BIST 9.923
DOLAR 32,44
EURO 34,81
ALTIN 2.446,94

Türk milleti kendine dönmüştür!.

Erdoğan'ı diz çöktürmeden Türkiye'yi diz çöktüremeyeceklerini anlayanlar 'Darbe olmadı teröre devam'diyor.

Türkiye, tarihinin en zor, en kritik dönemlerinden geçiyor.

Resmen ikinci bir kurtuluş savaşı yaşıyoruz..

15 Temmuz gecesi millet olarak yakaladığımız birlik ve beraberlik rüzgarını mutlaka ama mutlaka devam ettirmemiz gereken bir süreç.

Yani kırmızı alarm sürüyor..

15 Temmuz darbe girişiminde başarılı olamamanın hayal kırıklığını yaşayan   uluslararası güçlerin, Türkiye’yi büyük bir girdabın içine sokma girişimlerinin devam ettiğini çok iyi görmeliyiz..

Türkiye’nin başındaki en büyük bela hiç tartışmasız ABD..

Çünkü ülkemizi de kapsayan Büyük Ortadoğu Projesi’ni devreye sokmalarının önündeki en büyük engelin Türkiye olduğunu artık çok iyi görüyorlar..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için artık ‘Bu Tayyip uyandı’ diyerek  hedeflerine  onu koydukları kesin. 

Reisi dizleri üzerine çöktürmeden Türkiye’yi diz çöktürmelerinin mümkün olmadığını iyi görüyorlar..

Çünkü  Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk  sonrası  millet iradesinin arkasında böylesine büyük bir destek olduğu bir başka  lider  görmediler..

O nedenle ABD  ve Batı şaşkın ördek gibi!

Erdoğa'ın  artık bütün vurguları ile  sırtını Türk Milletine dayayarak  iç ve dış politikada yüzde yüz milli politika yürütmesi karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar..

Milli duyguları kabaran bir cumhurbaşkanı, bir başbakan, bir muhalefet, bir TBMM ve en önemlisi uyanan bir Türk milleti var artık karşılarına çıkmıştır..

Batı medyasında hemen her gün Erdoğan aleyhinde yazılar çıkması nedendir acaba!

Ve Erdoğan’ın Ortadoğu ülkelerinde özellikle Arap dünyasında çok büyük bir sempatizanı olması ABD’yi ve Batı’yı çıldırtmaktadır..

Hele hele yeniden dostluk köprüsü kurulan Rus Lider Putin’in “Türkiye, Erdoğan’ın liderliğinde bütün bu zorlukları aşacaktır” sözleri!

İMF’yi kapıya koyan, her geçen gün gelişip büyüyen, kimseye muhtaç olmadan yolunda yürüyen güçlü bir şekilde ‘Bağımsız bir Türkiye’ vurgusu yapan  Türkiye’ ye karşı büyük bir kumpas var..

FETÖ’nün arkasında kim varsa..

PKK’nın da..

DAEŞ’in de..

IŞİD’in de arkasında o var..

Türkiye’ye saldıran bütün hain örgütler dışarıdan besleniyor..

Millet iradesi ile tarihin çöplüğüne gömülen darbe girişiminin hemen akabinde bölücü terör örgütünün hain saldırılarının art arda gelmesi, son olarak Gaziantep’te düğünde patlayan canlı bomba ile 50’in üzerinde insanımızın hayatını kaybetmesi Türkiye’nin ‘Darbe olmadı teröre devam’ denerek  nasıl diz çöktürülmek istendiğinin belgesidir..

                                                   ***

Bu ülkenin zenginliklerini ‘etnoloji’ silâhı ile yok etmek isteyen Batı ve ABD gibi küresel emperyalist ülkelerin, Türk devletinin töresine karşı uzun yıllardır  yozlaştırma ve bölme politikası güttüğünü artık daha iyi görmüyoruz mu?

Haçlı seferlerinden beri uygulanan “Şark Meselesi” nedendir acaba!

Artık gerçekler ortada..

ABD’nin stratejik hedefinin Büyük Kürdistan olduğu aşikardır. ABD bu stratejik hedefinin ilk adımı olarak Irak’ın kuzeyinde ‘Barzanistan’ adı ile özerk bir yapı inşa etmedi mi?

Etti..

Bu parçanın Suriye’nin kuzeyinden Doğu Akdeniz’e birleştirilmesi, ana hedefin şu anda yürürlükte olan ikinci adımıdır.

Ana hedef, ilerleyen süreçlerde Türkiye ve İran’dan da topraklar katarak Büyük Kürdistan’ı azami sınırlarına ulaştırmayı hedeflemek değil mi?

Dolayısıyla projenin hedefinde dört ülke yok mu?

İran, Irak, Suriye ve Türkiye..

Burada işi en zor olan ülke Türkiye değil mi?

