BIST 10.263
DOLAR 32,34
EURO 34,82
ALTIN 2.377,47
HABER /  GÜNCEL

Zirve sanığı açlık grevinde

Malatya'da Zirve Yayınevi cinayetinin sanıklarının yargılanması sürüyor.

Abone ol

Malatya 'daki Zirve Yayınevi 'nde, biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 57. duruşmasında tutuklu sanık Ruhi Abat, savunmasına devam etti.

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde söz alan tutuklu sanık Varol Bülent Aral, 6 yıldır dava kapsamında yargılandığını, bir 6 yıl daha yargılanmaya niyeti olmadığını belirterek, açlık grevine başladığını, yargılamanın adaletli olmadığını savundu. Aral'ın sözleri tutanaklara geçildi.

Daha sonra tutuklu sanıklardan İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, savunma verdi. Abat, davanın iddianamesinde misyonerliğin terör örgütü PKK ile ilişkisi olmadığı ifadesine yer verildiğini aktararak, buna üzüldüğünü söyledi.

Kendisinin misyonerlik üzerine çalışmalar yaptığını hatırlatan Abat, bu nedenle hedef gösterildiğini öne sürdü. Bir gazetenin cinayetten önce misyonerlikle ilgili çıkan haberlerinin kupürlerini gösteren Abat, ''Misyonerlikle ilgili haberlerin çıktığı gazete ne kadar sorumlu ise ben de verdiğim konferanslar dolayısıyla o kadar sorumluyum'' dedi.

Cinayetlerle ilgisi olduğuna dair bir tek emare bulunmadığını savunan Abat, ''Bir sahte tanığın suçlamaları dışında hiçbir şey yok'' ifadesini kullandı. Müdahil avukatlardan Orhan Kemal Cengiz'in kendisinin cinayetlerin azmettiricisi olduğu yönünde söylemlerde bulunduğunu ifade eden Abat, ''Olaya bir teorisyen lazım diye düşünmüş olmalı. Bu nedenle misyonerlik çalışan akademisyenlerin, ben dahil, evinde arama yaptırıldı'' iddiasında bulundu.

GÜLEN VE AK PARTİ KARŞITLIĞI

İddianamede kendisinin Gülen cemaati ve AK Parti'ye karşıtlıkla suçlandığını, buna delil olarak 1998'de yazdığı bir makalenin gösterildiğini belirten Abat, 1998'de söz konusu makaleyi yazdığında Fethullah Gülen'in papaya yeni mektup yazdığını, AK Parti'nin de kurulmamış olduğunu söyledi. Abat, dinler arası diyalog toplantılarının İstanbul'da 1989'da yapıldığını, makalesinin de bu yönde olduğunu iddia etti.

Ruhi Abat, cinayetin Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi (TUSHAD) ile ilgisi olup olmadığını bilmediğini, kendisinin de öğrenmek için çok uğraştığını kaydetti. Abat, ''Bu çocukları kullanan biri varsa misyonerliği bilmiyor, bu ülkeyi de sevmiyor'' dedi.

Abat, ayrıca kendisini hukuki olarak güvende hissetmediğini belirtti.