BIST 10.099
DOLAR 32,38
EURO 34,75
ALTIN 2.409,83
HABER /  GÜNCEL

14 Şubat 2012 Basın Özeti

'En tehlikeli senaryo İsrail ile İran'ın karşı karşıya gelmesi olur'; 'İsrailli diplomatlara saldırı, Hizbullah'ın Mugniye intikamı olabilir mi?'; Mossad'dan ABD'ye 'İran'a saldırı' ziyareti; ve Türkiye'de pazarcıların sesini kısan yasa.

Abone ol

Birbirine binlerce kilometre uzaktaki iki başkentte İsrailli diplomatlara karşı düzenlenen bombalı saldırılarla ilgili değerlendirmeler İngiltere gazetelerinde geniş yer buluyor.

Guardian gazetesi editörü Ian Black, Yeni Delhi ve Tiflis'teki bombalı saldırıların Orta Doğu manzarasına, istikrarı kontrolsüz bir şekilde sarsacak tehlikeli bir katkı yaptığı görüşünde.

"Daha kötüsü de olabilirdi. Yeni Delhi'deki saldırılarda İsrailli bir diplomatın eşi ile birlikte üç kişi yaralandı. Tiflis'te büyükelçiliğe ait bir araca yerleştirilen bomba etkisiz hale getirildi. Ancak, saldırının sonuçları yine de felaket olabilir. Orta Doğu gibi bir kibrit kutusunda böylesi kıvılcımlar büyük yangın başlatabilir." diyor gazete.

En tehlikeli senaryo

Guardian'a göre, Orta Doğu'daki mevcut çalkantılı ortamda en tehlikeli senaryo İsrail ile İran'ın karşı karşıya gelmesi.

"Bu tür faili meçhul saldırılarla ilgili somut delillerin ortaya çıkması nadiren yaşanır", diyen gazetenin yazarı, bazı Amerikalı yetkililerin İran'da nükleer bilimcilere karşı artarda düzenlenen bombalı suikastları, İsrail'in, İranlı silahlı muhalif grup Halkın Mücahitleri (MEK) militanlarını kullanarak düzenlediği şeklindeki görüşlerini aktarıyor.

Hizbullah'ın Mugniye intikamı mı?

Yazar, İsrailli diplomatlara saldırılar konusunda ise, değerlendirmesine Hizbullah'ı da katıyor. Örgütün komutanlarından Imad Mugniye'nin Suriye'de suikasta kurban gitmesinin dördüncü yıl dönümüne gelindiğini, bu nedenle de hareketin intikam için yeterince gerekçesi olduğunu söylüyor.

Financial Times gazetesi de, İsrail'in Mugniye'nin ölüm yıl dönümlerinde, yabancı temsilciliklerindeki güvenlik önlemlerini en üst düzeye çıkardığını aktarıyor.

Gazete İsrailli diplomatlara bombalı saldırılarla ilgili haberinin ortasına İran'daki muhalif Yeşil hareketin bugün için yeni bir miting çağrısında bulunduğu duyurusunu yerleştirmiş.

Mossad'ın gizli ABD ziyareti

Daily Telegraph gazetesi ise saldırı haberinin yanında, Mossad'ın başında bulunan Tamir Pardo'nun bu aybaşında Washington'a gizli bir ziyarette bulunarak, İsrail'in İran'a karşı olası bir saldırısına Amerikalı yetkililerin nasıl yanıt vereceğiyle ilgili görüşmelerde bulunduğunu aktarıyor.

Amerikan Merkezi İstihbarat Örgütü'nün (CIA) başında bulunan David Patraeus, önceki günlerde bir Senato komisyonuna verdiği ifadede, Mossad başkanı Tamir Pardo ile görüştüğünü aktarmıştı.

Financial Times gazetesinin Kudüs'teki muhabiri Tobias Buck ise, İsrail'in İran'a bir saldırı için Batı'dan önce kendisini de ikna etmesi gerektiğini yazıyor.

"İsrail kendini de ikna etmiş değil"

Gazete, Batı kamuoyuna karşı İran'ın nükleer programı ile ilgili uyarılarda bulunan ve provokatif görülen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun aslında temkinli bir siyasetçi olduğu görüşünde.

