed ile Hazreti İsa arasındaki en büyük farklardan biri şöyle tarif ediliyordu:

"Biz hiçbir metinde İsa"nın güldüğünü okumadık. Ama Hazreti Muhammed"in yakın çevresiyle sohbet ettiğini, sık sık güldüğünü okuyoruz."

Evet, ilginç bir fark.

Gülen bir peygamber ile gülmeyen bir peygamber.

Sadece o değil, başka farklar da var.

Hazreti Muhammed, çocuklarıyla oynayan, arkadaşları öldüğü zaman acılarını, çocuğu doğduğu zaman sevincini dile getiren, eşleriyle sorunlarını saklamayan, tamamen insani bir figür olarak karşımıza çıkıyor.

Elbisesinin eteğinde uyuyan kediyi uyandırmamak için eteğinin o kısmını kesen bir insan.

Hazreti İsa ise, hep acı çeken, sanki bütün hayatı boyunca sırtında haçla dolaşan bir figür.

Hıristiyanlık, Hazreti İsa"nın tasvirlerini yasaklamıyor.

Tam aksine, o tasvirler sadece inançta değil, Batı sanatında da çok önemli bir yer tutuyor.

Ama hemen hepsinde Hazreti İsa"nın yüzünde aynı acılı ifade var.

İnsani tarafları neredeyse hiç gösterilmiyor.

Oysa mutlaka vardır diye düşünüyorum.

* * *

Bütün bunlara bakınca kendi kendime şunu soruyorum:

Acaba Hazreti Muhammed"in tasvirinin yasak olması, bir yanıyla iyi mi olmuştur?

Çünkü bu sayede dikkatimiz tasvirdeki yüzden, onun hakkında anlatılanlara yöneliyor.

Böylece onun insani tarafını daha fazla keşfetme imkánımız doğuyor.

Tabii bunda iki dinin peygamberlerine atfettiği imajın da etkisi var.

Hıristiyanlık Hazreti İsa"yı, tamamen "Tanrısal" bir varlık olarak görürken, Müslümanlık onu tamamen bir "insan" olarak kabul ediyor.

Tanrısal olan onun "mesajı" oluyor.

Karen Armstrong"un kitabını bir kere daha, altını çize çize okudum.

Kitapta daha yazabileceğim onlarca konu var.

Ama bu kitabı bir kenara koyduktan sonra, kendimi bazı konularda sorgular halde buldum.

Belki de bütün Müslüman áleminin sorması gereken sorular.

* * *

Bizler, yani Müslüman dünya, bu kadar insani bir peygamberin mesajından, bugün nasıl bütün dünyada "terörle" özdeşleştirilmiş bir dini imaj ortaya çıkmasına izin verdik? Veya en azından mani olamadık.

"İzin verdik", "mani olamadık" diyorum; çünkü artık bu imajın yayılmasında sadece Hıristiyan álemini değil, Müslüman álemini de sorumlu buluyorum.

Bizim dünyamızda bazı insanlar hálá Zarkavi"nin ölüm fotoğraflarından "dini bir kahraman" ikonası yaratmaya çalışıyor ve bizler de bunu bir türlü yıkamıyorsak, kendi kendimize şu soruyu sorma zamanı gelmiş, hatta geçmiş demektir.

Bunun nedeni, sadece ABD ve İsrail"in hataları mıdır?

Müslüman áleminin makul çoğunluğunun hiç mi sorumluluğu yoktur...