O nedenle Türkiye hem projenin hedefidir hem de projenin sahibinin müttefikidir!

İşte oyun buradadır.. 

Ama Türkiye’nin büyüklüğü ve gücüyle bu stratejik hedefin önündeki en önemli engel olduğunu artık Batı da ABD de çok iyi görmektedir..

Artık kullanacakları eski Türkiye yok..

İşte bu nedenle Türkiye bugün hedeftir.. ABD bu müttefiklik ilişkisini stratejik hedefini gerçekleştirmekte bir girdaba dönüştürerek Türkiye’yi sürekli içeri çekmeye çalışma oyunu görülmüştür.

ABD’nin müttefiklik bağını kullanarak Türkiye’yi gidişata mecbur etmeye çalıştığını görmemek mümkün mü?

Türkiye artık tamamen milli politikalarına dönerek geçmişten dersini aldığını yüksek bir irade ile ortaya koymaya başlamıştır.

Çünkü 1991’den itibaren ABD’nin projesine karşı çıka çıka o projeye mecbur kaldığını, dahası müttefiklik ilişkisi üzerinden karşı çıktığı projeye mimar yapıldığını,  uzun yıllardır karşı çıktığı Barzanistan’ı nasıl tanıdığını iyi görmüştür..

ABD  PKK’yı bazen sopa, bazen havuç olarak kullanarak Türkiye’yi Barzani’ye müttefik yapmıştır!

Ve Türkiye terörle boğuşurken ABD’nin Büyük Kürdistan projesi ilerlemiştir..

Şimdi de aynı proje Suriye’de uygulamaya konulmaktadır..

ABD, PKK’yı havuç-sopa olarak kullanarak dün nasıl Irak Kürdistan’ını Türkiye’ye kabul ettirdiyse, bugün de aynı yöntemle Suriye Kürdistan’ını inşa etmeye çalışıyor.

                                          ***

Ama  artık Türkiye uyanmıştır..

Oyunu iyice görmüştür..

Artık görülüyor ki..

Amerikan cephesinde kalarak, komşularımızla işbirliği yapmadan terörü bitiremeyeceğimizi ,ABD'nin  ülkemizide  kapsadığı beli olan Ortadoğu haritasını değiştirme planını yani sözde  Büyük Kürdistan’ı önleyemeceğimizl  görüyoruz..

Ve Şam ile karşı karşıya durmanın Türkiye’yi Suriye Kürdistan’ına mecburiyete götürmekte olduğu artık görülmektedir..

O nedenle Erdoğan kapalı kapılar ardında Putin ile Suriye noktasında işbirliği yaparken, bunu hesaplamaya başlamıştır.

Çünkü mesele basittir..

Şam tüm topraklarında egemenlik kurmak zorundadır.

Yani hem Şam ile karşı karşıya gelmeye devam edip hem de Suriye’nin kuzeyinde Kürdistan istememek mümkün değil..

O nedenle Türkiye, dış politikasında ABD’ ye rağmen önemli hamleler yapma  dönemi başlamıştır.

Dış politikada Davutoğlu’nun hem Dışişleri Bakanlığı hem de Başbakanlık dönemlerinde ektiği yanlış tohumlar tek tek yok ediliyor..

Rusya ile barış..

İsrail ile uzlaşma..

Erdoğan ile Putin’in Suriye konusunda ortak bir stratejiye geçmeye başlaması..

ABD’nin  ayak diremesi nedeniyle anlaşamadığı Suriye’nin Azez-Cerablus hattında kurulamayan tampon bölge Rusya-Türkiye-İran diyaloğuyla hayata geçirileceğinin ortaya çıkması..

Çok önemli bir hamleler..

Böylece mülteci dramı da ortadan kalkacak. IŞİD, Suriye sınırından temizlenecek. PKK’ya darbe vurulacak..

Türkiye'nin  müttefiki sözde ABD'dir,özde Rusya'dır.

Bu 15 Temmuz gecesi  tecillenmiştir..

Ve Artık her vatansever biliyor ki..

ABD cephesinde durarak ABD projesi önlenemez! .

İşin özü budur..

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbe girişiminin ardından Türkiye’ye geçmiş olsun dilekleri dahi iletmeyen, ziyarete gelmeyen Batı ülkelerine tepki göstermesinin anlamı nedir.

Tarihi vurgu ile söyleyelim..

“Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur”

Bu kadar net..

Bunu bilmek için tarihi iyi okumak gerek.

Bu noktada Bilge Kağan’ın uyarısı ders gibidir..
Der ki..

“Ey Türk Beyleri! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe bil ki Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz. Ey ölümsüz Türk milleti! Kendine dön! Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine lâyık ol!”

İşte Türk milleti 15 Temmuz ile kendi aslına dönmüş dağlar gibi yığdığı kemiklerine layık olmaya başladığını göstermiştir..