BIST 10.269
DOLAR 32,35
EURO 34,79
ALTIN 2.393,73
HABER /  SEÇİM

AK Parti cumhurbaşkanı adayı açıklandı SON DAKİKA

AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayını ATO Kongre Merkezi'nde düzenlenen programla açıklandı.

Abone ol

AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayı resmen ilan edildi, aday Başbakan Recep Tayyip Erdoğan oldu. 

Erdoğan'ın adaylığı AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin tarafından ilan edildi. Şahin, Başbakan Erdoğan'ın tüm AK Parti milletvekillerinin imzasıyla cumhurbaşkanı adayı gösterildiğini açıkladı.

ATO Kongre Salonunda 4 bin kişinin izlediği adaylık toplantısında sunumu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin yaptı. Şahin kısa tuttuğu konuşmasında Erdoğan'ın adaylığını şu sözlerle takdim etti;

-"Biliyorsunuz bir kişinin cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için en az 20 milletvekilinin imzasıyla aday gösterilmesi gerekiyor. Biz grubumuzdaki tüm vekil arkadaşlarımızın imzalarını topladık.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 12’nci cumhurbaşkanı adayı genel başkanımız başbakanımız İstanbul milletvekili Recep Tayyip Erdoğan. Adayımızın hayırlı olmasını diliyorum.

ERDOĞAN'IN ADININ İLAN EDİLDİĞİ AN



KONUŞMASINDAKİ EN ÖNEMLİ BÖLÜM BUYDU

Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı adayı olduğu taktirde yapacağı konuşma büyük merak konusuydu. 1 saati aşkın devam eden konuşmasının büyük bir bölümü Başbakanlık makamındaki icraatlarının özeti oldu. Finalde ise Köşk adayı olduğu taktirde daha kucaklayıcı bir dil kullanacağına yönelik yorumlar haklı çıkaran bir konuşma yaptı. 

İşte Erdoğan'ın nasıl bir cumhurbaşkanı olmayı planladığını anlatan konuşmasındaki o bölüm;

DEMOKRASİNİN TARAFINI TUTAN CUMHURBAŞKANI

Eğer milletim takdir eder Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. cumhurbaşkanlığına bu kardeşinizi getirirse, şunu herkesin bilmesini istiyorum, devletle milleti kucaklaştıran, milletinin çıkarlarını gözeten, milletin ve demokrasinin tarafını tutan bir cumhurbaşkanı seçilmiş olacaktır. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı  herkesin hakkını hukukunu gözeten cumhurbaşkanıdır, yetkilerini millete karşı değil millet için kullanan cumhurbaşkanıdır.

TÜRKİYE'NİN CUMHURBAŞKANI OLACAĞIZ

Sadece bir kesimin değil Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı olacağız. 10 Ağustos'ta eğer seçilirsek, herkes bilsin ki, asla bir kesimin, bir partinin değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı olacağız. Bize oy versin ya da vermesin herkesin cumhurbaşkanı olacağımdan kimsenin endişesi olmasın.  10 Ağustos'ta AK Partililerin, CHP, MHP, HDP'ye gönül verenlerin, Meclis içindeki ve dışındaki tüm siyasi görüşlerin oylarına talip olduğumuzu, onların da oylarını alacağıma inanıyorum. Bundan hiç şüphem yok.

TÜRKİYE'Yİ UÇURACAK

Halk tarafından seçilmesi cumhurbaşkanlığı makamına çok daha güçlü bir demokratik meşruiyet sağlayacak. Bu sayede cumhurbaşkanlığı makamı asıl anlamını bulacak, asıl mecrasına girecektir. Erkler arasında daha sağlıklı bir denge kurulacak, daha sağlıklı bir denetleme imkanı hasıl olacaktır. Kamu kurumları da cumhurbaşkanının bu yeni konumuna uygun şekilde hareket edecek, Türkiye'nin geleceği için çok daha verimli çalışacaktır. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı ve başbakan, her anlamda Türkiye'yi uçuracaktır.

