BIST 10.083
DOLAR 32,37
EURO 34,69
ALTIN 2.419,76
HABER /  GÜNCEL

Erdoğanın Diyarbakır tahmini

Başbakan Erdoğan'ın bir gözü Diyarbakır seçimlerinde.. ATV'nin canlı yayınına konuk olan Başbakanın tahmini ne yönde?

Abone ol

Başbakan Erdoğan'ın ATV'nin canlı yayına katıldı. Gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan Diyarbakır seçimleri için iddialı konuşmaması dikkat çekti. Erdoğan gündeme ilişkin bir çok konuya değindi.

BİZ KAZANIRSAK

AK Parti'nin, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanıp kazanmasının Kürt sorunu ve Irak ilişkilerdeki stratejilerini etkileyip etkilemeyeceği yönündeki bir soru üzerine Erdoğan, ''Biz kazanırsak bölgede ayrı bir hava eser o ayrı mesele, ama mevcut yönetim orada devam ederse sadece yerelde yapacağını yapacaktır o kadar. Kalkıp da Irak politikalarını belirleyecek değil veya Türkiye'nin Irak'a yönelik politikalarının üzerinde herhangi bir inisiyatifi olacak değil. O tamamen bize ait olan bir meseledir. Orada rahatız'' diye konuştu.

KÜRT EŞİTTİR PKK DEĞİL

Bazı kesimlerin ''Kürt eşittir PKK'' mantığıyla hareket ettiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bir defa 'Kürt eşittir PKK' değil. Kürt kökenli vatandaşlarım, bir defa terör örgütüne, PKK'ya karşı belki olumlu bakan bir kısmı olabilir o ayrı, ama büyük bir çoğunluğunun bizi desteklediğini gönül rahatlılığıyla söyleyebilirim. Biz o bölgenin birinci partisiyiz. Birinci parti olmamazın sebebi bu duruşumuz sebebiyledir. Biz oralara rahat rahat gidebiliyorsak. Benim bakan arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım bölgede rahat rahat faaliyetlerini sürdürüyorlarsa bundan dolayıdır.''

MUHALEFET NEDEN ZAYIF? HABERİN DEVAMINDA

[PAGE]

BİR DEFA HALKTAN KOPUKLAR


''Muhalefetin zayıf olması neden kaynaklanıyor?'' sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

''Bunlar bir defa halktan kopuk, ama biz halkla içi içeyiz. İnanın ben muhalefete yardımcı olmak istiyorum. '81 vilayete gidin' diyorum, 'buralarda hep beraber olalım' diyorum. Eğer buralarda beraber olursak, demokrasiyi ülkemizin 81 vilayetine hep beraber egemen kılarız. Ben bir siyasi partiyle Güneydoğu'da eğer baş başa mücadele verirsem, bu benim için de zor olur. Halbuki diğerleri gelmiş olsa işimiz daha kolay olacak ve yaşanan bazı sıkıntıları da belki yaşamayacağız. Baykal, Mardin ve Kars'a gitti. Bakalım daha başka gidecek mi?

65 il civarında ben gidiyorum. Diğerlerine arkadaşlarım gidiyor. 81 vilayetin hepsinde çalışmalarımızı aynen uyguluyoruz. Niye? Çünkü demokrasiyi halkla yapacağız, kalkıp da belli odaklarla yapılmaz. Bunlara bakıyorsunuz Ankara'dan, genel merkezlerinden çıkmıyorlar. Söyledikleri tek şey var televizyon, televizyon. Biz de fırsat bulursak 3-4 tane televizyon programıyla sadece ülkenin içinde yaşadığı durumları görüşelim, hem de siyasi noktadaki atmosferi beraberce değerlendirelim düşüncesiyle bunu yaptık. İnanın halkla iletişimde ciddi sıkıntıları var.''

İŞ ADAMLARINA ÇAĞRISI NE OLDU? HABERİN DEVAMINDA

[PAGE]

SAKIN İŞÇİ ÇIKARMAYIN

Başbakan Erdoğan, ''İş adamlarına işsizlikle ilgili bir çağrınız olabilir mi?'' sorusu üzerine, şuana kadar 47 başlıkta çağrıları olduğunu belirtti.

