BIST 10.274
DOLAR 32,28
EURO 34,79
ALTIN 2.408,60
HABER /  POLİTİKA

Çözüm İmralı'daymış

BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, grup toplantısında konuştu

Abone ol

İNTERNETHABER- BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak ülkede 3.5 milyon kişinin önder kabul ettiği Öcalan'ın Kürt sorununun çözüm kaynağı olduğunu iddia etti

Kışanak; 'Sayın Öcalan'ın kendisinin ifadesiyle özgürlük güvenlik koşullarının sağlanması gerekiyor. Bizde kabul ediyoruz. Sayın Öcalan özel bir kişidir. Devlet bu gerçeğin farkındadır. Bizzat Başbakan'ın ben görevlendirdiğim dediği kişiler görüşmeler yapmışlardır. Bu ülkede Kürt sorununa çözümde etkili aktör Sayın Öcalan'dır.' dedi

BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasından, Uludere'de yaşanan olaya kadar birçok konuya değindi.

İşte Kışanak'ın konuşmasından satış başları;

Öncelikle gazeteci arkadaşlarımın bu özel günü kutluyorum. Bu ülkede gazeteciler cezaevinde. Çünkü tutuklular...

Bu ülkede binlerce yayın organı var. Sosyal medya dışındaki medya organları iktidardan izin verilmeden haberleri giremiyorlar. Bu iktidar yöneticileri utanmadan aynı yalanı tekrarlıyorlar. 'Onlar gazeteci değil'.

Bu zihniyet 90'lı yıllarca 'onlar gazeteci değil' zihniyetinin tam kendisidir. Bu zihniyet Metin Göktepe'nin katillerini koruyan, soruşturma evrakları arasından evrak kaçıran zihniyetin ta kendisidir. Çünkü o katillerin suç ortağıdırlar. 

SİZİN EN KATİL YÜZÜNÜZÜ GÖRDÜK

Uludere'de yaşanan katliamın üzerinden on üç gün geçti. Acımız hala çok taze. Bu geçen süre içerisinde gönül isterdi ki bu ülkede iktidarı elinde bulunduranlar, yüzde 50 oy aldım diye böbürlenenler karalamayı bir kenara bırakarak sorumluluklarının farkına varsalardı. Ordu yaptıysa bunu sorumluluğu da size ait o zaman. Benim çalışma arkadaşım diyorsun, kutluyorusun..Bu vesayeti artık ortaklaştırdınız. Bize de kabul ettirmeye çalışıyorsunuz. Biz sizin en katil yüzünüzü gördük ama teslim olmadık. Bugün de teslim olmayacağız. Hala BDP'yi suçlayarak sorumluluklarını gözardı edeceklerini sanıyorlar. Bir zamanlar bana devlet cinayet işletemez diyenler çıktı. Develet bal gibi de cinayet işlemiş bu ülkede.

O İNSANLARIN KAÇINA PARA ÖDEDİNİZ?

Terörden doğan tazminatları ödeme altında çıkarttığınız devletin kusuru nedeniyle öldürdüğünüz kaç kişiye para ödediniz?

Katliam gün gibi ortadayken tüm gerçekliği ile ortadayken devlet cinayet işlemez palavrasına salırarak bunu ört bas etmeye çalışıyorsunuz. Çünkü bu politikanın sahibi sizsiniz.

BDP için söylediği sözlerin tamamını bin kat fazlasıyla kendisi yaşıyor. Bizim için halk esastır. Halk kime ne diyor bunu biliyoruz. On bilerce kişinin bu Başbakan için ne dediğini biliyoruz. Sizin için din istismarcısı diyorlar, katil diyorlar. Bunları biliyor musunuz Başbakan? Bunları size sağladığınız istihbarat söylesin.

Bu ülkede öyle bir yönetim anlayışı var ki... Katliam yapmak serbest. Katliamı protesto etmek suç...

KATLİAM YAPMAK SUÇ DEĞİL, PROTESTO ETMEK SUÇTUR

Devlet yücedir, dokunulmazdır, devlet her suçu işler senin onu protesto eleştirme hakkı yoktur. Ama milleti halkın hiç bir kıymeti yoktur. Yaşam hakkının bile değeri yoktur. İnsanlar katledilmiş bunun hesabını veren yok. Utan..Biz gerçeği görmeyecek kadar akılsıl mıyız? Biz ne yaşadığımız biliyoruz. Her gün joplanıyoruz, tutuklanıyoruz. Hani nerede halka hesap veren bir tane devlet görevlisi var mı? Bunun adı olsa olsa ileri fazişm olur.