Tek gayem 77 milyona hizmet sağlamak olacaktır. Farklı bir cumhurbaşkanlığını ortaya koyacağız. Kardeşliği yüceltmek için çok daha fazla çalışacağız. Bugüne kadar Türkiye'ye, aziz milletimize, istiklalimize, istikbalimize yapılan her türlü saldırıya karşı dik durduk, göğüs gerdik, asla taviz vermedik. Bu mücadelenin aynı şekilde, aynı kararlılıkla, hatta daha da güçlü bir şekilde süreceğinden kimsenin bir endişesi, şüphesi olmasın. Bizim için cumhurbaşkanlığı makamına çıktığımız zaman orası bir dinlenme makamı asla olamaz, olmayacaktır.


YA RAB DİYEREK DUA ETTİ!

Dombıra müziği eşliğinde kürsüye çıkan Başbakan Erdoğan konuşmasına duayla başladı. "Zaferin sahibi sadece ve sadece Allah'tır. Bu davayı bugüne eriştiren rabbime sonsuz hamdü senalar olsun" diye başlayan Erdoğan duasına aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz!



4 bini aşkın kişinin izlediği ve İngilizce ile Arapça'ya çevirisi yapılan konuşmasında Başbakan Erdoğan, iktidardaki günlerini anlattı.

Erdoğan'ın konuşmasından önemli bölümler şöyle;

SİYASETİ TEMİZ YÜREKLER İÇİN YAPTIK

"Biz siyaseti temiz yürekler için yaptık. Vatanı için toprağı için bayrağı için canını veren şehitlerimizi hiçbir zaman unutmadık ve siyaseti onlar için yaptık. 20 yaşındaki yavrusunu, ciğerini, yüreğinin parçası aslanını askere gönderen ay yıldızlı tabut içinde şehit bedeni teslim alan, boynunu yere eğip, 'vatan sağolsun' diyen o kahraman yürekli, anne baba yüreklerini hiçbir zaman unutmadık. Siyaseti onlarla beraber, onlar için yaptık. İstanbul'un işgal edildiğini duyunca sofrasında yiyecek ekmeği dahi yokken kolundaki bileziği, parmağındaki yüzüğü çıkarıp Türkiye Müslümanları'na gönderen Pakistanlı kadını hiçbir zaman unutmadık. İslam coğrafyasını hiç bir zaman unutmadık ve siyaseti hep onlar için yaptık.

SİYASETİ YOKSULLAR İÇİN YAPTIK

Biz siyaseti İstanbul Sultangazi'deki, Ankara Altındağ'daki, Diyarbakır Benusen Mahallesindeki Türkiye'nin tüm kenar mahallelerindeki yoksullar için yaptık. Dicle'nin kenarında koyunları kurtlar kapıyordu, Dicle'nin kenarında kaybolan koyunların hesabını sormak o büyük emaneti omuzlamak için siyaseti yaptık. Diyarbakır Cezaevindeki işkencelerin, Mamak Cezaevindeki zulmün, Metris'teki adaletsizliğin hesabını sormak için siyaset yaptık. Başörtülü olduğu için üniversite kapılarından döndürülen, boynu bükük, gözü yaşlı kızlarımız için bu siyaseti yaptık. Cezaevinde evladını ziyarete giden Kürtçeden başka bir dil bilmeyen, anadilini konuşması yasak olan evladıyla sadece bakışarak sohbet etmek zorunda kalan, ciğeri yanık anneler için siyaset yaptık. Yoksul olduğu için insan yerine konulmayan adam gibi adamlar için siyaset yaptık.

HÜKÜMET KONAKLARINDA İTELENEN TEMİZ YÜREKLER İÇİN YAPTIK

Okulda, hastanede, mahkemelerde, hükümet konaklarında itelenen o temiz yürekler için siyaset yaptık. Gurbette unutulan vatandaşlar için balkanlarda terkedilmiş kardeşlerimiz için Ortadoğu'da, evet, mağdurlar için Filistin için Mısır için Suriye için Irak için Somali için Afganistan'ın mazlumları için siyaset yaptık. Biz siyaseti ikbal için yapmadık, biz siyaseti makam için mevki için rütbe, paye için yapmadık. Biz siyaseti Allah için yaptık, biz siyaseti millet için yaptık. Biz siyaseti vatan için bayrak için istiklalimiz ve istikbalimiz için yaptık. 'Seçildikten sonra bizi unutmasın' diyen tüm unutulmuşlar, tüm terkedilmişler, kimliği, kültürü, hakları, özgürlükleri tüm elinden alınmışlar için siyaset yaptık.

