BIST 10.730
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.502,67
HABER /  SAĞLIK

Çernobil tehlikesi cepte

Sağlık Bakanı Recep Akdağ Karadeniz'de kanser araştırmasının sonuçlarını açıkladı

Abone ol

Çernobil Nükleer Santrali kazasının etkilerine ilişkin iki yıldır Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen araştırmanın sonuçları açıklandı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Karadeniz Bölgesi'nde kanser vakalarının diğer bölgelerden farklı bir artış göstermediğini söyledi.

Çernobil kazasından etkilendiği düşünülen bölgelerin kanser hastalığı yönünden son durumunu ortaya koymak amacıyla yürütülen 'Karadeniz Bölgesi Kanser ve Kanser Risk Faktörleri Araştırması'nın sonuçları bilim adamları, akademisyenler ve Sağlık Bakanı Akdağ'ın katılımıyla açıklandı.
 
Araştırmanın sonuçlarına ilişkin bilgi veren Bakan Akdağ, gazetecilerin ''gönül rahatlığıyla 'Çernobil Karadeniz Bölgesi'nde kanseri tetiklememiştir' diyebiliyor musunuz?'' şeklindeki sorusuna, ''bu sorunun cevabını çok değerli bilim adamları verdiler. Evet, Çernobil Türkiye'de riskli olduğu düşünülen bölgelerde kanser sayısında artışa neden olmamıştır'' yanıtını verdi.
 
Bakan Akdağ, Ulusal Kanser Danışma Kurulu ve çeşitli üniversitelerin katkılarıyla dört aşamalı olarak yürütülen çalışmanın, 1986 tarihli Çernobil kazasının ardından yapılan en kapsamlı araştırma olduğunu belirtti.

''Bakanlığım tümüyle tarafsız kalmış, bilimsel veriler neyse ortaya konmasına azami özen gösterilmiştir'' diyen Akdağ, toplumda 'Çernobil kazasının Türkiye üzerinde çok önemli etkileri olduğu, devletin buna seyirci kaldığı ve hatta gerçekleri görmezden geldiği' şeklinde bir inanış olduğunu söyledi.
 
Akdağ, araştırmanın bu düşünceleri ortadan kaldıracak nitelikte olduğunu ifade etti ve çalışmanın aşamalarına ilişkin şu bilgileri verdi:
 
* Birinci aşama: Özellikle Karadeniz Bölgesi olmak üzere son 10 yılı kapsayan kanser kayıtları incelendi.
 
* İkinci aşama: Çernobil faciası sonrası radyoaktivite artışının yoğun görüldüğü yörelerdeki 20 bin haneyi kapsayan hane halkı araştırmasıyla risk faktörleri ve kanser hastalık yükü belirlendi.
 
* Üçüncü aşama: Radyasyondan etkilendiği bilinen tiroid kanseri örnekleri incelendi.
 
* Dördüncü aşama: Yeni tanı konmuş hastalar ve yakınlarında biyolojik doz tayini yapıldı.
    
"Artış kayıtların tutulmasından"
    
Ülke genelinde görülen kanser sayılarındaki artışın büyük ölçüde kanser kayıtlarının çok daha titizlikle tutulmasından kaynaklandığını belirten Akdağ, ''Karadeniz Bölgemizde kanser vakaları diğer bölgelerimizden farklı bir artış göstermemektedir. Ülkemizin tüm bölgelerinde görülen kanser sayılarındaki artış, büyük ölçüde kanser kayıtlarını çok daha titizlikle tutmamızla ilgilidir. Ancak bazı kanserler için gerçek artışın önemli bir sebebi yaygın sigara tüketimidir" dedi.
 
Akdağ, Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye'de sigara ile ilgisi ispatlanmış, bronş-akciğer, mesane ve gırtlak kanserlerinde diğer kanserlere göre ciddi bir fazlalık bulunduğuna işaret etti.
 
Toplumda kanser konusunda farkındalık yerine korkunun hakim olduğuna işaret eden Akdağ, toplumun bilinçlenmesinde televizyon programlarının önemli katkı sağlayabileceğini vurguladı. 
    
"Çernobil, cebinde sigara taşıyan her vatandaşın cebinde''

''Bilim insanlarımız, tiroid kanserinde hücresel düzeyde yapılan çalışmalar ve doz tayini sonucunda Karadeniz Bölgesi'nde radyoaktivite ile kanser arasında bir ilişkinin olmadığı sonucuna varmışlardır" diyen Akdağ, "özellikle biyolojik doz tayini verileri bizlere hazır gıda (gıda katkı maddeleri), sigara kullanımı, medikal
uygulamalar (röntgen, tomografi, anjiyografi), ilaç kullanımı, suni gübreler, tarım ilaçları, evsel atıklarla gelen deterjan kalıntıları, petrol ve türevleri gibi çevresel etkilere yönelik çok daha dikkatli olunması gereğini ortaya koymaktadır" dedi.
 
Akdağ, bundan böyle dikkat ve enerjilerini kanser konusunda asıl ciddi tehlike olan sigarayla savaşa vermek zorunda olduklarını ifade etti.
 
Akdağ, ''Çernobil, cebinde sigara taşıyan her vatandaşın cebindedir'' dedi. 
 
Bakan Akdağ, bir katılımcının nükleer enerji kullanımına yönelik sorusu üzerine de, gelişmiş ülkelerin büyük bölümünün bu enerji türünü kullandığını belirtti ve Türkiye'nin en yüksek teknolojiyi, en güvenli şekilde kullanması gerektiğini söyledi.