BIST 10.315
DOLAR 32,21
EURO 34,73
ALTIN 2.450,70
HABER /  GÜNCEL

Türkiyeye kurulan büyük tuzak

Türkiye Ortadoğu’da çok önemli bir göreve soyunduruluyor. Görev aslında bir tuzak...

Abone ol

Büyük tuzak; Lübnan !

Size de garip gelmiyor mu gerçekten..

 

Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü?


Ne oldu da ağız birliği etmişcesine hem Talabani, hem Barzani, hem Irak Başbakanı Maliki ve elbette Bush ve sözcüleri PKK'ya karşı bizimle işbirliğine yanaştılar..


Elimde elbette delilim yok, ki bu manada delil zaten ol(a)maz...Hatta bu tür şeyleri iddia etmenin kriptonik ve toplumsal yansımalarının sakıncalarını bilebilecek kadar akıl sahibiyim..


Sokaktaki sıradan insanlar dahil neler olup bittiğini anlamaya çalışıyor..ve en önemli soruda nereye gidiyoruz, kime ne için hangi amaca hizmet ediliyor; da niye biz “karar noktasından” bu denli beriyiz..Dahası oraya gidecek asker karşısında kimin ekmeğine yağ sürülecek ve “biz maşa mıyız?”


Hükümet ise asker göndermeye çalışıyor ve karar aşaması tamamlanmış ve sadece işin teknik ve pratik tarafı kalmışa benziyor..

Ama sokaktaki insana bunu anlatan yok.. Koca bir soru orada duruyor..

Niye?

Ki vatandaş Afganistan"dan sonra  Lübnan gibi sınırımızın olmadığı bir yere asker göndermenin anlamını kavramaya çalışıyor..

Buna benzer bir örnek hatırlıyorum..

Kore'ye asker gönderme konusunda bu işin getirisi bize NATO'ya üye olmak olarak vaadedilmişti..Peki Nato"nun bugünkü hali itibarıyla dünyanın öbür ucunda birileriyle savaşan bir emperyalistin amaçları için şehit olan askerimizin hesabını kim verdi; hiç kimse!

İşte şimdi şunu sormanın zamanı geldi..

Neye karşılık?

Elbette bunu iktidara veya askere sormuyorum..

Daha öncede söylemiştim.." Amacı önceden açıklanmış hiç bir operasyonun zaferle sonuçlanması mümkün değildir.."

Ama birileri buna cevap verebilme erkindedir mutlaka..Ki millet ödeyeceği bir bedel varsa eğer bunun nedenini kendine inandırabilsin ve ona göre desteğini bu bağlamda maksimum seviyeye taşısın..Yoksa yarı yolda kalıverirsiniz!..

İşte ABD neoconlarının kamuoyu desteğinin görüldüğü gibi..

Ki, “milletini arkasına almamış hiç amacın başarılı olmasının mümkün olmadığı gibi..”

Son gelinen durum itibarıyla ABD"nin Lübnan ve Irak'daki amaçlarının ne kadarına ulaştığına baktığımızda görülecektir ki ;

“Türkiye Ortadoğu"da çok önemli bir göreve soyunduruluyor..”

Sanırım asker,iktidar, stratejistler tarihçiler bu konuda gerekli araştırmaları yaparak ortak basireti yakalayacaklardır..

Zaten dün itibarıyla (14.ağus.2006)- Başbakan, Özkök ve Büyükanıt Paşaların durum değerlendirmesi yaptıkları görülüyor...

Suudi kralının bu konjonktürde Türkiye ziyareti aslında uzun süreden beri kafamda kurduğum plana da 'cuk' oturdu..

"Türkiye'ye sünni ittifakın liderliğiyle birlikte İran'ı durdurma görevi de verildiği görülüyor ki, aslında her şey İran'a karşı yapılacak harekatın izlerini taşıyor..ve zamanı geldiğinde özgürleştirme politikaları(!) için İran'a dair pasif harekata geçilecektir.."

Lübnan operasyonunun gerçek amacı da asıl şimdi ortaya çıkmış bulunmaktadır..

Hamas ve Hizbullah'ın silahsızlandırılması, İsrail ile Lübnan arasına tampon atarak İsrail'in güvenliğinin sağlanması ile birlikte -önce Suriye sonra İran"a- yapılacak operasyonun "geriyi emniyete alması" sağlanmıştır..

Bunun içindir ki BM"in ataşkes kararı almasının önüne geçenler için İsrail"in hedeflerine varmasını bekleniyordu..

Fakat burada dikkate değer bir nokta var ki, kimse Hizbullah"tan bu denli bir direniş beklemiyordu..Zaten tüm hesapları bozan da bu oldu..

..ve daha da önemlisi kimse İsrail"in yenilgisini hesaplamıyordu.

İşin en önemli noktalarından biri ise İsrail"in ABD ile kalkıştığı bu harekat İsrail"i karıştıracağa benziyor.. ve tüm hesaplar tekrar gözden geçirelerek, sonuçta da; İsrail"in bu operasyonu Olmert"in kafasını yiyecektir..Ve dahası:

İsrail"in bu başarısızlığından sonra “etnoteolojik milliyetçilik” üstünden sonra iktidara geçenler daha da azgınlaşacaklardır..

Yani bu bir ateşkes değil; zaman kazanma, hesaba çek(il)me ve yeni askeri stratejilerin planla(n)ma sürecidir..

Diğer taraftan bugüne kadar kolay başarılara alışmış İsrail"deki bu moral çöküntüsü müslümanlara moral transferi olmuştur..

Her ne kadar İsrail"in etrafındaki ülkeler uydu ülkeler gibi gözükse de içten içe karışmaya başlayacak, Hizbullah gibi örgütlenmeler faşist oligarşik iktidarları yönetimden uzaklaştırdığı gibi İsrail içinde tehdit haline gelecektir..

Yani neoconların 2006 hesapları tutmadığı gibi ABD emperyalizm ve “Haçlı zihniyetinin” BOP ütopyaları çöküntüye uğramıştır..

Daha önceki yazılarımda da söylediğim gibi Türkiye Lübnan"a asker göndermek için yeni bir teskere peşindedir..

Ki zaten böyle olmalıdır..Kore gibi, Goben ve Brestlau'nun Boğazlardan girmesi gibi bir şey oldu bittiye getirilmemelidir..

Sonuç:

Türkiye, PKK kartına karşılık ayağında emperyalist postal mezhep kavgalarının sünni ayağı olarak İran"a karşı yürüyüşe geçecek midir;

Yoksa kafire karşı Hakk"ın yolunda mı olacaktır!

..ve bu sizce de tuzak değil mi?

Velhasıl;

Öyle hassas günlerden geçiyoruz ki..

Ökse otunda kıvranan saka gibi bir yanda inancımız, diğer yanda pragmatist dünya..Toprak kavgası.. enerji..Bekâ..idealler.

Seç hadi; can mı canan mı?

Yazı: Murat İlkter
Kaynak: www.sonsayfa.com