Erdoğan'ın sesinin titrediği tek an!
(Tıkla oku)


erdoğanin-20-yil-unatamadiği-hikaye.jpg


20 yıl önce yaşadığı ve hiç unutamadığı olay
(Tıkla oku)

GERİCİ DEDİLER

"İmam hatipte okuyoruz' diye bizi tahkir ettiler, 'sizden ancak ölü yıkayıcısı olur' dediler. Allah'ın selamını veriyoruz diye bize 'mürteci' dediler, namaz kılıyoruz diye bize 'gerici' dediler. 'Bu milletin içinden geliyoruz' diye, bakıyorsun ki evine ayakkabısını çıkararak girenlere, sofraya oturarak, diz kırarak yemeğinin başına geçenlere, evet, farklı gördüler ve 'gerici' dediler. 'Bu toprakların değerlerini savunuyoruz' diye bize farklı gözle baktılar. 

İNSAN OLMAYI DAHİ YAKIŞTIRAMADILAR

İnancının gereği başını örten eşlerimize, kızlarımıza, bacılarımıza hayatı dar ettiler. Mücadelemiz yükseldikçe saldırılarını ve hakaretlerini daha da artırdılar. Kimi zaman partimizi kapattılar, kimi zaman 'şiir okuduk' diye hapsettiler, 'muhtar bile olamaz' diye manşetler attılar, 'başbakan olamaz' dediler, 'cumhurbaşkanı seçemezsiniz' dediler, bize demokrasiyi, eşitliği, devlet nazarında insan olmayı dahi yakıştırmadılar. Bugün nasıl ki Mısır'da, Suriye'de, Irak'ta demokrasiyi insanlardan esirgiyor ve bir hak olarak görmüyorlarsa, 10 yıllar boyunca da bize demokrasiyi hak olarak görmediler.

BAŞKALARININ KALIPLARINDA ERİYENLERDEN OLMADIK

Biz, başkalarının bize ne dediğine, bizi nasıl tarif ettiğine bakmadık. Biz başkalarının kaplarında ve kalıplarında eriyenlerden olmadık. Yaranmanın, kendimizi kabul ettirmenin, onların istediği gibi standart vatandaşlar olmanın derdine düşmedik. Diklenmeden dik durduk, ağır başlı olduk, soğukkanlı olduk, sabrettik. 'Allah'ın yardımı ne zaman' diye soruların sorulduğu dönemlerde, 'Sabredin Allah'ın yardımı yakındır' diyenlerden ve buna gönülden inananlardan olduk.

 HER YENİLGİYLE DAHA DA BİLENDİK

Yenilgi, yenilgi büyüyen bir zafer olduğuna inandık, göklerin üstünde bir karar olduğuna inandık, her yenilgiyle daha da bilendik. Onlar itelediler, onlar tahkir ettiler, dışladılar biz daha da azmettik. Her darbeyle daha da güçlendik. Tüzüklerle, manşetlerle çarpışarak, darbelere göğüs gererek büyüdük. Kriterimiz her zaman hak oldu. Kimin ne dediğine değil, Hak'kın ne dediğine, adaletin ne dediğine, milletin ne söylediğine baktık. İşte onun için Yunus Emre'nin şu muhteşem dizesini yüreğimizin, hafızamızın ve siyasetimizin en mutena, en müstesna yerine yazdık, 'Yaradılanı severim, yaradandan ötürü'. Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihatını ilke edindik, 'İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın' dedik."

