BIST 10.471
DOLAR 32,73
EURO 35,05
ALTIN 2.447,64
HABER /  GÜNCEL

Yeni bir medya savaşı başladı

Medya Savaşları'nın tarafları uzun süren ateşkesi bozdu. Doğan Grubu ile Çukurova Grubu arasında yeni başlayan savaşın şiddeti giderek büyüyor. İşte ayrıntılar..

Abone ol

Herşey Fatih Altaylı'nın tepesinde olduğu Kanal D'nin yaptığı bir haberle başladı. , Fatih Altaylı ertesi gün Hürriyet'teki köşesinde "Çukurova rapor yok diyor ama raporu var" sözleriyle cevap verdi.

Altaylı'nın bu yazısına Çukurova'nın cevabı gecikmedi. Çukurova Grubu'nun Yayın organı Akşam'da, "Hodri Meydan" denildi ve  gözler önüne serildi. 

Karşılıkla restleşmeler, belgeler birgün sonrasına yine konuştu. Fatih Altaylı bir kez daha sahneye çıktı ve Çukurova Grubu'na seslendi:

-Bu ne şiddet, ne celal

Ve bugün... Akşam yeni medya savaşına neden olan her şeyi tüm ayrıntılarıyla okurlarına duyurdu:



Çukurova Grubu'na 'akaryakıt kaçakçısı' iftirasını atan Aydın Doğan'ın kalemşörü, AKŞAM yalanı belgeyince ne yapacağını şaşırdı. Önce kalemşör olduğunu itiraf etti: 'Doğrudur. Kalemşörüm. Zaten köşemin adı da buna uygun 'Teke Tek.' Bu kişi, Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde kelime oyunlarıyla gerçekleri kamuoyundan gizlemeye çalıştı. Ne belge sundu, ne de Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı'nın inceleme raporuna yer verdi. 'Aydın Doğan'ın 5 bin istasyonu var. Hepsinde ne olduğunu bilemez ki. Bunlardan biri hata yapmışsa, Aydın Doğan mı suçlu' diyerek patronunu savundu.

Kendisiyle çelişti

Gazetede yarım sayfayı kaplayan köşesinde, Çukurova'nın yanıt göndermesi halinde, bunu seve seve yayınlayacağından söz etti. Etik değerlere bağlı bir gazeteci imajı vermeye çalıştı. Ancak etik değerlere çok önem veren gazeteci!, AKŞAM'ın 29 Mayıs günü belgelerle verdiği cevaptan yazısına sadece iki kelimeyi aldı. Şöyle dedi: ' 'Hodri meydan' demişler utanmadan.' Ancak, işine gelmediği için olsa gerek 'Hodri Meydan' manşetimizin içeriğinden hiç bahsetmedi. Yüzüne bir tokat gibi çarpan o belgeyi görmezden geldi. Böyle yaparak, kendi yazısıyla çelişti.

Belgeyle konuşuyoruz

Çukurova Grubu'nun yalanınızın ortaya çıkması için Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı'na başvurmasından, Müsteşarlığın Maliye Bakanlığı ve Devlet Demiryolları'ndan oluşturduğu komisyonun kaçakçılık iddialarını incelediğinden, ardından hazırlanan raporda, 'Çukurova şirketlerinin akaryakıt kaçakçılığı yaptığına ve iç piyasada sattığına ilişkin bir tespite yer verilmiş olması söz konusu değildir' demesine tek bir kelimeyle bile yer vermedi. İddialarını çürüten raporu görmezden gelmeye çalıştı.

'Cep'ten dikkat uyarısı

Petrol Ofisi AŞ (POAŞ), AKŞAM'ın kaçak mazot satışını fotoğraflarla belgelemesinden sonra Türkiye genelindeki 5 bin bayiyi cep telefonu mesajıyla uyardı. POAŞ'tan bayilerine, 29 Mayıs 2005'te üç ayrı cep telefonu mesajı geçildi. Bayilere geçilen üç mesaj şöyle

Değerli bayiimiz. Bugün tarihli AKŞAM Gazetesi'nin 1. ve 14. sayfasında yer alan istasyon tarafınıza aitse çok acil saha müdürünüze sözlü bilgi veriniz.

Bu iftira haberle ilgili şirketimiz tarafından yasal yollara başvurmak için, sizden gelecek bu konu hakkındaki bilgi çok önemlidir.

Baylar. Kaçak akaryakıt satışına bundan önce de tahammülümüz yoktu, şimdi de yok. Bu haberin iftira olduğu kesin ancak sizlerin de özen göstermenizi rica ediyoruz.

