BIST 9.780
DOLAR 32,57
EURO 34,94
ALTIN 2.431,97
HABER /  POLİTİKA

Bu Tayyip Erdoğan değişmez

Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında Gezi Parkı'yla ilgili önemli mesajlar verdi.

Abone ol

Başbakan Erdoğan, "Taksim Gezi Parkı eylemlerini bahane edenler, Türk bayrağını yakacak, illegal paçavraları, bölücü posterleri devletin kurumuna asacak kadar alçalmışlardır. Bunların karşısında biz konuşunca ‘Başbakan sert konuşuyor...’ Buna sertlik diyorsanız kusura bakmayın, bu Tayyip Erdoğan değişmez" dedi.

Belediye başkanlığı döneminde İstanbul'a su getirirken 70 bin ağaç söktüklerini belirten Erdoğan, yerine 780 bin ağaç diktiklerini hatırlattı. Erdoğan ayrıca Gezi Parkı politikasından ötürü Kılıçdaroğlu'nu istifaya çağırdı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.İşte Erdoğan'ın grup toplantısında yaptığı konuşmanın satır başları:

BİZE OY VERMEYEN KİTLEYİ ANLAMAYA ÇALIŞTIK

2009 mahalli seçimlerinde olduğu gibi sandıktan çıkan sonuçlar kesin zafere de işaret etse, netice istediğimiz gibi olmadığında en küçük detayına kadar süreci analiz ettik. Nerede hata yaptığımızı, yanlış yaptığımızı, tüm tarafsızlığımızla, tüm boyutlarıyla değerlendirdik. 12 Haziran seiçmlerinn ertesi günü ekiplerimizi topladık, seçim sonuçlarını analiz ettik, dersler çıkarmaya, bize oy vermeyen kitleyi de anlamaya çalıştık. Sadece sandık sonuçları değil 10, 5 yıl boyunca her toplumsal olaya böyle bir samimiyetle, hassasiyetle yaklaştık. Terör meselesine böyle bir hassasiyetle yaklaştık, farklı toplumsal kesimlerin, farklı etnik grupların, inanç gruplarının meselesine böyle bir samimiyet, hassasiyetle yaklaştık.

DEVLET YÖNETİCİSİ OLARAK MAL CAN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ

Biliyorduk ki biz şu anda bir devlet yöneticisi olarak mal, can, akıl, nesil, inanç güvenliğini sağlamak durumundayız. Bunlar bizim asli görevlerimizdir, bunu başarmak durumandayız. Cumhuriyet mitinglerini dahi özünü, içeriğini, hedefini, gayesini bildiğimiz halde acaba göremediğimiz farklı boyutu var mıdır diyerek, son derecek dikkatli şekilde değerlendirdik. Biz farklı toplum kesimleriyle inatlaşan bir parti asla olmadık, asla böyle bir parti de olmayacağız. Yüzde 50'nin oyuyla da iktidara gelmiş olsak, kendimizi her zaman yüzde 100'ün partisi, yüzde 100'ün iktidarı olarak gördük. 

AYRIMCILIK YAPMADIK

Daima kucaklayıcı dil kullandık, her zaman birleştirici, bütünleştirici üslup kullandık. Yola çıkarken etnik milliyetçiliği, bölgesel milliyetçiliği, dinsel milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldığımızı söyledik. Asla ülkemizde etnik ayrımcılık yapılamaz, dinsel ayrımcılık, bölgesel ayrımcılık yapılamaz dedik. Batı, bugüne kadar ne gördüyse Doğu, Güneydoğu da aynısını, Kuzey ne gördüyse Güney de aynısını görecek dedik. 81 ilimizin tamamına eşit mesafede olduğumuzu, ülkemizin 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarının, aynı şekilde, inşallah modern bir ülke anlayışıyla tarafımızdan kucaklandığını, kucaklanacağını söyledik. Bunu da büyük ölçüde başardık, başarmaya da devam ediyoruz.

NE DAYATMA YAPARIZ NE DE YAPILMASINA İZİN VERİRİZ

10,5 yıldır bu tertiplerle, tezgahlarla, provokasyonlarla , siyaset mühendisliği girişimleriyle nasıl baş ettiysek, onlara karşı nasıl dik durduysak, bundan sonra da milletin emanetini aynı hassasiyetle korumaya devam edeceğiz. Biz ne kimseye dayatma yaparız, ne de kimsenin dayatmasına eyvallah deriz.

PROJEYE CHP ONAY VERDİ

Son iki hafta içinde meydana gelen olayları homojen tek odaklı tek boyutlu olaylar olarak tabi ki görmüyoruz. Bir kere Taksim yayalaştırma projesi kapsamında, ağaçların taşınmasına itiraz olarak başlayan olaylar, ilk andan itibaren çok farklı bir mecraya akmaya başlamıştır.
Bir itirazın yükselmesi, yanlış bilgilendirmenin algının, siyasi istismarın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Şunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Taksim’de yapılan proje kapsamında bazı ağaçların sökülüp taşınmasından ibaretti. Bu proje İstanbul büyükşehir belediye meclisinde CHP’li üyelerin de onayı neticesinde başlatılmış bir projeydi. Şimdi onlar onaylarını da inkar ederler. Akşam başka sabah başka.

