BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  GÜNCEL

28 Kasım 2011 Basın özeti

İngiliz gazetelerinde öne çıkanlar: Suriye'de Arap Birliği yaptırım kararının yankıları, Türkiye'de muhalif milislerin gizli buluşması ve İngiltere kamu çalışanları grevi 'huzursuzluk kışı'na dönüşür mü?

Abone ol

Guardian'un uluslararası gelişmelere yer ayırdığı sayfalarındaki Suriye'yle ilgili haberin başlığı "Arap Birliği mali yaptırımlara onay verirken, Suriye meydan okuyor".

Arap Birliği dışişleri bakanlarının pazar günü Kahire'deki toplantısında Şam'a karşı uygulanacak mali yaptırım paketini onaylamalarına rağmen, Esad yönetimine sadık ordu kuvvetlerinin Humus kenti civarında operasyon hazırlığında olduklarının bildirildiği haberde, Birliğin yaptırım kararının Suriyeli sivilleri hedef almadığı vurgulanmış.

Arap Birliği toplantısına başkanlık eden Katar başbakanı Hamid bin Cebr el Tani'nin "birlik olarak çabamız, Libya'daki gibi bir batı müdahalesinin önlenmesidir" sözlerinin aktarıldığı haberde, Arap Birliği'ne üye olmayan Türkiye'nin de mali yaptırım kararına uyacağını açıkladığı bildirilmiş.

Irak ve Lübnan yaptırıma karşı

Suriye merkez bankası ile işlemlerin durdurulması, üye ülkelerdeki Suriye mal varlıklarının dondurulması ve Suriye'ye üye ülkelerden yatırım yapılmamasını içeren yaptırımlar paketinin, Arap Birliği'nin iki üyesi tarafından onaylanmadığına dikkat çekilmiş:

Irak ve Lübnan.

Guardian'ın orta doğu editörü Ian Black'in imzasını taşıyan haberde, Suriye'nin en büyük ticaret ortağı olan Irak'ın yaptırımlara katılmayacak olmasının kısmen Saddam döneminde maruz kaldıkları yaptırımlara dair olumsuz tecrübeden kaynaklandığı belirtilmiş.

Lübnan'ın mali yaptırımları desteklememe kararının sebebinin ise, ülkede hâkim Şam etkili siyaset ortamı olduğu iddia edilmiş.

Haberde tüm yaptırımlar içinde en etkili olanın Suriye'nin Körfez ülkelerindeki mal varlıklarının dondurulması olduğu bildirilmiş.

Suriye'de Arap Birliği yaptırımının yankıları

Guardian, Arap Birliği kararının Suriye'de nasıl yankı bulduğunu da yansıtmış.

Devlet gazetesi El Tavra yaptırımların Suriye halkını hedef aldığını söylemiş, Suriye yanlısı sosyal medya kullanıcıları ise yaptırımlardan İsrail'in karlı çıkacağını dile getirmiş.

Yaptırımlara tepkili Suriyelilerin bir diğer iddiası ise, Arap Birliği'nin 1979'da Arap ülkeleri arasındaki fikir birliğini bozup İsrail'le barış anlaşması imzalayan Mısır'a bile bu kadar ağır yaptırımlar uygulamamış olduğu.

Arap Birliği yaptırım kararına Şam'ın tepkisi ise Daily Telegraph'ın haberinde yer bulmuş.

Üniversite örencilerine seslenen Beşar Esad'ın "Şu an canımızı sıkan Arapların, kriz sona erince pişman bir şekilde Şam'a geleceklerini göreceksiniz" dediği aktarılmış.

Haberde ayrıca Esad'ın Türkiye'ye yönelik şu sözleri yer bulmuş:

"Bazı zihinlerde Osmanlı İmparatorluğu'nun hayali, halen capcanlı duruyor.

Bunun boş bir hayal olduğunu bilmelerine rağmen dini sloganlar haykırıp Arap dünyasına hâkim olmaya çalışan siyasi partilerden faydalanmaya çalışıyorlar."

Türkiye'de muhalif milislerin gizli buluşması

Daily Telegraph'te yer alan bir diğer Suriye'yle ilgili haberde ise Libya'da Kaddafi rejimini deviren milislerle, Suriye'deki Esad karşıtı silahlı güçler arasında Türkiye'de kurulan temastan bahsedilmiş, yeni kurulan Libya yönetiminin ülkedeki önde gelen İslamcı milis liderlerinden birini, Suriyeli muhalif silahlı birlikle görüşmeye yolladığı söylenmiş.