BU GÜZEL ÜLKE BİZİ SEVENLER KADAR SEVMEYENLERİN DE ÜLKESİDİR

Biz Türkiye'yi onlar için de büyüttük, bu güzel ülke bizi sevenler kadar sevmeyenlerin de ülkesidir. Bu güzel ülkede hakları, özgürlükleri, kazanımları biz 77 milyon için büyüttük. Türk'ün meselesi ne kadar bizim meselemizse ''Kürt'ün, Gürcü'nün, Arap'ın, Boşnak'ın, Roman'ın velhasıl meselesi de o kadar bizim meselemizdir' dedik ve bunun gereğini hakkıyla, layıkıyla yerine getirdik. Müslümanın meselesini çözmeye çalıştığımız kadar gayrımüslimlerin, azınlıkların sorunlarını çözmeye çalıştık. Sünninin sorunlarını kendimize dert edindiğimiz kadar, Alevinin sorunlarını da kendimize dert edindik. Yoksulun, yolda kalmışın, garibin gurebanın, mazlumun, mağdurun etnik kökenine, kimliğine, inancına, mezhebine bakmadan elinden tutmanın, ona yarın olmanın, ona yol arkadaşı olmanın samimi mücadelesi içinde olduk.

77 milyonun dost ve kardeş olduğu bir Türkiye hayal ettik. Üreten, yatırım yapan, ihraç eden, 77 milyonun hep birlikte kazandığı bir Türkiye hayal ettik. Sofralara bereketin, hanelere huzurun, 780 bin kilometrekareye barışın hakim olduğu bir Türkiye hayal ettik. Belli kesimlerin, belli zümrelerin değil herkesin kimliğiyle, kültürüyle, diliyle, inancıyla, yaşam tarzıyla varlığını sürdürdüğü, hem de özgürce sürdürdüğü herkesin birbirine saygı duyduğu bir Türkiye hayal ettik.

Arınç ve Emine Hanım gözyaşlarına boğuldu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayı oldu, eşi Emine Erdoğan ve yardımcısı Bülent Arınç gözyaşlarına boğuldu. (TIKLA OKU)

erdoğanin-cumhurbaşkanliği-adayliği-açiklamasinda-emine-ve-arinç-ağladi.jpg

ERDOĞAN'IN SEÇİM LOGOSU İÇİN ŞAŞIRTAN İDDİA!

HAKAN ŞÜKÜ'DEN ADAYLIĞINI AÇIKLAYAN ERDOĞAN İÇİN ZEHİR ZEMBEREK SÖZLER

EKMELEDDİN İHSANOĞLU'NUN ADAYLIĞA VERDİĞİ TEPKİ

NEREDEN NEREYE? KASIMPAŞA, CEZAEVİ,
BAŞBAKANLIK VE...

recep-tayyip-erdoğan-hapis-cezasi-mahkeme.jpg

SİZ KİMSİNİZ

Onlar kutuplaştırdılar, biz birleştirmenin mücadelesini verdik. Onlar ayrıştırdılar, biz kardeşliğin müadelesini verdik. Biz, başı dik bir Türkiye hayal ettik. Özgüveni yüksek bir Türkiye hayal ettik. 200 yıldır özgüveni hırpalanan, hem içeriden hem dışarıdan iteklenen tartaklanan ve yağmalanan bir Türkiye'den kendi ayakları üzerinde duran bölgesinde ve dünyada 'Ben de varım' diyerek iddia sahibi olan bir Türkiye hayal ettik. 200 yıldır sistemli şekilde bizim özgüvenimizi kırmak istediler. Bizi tarihimizden koparmak istediler, bizi ecdadımızdan koparmak istediler, bizim boynumuzu bükmemizi istediler, iddialarımızdan vazgeçmemizi istediler. Herkesin karşısında elpençe divan durmamızı istediler. Bir bir kalıba girmemizi istediler. O kadar ileri gittiler ki Türkiye'de gündem belirlemek, Türkiye'yi azarlamak, Türkiye'ye kibirle parmak sallamak istediler. İşte biz, siyasi tarihimiz boyunca cesaretle, korkmadan, çekinmeden 'Siz, kimsiniz' sorusunu sorduk. Evet, siz kimsiniz? İçeride ve dışarıda, siz kimsiniz?