Türkiye'de bu katliamın hesabını soracak binlerce insan var. Bu hükümet protesto edenlere polise saldırma talimatı verebilir. Üstlerine gaz bombaları ve joplarla gidebilirler. Başbakan onların üzerinde polisi saldı. Protesto gösterilerinde yaklaşık 500 kişi gözaltına alındı. Bu ülkede katliamın hesabını sormanın bedeli bu.

BAŞBAKAN'DAN BOMBAYI ATANA KADAR HESAP SORULACAK

Bu katliamda hükmü Başbakan verdi. Değerlendirmesini AK Parti MYK'sı yaptı. Zorlanmazsa diğer katliamlar gibi geçiştirilecek. Bu katliamın hesabı herkesten sorulacak. Başbakanından bombayı atana kadar..

Bu katliamı kınayan, taziye ziyaretine giden herkese teşekkür ediyorum. Sesimizi kısmak isteyebilirler.

AK Parti ustalık döneminde. Başbakan ustalık aşamasına geldi. Katliamlarında, baskınlarında ustalık aşamasına geldi. Hiç bir iktidar döneminde böyle sasnsür uygulanamamıştı. O baskıda zulümde ustalaştıysa bu halkta direnişte ustalaştı. Bu nedenle bizim sesimizi kısarak bize sansür uygulayarak bu mücadeleyi boşa çıkartcağını sanıyorsa yanılıyor.

BAŞBAKAN KENDİ BOROZANINI ÖTTÜRMEK İSTİYOR

Vatandaşın vergileri ile yayın yapan TRT'nin görevi kamusal yayıncılıktır. Ama AK Parti bunun da olanaklarını kısmak için elinden geleni yaptı. Televizyon yayınlarına kısıtlama getirdiler. Birde iç tüzük hazırladılar. Muhalefetin sesini hepten kısmak istiyorlar. Konuşma sürelerini kısaltıyorlar. Amaç muhalefete tümden susturmak.Kendi borozanını öttürmek.

Kendi çalıp kendi oynar. Başbakan oldu olcak parlementoyu iptgal etsin. Kendileri çalsın kendileri oynasın.

Yine bu iktidar öylesine maharfetli ustalaşmış ki ne zaman kötü bişe yapacaksa yanında onu cilalayacak bir kılıf buluyor. Tutukluların hasta yakınları ile görüştürmek konusunda yasal bir düzenlemenin yapılması iyi birşey. Ama bunu kalkıp iyi bir şeymiş gibi cilalıp sunuyorlar. Altından çıka çıka altı 6 avukatı ile görüşme çıkıyor. Bunu savunuyorlar. Biz biliyoruz memelekette yargı nasıl vesayet altında. Göya tutukluluk istisna.. Ee cezaevindeki insanların yarısı tutuklu.İstisna değil. Bu hükmü çıkarttıkları gün cezaevinde siyasi nedenle tutuklu bulunanların tamamına her an bahane ile avukat görüşü yasağı getirecekler. Bu yasanın başka durumu var. Öcalan'a yönelik uygulamayı yasaya geçirmek istiyorlar. Katı tecrite yasal kılıf bulmaya çalışıyorlar.Hani kişiye özel düzenleme yapılmazdı.Böyle palavra bir laf hergün hergün tekrarlanıyor. 

ÖCALAN ÖZEL HUKULA KARŞI KARŞIYADIR

Öcalan özel bir hukukla karşı karşıyadır. Havalandırmaya çıkma hakkı var buna izin verilmiyor, farklı hücrelerde insanlarla görüşme hakkı var, televizyon izleme hakkı var, avukat görüşmelerinin gizlilik kuralı var..Ama  bunların hiçbiri uygulanmıyor. Tamamen Sayın Öcalan için özel infaz rejimi uyguluyorlar. 

ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMASI ÖNEMLİ BİR KONUDUR

Bu görüşmelerden istedikleri politikayı dikte ettiremedikleri sonuç çıktığında vazgeçtiler. Savaş acımasızlığın en katmerlisini devreye soktular. Rehine muamelesi Türkiye'ye hiç birşey kazadırmaz. Olsa olsa ülkede çatışmaları körükler. Sayın Öcalan'ın kendisinin ifadesiyle özgürlük güvenlik koşullarının sağlanması gerekiyor.Bu konu geleciğimizi ilgilendiren önemli konudur.Bu rehine muamelesi kabul edilemez. Sayın Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması için kadınlar bir kampanya başlatmıştır. Bu Türkiye'nin sorunlarını çözmek için bir aydınlık tutabilir.Biran önce bu yola dönülmeli .Barışın önünü açacak politikaya dönülmeli.