KALDIRIM GENİŞLETİLMESİ İÇİN

Kaldırımın genişletilmesi için Gezi Parkı’nın meydan tarafındaki duvarlarının yıkılması gerekiyordu. Yapılan işlem bundan ibaretti. Bazı siyasetçilerin çark etmeleri maalesef oradaki itirazları büyütmüştür.

ÇEVRE KATLİAMI

Bir çevre katliamını orada olanlar bizzat icra etmişlerdir.  Kaldırım taşlarının sökülmesi, çiçek saksılarının paramparça edilerek sökülmesi, ağaçların yakılması, kamu binalarının araçlarının ateşe verilmesi, sivil vatandaşlarımızın araçlarının ateşe verilmesi birer çevre katliamı değil mi? Çevre sadece yeşil bir ağaçtan ibaret midir?

4 CANSIZ BEDEN

Olayın ilk safhasında ortaya çıkan itirazlar, ilk andan itibaren siyasilerin örgütlerin sürece dahil olmasıyla farklı yerlere doğru dal budak salmıştır. İki haftadır yaşanan olayları çevre hassasiyetiyle açıklamak mümkün değildir. Bugün itibariyle arkasında dört cansız beden bırakmıştır. Üç gencimiz olaylarda hayatını kaybederken, bir komiserimiz şehit edilmiştir.

TENCERE TAVA SESLERİYLE RAHATSIZLIK

Esnafın dükkanları yağmalanmış yakılmış yıkılmıştır. Ciro kaybı yaşatılmıştır. Araç kornolarıyla tencere tava sesleriyle sloganlarla evlerinde insanlar rahatsız edilmiştir. Bu çevre değil mi? Bize ders vermeye kalkanlar hava kirliliğinin de görüntü kirliliğinin de çevreye karşı bir tavır olduğunu bilmeleri gerekir.

TÜRKİYE EKONOMİSİ HEDEF ALINDI

Türkiye ekonomisi bu olaylarla tabi ki doğrudan doğruya hedef alınmıştır. Faizlerin yükselmesi, yatırımcıların ürkütülmesi sistemli bir projeyle devreye sokulmuştur. İçerisi ve dışarısının dayanışmasıyla.Türkiye’nin uluslararası güç ve iktidarı hedef alınmıştır. Uluslararası basın sistematik olarak yanlış bilgilendirilmiş, art niyetli medya kuruluşlarının devreye girmesiyle saldırı yürütülmüştür.

GEZİ PARKI EYLEMCİLERİ MASUM DEĞİL

Şiddet sarmalına dönüşen bu olayları masum bir direniş olarak görmek mümkün değildir.
Şu anda Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemlerle, diğer gösteriler arasında bir çizgi çekme çabası olduğunu görüyoruz. Bu hataya hiç kimse düşmesin. Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemler masum demokratik olarak yansıtılırken, şiddet içeren eylemlerin bu eylemlerle ilgisi olmadığı vurgulanıyor. Durum hiç de öyle değil. kusura bakmasınlar.

YÜZDE 95'İ

Türkiye’ye ekonomiye demokrasimize yönelik eylemler burada fitili ateşlenen eylemlerden dolayı bu boyuta ulaşmıştır. İnanın buraya gelenlerin yüzde 95’i şu olaylardan önce Gezi Parkı nerededir diye sorsanız adresini bilmezlerdi. İnanın böyle.

OLAY 15 AĞACIN SÖKÜLMESİ DEĞİL

Attığımız adımlar, hep buna yönelik. Yoksa olay 15 tane ağacın, o yayalaştırma projesiyle alakalı sökülmesi değil. Artık, öyle yerler vardır ki ağaçlar, ağaç sökme makinalarıyla sökülür, bir başka yere taşınmak suretiyle orada bunlar tekrar ağaç dikme çalışmaları gibi dikilir. Aynı şekilde yeni fidanları, çeşitli süs ağaçlarını bu şekilde dikersiniz, bunlar yapılır, buna mani bir hal yok. Ama buna mani bir hal varmış gibi göstermek, işte asıl sandıkta çıkamayanların kendilerine alternatif yol orama gayretidir.

GÜÇLERİ YETSE DEV ÇINARLARI YIKARLARDI

Beşiktaş’ta Başbakanlık Ofisi’ne şiddet kullanarak saldıran kitleler hem Taksim Gezi Parkı bahanesinin arkasına saklanmış ve Başbakanlık Ofisi’nin olduğu o caddede bir tane yaya kaldırımında kilit taşı kalmamıştır. Bu çevre katliamı değil mi? Güçleri yetse inanın dev çınarları yıkarlardı. Ama o dev çınarlar yıkılmaya müsait değildi de onun için yıkamadılar.

NE OLUR BU PAÇAVRALARI İNDİRİN Mİ DİYECEKTİK

Ankara’da yapılan vandallıklar, Taksim Gezi Parkı’ndan güç, ilham almıştır. Taksim Gezi Parkı eylemlerini bahane edenler, Türk bayrağını yakacak, Taksim Meydanı’na illegal paçavraları devletin kurumuna asacak kadar, o bölücü posterleri asacak kadar alçalmışlardır. Diyorlar ki ‘Başbakan geriyor, Başbakan sert’ Değerli arkadaşlarım ne olacaktı? Biz hala gelip bunların önünde diz çöküp ‘ne olur şu AKM’den şu paçavraları indirin’ mi diyeceğiz? ‘Şu terör örgütü mensuplarını posterlerini indirin’ mi diyeceğiz? 

BAŞTAN BU İŞE MÜSADE ETMEMESİ GEREKİRDİ

Zaten burada güvenlik güçlerimizin başta bu işe müsaade etmemesi gerekirdi. Kamu kurumunun içine bunlar nasıl sokulur? Çatıya bunlar nasıl çıkarılır? Oradan bu tür illegal paçavralar nasıl asılır, astırılır? O örgüt liderlerinin resimleri posterleri nasıl astırılır? Bunların karşısında biz konuşunca ‘Başbakan sert konuşuyor...’ Buna sertlik diyorsanız kusura bakmayın, bu Tayyip Erdoğan değişmez.

VALİYE POLİSE TEŞEKKÜR

Bakanımıza, İstanbul Valimize, il emniyet müdürümüze, tüm emniyet teşkilatımıza bu sabah yaptıkları operasyon sebebiyle teşekkür ediyorum. AKM’den bütün bu paçavralar, hepsi indirildi ve şu anda güvenlik güçlerimiz kültür merkezine sahip çıktılar. Ayrıca anıttaki bütün o paçavraları gördünüz. Aslında gönlüm bugün sizlere burada bir brifing vermek isterdi. Yaklaşık 20 dakikalık hazırlattığım bir görüntü var. Ama bunları genişletilmiş il başkanları toplantısında bir brifing olarak sunacağız.

O hali sizlere o görüntülerle sunmak isterim. Çünkü öyle bir tabloya eğer bir yürütme olarak müsaade edersek, bu yürütmeye bu görevi veren halkımız başta olmak üzere biz milletimize, tarihimize karşı çok ciddi bir sorumluluk içerisinde oluruz. Onun için de bundan sonraki sürece yönelik bu kararlılık Taksim Meydanı ile Gezi Parkı ile alakalı devam edecektir. Bunu söyledim. Kusura bakmasınlar, Gezi Parkı adı üzerinde gezi parkıdır, İşgal alanı değildir.

GEZİ PARKI İŞGAL ALANI DEĞİLDİR

Çünkü böyle bir tabloya eğer bir yürütme olarak biz müsaade edersek, bu yürütme bu görevi veren halkımız başta olmak üzere biz millete karşı sorumluluk içinde oluruz. Bundan sonraki sürece yönelik bu kararlılık Taksim Meydanı’yla alakalı, Gezi Parkı’yla alakalı devam edecektir. Bunu söyledim, biz buraları kusura bakmasınlar Gezi Parkı adı üzerinde, Gezi Parkı’dır işgal alanı değildir.

BİRA SATANLAR HARİÇ

Burası önemli, çünkü bunların özgürlük diye bir derdi yok. Bunlar özgürlük derken başkalarının özgürlük alanına tecavüz etmişlerdir. Niye? Şu anda Taksim’de oteller yüzde 80 boşalmıştır. Bu şimdi birilerinin özgürlük alanına tecavüz değil mi? İstiklal Caddesi’nde esnaf ciroları itibariyle adeta çökmüştür, bira satanlar hariç

EKONOMİ ÜZERİNDE AĞIR TAHBİBAT YAPILMAK İSTENİYOR

Şu anda dahi Gezi Parkı’nda çevre için eylem yaptığını düşünen vatandaşlarıma özellikle seslenmek istiyorum. Taksim Gezi Parkı kılıfıyla büyük bir oyun oynanmak isteniyor. Ekonomi üzerinde ağır tahribat yapılmak isteniyor. Ambalajın üstüne ağaç koyarak birileri Türkiye’yi yavaşlatmak istiyor. Taksim eylemcilerin nerede nasıl kullanıldıklarını görmelerini rica ediyorum. Bu ülkenin Başbakanı olarak sesleniyorum. Bu eylemler, bazı sermaye grupları, faiz lobileri tarafından kullanılmıştır. Taksim’de eylem yapanlar, ekonomiye turizmine kast edenler tarafından açık şekilde kullanılıyorlar.

70 BİN AĞAÇ SÖKTÜYSEK 780 BİN FİDAN DİKTİK

Ağaç için eylem yapanlar samimiyseler, gerçekten dürüst davranıyorlarsa, bu ağaçlar söküldü dikildi. Biz İstanbul’a 180 kilometreden suyu getirdiğimiz zaman, biz tüneller açtık. O tünellerden suyu getirirken ağaçları söktük. O zaman da bazıları yazdılar çizdiler. Diyelim ki 70 bin ağaç söktüysek 780 bin fidan ve ağaç diktik onun yerine.

BUNLAR MI ÇEVRECİ ERDOĞAN VE EKİBİ Mİ?

