BIST 10.400
DOLAR 32,23
EURO 34,95
ALTIN 2.412,19
HABER /  POLİTİKA

Baykala göre Başbakan şaşırdı!

Org. Başbuğ'a ilk destek CHP'den geldi. Baykal'a göre tartışma bitti ancak işin peşi bırakılmamalı.

Abone ol

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Silahlı Kuvvetlerin darbe yaptığına dair iddialar sağlam hukuki belgeye dayanmıyorsa ortada komplo vardır, yıpratma kampanyası vardır'' dedi.

16. Uluslararası Eşme Turistik Kilim, Kültür ve Sanat Festivali'ne katılmak üzere helikopterle Uşak'ın Eşme ilçesine gelen Baykal, parti otobüsünden vatandaşları selamladı.

Belediyede basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Baykal, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un basın toplantısını değerlendirdi.

Baykal, Orgeneral Başbuğ'un askeri savcılığın gerçekleştirdiği soruşturma sonucunu hukuki dayanaklarıyla izah ettiğini, bir süre önce ortaya atılan büyük suçlamalara dayanak yapılan, Silahlı Kuvvetlerin darbe hazırlığında olduğu izlenimini veren çalışmanın, iddianın belge niteliğinde olmadığını, geçerlilik taşımadığını, o nedenle bu iddiaların ''temelsiz, mesnetsiz ve dayanıksız'' olduğunu ifade ettiğini söyledi.

"BELGE VE İDDİALAR MESNETSİZ"

Askeri savcılığın yaptığı açıklamadan sonra sağduyu sahibi herkesin bu tespitte bulunduğunu ifade eden Baykal, şöyle konuştu:

''Hepimiz olayı öyle görüyorduk. Şimdi şu ortaya çıkmıştır. İçinde olduğumuz aşamada hukuki süreç içinde savcılık herhangi bir davaya konu olabilecek geçerlilikte, itibarda bir belge bulunmadığını, ortaya atılan iddiaların temelsiz, mesnetsiz olduğunu ortaya koymuştur. Bu tablo karşısında tabii Başbakan'ın ve bazı çevrelerin tavrı ilgiyle izlenmeye değer. Sayın Başbakan yine bugün yaptığı açıklamada, sürecin tamamlanmadığını, bu konudaki çalışmaların devam edeceğini, konunun daha sonraki aşamalarını da yakından izleyeceklerini ifade etmektedir.

"SONUÇLAR BAŞBAKAN"I ŞAŞIRTMIŞTIR"

Öyle anlaşılıyor ki bu aşamada gerçekleştirilen hukuki çalışmanın ortaya koyduğu sonuç Başbakan'ı şaşırtmıştır. Başbakan böyle bir sonuç beklemiyordu, farklı bir değerlendirme içindeydi. Başbakan, belgenin yayınlandığının ertesi günü parti kongresinde ciddiye alarak, buna itibar ederek, önemseyerek, bunun geçerli belge olduğunu kabul ederek, Silahlı Kuvvetlere karşı ağır iddialar, ithamlar ifade ederek değerlendirme yapmıştı.
Başbakan'ın bu konudaki anlayışının o belgenin geçerli olduğu, o kağıtta ifade edilenlerin anlam taşıdığı anlayışına dayalı olduğunu biliyoruz ama bu anlayışı yaşanan hukuki süreçte kanıtlanamamıştır, çökmüştür. Bunun geçerli olmadığı ortaya çıkmıştır.''

AYRINTILAR HABERİN
DEVAMINDA...

[PAGE]

''BELGE YOKSA KOMPLO VARDIR''

Deniz Baykal, mevcut aşamadaki hukuki incelemenin, ortaya atılan iddianın geçerli olmadığını ortaya koyduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Başbakan 'Bu süreç bitmedi gerisi var' diyorsa derhal hukuki tespitle, bu iddiaların geçerli bir hukuki belge olduğunu ortaya koymak durumundadır. Yani siyaset yapılacak bir alan değildir. Burada hukuk konuşmalıdır. Ciddi hukuki gerçekler ortaya atılmalıdır. Şu aşamada yapılmış hukuki inceleme, ortaya atılan iddianın dayandığı kağıdın geçerli bir belge olmadığını göstermiştir.

Onun geçerli bir belge olduğunu, ortaya atılan görüşlerin belli askeri çevrelerin görüşleri olduğunu Başbakan iddia ediyorsa, bu iddiasını hukuken geçerli bir tespitle kamuoyunun önüne taşımak durumundadır. Taşımadan o kabulle, varsayımla kampanyaya devam etmek bir başbakana yakışmaz. Şu anda yapılan hukuki çalışma ortada belge bulunmadığını, boş iddia bulunduğunu göstermiştir ama bu durumun ortaya çıkardığı bir başka sorumluluk vardır.