İran'a karşı bir saldırı ihtimalini, Netanyahu'nun geçmişte engellemiş olabileceğini belirten gazete, İsrail başbakanının emrini verdiği en üst düzey saldırının Hamas lideri Halid Meşal'e 1997 yılında Ürdün'ün başkenti Amman'da düzenlenen saldırı olduğunu aktarıyor. Mossad ajanları tarafından düzenlenen ve başarısız olan bu saldırı Netanyahu'yu daha da temkinli yapmış olmalı, gazeteye göre.

Daily Telegraph gazetesi, Suriye krizi konusunda ziyarette bulunduğu Güney Afrika'da açıklamalarda bulunan İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, barış gücü biçiminde de olsa, Suriye'ye müdahaleyi Batı'nın yapmaması gerektiğini şeklindeki görüşlerini aktarıyor.

"İngiliz askeri Suriye'de savaşmayacak"

Buna göre İngiltere, Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği'nin oluşturacağı barış gücü birliklerine destek verecek, ancak Suriye'ye olası bir saldırıya İngiliz askerleri katılmayacak.

Gazete, el Kaide örgütünün lideri Eyman ez-Zevahiri'nin Suriye'deki isyana destek verdiği video mesajı üzerinden geniş bir değerlendirmeye de yer veriyor.

"Suriye'yi yeni bir terör tehdit ediyor" başlıklı değerlendirmede, el Kaide liderinin Suriye Cumhurbaşkanı Beşar el-Esad karşıtı bir açıklama yayınlayarak, pratikte Batılı ülkeler ile aynı tarafta yer almasının ilk bakışta kafa karıştırıcı olduğu belirtiliyor.

Ez-Zevahiri'nin 1988 yılında Usame Bin Ladin ile birlikte el Kaide'yi kurarkenki amacının yalnızca Batı'ya saldırmak değil, İslam’dan uzaklaştığı düşünülen Orta Doğu rejimlerini devirmek de olduğu ifade edilen yazıda, Arap Baharı süresince el Kaide'nin düşmanı rejimlerin bir bir düştüğünü ancak bu yıkılışların el Kaide'yle bir ilgisi olmadığının altı çiziliyor.

"El Kaide, treni yakalamaya çalışıyor"

David Blair ve Richard Spencer imzalı analizde, önceki devrimlere etkide bulunamayan örgütün, Suriye konusunda ayaklanmaya dahil olmaya çalışacağı da belirtiliyor.

Suriye krizi üzerine Independent gazetesinde yayınlanan bir haber-yorumda ise, çatışmalarda yaralanan Suriyeli askerlerin görüşleri aktarılmış.

Gazetenin Şam'daki muhabiri, hastanedeki yataklarında yatan Suriyeli askerlerin, yaralanmalarından İsrail'i, Suudi Arabistan'ı, Amerika Birleşik Devletleri'ni, Afganistan'ı ve cihat yanlılarını suçladıklarını ancak suçlamalarını Esad rejimine yöneltmediklerini belirtiyor.

Suriye'de yabancı İslamcı militanlar iddiası

Çatışmalara katılan Suriyeli askerlere göre, Özgür Suriye Ordusu militanları arasında Pakistan, Irak ve Afganistan'dan gelen savaşçılar var ve bu kişiler Suriye'de İslamcı bir ayaklanma başlatmak istiyorlar.

Guardian gazetesi Türkiye'de kamuoyunda "Hal yasası" olarak bilinen ve pazarcılara müşteri çekmek için bağırmayı yasaklayan kanunun Fatih'teki pazarcı esnafı üzerine etkisini anlatan bir habere yer veriyor.

Türkiye'de pazarcılara bağırma yasağı

Constanze Letsch imzalı haberde, geçen aybaşında yürürlüğe giren kanunun, pazarcı esnafının gelenekselleşmiş bağırarak satış yapma tarzına son verdiği belirtiliyor.

Guardian muhabiriyle konuşan pazarcı Murat Şimşek, bazı pazarcıların cezalar nedeniyle artık tezgâh açmadıklarından yakınıyor. İsmini vermek istemeyen bir başka pazarcı ise, "Buradaki hiç kimse bu işten memnun değil" diyor ve ekliyor: "Bıraksınlar da işimizi yapalım."

Muhabire bilgi veren pazarcılar, cezaların semtten semte değiştiğini ancak en sert uygulamanın AK Parti'li Fatih Belediyesi'ne ait olduğunu savunuyor.