Ama İstanbul’u da susuzluktan kurtardık. Şimdi bunu görmeyecek misin? İstanbul susuz, banyolarda küvetler dolduruluyor, su kullanılıyor. Yeni bir sektör oluşmuştu. Bidonla sular alınıyor, banyosunu yapıyor. Böyle bir dönem. Susuz İstanbul’u 2040 yılına kadar kurtaracak adımı attık. Dağları delerek İstanbul’a su getirdik. Şimdi Allah aşkına soruyorum. Bunlar mı çevreci, Tayyip Erdoğan ve ekibi mi çevreci?

BUNLAR YIKIYOR

 4,5 yıl içinde sadece fidan değil, İtalya’dan Almanya’dan ağaçlar ithal etmek suretiyle Tem – E-5’i biz ağaçlandırdık. Şu anda o ağaçların dibinde bir aile piknik yapıyor. Kazlıçeşme’de Zeytinburnu’nda bizi görürsünüz. Hep o dönemin ağaçlarıdır. Kim çevreci? Bunlar mı biz mi? Biz dikiyoruz, inşa ediyoruz. Bunlar yakıyor, yıkıyor. Aradaki fark bu.

SAMİMİLERİ ÇEKİLMEYE DAVET EDİYORUM

Oradaki tüm eylemcilerin büyük fotoğrafı görmelerini oynanan oyunu anlamaları ve samimi olanları özellikle oradan çekilmeye davet ediyorum. Bir başbakanları olarak bekliyorum.
Sevgili gençler sizlere hitap ediyorum, tüm ülkemdekilere. Özgürlük ve yaşam tarzına müdahale gösterilerinin arkasına sığındığı gerekçeler oldu bu ülkede. Burası çok önemli. Bunlar özgürlük derken, başkalarının özgürlük alanına tecavüz etmişlerdir.

GENÇLERE SESLENDİ

Yaşı 25 olan gençlere de sesleniyorum. Ben sizi Allah için seviyorum. Şu anda sizler 20 yaşındasınız. Bakınız İstanbul’a ben Belediye Başkanı olduğum zaman 1994. O günden bugüne 19 yaş. AK Parti iktidarı olarak demek 10 yaşındaydılar. Ama Tayyip Erdoğan olarak alırsanız 19 yıl geçti. Sevgili gençler, Türkiye’yi biz çok zor şartlar altında devraldık.

SEÇİLME YAŞINI 25'E KİM İNDİRDİ?

30 yaş seçilme yaşıydı, bunu 25’e kim indirdi? Biz indirdik. Ben 18 yaşla ilgili de çalışma yaptırtıyorum. Dünyada 18 yaş uygulamalarını da Avrupa’da nedir, muhalif kesim 18 yaşı duydukça hepsi çoluk çocuğa mı bırakacağız demeye başladılar. 25’te de bunu demişlerdi. Dünyada oluyor da bizde neden olmasın? Burada da hak eden, bu yarışta kazanan onlar da gelir aday olur. 18’e seçme yetkisi veriyorsun, seçilme yetkisini vermiyorsun.

TAKSİM'E 4 AYAKLI KOYSAM SEÇTİRİRİM DİYEN KİM?

Yoksa geçmişte birilerinin söylediği gibi o da liderdi. Taksim meydanına dört ayaklı koysam seçtiririm diyordu. Biz bunları da gördük. Bu milletin evladı 18 yaşında da, ona da seçilme hakkını vereceksin.

BAŞÖRTÜLÜ DİYE KIZLAR ÜNİVERSİTEYE GİDEMEDİ

Gençlerin şunu özellikle anlamasını istiyorum. Hem birkaç nesil olarak, siyasi nesil olarak zorlu süreçlerden geçtik. Gençlerin bizleri anlamalarını çok isterim. Bu ülkede inançlarından dolayı nice insanımızın hayatı karartıldı. Öyle mi? Sadece baş örtüsü takıyor diye halkının yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye’de üniversiteye kızlarımız gidemedi. Yurtdışına gitmek zorunda kaldılar. 

PARTİME KAPATILMA DAVASI AÇILDI

Ben İspanya’da yaptığım konuşmada bunu söyledim diye, partimin hakkında kapatılma davası açıldı. O zaman CHP Genel Başkanı şunu söylüyordu “Hamd olsun ki Ankara’da savcılar var”
Bunlar mı özgürlükçü? Bunlar mı özgürlükten yana? Bir genç kızın başörtülü olduğu için okuma hakkı yok mu? Okumayacak mı? Bunları yaşayan bir baba olarak ben de çok iyi biliyorum.

YAKINIMIN GELİNİNİ TECİZ ETTİLER

Başörtülü kızlarımızı, başörtülerinden tutmak suretiyle onları yerlerde sürükleyenler bunun hesabını nasıl verecekler? Bu olaylarda bile çok önemli bir yakınımın gelinini, Başbakanlık ofisimin yanında, yerlerde süründürdüler, kendisini çocuğunu taciz ettiler. Bu mudur özgürlük, çevrecilik? Bütün bunlara sabır sabır sabır dedik. Ben bütün bunlara karşı halkımın duyarlılığı adına, Kuzey Afrika’dan dönerken iki saatte toplanan İstanbullu bir şey dile getirdi aslında. Asıl özgürlük budur dediler.