Bize tepeden bakma, bize kibirle bakma cüretini nereden buluyorsunuz? Size bu hakkı kim veriyor?  Biz, halkız. Biz, Alparslan'ın, Kılıçarslan'ın, Süleyman Şah'ın, Ertuğrul Gazi'nin, Osman Gazi'nin torunlarıyız. Biz, Fatih'in, Kanuni'nin, Yavuz Sultan Selim'in mirasçılarıyız. Gazi Mustafa Kemal'in, Adnan Menderes'in, Turgut Özal'ın, Necmettin Erbakan'ın hatırasını muhafaza edenlerdeniz. Biz, destanlarını kanla, cesaretle, kahramanlıkla yazmış şehitlerin takipçileriyiz. 

KAPI ARALADIK

Biz, ilmiyle sanatıyla, devlet yönetimiyle, medeniyet inşa etmiş, medeniyetlere istikamet çizmiş bir milletin mensuplarıyız. Siyasi tarihimiz boyunca bu şuuru yüceltmenin ve yükseltmenin mücadelesini verdik. Unutturulmak istenen bir medeniyeti yeniden diriltmenin, yeniden inşa etmenin, dizlerinin üzerinde yeniden yükseltmenin mücadelesini verdik. 200 yıl boyunca yüzüstü sürünen bir medeniyetin yüzünü ağartmanın mücadelesini verdik. Allah'a hamdolsun, bunu da başardık. Bu ülkenin gençlerine özgüven aşıladık, bu ülkenin çocuklarına aydın bir gelecek umudu aşıladık. Bu aziz millete hayal gibi görünen seviyelerin ulaşılabilir olduğunu gösterdik. Biz, bir çığır açtık. Biz, bir kapıyı araladık. İnşallah, arkamızdan gelen nesiller, bu kapıdan geçecek, kadim medeniyet sancağımızı çok daha yüksek burçlara dikmenin mücadelesini verecekler.

VESAYETİ SAVUNMAK

Siyasi iktidarın karşısında duracak, halka karşı devleti temsil edecek cumhurbaşkanı seçmiyoruz. Halkın seçtiği, halktan bir cumhurbaşkanı göreve gelecek, fark bu. Şu anda çatı ne diyor? Cumhurbaşkanının siyaset dışı olmasını savunuyor. Cumhurbaşkanının siyaset dışı olmasını savunmak, bir defa siyaseti inkar etmektir. Cumhurbaşkanının siyaset dışından olmasını savunmak, işte İsmet İnönü'nün, Cemal Gürsel'in yaptığı gibi vesayeti savunmaktır. Şu anda eski Türkiye'nin parametreleri ile hareket eden millet karşısında devleti temsil edecek cumhurbaşkanı arayan muhalefet partileri, en başta kendilerini inkar ediyorlar, siyasetin içindeymiş gibi görünüp, siyasetin dışında duruyorlar. Siyaset dışı bir cumhurbaşkanı ile eski Türkiye'nin ruhunu geri çağırabileceklerini zannediyorlar. Cumhurbaşkanı tarafsız olsun, derken esasen cumhurbaşkanının devletin tarafında, milletin karşısında durmasını istiyorlar. Bu dönem artık kapandı. Millet meseleye el koydu. Meclis'i seçin, Hükümeti belirleyen millet, 10 Ağustos'tan itibaren inşallah cumhurbaşkanını da doğrudan seçecek, kendi hür iradesi ile belirleyecek

VESAYETLER TARİHİ KAPATILIYOR

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi dönüm noktasıdır. Basit teknik bir değişiklik değildir. Sadece yöntemin değişmesi değildir. Bir tarihin vesayetler tarihinin bu ülkede kapatılmasıdır böyle bilelim.

 Cumhurbaşkanı tarafız olsun derken esasen devletin yanında milletin karşısında olsun diyorlar, bu dönem kapandı. İnsanını yaşatmayan devlet payidar olamaz. İnsanı yaşatmayan devlet adil olamaz.

