BIST 10.740
DOLAR 32,21
EURO 35,02
ALTIN 2.509,93
HABER /  POLİTİKA

İsrail önümüzde diz çöktü

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu dış politikadaki hamleleriyle İsrail'e diz çöktürdüklerini iddia etti...

Abone ol

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bakanlığının 2012 bütçesi üzerine yönelik eleştirilere kürsüden cevap verdi. Hedefinde Fransa ve İsrail vardı. 

Mavi Marmara krizi nedeniyle İsrail ile yaşanan gerilime değinen Davutoğlu, ABD'nin vesayetinde olmadıklarını iddia etti:

''Geçen yıl New York'ta İran'a yönelik ambargolara karşı gür bir sesle hayır derken ne kadar bağımsız hareket ettiysek, bugün Ortadoğu'da da aynı şekilde bağımsız hareket ediyoruz."

Muhalefetin kendilerini ''eksen kayması'' ile suçladığını ifade eden Davutoğlu, ''O gün ne kadar bağımsız davrandıysak bugün de o kadar bağımsız davranıyoruz. Hiç bir zaman zulme sessiz kalmadık'' diye konuştu.

İSRAİL ÖNÜMÜZDE DİZ ÇÖKTÜ

Davutoğlu, İsrail'i yalnızlaştıranın da Türkiye'nin politikaları olduğunu belirterek, ''İsrail'i bölgede, önümüzde diz çöktüren de bizim politikalarımızdır. Otoriter ve baskıcı rejimlerin yanında değil, demokrasi isteyen insanların yanında yer aldık. Bunu da özellikle sosyal demokratlara atfediyorum'' dedi. 

MUHTEŞEM TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜNÜ GÖRÜN

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Libya'da Türk Bayrağı ile karşılandığını belirten Davutoğlu, ''Gidin, Trablusgarb'a Türk'ün muhteşem dönüşünü görün'' diye konuştu.

Davutoğlu, sıfır politikasını geçen yıl hayalperestlik olarak değerlendirenlerin bugün buna sahip çıktıklarını vurguladı. ''Komşularla sıfır sorun politikasını kararlı bir şekilde uygulamaya devam ettiklerini'' kaydeden Davutoğlu, ''Ama bir komşumuz halkına zulmederse ona karşı çıkarız'' dedi.

İran Dışişleri Bakanı Salihi'nin açıklamasını okuyan Davutoğlu, Türkiye'nin İran'la dostluğunun ezeli olduğunu söyledi. AK Parti'li milletvekilleri Davutoğlu'nun konuşmasını yoğun bir şekilde alkışlarken, muhalefet partisi milletvekilleri tepki gösterdi.

ORTAÇAĞ ZİHNİYETİ

Soykırım ididalarının reddedenlere para ve hapis cezası öngören yasa çıkartmaya hazırlanan Fransız meclisine yüklendi:

Dogmalara karşı verilen özgürlük ve demokrasi mücadelesinin timsali haline gelen Fransız devriminin mirasını devralan Fransız Meclisine seslenmek istiyorum: 'Sizin görüşlerinize katılmıyorum ama bu görüşlerinizi savunma hakkınızı sonuna kadar savunacağım' diyen Voltaire Fransa'sının Meclisine seslenmek istiyorum: Bu yapılmak istenen tarihi anlamak konusunda yeni bir dogma inşa etmektir, alternatif düşünceleri yasaklamaktır. Bu, ortaçağ zihniyetidir; bu ortaçağ zihniyetinin Fransa'da yaşanması Avrupa için en büyük tehlikedir. Fransa kendisini Avrupa Birliğinin aydınlanmasının merkezi addeder. Eğer böyle bir kanun yasalaşırsa, Avrupa'da ortaçağ zihniyetinin gelişinin öncüsü de Fransa olacaktır. Özgür tartışma ortamını bertaraf etmeye, düşünce ve ifade özgürlüğüne set vurmaya, dogmatik bir yasa yoluyla tarihi susturmaya yönelik bu girişimlerle, Fransa'nın temsil ettiği değerler çiğnenmektedir."

AKP'de kaos ülkeye zarar verir diyen Bahçeli de Davutoğlu'nun gündemindeydi:

BAHÇELİ'NİN DEĞERLENDİRMESİ

''Sayın Bahçeli devlet adamı olgunluğuyla, içinden geçilen bu kritik dönemde tek başına iktidara gelen AK Parti'de yaşanacak bir kaosun ülkeye büyük zarar vereceğini belirtti. Güçlü bir AK Parti, Türkiye'de istikrarın, gücün ve geleceğin teminatıdır. AK Parti'nin kaderi ile Türkiye'nin kaderi artık iç içe geçmiştir. Güçlü bir AK Parti iktidarı Türkiye'nin geleceğinin teminatıdır. Bunun olabilmesi için değerlerinizin sağlam, coğrafi ve tarih zemininizin güçlü ve derinlikli olması lazım. AK Parti kadroları milletimizin iradesinin asırlardır süren ideallerinin, değerlerinin gerçek temsilcileridir''

Davutoğlu, Bahçeli'nin sadece tek bir tespitine katılamayacağını ifade ederek, ''AK Parti'de ne bugün ne de yarın, hiç bir zaman kaos olmayacak. Sayın Bahçeli müsterih olsunlar. Hakkın ve halkın rızası için yola çıkmış AK Parti kadroları hiç bir fitneye, kaosa izin vermeyecektir'' dedi.


Dışişleri Bakanı Davutoğlu, gelecek dönemde Türkiye'nin dış politikasını ilgilendirecek ikinci büyük alanın, Ortadoğu'da baş gösteren halk hareketlerinin yol açtığı büyük siyasi dönüşüm olacağını ifade ederek, şunları söyledi:

"Önümüzde 3 seçenek vardı: Birisi statükoyu desteklemek ve kendi halkına karşı acımasızca şiddet uygulayanlarla hiç bir şey olmamış gibi ilişkileri devam ettirmekti. Biz bu seçeneği hiç bir zaman makul bulmadık. Bu seçeneği savunanlara ve bizi Suriye'de, Arap uyanışı sürecinde yaşananlara müdahil olmak ve taraf tutmakla eleştirenlere soruyorum: Ortadoğu'da yüzyıllarca beraber yaşadığımız kardeşlerimiz, tarihdaşlarımız onurlu bir yaşam için baskıcı dikta rejimlerine başkaldırırken, gözlerimiz önünde demokrasi mücadelesi verirken, Türkiye sizce kimin yanında yer almalıydı? Suriye'nin bir çok şehrinde, her gün onlarca sivil öldürülürken, insanlar sorgusuz sualsiz evlerinden alınırken gözlerimizi yummamız, sırtımızı dönmemiz mi gerekiyordu? Bizim gibi seçme ve seçilme hakkı talep edenlere karşı statükoyu mu desteklemeliydik? Türkiye'nin kendi demokrasi tecrübesi ve duruşu, böylesine ilkesiz bir politikaya izin vermezdi. Biz 'bekle gör' politikası izlemedik ve izlemeyeceğiz. Bu bölgenin kaderini bölge dışı aktörlere teslim etmeyeceğiz.''