ONLARA GÖRE BİZ SİYASETTEN SİNEMADAN ANLAMAYIZ

Bunları bize yaşatan sadece devlet değildi, siyaset değildi. Bu ülkenin bazı sanatçılarından, bazı STK’larından, medyasından, biz her daim bu muameleyi gördük.
Hani bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam diyorlar ya. Bu bakış sadece bugünün değil on yılların bize bakışıdır. Halkına bakışıdır. Onlara göre biz siyasetten, sinemadan, resimden şiirden anlamayız. Estetikten mimariden anlamayız. Biz onlara alt tabaka okumamış cahil verilenlere yetinesi gereken, zenci bir güruhuz. Bugün de aynı nazarla bakıyorlar.

MAMAK ZİNDANLARININ ŞAHİDİYİZ

Biz yaşam tarzımız ne olacak dediğimizde saygı göstermediler. Biz Mamak zindanlarının şahidiyiz. Mamak zindanlarında yatanları ziyarete gitmek suretiyle kuyrukta bekleyenlerdendim. Biz Metris zindanlarının da şahidiyiz. Diyarbakır zindanlarının şahidiyiz. Biz dayatmayı iliklerimize kadar yaşamış bir nesil ve böyle bir hareketiz.

ALKOL DÜZENLEMESİNİ MAĞDURİYETLERİ GİDERMEK İÇİN YAPTIK

Ama biz hiçbir zaman intikam peşinde olmadık. Bize yapılanı başkasına reva görmedik. Tek yaptığımız imtiyazları almak, hak ve özgürlükleri evrensel manada tesis etmek olmuştur. İnanç özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırdıysak bunun normalleşme adına yaptık. Eğer alkol kullanımına düzenleme getirdiysek, bunu birilerini mağdur duruma düşürmek için değil, mağduriyetleri gidermek adına yaptık.

KUTUPLAŞMADAN TÜRKİYE'Yİ BÜYÜTECEĞİZ

76 milyon bir olarak beraber olarak kardeş olarak geleceğe ilerleyeceğiz. Kimse kimsenin yaşam tarzına karışmıyor ve karışmayacak. Hiç kimse hiç kimseye dayatma yapmıyor, yapmayacak. Ortak noktada buluşacağız. Kutuplaşmadan, kutuplaştırmadan, hassasiyetleri kaşımadan Türkiye’yi büyüteceğiz.

AŞAĞILAMAKTAN VAZGEÇSİNLER

Bu ülkede isminin başında sanatçı, profesör, gazeteci, yazar sıfatı olanlar on yılların refleksiyle bu milleti aşağılamaktan lütfen derhal vazgeçsinler. Gençlerin arkasına saklanarak, imtiyazları için mücadele verenler bu çirkin oyunlarına son vermelidir. Gençlerimiz de milleti aşağılayan çevrelere karşı çok ama çok dikkatli olmalıdır.

GEZİ PARKI PİS KOKUDAN GEÇİLMİYOR

Bakın Gezi Parkı’ndan aldığım haberler ne biliyor musunuz? Gezi Parkı pis kokudan geçilmiyor. Bunlar çevrecilik adına yapılıyor değil mi?

MÜEZZİNİ TEHDİT ETTİLER

Ayakkabılarla Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'ne gireceksin, orada içeceksiniz. Bu ülkenin dini mabetlerine karşı bu saygısızlığı yapacaksınız. Ne adına? Çevre adına. Caminin müezzinini tehdit edeceksiniz, ondan sonra farklı şekilde konuşturacaksınız; 'Böyle bir şey olmadı'... Ne olmadı, bütün görüntüler elimizde. Cuma günü arkadaşlarımıza bunları görüntüyle vereceğiz. Bunların hepsini milletim görecek. Milletimize bunların hepsini sunacağız

AYNI AĞIZLA KONUŞUYORLAR

Bu olayların zamanlaması elbette son derece dikkat çekici. Taksim’deki gösteriler büyütülerek abartılarak Türkiye tarafından tehlikeli bir seviyeye çekilmek istenmiştir.
Bazı medya kuruluşlarının bu olayları büyütmek yaygınlaştırmak adına nasıl sorumsuz yayınlar yaptığını gördük. Sözüm ona sanatçıların, adeta emir almış gibi hep birlikte nasıl aynı ağızla konuştuklarını, tahrik ettiklerini yaşadık.

AKİL İNSANLARA HAKARET

Kin ve öfkeyle hareket eden insanlar nefret suçu işlediler. Bugün Taksim’de ifade özgürlüğü tehdit altında diye bağıran bir çok marjinal grup, akil insanlar toplantılarını basmaktan terör estirmekten geri durmadılar? Burada konuşamazsınız neden dediniz? Akil insanlar karşınıza geldiler. Adımlar atılıyordu, neden engellemeye çalıştınız? Hep aynı ekipler. Hepsinin tespiti var. Polisime küfreden ana muhalefet partisinin bir milletvekili. Polis teşkilatım davayı açıyor.