ÇÖZÜM SÜRECİ VE PARALEL YAPILANMA

Çözüm sürecini bedeli her ne olursa olsun sürdüreceğimizi defaatle ifade ettim. Allah nasip ederse, cumhurbaşkanlığımızda da çözüm sürecinin sekteye uğramasına asla müsaade etmeyiz, edemeyiz. Türkiye'nin çözümden, barıştan ve kardeşlikten başka hiçbir seçeneği yoktur.

Paralel devlet yapılanmasıyla mücadele çok daha güçlü şekilde süreceğini özellikle ifade etmek isterim. Milletin birliğinin yanında, ulusal güvenliğimizi tehdit eden tüm girişimlere karşı cumhurbaşkanının birincil derecede görevi vardır. Paralel devlet yapılanmasına asla müsamaha göstermeyeceğiz. Ülkemizin bağımsızlığını hedef alan bu maşa örgütle en üst düzeyde mücadele etmeye devam edecek ve bu mücadeleden zerre kadar taviz vermeyeceğiz. Bu kirli yapıyı hukuk içinde tamamıyla ve hızlıca tasfiye edeceğiz.

BEN YOK BİZ VAR

Siyasetin ben ile değil biz ile yapılacağına gönülden inandık. Mücadelenin başında ben yoktu biz vardı. 40 yılın sonunda yine ben yok biz var. Bizim büyük davamız, fani isimler, fani şahsiyetler üzerine değil, baki hakikatler üzerine inşa edilmiş, bugüne böyle gelmiştir ve böyle de gidecektir. Recep Tayyip Erdoğan olmadığında AK Parti'nin olmayacağını düşünen varsa, o bu davayı anlayamamıştır.

VAZGEÇMEDİK

Sabrın, dirayetin ve direnmenin değerini gençlere öğretmeye çalıştım. Siyasi tarihimiz boyunca eline silah alanlardan, şiddeti bir yol ve yöntem olarak seçenlerden, fikirsiz siyaseti eşkıyalık ile örtenlerden olmadık. Nice tehditler gördük. Anarşi dönemlerinde dostlarımız, can kardeşlerimiz, dava arkadaşlarımız vuruldu, vazgeçmedik. Partilerimiz kapatıldı, vazgeçmedik. Seçimle kazandığımız oylarımız yok sayıldı, vazgeçmedik. 

94'TE ÇOK CİDDİ TEHDİTLER ALDIK

94'te çok ciddi tehditler aldık. Hatta Samandra'da seçim büromuz bombalandı, bir kardeşimiz şehit edildi, yine vazgeçmedik. Aynı şekilde Pınarhisar serüveni ve oralarda gizli kapaklı bir çok şeyler oldu, hamdolsun vazgeçmedik. Ancak en önemlisi bir kez daha tekrar etmeliyim ki makam için mahsup için ikbal, paye, rütbe ve çıkar için siyaset yapmadık, böyle siyaset yapanlardan asla olmadık.

ÜÇ DÖNEM KURALINA DEVAM

Arkada bu davayı omuzlayacak kahramanlar olduğunu biliyorum. Güçlü kadroların olduğuna inanıyorum. Gençlerle siyaset yaptık, 3 dönem kuralını getirdik. Gayemiz dinamik yapıyla geleceğe yürümektir. Daha dinamik, ortaya dirayetini koyacak bir parlamento yapısı kimseyi rahatsız etmesin. Üç dönem kuralının AK Parti'de taviz verilmeden muhafaza edileceğini biliyor, buna yürekten inanıyorum

GÖZÜMÜZ ARKADA DEĞİL

Arkada güçlü bir geleneğin olduğunu biliyorum. Arkada bu davayı omuzlayacak kahramanların olduğunu biliyorum. Benlik kavgasına düşmeden, fitne ve fesat tuzağına düşmeden, AK Parti'yi daha ileri seviyelere götürecek güçlü kadrolarımızın olduğuna inanıyorum.

