BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  POLİTİKA  /  BBP

Dağlıca baskınında çok ilginç detay!

Dağlıca baskını sırasında üst düzey bir rütbeli Muhsin Yazıcıoğlu'ndan yardım istedi!

Abone ol

Helikopterin düşmesi sonucu hayatını kaybeden BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatına dair anekdotlara bir yenisi eklendi. Avrupa Türk Kültür Dernekleri Birliği eski Başkanı Recep Yıldırım'in iddiasına göre Dağlıca saldırı sırasında, çarpışan askerler Yazıcıoğlu'nu arayarak saldırı hakkında bilgi verdi ve yardım istedi.

21 Ekim 2007 tarihinde Türkiye, Dağlıca saldırısı ile sarsıldı. Kuzey Irak'tan gelen yaklaşık 150 kişilik terörist grubu, sınıra 4 kilometre uzaklıkta bulunan Dağlıca'daki Komanda Taburu'na ağır silahlarla saldırdı. 12 mehmetçiğin şehit olduğu, 16 askerin yaralandığı ve 8 askerinde teröristler tarafından kaçırıldığı saldırı gecesiyle ilgili yeni bilgiler gün yüzüne çıktı.

SALDIRI SIRASINDA YAZICIOĞLU'NU ARADI

Saldırının olduğu gece Almanya'nın Frankfurt eyaletinde olan BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'na terörist ateşine maruz kalan askerlerden birinin telefon açıp yardım istediği iddia edildi. Avrupa Türk Kültür Dernekleri Birliği Eski Başkanı Recep Yıldırım, askerin baskın esnasında aradığını ve Yazıcıoğlu'ndan yardım istediğini söyledi. Yıldırım, çarpışan askerlerden birisinin Muhsin Yazıcıoğlu'nu aradığını ve baskına uğradıklarını anlattığını ve yardım istediklerini aktardı. 

'DAĞLICA SALDIRISININ HABERİNİ GÜL'E YAZICIOĞLU VERDİ'

Muhsin Yazıcıoğlu'nun, bu görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü aradığını söyleyen Recep Yıldırım, Gül'ün konudan haberinin olmadığını belirtti. Yıldırım, Yazıcıoğlu ve Gül arasında geçen diyalogları şu şekilde anlattı:

"Rahmetli Genel Başkanımız asker ile görüşmesinin ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü aradı ve askerden edindiği bilgileri paylaştı. Sayın Gül'ün de o ana kadar olaydan haberinin olmadığını söyledi. Aradan 15-20 dakika geçtikten sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, rahmetliyi aradı ve 'size gelen bilgi doğrudur' dedi. Muhsin Yazıcıoğlu, askerden edindiği bilgiyi Cumhurbaşkanı teyit etti."

'NE YANİ BEN Mİ GİTSEYDİM ÇATIŞMA BÖLGESİNE'

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile telefon görüşmesini yaptıktan sonra Muhsin Yazıcıoğlu'nun yan taraftaki odaya geçtiğini söyleyen Recep Yıldırım, burada bazı telefon görüşmeleri yaptığını ve yardım gelmemesine çok sinirlendiğini dile getirdi. Yazıcıoğlu'nun 'ne yani ben mi gitseydim' diye tepki gösterdiği görüşmeyi şöyle anlattı:

"Muhsin başkan konuşma yapılan salonun yanındaki odaya geçti. Burada bazı kişiler ile telefon görüşmeleri yaptı. Fakat hiç alışık olmadığımız şekilde bağırarak konuşuyordu. O konuşmaları hatırlıyorum. Bir askeri yetkiliye telefonda bağırarak şöyle konuşuyordu başkan: Bak, bak çocuklar çarpışıyor. Almanya'dan Türkiye'ye 2 saatte uçaklar gidiliyor. Bu çocuklar '2.5- 3 saattir çarpışıyoruz' diyor ama bir yardım gelmiyor. Ne yani ben mi gitseydim."

'YAZICIOĞLU, SALDIRININ OLDUĞU GECE TÜRKİYE'YE DÖNDÜ'

Muhsin Yazıcıoğlu'nun uzun yıllar özel kalemliğini yapan Okan Köksal da Dağlıca baskınından bir hafta sonra Diyarbakır'a ve Şırnak'a gittiklerini, Yazıcıoğlu'nun bölgede bir dizi temaslarda bulunduğunu belirtti. Baskının olduğu gecenin sabahında Almanya'daki programı yarıda keserek aktarmalı uçakla Türkiye'ye dönüş yaptıklarını sözlerine ekledi.

'O GECE YAPTIĞIMIZ TESPİTLER İLE YAZICIOĞLU'NUN TESPİTLERİ ÖRTÜŞÜYOR'

Cihan Haber Ajansı'na konuşan dönemin Dağlıca Taburu komutanı Onur Dirik, çatışma sırasında Yazıcıoğlu'na gelen telefonu doğruladı. O gece yaptıkları durum değerlendirme toplantısında elde ettikleri tespitlerin, Yazıcıoğlu'nun saldırıyla ilgili yaptığı tespitlerle örtüştüğünü söyledi.

DAĞLICA KOMUTANI DİRİK: 'YAZICIOĞLU'NU ÜST RÜTBELİ PERSONEL ARADI'

Dirik, Muhsin Yazıcıoğlu'nu arayan kişinin üst rütbeli personel olduğunu söyledi:

"Tabur komutanlığı görevini bitirdikten sonra çatışma esnasında taburdan bir uzman çavuşun Muhsin Yazıcıoğlu'nu aradığını söylediler. Fakat ben, bir uzman çavuşun o gece Yazıcıoğlu'na telefon edebileceği kanaatinde değilim. Çünkü telefon eden rütbelinin iletişim imkanlarının yeterli düzeyde olması gerekir. Dolayısıyla Yazıcıoğlu'na telefon eden kişinin küçük rütbeli personel olduğuna ihtimal vermiyorum. Yazıcıoğlu'nu arayan personelin üst düzey değerlendirme yeteneğine sahip ve şahsi telefonu olması gerekir. Bu imkan da sadece birkaç kişi de vardı."