YENİ ANAYASA

Bunlar yeni anayasa falan istemiyorlar. Oyalamaca. Süre koyamazsınız diyorlar. Bu ne demek? Sınırsız süresiz bir parlamento çalışması olur mu? Bu işlerde pratiği olan deneyimi olan bir ülke olacaksın, geri kalmış ülkeler 6 ayda bir yılda anayasa yapacak. Biz bir buçuk yılı doldurduk hala 45 maddedeyiz. Dürüstseniz yüklenin iş bitsin. Biz mevcut anayasayla yönetmeye devam ederiz. Ama bizim verdiğimiz bir söz var. Gelin halkımızı oylamayalım. Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur. Yaptıkları bu.

SOLCUYUM DİYENLERE FAİZ HATIRLATMASI

Gençlerimizin, solcu olduğunu, antikapitalist olduğunu iddia edilen gençlerin nasıl oyun içinde olduklarını görmeleri bakımından özellikle rica etmelerini istiyorum. 2002 yılında görevi devraldığımızda Türkiye’de gösterge faiz yüzde 63 seviyesinde, 116 milyar lira bütçemiz var. Bunlar anti emperyalist değil mi, kapitalizmin karşısındaysa, en önemli sömürü aracı faizse, ben onlara cevap veriyorum. Bu bütçenin 52 milyar lirası, yüzde 45’i faiz harcamalarına gidiyor.

FAİZ LOBİSİ 10 YILDA 642 MİLYAR LİRA KAYBETTİ

Yani benim vatandaşımın vergisinin her gelirinin, 100 lirada 45 lirası faiz lobisine gidiyor. Bir değişiği de toplanan verginin yüzde 85’i faize gidiyordu. Ama bugün yüzde 15’i faize gidiyor.
Peki Türkiye bütçesi şu anda ne oldu? 404 milyar lira oldu. faiz harcaması ne oldu? 53 milyar lira oldu. oran yüzde 13. On yılda Türkiye’nin faizlerini düşürmek yoluyla yaptığı tasarruf, 642 milyar lira. 10 yılda milletimin 642 milyar lirası yine milletim için harcandı.

Eğer 2002 yılındaki gibi kalsaydık tam 642 milyar lira, faiz lobisine gidecekti. Ama biz bu parayı tasarruf ettik. Bununla okullar yaptık, hastaneler yaptık, yollar yaptık, enerjide değişime gittik. Tarımda destekler getirdik, adalet emniyet sarayları yaptık. Yoksulun elinden tuttuk. Tabi bu durumdan faiz lobisi çok rahatsız. Ama bu dönemde faiz lobisi acayip kazandı. En büyük parayı faiz lobisi kazanmıştır. Az para değil tam 642 milyar lira kaybetmişler, buna tahammül edebilirler mi? Esnafın kazancını, işverenin sermayesini hortumlayan bu çevreler 10 yılda 642 milyar liradan olmuşlar.

Çok ilginç Mayıs ayında Türkiye 46 milyar dolarık bir havalimanı yatırımına start veriyor. 22 milyar dolarlık santral için adım atıyor. Borsa rekor kırıyor, faizler en düşük seviyesine iniyor. Türkiye çok uzun yılların ardından IMF’ye borcunu sıfırlıyor.

GÜNEYDOĞU'DAN 6 AYDIR KARA HABER GELMİYOR

Bunların yanında çözüm süreci kararlılıkla ilerliyor. Artık güneydoğudan 6 aydır kara haber gelmiyor. Türkiye adeta uçuşa geçmişken bir bakıyorsunuz bu olaylar ortaya çıkıyor. Ağaç diyerek, Topçu Kışlası AKM diyerek mızrak çuvala sığmaz.

HER ŞEY TAKSİM İÇİN

Bunların hepsi İstanbulumuz için hepsi Taksim’in daha güzelleştirilmesi için.
İstanbul’un doğru dürüst hiçbir meydanı yoktur. Batı ülkelere gittiğiniz zaman hepsinin devasa meydanları vardır. Biz istedik ki trafiği yer altına almak suretiyle, bu egzoz gazlarından meydanı arındıralım. Tamamiyle yayalaştıralım. Gezi Parkı diye anılan bölgeyi, meydanla eşit seviyeye getirelim. Zaten çevresinde kot yüksektir, orta bölge düşüktür, dolayısıyla o düzenlemeyi yapmak suretiyle biz Taksim meydanını devasa görme şansına sahip olacaksınız.

TOPÇU KIŞLASI YAPILIRKEN YEŞİL KATLİAMI OLMAYACAK

Bir de Topçu Kışlası yapılırken yeşil katliamı söz konusu değil. Böyle bir şey de olmayacak. İstanbul’un şehir müzesi yoktur. Topkapı Sarayı'nın dışında bir şehir müzesi kazandırmış olacağız. Biz bir AVM ifadesini kullandık diye tek alternatif bu diye konuştular. Burası AVM’ye uygun bir yer de değil. Şehir müzesi olarak Divan oteli tarafını konuştuk. Bunun bütününü yapsak dediler, arkadaşlarım çalışma yapıyorlar. Bütün çevrede yetişmiş ağaçlar olacağı gibi, süs bitkilerden tutun bodur ağaçlar düzenlemenin içinde olacak. 