İş adamlarına ''sakın işçi çıkarmayın'' dediklerini anımsatan Erdoğan, kısa çalışma ödeneğinde yaptıkları düzenlemeyle iş adamlarına 6 aylık bir süre yarattıklarını anlattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

ÇALIŞMA ÖDENEĞİNİ ALTI AYA ÇIKARDIK

''Bu kriz psikolojisini beraber yönetmemiz lazım. 'Bunu sadece bizden beklemeyin. 3 ay olan kısmi çalışma olayını 6 aya çıkardık ve işçinin ücretinin yarısını biz ödeyeceğiz yeter ki çıkarmayın' dedik. Maalesef buna uyanlar, uymayanlar var. Son zamanlarda bazı büyük firmalarımız uyacaklarını açıkladılar. Bunlardan birisi Ford, 'Ben' dedi 'buna uyacağım ve bu uygulamaya geçiyorum' dedi. Bu şekilde olumlu sinyaller gelmeye başladı. Ben de diyorum ki 'buna uymayıp da kayıt dışı emeğe tevessül edenleri de tespit ettiğimiz anda, seçim sonrası onlarla çok ciddi mücadelemiz, kavgamız olur.' Çünkü bunları yapanların bir kısmı da kayıt dışı emeğe yöneliyor. Kayıt altından kaçıyor 'bu fırsattır' diyor. Bu, bir defa bu ülkeye ihanettir, kusura bakmasınlar. Çünkü biz elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Kalkıp da devletin hazinesini onlara tahsis edecek halimiz yok.''

Erdoğan, ayrıca bankaların güvenilir kişi ve kuruluşlara kredi verme konusunda ketum davranmamaları, medyanın da ''felaket tellağı'' yerine, ''alınan önlemler ve atılan adımlar konusunda destekçi olması gerektiğini'' kaydetti.

ORDU İKTİDAR İLİŞKSİ NASIL HABERİN DEVAMINDA

[PAGE]

ZAMAN İÇERİSİNDE SIKINTILAR OLMUŞ OLABİLİR

Ergenekon Davası'na ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Tabii Anayasamız, yasama, yürütme ve yargı organının yerini, konumunu belirtmiş. Biz yürütme organı olarak bu görevimizi yaparız. Bu görev alanımıza doğrusu birilerinin girmesini de istemeyiz. Yasama organı olarak da üzerimize düşen ne ise bir milletvekili olarak onu yaparız. Şu anda olay bir yargı sürecinin içindedir. Yargı süreci devam ediyor. Dolayısıyla bu yargı sürecinin içerisinde, bizim süreci yorumlamaya yönelik herhangi bir hakkımız yok. Bunu yapamayız. Yargının herhangi bir talebi, talimatı olması halinde, olduğu takdirde güvenlik güçlerimiz burada kendilerine düşen görevi savcının talimatıyla yerine getirir, yapar. Sümen altı etmez. Şu anda yapılan da budur. Ama anlaşılan o ki geçmişte demek ki sümen altı ediliyordu birçok şeyler. Ama şimdi sümen altı edilmiyor. Çünkü gerçeklerin ortaya çıkması lazım. Bu gerçekler ortaya çıkacak ki gelecek kuşaklara ve nesillere bizler çok daha farklı bir Türkiye'yi bırakalım. Çok daha güvenli, devletin milletiyle kaynaştığı örtüştüğü bir Türkiye'yi bırakalım. Herkesin birbirine şüpheyle baktığı bir Türkiye olmasın. Bunu istemiyoruz. Dayanışma içerisinde olduğumuz bir Türkiye olsun. Faili meçhuller de olmasın, yargısız infazlar da olmasın. Ben inanıyorum ki bu süreçte demokrasi kazanıyor. Bu süreci medyasıyla, siyasileriyle hep birlikte desteklemeliyiz.''

''Ordu ve iktidar ilişkisi bakımından daha bir normalizasyon yaşandığı kanısında mısınız bu dönemde?'' şeklindeki bir soru üzerine Başbakan Erdoğan, şu açıklamayı yaptı:

 ''Silahlı kuvvetlerimizle aramızda herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Rutin çalışmalarımız görüşmelerimiz var. Her geçen gün birbirimizi çok daha iyi anlamanın bir yerde de huzuru içerisindeyiz. Bizimde belki zaman içerisinde aramızda bazı güven sıkıntıları olmuş olabilir. Ama zaman geçtikçe birbirimizi daha iyi tanıdığımız için bu güven bunalımları da ortadan kalkmış oldu. Tabi daha ideali daha güzel günleri yakalamak. Çünkü TSK ile hükümetin birbirine güveni ülkem için çok önemli, milletim için çok önemli. Burada en ufak bir şüphe doğarsa bunun bedelini ülke, millet öder ve bunun kaybı da demokrasiye olur. Böyle bir şeyi yaşatmaya kimsenin hakkı yok.''

