BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

O görüşmeyi Kılıçdaroğlu iptal etmiş

CHP Kemal Kılıçdaroğlu, İş Dünyası Diyalog ve Dayanışma Birimi (İDDB) etkinlikleri kapsamında düzenlenen "İDDB Beylikdüzü Etkinliği"ne katıldı.

Abone ol

İşveren örgütleri ve meslek örgütlerinin sorun ve çözüm yollarına yönelik düzenlenen toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, iş dünyası ve sanayicilerin barışması gerektiğini söyleyerek, bunun yeni Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir gereği olduğunu ifade etti.

Turgut Özal'ın ekonomide başarılı bir siyasetçi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Rahmetli Özal'ın ekonomideki başarısının altında devlette yaptığı görevler yatar. Neyi nasıl yapacağını, bürokrasinin hangi engelleri çıkarabileceğini en iyi bilirdi. Biz de biliyoruz. Nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Hiçkimsenin endişesi olmasın" dedi.

"DÜNYAYI DOLARA BOĞDULAR"

Dünyadaki krize değinen Kılıçdaroğlu, "Biz paramız çok değerli olduğu için övünüyoruz. Amerika övünmüyor. Doların değerinin düşmesi gerekir diyor. Dünya krizini atlatmam için. Krizi diğer ülkelere benim ihraç etmem lazım. Amerikan Merkez Bankası dolar basın diyor. 3 trilyon dolar para basıldı. Bütün dünyayı dolara boğdular. Türk Lirası şişti, yükseldi. Kim zarar görüyor? Bizim sanayicimiz zarar görüyor" diye konuştu. Türkiye'nin teknoloji yönünden dünyanın gerisinde kaldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Güney Kore'nin bütün dünyada egemen olan Samsung markası var. Biz Samsun sigara markasını bile yaşatamadık" dedi.

"BAŞARISIZ OLDUĞUMUZ TEK ALAN VAR. O DA SİYASET"

Alınan vergilere de değinen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Son 10 yılda ne kadar para toplandı? Vergi olarak 1.1 trilyon para toplandı. 134 milyar dolar iç borç yapıldı. 207 milyar dolar dış borç yapıldı. 38 milyar dolarlık da özelleştirme yapıldı. Toplam 1 buçuk tirilyon dolar para, son 10 yılda harcandı. Müthiş bir para. Yeni bir Türkiye inşaa edebilirsiniz." Türkiye'nin bir çok alanda başarılı olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bizdeki azim ve kararlılık hiçkimsede yok. Her alanda başarılıyız. Edebiyatta, sinemada, tıpta... başarılıyız. Başarısız olduğumuz tek alan var. O da siyaset."

"KOMŞULARIMIZLA BARIŞ İÇİNDE OLMALIYIZ"

Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından toplantıya katılanların sorularını yanıtladı. Tek tek soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu'na ilk soru Reyhanlı'da yaşanan olayla ilgili olarak soruldu. Kılıçdaroğlu soru üzerine şöyle cevap verdi: "Ellerine silah verdik. Ceplerine para koyduk. Git kardeşini öldür dedik. Komşuda yangın çıkarsa, hepimiz söndürmeliyiz. Söndürmezsek o yangın bize sıçrar.Nitekim sıçradı. Çok tehlikeli bir şey. Bütün komşularımızla barış içinde olmalıyız."

"TABANIMIZIN YÜZDE 100'Ü BARIŞA DESTEK VERİYOR"

Barış sürecine ilişkin bir soruya Kılıçdaroğlu, "Bizim tabanımızın yüzde 100'ü barışa destek veriyor. Kim barış istemez. Perdenin arkasını elbette biliyoruz. Hangi pazarlıkların yapıldığını elbette biliyoruz. Ama istiyoruz ki, bunu iktidar kanadı oturup açıklasın. Eğer süreç, sağlıklı sonuçlanmazsa ortaya çıkacak tablo çok daha vahim sonuçlar doğuracaktır. En büyük endişemiz bu. Devlet Öcalan ile görüşmez. Kimse kusura bakmasın. İstihbarat örgütleri görüşür tabi. Ama devletin resmi görevlileri gidip görüşmez. 76 milyon insan çözüm sürecinin ne olduğunu Abdullah Öcalan'dan, Kandil'den öğrenmemelidir.Bunlar doğru değil. Devletin saygınlığına gölge düşürüyor" şeklinde yanıt verdi.

TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan ilişkilerine de değinen Kılıçdaroğlu, "Şunu söyledim onlara; 'Sayın Başbakan, Suriye konusunda Batılılar bizi yalnız bıraktı dedi' dedim. Siz niçin Başbakanı yalnız bıraktınız? Ve siz hangi sözü verdiniz? Bana verilen yanıt; biz hiçbir söz vermedik. Sayın Erdoğan bunu hangi gerekçeyle söylemiş bunu bilmiyoruz dediler" diye konuştu.

"SWOBODA İLE GÖRÜŞMEYİ REDDETTİM"

Kılıçdaroğlu, Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda ile yaşadığı " Başbakan Erdoğan ile Beşşar Esad arasında fark yoktur" polemiğiyle ilgili sözlerinin sorulması üzerine şöyle konuştu:

"Grup toplantısından sonra ikimiz, basının önüne çıktık bir açıklama yaptık. Sayın Swoboda da ayrıldıktan sonra, bir Türk gazeteci bana, Erdoğan'ın CHP Esad'ı destekliyor. Esadçıdır CHP diye bir suçlama getirdiğini söyledi. Ne diyorsunuz buna dedi? Ben de şu yanıtı verdim:

Ben hiç bir zaman gidip Esad ile tokalaşmadım. Ona kardeşim demedim. Eşimle onun eşi, bayram tatili veya tatil yapmadık. Ama onun da özel mahkemeleri var. Recep Bey'in de özel mahkemeleri var. Onu, o da halkına baskı kuruyor. Bu da halkına baskı kuruyor. Orada da basın özgürlüğü yok. Burada da basın özgürlüğü yok. Orada da davaların savcısı Esad. Burada da davaların savcısı Recep Tayyip Erdoğan. Al birini vur ötekine dedim. Aralarında bir fark yok dedim. Sonra Sayın Swoboda, benim bu açıklamalarım üzerine, neden böyle bir mukayase yapıldı diye kendisini ziyarete gittiğimizde bu konuda rahatsız olduğu ifade edildi bize. Ben de görüşmeyi reddettim. Niye görüşeceğim dedim. Eğer siz düşünceyi açıklama özgürlüğünü korumuyorsanız, Sizin ünvanınız, bulunduğunuz makam ne olursa olsun, demokrasiyi bu ülkeye getiren bir siyasal partinin genel başkanı olarak sizinle görüşmeyeceğim dedim. Ve görüşmedim."