BIST 9.789
DOLAR 32,59
EURO 34,99
ALTIN 2.457,94
HABER /  GÜNCEL

22 Ocak 2012 Basın Özeti

İngiliz Pazar gazetelerinde dikkat çekenler: 'Türkiye'nin ekonomik mucizesi sona ermek üzere mi?', 'İngiltere, AİHM'den çekilebilir' ve sorumlu kapitalizm tartışması sürüyor.

Abone ol

Independent on Sunday gazetesinin dünya sayfalarında yer alan, Patrick Cocburn imzalı yorum yazısının başlığı bir soru:

"Türkiye'nin ekonomik mucizesi sona ermek üzere mi?"

Bu soruya cevap aranan yazının alt başlığı ise yazının özeti gibi:

İslami demokrasiye model olarak gösterilen Türkiye, komşularının bocalamakta olduğu bu dönemde, aşırı kendine güvenin kurbanı olabilir.

Cocburn makalesinde Türkiye'de son on yıl yaşanan bazı önemli gelişmeleri sıralamış:

Ordunun siyaset üzerindeki etkisinin sınırlanması, seçimlerle işe gelmişler ülkeyi yönetmesi ve dünyanın en büyük 15. ekonomisi haline gelme.

Cocburn bu parlak tablo sebebiyle birçok yorumcunun, Türkiye'nin Arap Baharı'yla yeniden biçimlenen Müslüman dünyasına örnek olabileceğini düşündüğünü ve bu durumun Türkiye'de büyük bir iyimserlik yaratmakta olduğunu vurgulamış.

"İrlanda ve Yunanistan gibi"

Ve Türkiye'de artmakta olan kendine güveninin yakın geçmişte İrlanda ve Yunanistan'da hâkim olan ancak şimdilerde dağılan hissiyata benzediğine dikkat çekmiş.

"Bu ülkeler ve Türkiye, yoksulluk dış göç verme gibi tarihi gerçekler yaşamış ve toplumsal psikoloji bu karanlık günlerin geride kaldığına artık 'bolluk ve refah' dolu yeni bir yaşama ulaşıldığına kolaylıkla ikna olmuştur" demiş Cocburn.

Bu aşırı kendine güvenin, korkunç ekonomik balonlar yarattığını anlatan Cocburn, her iki ülkede de balonların patladığını hatırlatmış.

Ve Türkiye'de benzer bir sonucun yaşanıp yaşanmayacağına dair fikir yürütümüş.

Büyümekte olan Türkiye ekonomisinin esasen yabancı sermaye girişine dayandığını ve kısa süre içinde bu akışın sona erebileceğini belirten yazar, dış siyaset alanında da sorunlu bir dönemin başlayabileceğini savunmuş.

Cocburn'e göre, çatışmalı konularda kazananların yanında durmayı tercih eden Türkiye dış politikasının özellikle Libya örneğinde bu tercihini açık ettiğini ve Suriye politikasının da benzer bir tavır değişikliğine sahne olduğunu vurgulamış.

"AB süreci halen önemli"

Dış politikadaki yalpalamanın bir sebebinin de ekonomik büyümeden kaynaklanan aşırı kendine güven olduğunu belirten yazar, tüm bu tablo içinde Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecinin halen hayati olduğunu söylemiş.

Ankara'nın AB üyeliği motivasyonuyla ülkedeki reformları gerçekleştirdiğini ve uluslararası sermaye akışını hızlandırdığına dikkat çekmiş. AB sürecinin durmasıyla reformların sona erdiğinin Kürt meselesi ve Kıbrıs konularının çıkmaza girdiğinin altını çizen Cocburn, AB'nin Trükiye için halen en büyük ticaret ortağı olduğunu hatırlatmış.

Yazar şöyle demiş "Türkiye'nin Orta Doğu'daki fırsatları çok çekici görünsede geri dönüşü fazla olmayabilir."

Cocburn yazısını şöyle noktalamış:

"Türkiye'nin kendine güven hissi yüksek ancak istikrarlı olmayan bir bölgede.

Ekonomi için de, genel olarak da şunu söyleyebiliriz 'Türkiye mucizesi', 'Türkiye hayal kırıklığına' dönüşebilir."

"İngiltere, AİHM'den çekilebilir"

Daily Telegraph gazetesinde yer alan dikkat çekici bir haber İngiltere'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden çekilmesi ihtimaline dair. Haberin başlığı "İngiltere, İnsan Hakları Mahkemesi'nin yetkilerini sorguluyor".

Haberde başbakan Cameron'un hafta içinde İnsan Hakları Mahkemesi'nin, İngiliz yargısında görülmüş davaların temyiz makamı olarak işlemesine karşı başlatacağı girişimden bahsedilmiş.

Cameron'un Strasburg'a yapacağı ziyarette, Muhafazakar Partili milletvekilleri arasında huzursuzluk yaratan bir mahkeme kararını da gündeme getirebileceği söylenmiş.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geçen hafta aldığı kararda İngiltere'nin, Ürdünlü radikal din adamı Ebu Katada'yı ülkesine iade edemeyeceğine hükmetmişti ancak İngiliz Yüksek Mahkemesi, 2009'da Katada'nın Ürdün'e gönderilebileceğine karar vermişti.

AİHM kararına gerekçe olarak Ürdün'ün "işkence sicilini" göstermiş, Katada'nın ülkesine gönderilmesi halinde, işkenceye maruz kalabileceğini ve bu yolla alınacak bilgilerin mahkemede aleyhine kullanılabileceğini belirtmişti.

Halen İngiltere'de cezaevinde bulunan Ebu Katada, İngiliz bulvar basını tarafından El Kaide'nin eski lideri Usame bin Ladin'in Avrupa'daki sağ kolu olarak niteliyor.

Başbakan Cameron'un Katada davası üzerine yükselen tepkileri dindirmek için, AİHM'nin İngiliz hukuk sistemine dâhil olma biçimini değiştirecek bir "süzme sistemi" ve AİHM yargıçlarının atanma şeklinde reform talep etmesi bekleniyor.

Daily Telegraph'a göre bu düzenlemeler kabul görmezse, Cameron'un gündeme getirebileceği hamlelerden bir diğeri ise İngiltere'nin geçici olarak AİHM'den çekilmesi.

Sorumlu kapitalizm tartışması

Observer’de yer alan habere göre İngiltere’de muhalefette olan İşçi Partisi Başkanı Ed Miliband, geçen hafta boyunca süren “sorumlu kapitalizm” tartışmalarına yeni bir boyut katmaya hazırlanıyor.

Gazetenin haberine göre Miliband’ hafta içinde ülkenin en büyük finans kurumlarından Royal Bank of Scotland’ın genel müdürünün alacağı ikramiyeye sınır getirilmesini önerecek.

2008 krizi sonrasında devlet tarafından kurtarılan ve hisselerinin yüzde 83’üne devletin sahip olduğu bankanın genel müdürünün bu yıl için 1,5 milyon sterlin civarında ikramiye alacağı tahmin ediliyor.

Observer’in haberine göre Miliband hükümetin bu konuya müdahale etmesini talep edecek.

Royal Bank of Scotland’ın hisse senetlerinin değeri geçen sene yarı yarıya değer kaybederken binlerce banka çalışanı işten çıkarıldı.

Muhalefet partisi krizin derinleştiği bu dönemde, başarısız olduğu düşünülen bir banka müdürünün 1,5 milyon sterlinlik ikramiyesinin toplum tarafından “adil ve yerinde” olarak değerlendirilmeyeceğini savunuyor.