BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

Ahmet Hakan uzaktan ahkam kesmek yerine camiye gitseydi keşke!

.

Cuma sabahı yola koyuldum, muhterem babam seslendi:

- Gitme!

"Bugün beraber takılalım" dedi sonra...

Ataşehir'de yeni yapılan Mimar Sinan Camii'ne beraber gitmemizi istedi... Tayyip Erdoğan'ı görme arzusunu da söylemeyi ihmal etmedi... 

Allah'ıma şükürler olsun ki, 50 yıllık hayatımda babamın bir dediğini iki etmedim. Aynen onun dediğini yaptım.

Çocukluğumda, her Cuma günü özellikle şık giyindiğine tanık olduğum babam, yine ışık saçıyordu. Bembeyaz sakalları, başındaki sarığı ve beyazlar içindeki bedeni.. Baba-oğul elele verdik Mimar Sinan'ın yolunu tuttuk....

                          ***

Kim ne derse desin.. Kim nasıl kulp takarsa taksın... 

Ataşehir'de yapılan cami ihtiyaçtı!

Mahmut Övür'ün annesinin cenazesinde bu bölgede böyle bir büyük camiye ihtiyaç olduğunu söylemiştim iki sene önce.. 

Taklitmiş!

Geçiniz!

Ahmet Hakan'ın yazdığı gibi ucuzlatılan bir şey de yok ayrıca!

                      ***

Ahali yapılandan memnun...

Ahmet Hakan uzaktan ahkam kesmek yerine, caminin açılışına gitseydi, iki rekat Cuma namazı eda etseydi ve camii cemaatiyle hasbıhal edebilseydi, gerçeklerle yüzleşmesi daha kolay olurdu. 

Evet...

Mimar Sinan Camii'ne emeği geçen herkes, çok iyi bir şey yapmışlar, Ahmet Hakan kusura bakmasın... Kimsenin takdir falan beklediği yok ama, ahali dün takdirlerini Başbakan Erdoğan'a bizzat iletti... 

Minnet duymaya gerek kalmadı Ahmet!

Mübarek ramazanın ilk gününde, eller Yaradan'a açıldı ve "Allah razı olsun" denildi bile... 

İktidar kanadının da beklentisi buydu zaten!

Gerisi teferruat!

                         ***

Yıllarca köylerde imamlık yaptı muhterem babam.

Her gittiği köyün camisini ya yeniledi ya da yeniden cami yaptırdı.

Dedim ki:

- Nasıl, güzel olmuş mu?

Caminin isminden çok mimarisine yorum yaptı....

Ataşehir'de böyle bir camiye neden ihtiyaç duyulduğunu tane tane anlattı...

O da diğer ahali gibi...

"Allah razı olsun" demekten geri kalmadı!

Cami çıkışında istedi ki Tayyip Bey'le el sıkışsın.. En önde safını tuttu ama koruma duvarı buna engel oldu... Camiden çıktık, bastı fırçayı:

- Sen ne biçim gazetecisin? Ben bir daha ne zaman göreceğim, beni Tayyip'le buluşturamadın yazıklar olsun!

Demek ki ben iyi bir gazeteci değilmişim :)))

                 ***

Bu arada böylesi önemli günlerde namaz kıldıran imamlara bir çift sözüm var.

Devlet erkanı geldi diye...

Rutinden çıkmayın n'lur!

İki rekat namaz, kısacık sureler yeter...

Yaşlısı var, hastası var, tansiyonu çıkanlar var...

Ne Tayyip Erdoğan'a, ne de bir başkasına "özel" namaz kıldırmayın!

Yıllarca hergün arkanızda saf tutan cemaati düşünün daha çok!

- Öyle değil mi baba?

- Vallahi haklısın, Hoca Efendi çok uzattı!

- Sen olsaydın!

- Fatiha'dan sonra iki kısacık sure... Çünkü cami zaten tıka basa dolu... İğne atsan yere düşmüyor. İnsanlar nefes almakta zorlanıyor. Hava çok sıcak üstelik... Ne kadar kısa o kadar iyi... Ama Hoca Efendi uzattı. Çok gereksiz!

Duyurulur!