BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47

Türkiye’nin Charles de Gaulle’si!

Batı'nın ve ABD'nin Erdoğan karşıtlığı nedendir? Ne Diyor Fransız yazar?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem duruşu hem çıkışları hem de uygulamaları ile dünya  siyasetinde farklı bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti imajını ortaya koydu ve koymaya devam ediyor.

Söz konusu Türkiye’nin menfaatleri olduğu an karşısındaki güç kim olursa olsun doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen, bağımsız düşünen bir Türkiye gerçeğini tüm dünyanın gözlerinin içine baka baka hep gündeme taşıdı..

Son NATO Zirvesi’ndeki çıkışı da buydu..

Hiç kuşkusuz bu dik duruşu, Batı dünyasında büyük tartışma yaratmaya devam ediyor.

Çünkü her geçen gün hiç de ummadıkları bir lider profili karşılarına çıkıyor..

Yani dünyada ve dış basında son dönemde Erdoğan’a karşı adeta husumet beslercesine çıkan yorumların, açıklamaların ana kaynağı, hiç de alışık olmadıkları bir lider ile karşılaşmalarıdır.

2014’te Cumhurbaşkanı seçilirken de önüne çatı aday olarak çıkarılan Ekmeleddin İhsanoğlu da bunun eseriydi. Nasıl FETÖ tarafından 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında dış güçler olduğu bir gerçek ise İhsanoğlu’nun ortaya çıkmasının arkasında da FETÖ’nün ABD bağlantısı olduğu bir gerçekti..

O zaman Erdoğan’ın “Bunun arkasında paralel yapı ile dışarının işbirliği var” sözlerine kulak tıkayanlar, daha sonra  gerçeklerle yüzleşti..

Nasıl mı?

O dönem Obama’ya karşı başkan adayı olan, bugün yine ABD başkan adayı olarak seçimlerin favorisi gösterilen Hillary Clinton’ın Dışişleri Bakanlığı döneminde e-postalarından Ekmeleddin İhsanoğlu  ismi çıkmış..

Nasıl mı?

FETÖ’nün ABD’deki en güçlü eli olan New York Türk Kültür Merkezi Başkanı Recep Özkan ve Yardımcısı Gökhan Özkök, Clinton’ın kazanması için ABD seçimleri için özel görevlendirilmiş. Hillary Clinton’ın seçim kampanyasına maddi ve manevi destek olunmuş. Hatta o dönem Clinton Vakfı’na seçim kampanyası için 1 milyon dolar bağış yapıldığı iddiaları daha sonra da  doğrulanmıştı.

İşte o dönem Hillary Clinton’ın basına yansıtılan e-posta yazışmalarında Recep Özkan’ın yardımcısı Gökhan Özkök’ün kendisine gönderdiği bir e-posta çok ilginçti.

Özkök 1 Nisan 2009’da dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın yardımcısı Huma Ebedin’e attığı e-postada  çok ilginç  bir istekte bulunuyordu. Clinton’dan Türkiye’ye seyahat edecek olan Başkan Obama’dan o dönem İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri de olan Ekmeleddin İhsanoğlu için 15 dakika özel görüşme ayarlamasını istiyordu.

FETÖ’nün bunun için kulis yapması çok ilginçti.

Yani Cemaat İhsanoğlu’nu Erdoğan’a karşı hazırlıyor ve Başkan Obama’ya beğendirmeye çalışıyordu.

Bunlar iddia değil belgeli..

Son yazılarımda dile getirdiğim eski bakan Egemen Bağış gerçeği gibi. Bağış’ın ABD’deki güçlü lobisinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için çok önemli olduğu gerçeği ile hareket edilip, Bağış’ın FETÖ tarafından 17/25 Aralık operasyonuna kurban gitmesi nedendi acaba?

Çünkü Bağış ABD Erdoğan karşıtı tüm bu yolları kesen adamdı.

Şimdi bir düşünün Bağış bakan ve ABD’deki o güçlü siyasi varlığı sürüyor.

 İşte  yapılacak olan ABD başkalık seçimlerinde  FETÖ yapısının Hillary Clinton’ı desteklediğini ve kazanmasını istediğini söylemek  çok zor olmayacaktır..

**

Gelelim Batı dünyasındaki Erdoğan algısına..

Tabi ki Erdoğan karşıtlığının yanında gerçekleri gören ve ona göre yorum yapan önemli yazarlar da var..

Bunları paylaşmak gerekir..

Örneğin,

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Fransızların ünlü kahraman devlet adamına benzetmesi ve  "Türkiye'nin Charles de Gaulle'si" sözleri ile dikkat çeken Paris Match Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Gilles Martin-Chauffier..

Chauffier, ilk kez bir  batılı yazar olarak Türkiye'ye ve Erdoğan'a yönelik suçlamalar karşısında ders veriyordu.