Belge yoksa komplo vardır. Silahlı Kuvvetlerin darbe yaptığına dair ortada dile getirilen iddialar sağlam hukuki belgeye dayanmıyorsa ortada komplo vardır, yıpratma kampanyası vardır.''


''KİM DARBE HAZIRLIĞINI KABUL EDEBİLİR?''

Türkiye'nin kısa süre içerisinde çok önemli konuları tartıştığını, ülkede gerginlik ve kriz üreten bir tablonun hakim olduğunu, iktidarın, hem ekonomide hem de siyasette çok ciddi kriz konularını gündeme getirdiğini savunan Baykal konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Yani düşünün şu anda Türkiye hiç geçerliliği söz konusu olmadığı, gündemde olmadığı halde darbe paniğine sürüklenmek isteniyor. Aklı başında kim, şimdi Türkiye'de bir darbe hazırlığı bulunduğunu kabul edebilir? Öyle bir şey söz konusu değil. Silahlı Kuvvetlerin kumanda kademesinin anlayışı ortada, tutumlar ortada.

Böyle bir konu yok ama Türkiye günlerdir sanki bir darbe depremine maruz bırakılıyor. Silahlı Kuvvetlere karşı bir komplonun gerçekleştirildiği ortaya çıkıyor. Hükümet bu komplo içinde bunu engelleyici tavır sergilemek yerine, bu komplonun bir parçası haline dönüşme izlenimini verecek bir üslupla konuya yaklaşıyor. Başbakan Şanlıurfa'da, bir komplo olduğu anlaşılan bu tertibin içinde sanki sorumluluk üstlenmiş gibi Silahlı Kuvvetlere karşı suçlayıcı üslupta konuşuyor. Böyle bir şey olabilir mi?''

''GERİSİNİ GETİREMEYECEKSEN ÖZÜR DİLE''

Deniz Baykal, ortada bir ''komplo'' olduğunu, bunun aydınlatılması gerektiğini ifade ederek şöyle devam etti:

''Türkiye'de devletin, Anayasamızın temel kurumlarına karşı kampanyaları sorumsuz bir şekilde bir takım çevrelerin tezgahlaması, Hükümetin buna göz yumması hatta bu kampanyaların içinde sanki rol üstlenir hale gelmesi çok acı bir manzara. Bu Türkiye'yi bir kriz tablosuyla kaçınılmaz olarak karşı karşıya bırakıyor. Şu anda onun içindeyiz.

Yani şimdi yavaş yavaş Başbakan üslubunu toplamaya başlıyor. Girdin, sen açtın bu kampanyayı. Sen bunun bir parçası oldun ama hala 'burada bitmedi'... Bitmediyse gerisini getir. Eğer gerisini getiremeyeceksen çık özür dile milletten söylediğin sözlerden dolayı. Bu defa komployu aydınlat. Ortada bir komplo var. O komploda sorumluluk üstleneceğine komployu aydınlat. Ya da komplo değil ortada ciddi hukuki bir belge varsa bunu göster.''

Baykal, 15 günlük süreçte eldeki iddianın geçerli olmadığının, yapılan ilk askeri savcılık incelemesinin sonucunda ortaya konulduğunu belirterek şunları söyledi:

''Ama 'bizi o tatmin etmedi gerisi var'... Gerisi nerede var? Hukuk devleti içinde hangi merci ne bilgi getirebilirse getirsin koy ortaya. Bekle koyacağız tavrı da bu ithamı ayakta tutma çabasıdır ve çok tehlikelidir, çok sakıncalıdır. Yani daha önce yapılmış olan yanlışı sürdürme gayreti içinde gözüküyor. O yanlışın artık ortaya çıkmaya başlamasına rağmen elde de hiçbir delil olmadığı halde başlangıçtaki peşin fikirli suçlamasının arkasında devam ediyor, bu yanlıştır.

Türkiye, Silahlı Kuvvetleriyle, Hükümetiyle, iktidarıyla, muhalefetiyle, yargı organlarıyla el ele vermek, birlik ve bütünlük içinde çalışmak durumundadır. Bunun gerçekleştirilmesi büyük bir sorumluluktur. Siyasetçinin, devlet adamının görevi bu uyumu ve dayanışmayı sergilemektir. Onu sabote etmek, onu mayınlamak, onu dinamitlemek değil. Ve Türkiye'de şimdi Hükümetten kaynaklanan, Anayasanın, devletin temel kurumlarına yönelik bir suçlama, bir kuşku yaratma çabası, sistematik bir şekilde götürülüyor.''