Başbakan Erdoğan, ''Davos'a gerçekten bir daha gitmeyecek misiniz, Davos bitti mi'' sorusuna ''Şuanda yok'' yanıtını verdi.

PKK'NIN SİLAH BIRAKMA İDDİALARINA NE DEDİ? HABERİN DEVAMINDA

[PAGE]


YETER Kİ SİLAHI BIRAKSINLAR

Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.

Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti. Erdoğan, şöyle konuştu:

''Yani bu bir Kürt Konferansı olarak değerlendirilemez. Talabani'nin buradaki iyi niyetini samimiyetle karşılarız. Konuyla ilgili de zaten son bu Su Forumu ile ilgili İstanbul'a gelişinde de bazı ifadeleri oldu. Biz de kendisine 'Bu konuda sizin girişimleriniz eğer bir netice ortaya koyabiliyorsa, biz bize düşeni her zaman yaparız. Yeter ki burada bölge bir sükuna kavuşsun' dedik. Arzumuz budur. Ama öncelikle burada bir şeyi gerçekleştirmeniz lazım. Bir, Kuzey Irak, bölücü terör örgütünün konuşlanma alanı olmaktan çıkabilecek mi? Burası çok önemli. Önce bunu halletmeniz lazım. Kaldı ki bölücü terör örgütü silahlarını bırakabilecek mi? Yoksa bizim güvenlik güçlerimiz sürekli böyle bir operasyonun içerisinde olmanın arzusunu taşımıyorlar. Ama karşısında eli silahlı bir terör örgütü olduğu zaman tabii güvenlik gücünün de kendi halkının ve milletinin güvenliğini koruma görevi var. Bununla ilgili de nerede, ne varsa buna yönelik adımlarını atıyor, atacaktır. Ama biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur.''

ABD Başkanı Barak Obama'nın da ABD'nin, PKK'ya karşı olan tavrını teyit ettiğini dile getiren Erdoğan, ''Yani ABD'nin düşmanı olduğunu onlar da ifade ettiler. Bu noktada zaten orada bir sıkıntı yok. Süreç o noktada aynen devam ediyor. Dayanışma aynı şekilde devam ediyor. Gelince bunun detaylarını görüşme imkanımız olacaktır'' dedi.

BAYKAL VE BAHÇELİ'YE MİTİNG CEVABI.. HABERİN DEVAMINDA

[PAGE]

BEN İL ONLAR BÖLGE MİTİNGİ YAPIYOR

''Sayın Bahçeli ve Baykal'ın bu kadar sertleşmesini siz kişisel olarak neye bağlıyorsunuz'' sorusuna da Erdoğan, şu yanıtı verdi:

 ''Yoğun bir miting kampanyam var. Bugün 52. mitingimi yaptım. İlçeleri saymıyorum bunlar sadece il mitingleri. Ben il mitingi yapıyorum. Bölge mitingi yapmıyorum. Ama diğerleri bölge mitingi yapıyor. Bakıyorsunuz 3-5 ili bir ilde topluyorlar. Bir diğeri de ortaya koyabildikleri hiçbir plan, proje yok. Bu onlarda ciddi bir sıkıntı meydana getiriyor. Bizim bu noktada sıkıntımız yok. Bir de yaptıkları kamuoyu araştırmalarında neticeyi görüyor. Bir lider bunu söyler mi? 'AK Parti yüzde 52'nin altında kalırsa kendisini başarısız ilan ederim' Sen benim ne alacağıma ne bakıyorsun? Sen kendin ne alacaksın onu söyle. Bir siyasi parti ortaya çıktığı zaman birinci olmak için çıkar, ikinci olmak için çıkmaz. Kendisi nerede olacağını ifade etmiyor. Sadece iktidar partisinin yüzde 52'nin altında alması halinde başarısız olacağına dair bir çizgi koyuyor. Bu bir defa kendisinin nerede olduğunu, bu hırsının, bu hakaretlerinin nereden kaynaklandığını gösteriyor. Bahçeli zaten bu tür şeylere hiç girmiyor. Giremiyor. Ben şehirlerimize bir vizyon arıyorum. Onlarda dikkatinizi çekiyorsa bu mesajları verirken, kendi partisinin içine doğruda mesajlar veriyor. Yani parti içi muhalefet var. Buna karşı nasıl işi dengelerim? Parti içi demokrasilerini acaba güçlendirebilir mi, güçlendiremez mi? Bu noktada yaptıkları bir kavga var. Bunun da tabi şu anda kendilerinde sıkıntılar var. Sıkıntılarının başladığını hissediyorum, görüyorum. Bizim böyle bir derdimiz yok.'