BU SAVAŞI KÖRÜKLER

Bir halkı katliamlarla sindirmeye çalışmak fazişmden başka değildir. Sayın Öcalan'a özel bir hüküm getireceğim,avukat görüşmelerini kısıtlayacağım diyerek savaşı körükleren bu hüküm kabul edilmemelidir. Bu perlomentonun buna izin vermemesi gerekiyor

İLKER BAŞBUĞ'UN TUTUKLANMASI ÖNEMLİDİR

İlker Başbuğ'un tutuklanması önemli bir konudur.Bu ülkede askeri vesayetin dayanakları bile var. Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un hesap verebilecek yükümlüğünde olması önemlidir. Bu normaldir. Ama burda anormal birşey var. Bu da Uzun tutukluluk süreleri...

Tutuklu olan onlarca başkan var.Neden Başbakan gelsinler işlerini yapsınlar hem de tutuksuz yargılansınlar demiyor. Ama Başbuğ tutuklandı ikinci gün diyor ki 'Benim mesai arkadaşım tutuksuz yargılansın' Bu ülkede tututksuz yargılanmak için sesin mesai arkadaşınmı olmak lazım?

BAŞBAKAN'IN İMZASI VAR

Biz biliyoruz bu mesai arkadaşım sözünü herkes için kullanmaz.Bu konuda işbirlikleri var. Şuan da Başbuğ'un tutuklanmasına konu olan Andıç'ın yargılanmasına konu olan konuların altında Başbakan'ın imzası var. Ben bölücük planının altına imza koydum diyor. Bu ülkede vesayet rejiminin temeli andıç planlarıdır.Bunlardan geçilmiyor.Bunlar Başbakan'ın imzası dahilinde yürütülen yasa dışı uygulamalardır.

O andıçlarda bakanlıklara ,valiliklere görev veriliyor.Yasa dışı metinlerdir. Niye gizli bir iş yapma ihtiyacı duyuyorsunuz.Çünkü yaptığınız evrensel hukuka, topluma, muhalefete aykırı.Bu ülkede o vesayet rejiminin bekçileri onlardan birisi de Başbakan.

SENDE BAŞBUĞ'UN YANINA GİT

Sayın Başbakan Başbuğ'un mesai arkadaşı. Beraber mesai harcamışlar. STK'ları, aydınları, basını, bizi susturmak için çok çalışmışlar. O zaman Sayın Başbakan mesai arkadaşına ihanet etme o içerde sende onun yanına git. Orada tek başına kalmış. Orada tek başına bırakma onu. Yoldaşlık yap.Yalnız bırakma onu.

BAŞBUĞ'DAN BUNLARIN HESABI SORULACAK MI?

Sayın Başbakan senin o mesai arkadaşın 93-95 yıllarında bölgede görev yaptı Onun görev yaptığı dönemde faili meçhul davalar, yakılıp yıukılan köyler var. Bunlarıd a davaya katacak mısınız? Onun görev yaptığı dönemde 11 köylü öldürüldü. Biz onların kemiklerini bulduk. Bunun da hesabını soracak mıyız? Yine bu mesai arkadaşın görevde olduğu zaman Lice yakılıp yıkıldı.Buranın yıkılmasına neden olan bu yetkililer yargı karşısına çıkartıldı mı? Bir internet sitesinden kurmaktan daha az bir suç mu bunlar? O zaman yakılan bebeğin fotoğrafını gazeteye koyduk. Gazeteciydim o dönem. Neden bunların hesabı sorulmuyor. Bahtiyar Aydın'ı Lice'ye gönderen İlker Başbuğ'dur.

YALAN SÖYLEMEKTEN ARTIK VAZGEÇ

Başbakan artık yeter. Bu insanlara yalan söylemekten vazgeç. İki elimiz yakanda. Bizim davamızı görecek dava yok bu ülkede. Hala JİTEM'i ben kurdum diye böbürlenene adam hakkında bir soruşturma yürütmemişsin .Sen mesai arkadaşlarınla hesbial olmuşsun. Allah sonunuzu hayır etsin demiyorum. Çünkü katliam yapanların sonu hayır olmaz.