AKŞAM MUHABİRİNİ TEHDİT ETTİLER

AKŞAM'ın Petrol Ofisi istasyonlarında kaçak mazot satışı yapıldığını belgeleyen fotoğrafı, Doğan Grubu'nu sarstı. Belge niteliğindeki fotoğrafı çeken muhabirimize haberinden sonra baskı yapılmaya başlandı. Muhabirimize tehdit mesajları gönderen kimliği belirsiz kişiler, fotoğrafın 'mizansen-uydurma' olduğu yönünde yazılı belge vermesini istediler. Bu kişiler, işi daha da ileri götürüp, gazete yönetimi baskı yaptığı için böyle bir mizansen hazırladığı yönünde 'yalan ifade' vermesini de talep ettiler. Ağır baskıya maruz kalan muhabirimiz, oturduğu şehri terk etti. Cumhuriyet Savcılığı'na da suç duyurusunda bulundu.

NEDEN ZAMANLAMAYA DİKKAT ÇEKTİK

Aydın Doğan medyası ve kalemşörlerinin Çukurova Grubu'na yönelik saldırısını haber yaparken, zamanlamaya dikkat çekmiştik. Çünkü Doğan ve kalemşörlerini tanıyanlar, saldırı ve iftira kampanyasının perde arkasında habercilikten çok 'daha ulvi' nedenler olduğu görüşündeydiler. Çukurova Grubu'nun TMSF ve Yapı Kredi Bankası'na olan borçlarını ödemesinden rahatsız olan bazı çevreler, gruba kara çalma kampanyası başlatmak için adeta fırsat kolluyorlardı. İlk etapta TMSF ile yapılan anlaşmaları baltalamak için çaba sarf eden Doğan medyası ve kalemşörleri, borç taksitleri zamanında ödenince Yapı Kredi Bankası'nın satılamamasına umut bağlamışlardı. Türkiye'nin iki büyük grubu Koç ve Çukurova, kamuoyuna verdikleri taahhüt gereği satış anlaşmasını imzalayarak, Doğan medyasının umutlarını suya düşürdü.

Devlete olan borçlarını bir an önce ödeme telaşı içinde bulunan Çukurova, bu uğurda amiral gemisi Turkcell'i bile elden çıkarma kararı aldı. Ancak Türkiye'nin en değerli şirketinin, yabancılara satışı kamu vicdanını yaraladı. Toplumun çeşitli kesimlerinden gelen talepler doğrultusunda Çukurova, Turkcell'deki çoğunluk hissesini elinde tutma kararı aldı. Bu milli karar bile, Doğan ve medyasını mutsuz etti. Çukurova'nın borçlarını ödeyip, yeniden lider grup haline gelmesinden korkanlar onu hedef seçtiler. Çukurova'nın Türkiye'nin milli servetleri Telekom ve TÜPRAŞ ihalelerine gireceği haberi, Doğan ve medyasını rahatsız etti.

Kimseye açıklama yapmadık

Akaryakıt Kaçakçılığı Meclis Araştırma Komisyonu dün eski devlet bakanları Işın Çelebi ve Tunca Toskay'ı dinledi. Komisyon Başkanı AK Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler, bakanları dış ticaret ile ilgili bilgilerine başvurmak için davet ettiklerini söyledi. Kiler, konunun ayrıntılarını 15 Haziran'da tamamlayıp, TBMM Başkanlığı'na sunacakları raporda yer vereceklerini söyledi. Kiler, bir gazetecinin, ''bazı medya grupları, komisyon üzerinden konuyu tartışıyor'' demesi üzerine, ''Şahsi meseleleri varsa, bu bizi ilgilendirmiyor. Bizim onlara yaptığımız çok fazla açıklama yok. Ne yazık ki bazı tutanaklardan aldığı bilgilerle konuşuyorlar. Ama bizim resmi açıklamamamız yok'' dedi.

Kiler, önceki gün yaptığı açıklamada, akaryakıt kaçakçılığının devlet ve devletin organları göz yummadan yapılamayacağını söylemişti. Kiler, raporda akaryakıt kaçakçılığı yapanları somut olay ve belgelerle ortaya koyacaklarını, özellikle ihmali bulunan kamu kurum ve kuruluşlarını da telaffuz edeceklerini bildirmiş ve bunun bir bakıma ''suç duyurusu'' anlamına geleceğini kaydetmişti.

Kaynak: