BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99
HABER /  GÜNCEL

Ulucanlar cezaevi kapanıyor

Başkentin orta yerinde, eski Ankara'nın tam kalbindedir, Ulucanlar semti.

Abone ol

Başkentin orta yerinde, eski Ankara'nın tam kalbindedir, Ulucanlar semti. Bu semtin adını en azından bir kere olsun duymayan yok denecek kadar azdır. Öyle ki Avrupa ülkelerinde bile tanınır. Ulucanlar'ı farklı kılan ise sınırları içindeki 'cezaevi'dir. Hem 'ünlü' konukları hem de çıkan olaylar ve operasyonlarla hep gündemde olmuştur; Ankara Merkez Kapalı Cezaevi ya da çok bilinen adıyla Ulucanlar.

Ancak gün geldi Ulucanlar da artık tutuklu ve hükümlü yükünü taşıyamaz oldu. Şehrin ortasında kalan cezaevinin, şehir dışına çıkarılması için düğmeye basıldı. Aslında Adalet Bakanlığı 1986 yılında da benzeri bir girişimde bulundu. Ulucanlar'ın kent içinde kalıp ihtiyaca cevap veremez duruma gelmesi üzerine yollarıyla türkülere konu olan Ayaş ilçesine 2 bin kişilik yeni bir cezaevi yapımına başlandı.

1990'da tamamlanması bekleniyordu ama 1996 yılında yapımından vazgeçildi. Daha sonra devam eden arayışlar 2004 yılında Sincan'da bulunan F Tipi Cezaevi yanına, L tipi yeni bir cezaevi yapılması kararıyla son buldu. 50 trilyonu gözden çıkaran Adalet Bakanlığı, Sincan-Yenikent'teki kompleks içine L tipi cezaevi inşa ettiriyor.

Bu cezaevi tamamlandığında Ankara Merkez Kapalı Cezaevi ya da halk arasında bilinen yaygın adıyla Ulucanlar'daki mahkumlar nakledilecek ve kapılar artık sonsuza kadar kapanacak.

50 TRİLYONLUK CEZAEVİ
Ulucanlar'da koğuş sistemi kullanılıyor, F tipinde ise oda sistemi geçerliydi. Oda sisteminin hücre gibi kullanıldığı eleştirileri Adalet Bakanlığı'nın yeni düzenlemesinde yedi kişilik koğuşlar olmasını sağladı. Bakanlık, bunun AB ülkelerinde de kullanılan bir yapı şekli olduğu açıklamasını yaptı. Böylelikle Sincan'daki cezaevi sayısı üçe çıkmış olacak.

BELLEKLERDE DURUYOR
Ulucanlar'ın oldukça değerli olan arsasının satılması, binanın farklı amaçlarla kullanılması hatta kültür-sanat olaylarına ev sahipliği yapması gibi ihtimaller halen Adalet Bakanlığı tarafından değerlendiriliyor. Nihai karar ancak cezaevinin boşaltılmasından sonra verilecek. Ancak hatıralar ise yıllarca unutulmayacak.

Ankara'da, devletin zirvesine kadar çıkmış, Bülent Ecevit gibi eski başbakanlardan eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Murat Demirel'e, DEP'li milletvekillerinden İnsan Hakları Derneği eski Genel Başkanı Akın Birdal'a kadar birçok ünlüyü ağırlayan Ulucanlar, en ihtişamlı (!) günlerini 12 Eylül döneminde yaşamıştı. 1970'lerin yoğun çatışma döneminin ardından gelen darbeden sonra sol ya da sağ görüşlü yüzlerce kişi bu cezaevinde hapis yattı. 68 gençliğinin simge isimleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, Ulucanlar'da idam edildi. O günlerde herkesi korkutan Ulucanlar, en kanlı dönemlerinden birini, 1999 yılında, 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarda yaşadı.

Cezaevinde bulunan tutukluların sayım vermemesi üzerine 29 Eylül 1999'da başlatılan "Hayata Dönüş Operasyonu" nda, Türkiye'nin dört bir yanında olduğu gibi Ulucanlar'da da yoğun çatışmalar yaşandı. Cezaevi duvarları kevgire dönerken 77 kişi de yaralandı. Olay sonrası açılan davalardan bazıları hala devam ediyor.

AVRUPA DA TANIYOR
Ulucanlar Cezaevi'nin 'siyasi' koğuşlarında bunlar yaşanırken, adi suçlardan mahkum olanların yattığı koğuşlarda ise hava daha başkaydı. Basit bir hırsızlık suçundan girenlerin, içeride usta bir soyguncuya dönüştüğü; 40 kişinin bir arada yatıp kalktığı koğuşların güvenli olmadığı eleştirileri hep yapıldı.

Ulucanlar sadece Türkiye'de değil Avrupa'da da tanınıyor. Türkiye'nin terörle boğuştuğu 1980 ve 1990'lar boyunca sık sık teftiş edilen bir cezaevi oldu. SHP ile birleşerek TBMM'ye giren ve Türkçe yemin etmeyince yaka paça Meclis'ten alınarak cezaevine gönderilen DEP'li milletvekilleri Leyla Zana, Selim Sadak, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Sırrı Sakık da burada hapis yattı.

Onların mahkumiyeti sırasında, 1968 öğrenci başkaldırısının 'Kızıl Dany' adıyla tarihe geçen önderi, Fransız Yeşilleri'nin Avrupa Parlamentosu Milletvekili Daniel Cohn Bendit de Ulucanlar'ı ziyaret etti; Alman Birlik Yeşiller Partisi Esbaşkanı Claudia Roth da Daha sonra dönemin İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal da bu cezaevine girdi ve Ulucanlar yine Avrupalı ziyaretçilerin akınına uğradı.

Ancak ister suçlu, isterse kader mahkumu olup bir şekilde bu cezaeviyle yolu keşisen herkesin aklında acı anılar bıraktı. Şimdi Ulucanlar'ın tarihin tozlu sayfalarında yerini alması beklenirken, ister istemez akıllara şu soru takılıyor; "Acılar da tarihe gömülür mü?"