**

Chauffier’i dinleyelim;

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı otoriter olarak görüyorlar. Bunun iki nedeni olduğunu düşünüyorum; öncelikle Avrupa'daki siyasetçi sınıfı, alt seviyedeki sınıftan geldiği için Putin'i bir de Erdoğan'ı böyle görüyor. Ne de olsa diğerlerine göre daha güçlü bir duruşunuz olduğu sürece bu diğerlerini rahatsız eder. Halbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişten günümüze bakarsanız gittikçe popülaritesi artan, oy toplayan, oyunu artıran birisi. Bunu da demokratik yollarla, halkın özgür iradesiyle, seçimle başarıyor. Bu, aslında onların işine gelmiyor çünkü İslamiyet’i ve Müslümanları temsil ediyor. Avrupalıların kafasında İslamiyet ile demokrasi bir araya gelemez. 'Müslüman demokrat' diye bir şey olamaz. Hristiyan demokrat olabilir ama Türkiye'de Müslüman demokrat diye bir kavram olamaz. Onlar bu kavramların bağdaşmadığını düşünüyorlar.”

Son derece anlamlı ifadeler

**

Batı dünyasında iktidara gelip yaptığı reformlarla ordunun devlet üzerindeki nüfusuna son verdiği için  övgü ile bahsedilen Erdoğan’a karşı neden son süreçte algı operasyonu başlatıldı?

Chauffier’in tespiti çok önemli ve anlamlı.

Diyor ki..

Fransa DEAŞ'a savaş ilan ettiğinde durumlar değişti. Onun hakkında kötü bir algı oluşturuldu. O algı; Cumhurbaşkanı DEAŞ ile iş birliği mi yapıyor yoksa DEAŞ'a karşı mı şeklindeydi. Kafalarda soru işareti oluşturdular. Erdoğan'ın bütün imajı değiştirilmeye, hakkında kötü, yanlış bir algı oluşturulmaya başlandı.”

**

Erdoğan’ın kara propagandayı bertaraf etmeyi başardığını iddia eden Fransız yazarın görüşleri bu noktada övgü dolu;

“Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında kara propaganda yapılması onun doğru yolda olduğunu gösteriyor. Erdoğan, geçmişten günümüze bakarsanız gittikçe popülaritesi artan, oy toplayan, oyunu artıran birisi. Erdoğan diğer Avrupalı siyasetçilerde olmayan güçlü bir iradeye sahip.” 

**

Peki Türkiye'yi DEAŞ'a yardım etmekle suçlayan ülkelerin, bu kez Türkiye’nin DEAŞ ile Irak’ta mücadelesine karşı çıkması konusundaki çelişki nedir?

İşte onun da cevabı;

“Aslında Musul meselesi, Fransız kamuoyunda sürpriz olacak. Fransa’da yapılan analizler rasyonel şekilde değil, duygusal yapılıyor. Çünkü Fransız halkı PKK gibi örgütlerin kurtarıcı gibi özellikle DEAŞ ile mücadelede etkin rol oynadıklarını düşünüyorlar ve Kürtleri Lozan Anlaşması yüzünden mağdur edilmiş halk olarak görüyorlar. Fransız halkı PKK'nın ne olduğunu bilmiyor, Ermenilerin isteklerinin dayanağı olup olmadığını bilmiyor ve buna rağmen Türkiye’yi haksızca yargılıyorlar. Asıl Türkiye’nin problemi budur, yanlış algılarla mücadele konusu. Fransız halkının Musul operasyonuyla birlikte Ortadoğu'da yaşanan son olaylarla aslında kimlerin mağdur olduğunu daha iyi anlayacağını düşünüyorum. Kürtlerden bahsettiğiniz zaman duygular aklın önüne geçiyor.”

**

Peki 15 Temmuz darbe girişimi;

Avrupa FETÖ darbe girişimi sonrası demokrasiye neden sahip çıkmadı ve seçilmiş hükümeti destekleyen bir açıklamayı neden yapmadı.

 Chauffier şöyle konuştu:

“Türkiye’de yıllardan beri askeri darbeleri yapan askerler ki dünyanın en iyi ordularından birine sahip, her seferinde darbe girişiminde başarılı oluyorlardı. Bu sefer çok amatörce bir darbe girişimi oldu, nasıl oluyor da bu güçlü ordu başarısız oldu? Bu durum kafalarda soru işareti oluşturdu.”

Chauffier “Bu kadar generalin ve subayın, hayatlarını bitirecek bir oyunda rol alması akıl dışı bir şey olmaz mı?” şeklideki soruya da son noktayı koyan bir cevap veriyor..

“Biz artık, bunun Gülen Cemaati tarafından yapılan bir darbe girişimi olduğundan eminiz... Meclis'in bombalanması karşısında şaşkınlık yaşadık.”

**

Evet Fransız yazar böyle diyor..

İlk kez bir yabancı yazardan böylesine gerçekçi ifadeleri duyuyoruz..

Hem Türkiye  ve Erdoğan aleyhtarlığı yapan ülkelere, dış medyaya ve yazarlarına hem de ülkemizde hala bu gerçekleri dile getiremeyerek Erdoğan kompleksine kapılanlara ders veriyor Chauffier..

Kendi ülkesinin kahramanı Charles de Gaulle’ye benzeterek!

Bakın  ben bu ülkede Fetö ile mücadeleye bakış açısından  görüşlerini referans aldığım tek kişinin  Genelkurmay  eski başkanı İlker Başbuğ olduğuna inanıyorum..

Ne diyor;

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başka hiç kimse bu yapıyla mücadele edemezdi”