WALL STREET EYLEMİNE BENZİYOR MU?

Gezi Parkı'ndaki hukuksuz işgali Wall Street eylemine benzetiyorlar. Orada faiz lobisinin havadan kazandığı milyarlarca dolara karşı itiraz vardı. Burada ise solculuk maskesi altında faiz lobisinin figüranlığı yapılıyor. Arada böyle bir durum var.

KILIÇDAROĞLU'NU NEDEN İSTİFAYA ÇAĞIRDI? AK PARTİ MİTİNGLERİYLE İLGİLİ NELER DEDİ? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]
CHP BU OLAYLARDA BAŞROL OYNAMAK İSTEDİ AMA

Şu son olaylarda Menderes’e kurulan tezgahın aynısıdır. Türkiye’de huzursuzluk oluşturarak birileri kaybettikleri imtiyazları geri almak istemektedir. Ama bu sefer millete toslamıştır.
28 Şubat’la müdahale senaryolarıyla 27 Nisan bildirisiyle istediklerini elde edemeyenler emellerine ulaşmak istemektedir.

CHP ELİNİ YÜZÜNE BULAŞTIRMIŞ

Bu arada CHP her zaman yaptığı şeyi tekrar yapmak istemiş, ancak bu kez elini yüzüne bulaştırmış, artık geri vitese takmak suretiye toparlama gayreti içerisine girmiştir. İki yıldır sokak sokak direniş çağrısı yapan, toplumda gerilimi sürekli yükselten, Türkiye düşmanlarına kucak açacak, onlarla işbirliği yapacak kadar aklını ve izanını kaybeden CHP, bu olaylarda da başrol oynamak istemiş, bunu da becerememiştir. 

KILIÇDAROĞLU EYLEMLERDE BOĞULDU

CHP formaları ile meydanlarda olanları gördük. CHP il ve ilçe başkanlarının yayınladıkları bildirileri gördük. İzmir'de Karşıyaka bizim teşkilatımız yakılmıştır, büyük bir tahribat verilmiştir. Çiğli ilçe teşkilatımız aynı şekilde. Şu ana kadar 12 civarında ilçe teşkilatımız böyle bir saldırıya uğramıştır. Bunlar mı demokrasi adına yapılıyor? Eylemlerin üzerine çöreklenmek isteyen CHP Genel Başkanı, kendi kurduğu tuzağa kendisi düşmüştür ve eylemlerde boğulmuştur. 

KÜFÜR EDEN GENÇLERE PARA VEREN CHP MİLLETVEKİLLERİ

Türkiye genelinde inanç farklılıklarını alçakca tahrik eden CHP milletvekilleri ihanetleriyle başbaşa kalmışlardır. Polise hakaret eden, küfür eden, gençlerde para veren CHP milletvekilleri... Bu gençleri de anlayamıyorum. O verdikleri bir kaç kuruşa muhtaç duruma düşmüşlerdir. Parlamento'nun, hatta siyasi tarihin yüzkarası olma payesini elde etmişlerdir.

TOMA'LAR SALDIRI

İşte bu sabah bakıyorsunuz bir eylemci TOMA araçlarına molotofkokteyli atıyor ve iki tane TOMA aracımız yanıyor. Bunların yolu bu. Niye? Atatürk Kültür Merkezi’ndeki o pankartlar paçavralar indirilmesin diye.

REYHANLI SALDIRISININ BİR NUMARALI FAİLİ YAKALANDI

11 Mayıs 2013'te Hatay Reyhanlı'da meydana gelen ve 52 kardeşimizin şehit olduğu patlamaların faili yakalandı. Eylemlerin gerçekleşmesinde her aşamada rol alan, eylem için lojistik destek sağlayan ve bombalı araçları kullanan tüm şahıslarla irtibatları sağlayan Nasır Eskiocak isimli şahıs polisimin, jandarmamızın ve istihbarat birimlerimizin çalışmaları neticesinde dün gece 23.30 sıralarında Hatay Yayladağı ilçesi sınır mevkisinde yakalandı. Başarılı operasyonlarından dolayı polisi ve jandarmamızı kutluyorum.

KILIÇDAROĞLU'NU BİR KEZ DAHA İSTİFAYA DAVET ETTİ

CHP’nin böyle genel başkanla, yardımcılarıyla, milletvekilleriyle yol alamaz hale gelmiştir. CHP Genel Başkanı’nı bir kez daha ben istifaya davet ediyorum. Tabi diyeceksiniz ki sayın genel başkanım bunun orada kalmasında fayda var. Çünkü burada var, kalırsa daha güçlü oluruz diyeceksiniz ama. Biz bir tarafta demokrasilerde güçlü muhalefete ihtiyacımız olduğu için istiyorum. Türkiye adına millet adına hiç olmazsa CHP adına, oy vermiş kardeşlerimiz adına CHP genel başkanı o koltuğu derhal liyakat sahibi birine devretmektedir.

