BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Zaman yazarı Erdoğan'ın kasetinden utandı

Zaman yazarı Alkan, Erdoğan'ın kasetindeki diyalogların psikolojik analizini yaptı.

Abone ol

Zaman si yazarı Ahmet Turan Alkan Suriye-Ürdün sınırını tek başına geçen çocuktan girdi Başbakan Erdoğan'ın oğluyla olan konuşmasından çıktı. Turan bu konuşmayı kesin doğru kabul ederek psikolojik analiz yaptı ve 'utandığını' söyledi.

İşte aynı duygu, aynı çöküntü hissi... Evladının başkaları tarafından dayak yediğini seyretmek zorunda kalan her ebeveynin infiâli yaşandı o an evlerde:

Çocuk henüz uykudan yeni uyanmıştır, belli. Durumu tam mânâsıyla kavrayamıyor. Babasını dinledikçe, o dakikaya kadar Mısır ehramları kadar metîn ve yıkılmaz gibi görünen dünyasının sallandığını tahmin ediyoruz. Suskunluk fasılalarını o yıkılışın ve paniğin, o derin üzüntünün kelimelere sığmaz tasviri dolduruyor. Bir küçük ümit, belki yanlış anlamıştır, tekrarlamasını istiyor durumu daha iyi kavramak için.

İçinde kum kalmış tebeşirin tahtada bıraktığı iç kıyıcı sesi duyanların kapıldığı türden bir kulakları kapamak, duymamak isteği.

“Tamam baba... tamam babacım” cümlelerini dinlerken odadaki herkes çok kötü oluyor; dinleyen herkeste sanki aynı hayal kırıklığını yaşamış, aynı canı acısı ve yıkılmışlığı hatırlatan bir duygu hükümranlık kuruyor. O hitap biçiminde bir evladın babasına duyduğu güven ve hayranlığın izleri çok bariz çünkü ve bu çoğumuzun yaşadığı bir şeydir.

Babalar o sesi bilirler; “Babacığım” o sese sarıp sarmalanmış inanç ki ömürlerinin en mânidar kazancıdır. Mukabilinde eğer isteniyorsa vazgeçmeyeceğiniz şey yoktur.

Oğulun iç yıkıntısını çok iyi anlıyoruz; babanın sesinden bir psikolojik tablo çıkarmak çok güç, üstelik değersiz. Hiçbir şeyin, hiçbir değerin, hiçbir dünya metâının değmeyeceği küçük kazançlar. Mübalağa değil, gerçekten küçük.

UTANIYORUM 

Utanıyorum, utanıyoruz. Cümleten biz hakarete uğramışız sanki. Biz bunu dinlememeliydik, bu konuşma hiç cereyan etmemeliydi; gezegenin herhangi bir yerinde herhangi bir baba evlâdının dünyasını darmadağın ederken buna en azından buna hiç kimse şahit olmamalıydı.

“Allah hiçbir ana-babaya bu hacâleti yaşatmasın!” demiştik ya, öyle bitirelim.