18 YAŞ ÖNERİSİ

Birileri, 25 yaşa indirdiğimizde, sağına bir genç alıyor, soluna bir genç alıyor. Meclis'te basın toplantısı yapıyor. Ne diyor? 'Parlamentoyu çoluk çocuğa mı teslim edeceğiz?' diyor. Şimdi biz ne diyoruz? Biz de tam aksine diyoruz ki 'Bak 25'e indirdik ama, 25 yetmez. 18 yaşa seçmeyi veriyorsak, gelin 18 yaşa seçilmeyi de verelim. Bunu AK Parti olarak biz yapalım. Almanya'da, Hollanda'da 18 yaşında parlamentoya giriliyor da bizde niye girilmesin? Niye olmasın? Biz, 21 yaşında bir karanlık çağı kapayıp bir aydınlık çağı açan Fatih'in torunlarıyız.

EŞİNE TEŞEKKÜR ETTİ

Onlar beni çok çok iyi anladılar. Onlar benim bu millet, bu vatan ve bu bayrak için mücadele verdiğimi anladılar ve her an bana destek oldular. Bu anlamlı günde, bu tarihi anda, huzurlarınızda eşime sabrından dolayı teşekkür ediyorum. Çocuklarıma sabırlarından, anlayışlarından, fedakarlıklarından dolayı teşekkür ediyorum.

KIZININ YAZDIĞI NOT

Bir sabah kalktığımda yatak odamızın kapısında bir pusula görmüştüm. Tabii çocuklar ilkokula gidiyor, biz de geceleri bir, iki böyle geliyoruz eve. Kızım o pusulaya şunu yazmıştı; 'Babacığım, bir geceni de bize ayırır mısın?' demişti. Şu anda kızım aramızda. Tabii o sabahtan okula gidiyor, biz de onu uğurlayamıyorduk. Böyle bir noktadaydık. Böyle süren bir hayat oldu. Ben onlardan hep razı oldum. Onların da kendilerine yeterince vakit ayıramadığım için beni affetmelerini, benden razı olmalarını diliyorum.

HELLALİK VE AF İSTEDİ

Teşkilatımız içinde istemeden kırdığımız kardeşlerim varsa onlardan af diliyorum. Teşkilatımızın tüm mensuplarından tüm çalışma arkadaşlarımdan helallik diliyorum. Gerek ilk gençlik yıllarımdan beri, gerek 14 Ağustos 2001'de AK Parti'yi kurduğumuz günden beri birlikte yürüdüğümüz tüm yol arkadaşlarımdan da helallik diliyorum, haklarını bana helal etmelerini arzu ediyorum

VEDA DEĞİL AÇILIŞ

Birbirimizden ayrılmıyoruz, yeni bir başlangıcın heyecanı hep birlikte yaşıyoruz. Seçilirsek grup kürsülerinde bizimle biraraya gelemeyeceğiz ama bizler ezelden kardeşiz. Ebediyen kardeş olarak hasbihal edeceğiz.

Eğer seçilirsek, birbirimizden kopmayacağız, Türkiye'nin istikametini belirlerken her aşamada ve her kademede birlikte olacağız, partimizle hükümetimizle birlikte hareket edeceğiz. Birlikte geldik, birlikte yürümüye devam edeceğiz.

FATİHA SÜRESİNİN ANLAMINI OKUYARAK KONUŞMASINI TAMAMLADI

Bir kez daha takdir milletindir. Millet son sözüyle birlikte kararını söyleyececektir. Her birinizden helalllik diliyorum. Bu bir veda değildir, bir kapanış, bir bitiş değildir. Bu, bizim için çok farklı bir an, işte bu bir hatime değil inanıyorum ki bir fatihadır, bir açılıştır. (Erdoğan fatiha süresinin mealini okudu)"

ERDOĞAN BELGESELİ GÖSTERİLDİ

Mehmet Ali Şahin'in konuşmasının ardından Erdoğan'ın hayatını konu alan belgesel sinevizyon eşliğinde gösterildi. Erdoğan'ın siyasi hayatı, neler yaptığı, karşılaştığı zorluklar, paralel yapılanmaya karşı verdiği mücadele anlatıldı.