Ruth Sherlock imzasını taşıyan haberde Özgür Suriye Ordusu yetkilileriyle görüşmek üzere Türkiye'ye giden Abülhakim Belhac'ın şu anki görevi olan Trablus Askeri Konseyi yöneticiliğine gelmeden önce Libya İslami Mücadele Örgütü'nün liderliğini yapmış olduğu belirtilmiş.

Belhac'ın Özgür Suriye Ordusu komutanlarıyla İstanbul ve Suriye sınırına yakın bir bölgede yaptığı görüşmelerin gizli bir operasyon olarak planlandığı ancak, Trablus Havaalanı'nda yaşanan bir karışıklık sebebiyle ortaya çıktığı iddia edilmiş ve haberin kaynağı olarak Belhac'la birlikte çalışan bir askeri yetkili gösterilmiş.

Haberde aynı yetkilinin "Belhac Türkiye'ye geçici Libya devlet balkanı Mustafa Abdülcelil tarafından yollandı" demeci de aktarılmış.

"Demokrasiyi destekleyenler politik İslam'ın yükselişine sevinmeli"

Guardian'ın yorum sayfalarında El Cezire Haber Ağı'nın eylül ayına dek genel müdürlüğünü yapmış Vahid Kanfar imzalı bir makale yayınlanmış.

Makalenin başlığı "Demokrasiyi destekleyenler politik İslam'ın yükselişine sevinmeli".

Kanfar, Tunus ve Fas'ın ardından Mısır'da yapılacak demokratik seçimlerde de İslamcı bir partinin zafer kazanacağını öne sürmüş ve bunun batı dünyasında ve Arap dünyasındaki laik çevrelerde yarattığı endişeyi haksız bulduğunu söylemiş.

11 Eylül sonrasında güç kazanan olan İslam karşıtı yanılgıya bir kez düşmeden politik İslam hakkında sağlıklı bir tartışmanın başlaması gerektiğini söyleyen Kanfar, Arap ülkelerinde demokratik destek bulan İslami partilerin kat ettikleri yolu özetlemiş.

Kanfar yazısında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2002'deki seçim zaferinin önemli bir dönüm noktası olduğu söylemiş ve şöyle devam etmiş:

AKP'nin seçim zaferi birçok İslami hareket için ilham kaynağı oldu.

AKP kendini İslamcı olarak tanımlamasa da 10 yıllık siyasi geçmişinde ortaya çıkan model birçok İslamcı hareket tarafından başarılı bulunuyor.

Bu modelin üç temel unsuru var, genel hatlarıyla İslami olan referanslar bütünü, çok partili demokrasi ve ciddi ekonomik büyüme.

İngiltere Kamu Çalışanları grevi huzursuzluk kışına dönüşür mü?

İngiltere'de çarşamba günü düzenlenecek kamu çalışanları grevi, birçok İngiliz gazetesi gibi Financial Times'ta da önemli yer bulmuş ve gazetenin başyazılarından ilki bu konuya ayrılmış.

Yazının başlığı "İngiltere emeklilik eylemlerine hazırlanıyor".

"Ulusal grev huzursuzluk kışına dönüşmemeli" alt başlığıyla sunulan başyazıda, 1979 yılında kamu çalışanlarının grevlerle ülkeyi adeta kilitledikleri "huzursuzluk kışı" olarak anılan döneme atıfta bulunulmuş.

1979'da Liverpool'daki mezarlık çalışanlarının bile hükümetin maaş kesintisine tepki göstermek için kürekleri bırakmış oldukları hatırlatılan yazda, kamu çalışanlarının o dönemden bu yana hiç bu kadar öfkeli olmadıkları söylenmiş.

Hükümetin tasarruf önlemleri kapsamında kamu çalışanlarının emeklilik haklarında kesintiye gitmesinin, çalışanlarda tepki uyandırsa da kaçınılmaz olduğu söylenmiş, kesintilerini sebep olarak yaşam süresinin uzamakta olduğu ve kamu kaynaklarının daralmış olması belirtilmiş.

Her şeye rağmen, hükümetin ve sendikaların uzlaşabilmeleri gerektiğinin dile getirildiği başyazıda iki tarafın da hataları anlatılmış ve "halihazırda kırılgan vaziyette olan İngiliz ekonomisinin en son ihtiyacı olan yeni bir huzursuzluk kışıdır" denilerek, yazı sonlandırılmış.