BIST 10.337
DOLAR 32,27
EURO 34,72
ALTIN 2.402,08
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Efsunlu Kemal

Atatürk ne Latife’ye ne de Fikriye’ye aşıktı.

Abone ol

Mustafa Kemal Atatürk için bugüne dek çok kitap yazıldı ancak bunların içinde farklı olduğunu iddia eden ‘Mehmetçik Taktı Adını: Efsunlu Kemal 1881-1938’ kısa sürede yaptığı ikinci baskısıyla farklılık iddiasını kanıtlama yolunda. Yazar Nehir Roggendorf, piyasada var olan tüm Atatürk kitaplarının toplam kapsamını, tek kitapta sunma amacıyla yola çıkmış ve tam 738 sayfada Atatürk’ün yaşamını, hedeflerini, dehasını yansıtmaya çalışmış.

“O’nun yaşamında ne sadece Çanakkale, ne Kurtuluş Savaşı, ne Fikriye ne de Latife vardı. Duygularıyla birlikte 57 yıllık tüm bir yaşamı; ailesi, arkadaşları, aşkları, evlatlıkları, savaşları, barışları, zaferleri, kongreleri, diplomatik görüşmeleri, planları, acıları, yalnızlıkları, isyanlar, ihanetlerle yakın tarihi mercek altına alan bir başucu kitabı yazdım” sözleriyle anlatıyor kitabını…

BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE ATATÜRK

Nehir Roggendorf; kitapta, Atatürk’ün çok bilinen hayat öyküsünün az ya da hiç konuşulmamış veya yanlış bilinen bölümlerini de aydınlatma iddiasında. “Enver Bey’le Mustafa Kemal sürtüşmesini belgelere dayanarak yazdım… Piyasada bolca satılan Latife ve Fikriye aşkı örneğin: araştırmalarıma dayanarak hiç alakasız diyorum. Tamamen uydurma!

Atatürk ne Latife’ye ne de Fikriye’ye aşıktı.
Fikriye’ye yaklaşımı; içgüdüsel bir yaklaşımdı. Bir ihtiyaçtı. O an ona ya da bir başka kadın sıcaklığına gereksinimi vardı. Yalnızdı. Şefkat, sevgi istiyordu. Yanında yakınında bir sese, bir nefese o an o kadar ihtiyacı vardı ki! Latife’ye gelince; onca yaklaşıma rağmen onunla evlilik ya da beraberlik düşüncesini aklının köşesinden bile geçirmemişti. Latife onu zorla bir takım entrikalarla evliliğe zorlamış, kendisi de idealleri için bu evliliğe evet demek zorunda kalmıştı. Onunla kendisi değil, idealleri evlenmişti. Kadın hak ve özgürlüğü adına Türk Milleti’ne bir örnek sunmak istemiş, sonuçta bin pişman olmuştu. Ve Samsun’a çıkışı… Kurtuluş planını yaparken tamamen yalnızdı. Ona inanan ne bir arkadaşı ne bir dostu vardı. O gücünü sadece Türk milletinden, bir avuç bağrı yanmış Anadolu halkından aldı…”

Mehmetçik “Efsunlu Kemal” adını takmıştı.
İngiltere Başbakanı Lloyd George’un “Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğe bakın ki; o büyük dahi çağımızda Türk Ulusu’na nasip oldu” sözleriyle, Atatürk’ün dehasını biraz da gıptayla anlatırken bu kitabın adında kullanılan ‘Efsunlu’ sıfatı acaba farklı yorumlanır mı? Kendisine bu adın Gelibolu Savaşı sırasında verildiğini söyleyen Nehir Roggendorf, “Kurşunlara hedef olduğu halde bir türlü vurulmayan bu kumandana; İngilizler ‘efsunlu’, Mehmetçikler de ‘Efsunlu Kemal’ demişlerse bu isim yakışır diye düşündüm sadece… Ayrıca içerikte tam olarak öyle insanüstü bir varlık tanımlaması da yok! Fakat onun hayatını tamamen okuyan her insan, kesinlikle bu fikre kapılacaktır. Gerçekten de o olağanüstü ve insanüstü bir insan! Tıpkı yazar Armstrong’un bahsettiği gibi…”

ONU EN ÇOK KULLANAN AFET İNAN’DI
Nehir Roggendorf, kitabı yazarken kendisine sonsuzmuş gibi gelen uzun bir araştırma dönemi geçirmiş. Önce, Atatürk’ün çevresindeki insanların kaleme aldıkları eserleri, ardından da babası Emekli Kaymakam Mustafa Kemal Eyüboğlu’nun kütüphanesiyle Beyazıt Kütüphanesi’nde uzun süre araştırma yapmış: “Atatürk’le yatıp Atatürk’le kalktım. Önce güvenilir bir kronoloji çıkardım. Hangi yılda, hangi olay yaşandı onları girdim. Sonrası çocuk oyuncağı gibi neşeliydi. 1881’de Selanik’te doğdum ve yaşadım… Bir yılı aşkın bir zaman Atatürk’ün ruh ikizi olarak 1881’den 1938’e kadar onunla hatta onun beyninde yaşadım. Ya da o benim beynimde yaşadı. Nasıl sayarsanız!”

Nehir Roggendorf, son dönemde yazılan birçok Atatürk kitabını da sert bir şekilde eleştiriyor: “Latife adlı o çok satan kitabı elime alınca şoka girdim. Tamam bir takım belgelerle bilgilerle yazılmış evet ama tek taraflı… Ben onu bunu bilmem! Bu ülkede reklam çok önemli. Dibine kadar araştırdım! Şu an burada bunu açıklamak çok zor, yanlış anlaşılmaktan çekiniyorum doğrusu… Onu gerçek bir aşkla ve koşulsuz seven sadece Fikriye ve Halide Edip’ti. Ötesi, kaba bir tabirle onun konumundan yararlanmak istedi. En çok yarar sağlayanı da Afet İnan Hanım oldu.”

Kitapla ilgili detaylar