TÜRK BAYRAĞI YAKILDI

Son iki haftadır devam eden olaylarda Türk bayrağı yakıldı. Bunu gördünüz değil mi? Gazi Mustafa Kemal ile İmralı fotoğrafları yanyana kullanıldı. Taksim meydanında günlerce terör örgütü ele başlarının fotoğrafları ay yıldızlı bayrağımızla yan yana sallandırıldı. CHP bu örgütlerin hamisi olmuştur. Taksim meydanında sökülecek üç beş ağaç için bütün terör örgütlerinin arkasına saklanan CHP, gençlerin ölmesini engellemek adına hiçbir legal partiyle bir araya gelmemiştir.

MİLLETİM 7 AY SONRA PROVOKASYONLARIN HESABINI SANDIKTA SORACAK

Bu eylemler CHP’nin CHP politikasının iflasıdır. CHP’nin çıkarmaya çalıştığı kaosun eseridir. Milletim yeri ve zamanı geldiği an, 7 ay sonra bütün bu provokasyonların hesabını soracaktır. Ben buna inanıyorum.

MEDYAYA ÇAĞRI

Yaşananlar Türkiye için dostları ve düşmanları için çok açık bir sınavdır. Medya, STK’lar, sermaye grupları için açık bir sınavdır. Kimin nerede durduğu, Türkiye için demokrasi için hangi tarafta durduğu ortaya çıkmıştır.

Burada dosta da düşmana da bazı hususları ilan etmek istiyorum. Kendisini Türkiye’nin yegane sahibi olarak görenler bundan vazgeçsinler. Türkiye demokrasisine en güçlü şekilde sahip çıkacaktır. Türkiye’de millet egemenliğine el uzatmak bilinsin ki hiç kimsenin haddi değildir. Bu millet 27 Mayıs’ı ve merhum Menderes’i unutmadı, Özal’ı unutmadı, 28 Şubat’ı ve merhum Necmettin Erbakan’ı unutmadı, unutmayacak. Bu millet bugün de kendine hizmet edenleri bağrına basıyor.

YÜZDE 50'Yİ SOKAĞA ÇIKARMADIK

İstanbul'da havalimanında muhteşem bir kalabalıkla, muhteşem bir çoşkuyla karşılandık, önceki gün Adana'da bir sürprizle karşılandık, Mersin muhteşem bir muhabbetle bizleri karşıladı. Kapalı spor salonu tıklım tıklım dolduğu gibi ondan çok daha fazlası dışarıdaydı. Ankara'da havalimanından Akköprü'ye kadar insan selinin, araç selinin arasında birkaç saat içinde 4 miting gerçekleştirdik.

EDEP İÇİNDE MİTİNG

Milletimizle beraber ve yüzbinler havalimanından Ankara'nın merkezine kadar birlikte yürüdük. Biz hiç kimsenin karşısına yüzde 50'yi çıkarmadık, çıkarmayız. Biz insanları sokağa dökmeyiz. Ne yaparsak hukuk içinde yaparız, demokrasinin verdiği haklar çerçevesinde yaparız. Biz kırıp dökenlerden asla olmadık, olmayacağız. Hukuk içinde, demokrasi içinde, edep ve adap içinde mitinglerimizi yapar, orada da hesabımızı sandığa saklarız.

DİŞLERİNİ SIKARAK GELİŞMELERİ İZLEYEN MİLLETİM MEYDANLARDA EDEP DERSİ VERECEK

Bu hafta sonu, saat 17.00'de Ankara Sincan'da, pazar günü saat 17.30'da İstanbul'da dev bir miting yapıyoruz. Derdimiz aslında sayıları yarıştırmak değil, korku için ürkütmek için değil, 'bakın biz daha çoğuz' demek için değil, sessiz yığınların sesini duyurmak için meydanlara çıkıyoruz. Milletin burada olduğunu, var olduğunu, milletin seçtiği Başbakan'a ve ekibine, hizmetkarlarına sahip çıktığını göstermek için bir araya geliyoruz. Haftalardır evinde, sükunet, sabır, itidal içinde adeta dişlerini sıkarak gelişmeleri izleyen milletimin, sokakların altını üstünü getirenlere nasıl ders verdiğini, nasıl edep ve adap öğrettiğini göstermek için meydanlarda toplanacağız.

ENSELERİNDE OLACAĞIZ

Bunlar gelip geçer. Bugün ne yaptığını bilen bir kadro iş başında. Haddini, hududunu bilmeyenlere de had ve hudud bildiren bir hükümet iş başında. Bu teröristlerin de ensesinde olacağız. Polisimize dil uzatanların, el uzatanların hatta polis katledenlerin bunu yanına bırakmayız.

Bu vesileyle şehit polisimiz Mustafa Sarı'yı yadediyorum. Gösteri yapan ve samimi duygularla oralara gittiğini kabul ettiğim gençleri özellikle buralardan uzak tutup bu işi bitirin diyorum. Bundan sonra bu iş sona ermiştir. Sizleri itidale davet ediyorum.